Oğuzcan Dilek (Alondate)

“Night & Love” albümü ile Sailor Moon’dan Mamoru Chiba gibi metal piyasasına romantik bir giriş yapan Këkht Aräkh isimli tek kişilik projenin ikinci albümü Pale Swordsman bir süredir ortamlarda. Projenin sahibi olan Ağlayan Ork kardeşim yine eline almış gülünü ve kılıcını, içindeki tüm romantizmi büyük bir hiddetle notalara dökmüş. Kimliği gizli olduğu için kendisini birkaç kişiye benzetiyorum. Öncelikle Esra Erol’un 25.12.2016 tarihli programında yayına çıkan ve karşılaştığı gelin adayına ilk saniye âşık olan hınzır mı hınzır, heyecanlı damat adayına benzettim. Daha sonra, TLC’de yayınlanan Evliliğe 90 Gün isimli programdaki Mürsel de olabilir. Kendisi Anna ile olan ilişkilerini bir türlü rayına oturtamamıştı. Mürsel ne İngilizce ne de Türkçe bildiği için bir türlü anlaşamıyorlardı ve sonuç hüsranla bitti. Sezon finalinde kaç kutu selpak bitirdiğimi hatırlayamadım şimdi. Bilemiyorum yani bu Ağlayan Ork kim olabilir acaba? Tahminlerim bu yönde çünkü hem Black Metal icra edip hem de aşkı anlatmak ancak böyle donanımlı bireylerin işi olabilir.

Ağlayan Ork’un esrarengiz kimliğini bir kenara bırakıp albüme gelirsek, alıştığımız Black Metal temalarından uzak bir şekilde Këkht Aräkh bizlere aşktan, sevgiden, hüzünden bahsediyor bolca. Sadece piyasadaki ünlü ve bilinen Black Metal gruplarını dinleyen kişiler için bu albümün teması ve yapısı biraz kulağa garip gelebilir fakat ortaya çıkan iş oldukça samimi ve kulağa hoş geldiği için kendini çabuk sevdiren bir yapısı var. Pale Swordsman modern Black Metal gruplarının aksine Lo-fi / Raw Black Metal arası bir tarzda. Bunun üzerine bir de albüme romantizm ve hüzün gibi temaları ustalıkla çivilediği için beyefendiyi kutluyorum. Son yıllarda bu tarz işler bu kadar ustalıkla yapılmadığı için bu ve ilk albümlerini hemen inceleyip bir kenara atmak yerine uzun bir süre aralıksız dinleyebildim ve hala arada geri dönüş yapıyorum. İyi albüm yapmanın da bence en büyük göstergesi bunlar olmalı.

Kayıt kalitesi ve çalgı işçiliğinden devam edelim. Albümü dinlerken mağara döneminde kaydedildiğini düşünebilirsiniz. Denizin soğuk sularından çıkmış buz gibi gitarlar, öküzümsü blast beat’ler ve tatlı mı tatlı piyano bölümleri mevcut bolca. Dinlerken tüyleriniz diken diken olabilir. Dikkat edin, ölürsünüz. Bu çiğ çalgı işçiliğinin yanı sıra albümü asıl orijinal kılan ise ambient dediğimiz ögelerin tüm bu yapılanlar ile aşk dolu bir ahenk içerisinde yer alması. Dümdüz vurup kırayım, böğüreyim olayı yok burada. 10 şarkılık albümde tam tamına 4 tane enstrümantal parça mevcut. Özellikle Amor ve Nocturne üst üste dinlendiğinde afrodizyak etkisi yaratabilir. Buna da ayrıca dikkat edin. Şarkı yapısı olarak melodileri basit fakat akılda kalıcı türden işler olmuş.

Bazılarını dönüp birkaç kere üst üste dinleyebilirsiniz. Bir de son şarkının tamamen temiz vokaller ve piyano ile bestelenmiş olması aşırı derecede hoş bir dokunuş olmuş. Feridun Abi modunu açmış burada Ağlayan Ork. Az önce deli gibi kükreyen adam bu muydu yahu? Bu vokaller ile bir Rober Hatemo – Beyaz ve Sen cover’ı dinlemek isterdim.
Gönül isterdi ki bu paragrafta Seda Sayan’ın RTÜK’ün izdivaç programı yasağını nasıl deldiğini anlatayım fakat onu ayrı bir dosya konusu olarak yayınlayacağım. Albümü son kez toparlarsak en vurucu olduğu bölümlerin Lo-Fi ve Raw Black Metal arasında gidip gelen sound tercihi, ambient ögelerin ustalıkla kullanımı ve yırtıcı vokallerin olduğunu söylemekte fayda var. Hepsi bir araya gelince gotik bir romanın içerisinde yer alıyormuş gibi hissediyorsunuz. Albümü dinlerken bir yandan The Castle of Otranto okumak veya Vagrant Story oynamak gibi bir fantezi yapmak var aklımda. Yanına bir de kaliteli bir kırmızı şarap açarsak tamamdır.

Özünde yırtıcı ve romantik bir Black Metal albümü dinlemek isteyenler için ilaç gibi bir çalışma olmuş Pale Swordsman. Yok kardeşim love finish diyenler için ise pek bir şey diyemeyeceğim. Es geçebilirsiniz siz.