Erhan Yiğit
“Machine Head albümünü kaydetmek için Rolling Stones grubunun mobil stüdyosunu kiraladık ve hep birlikte Montrö’ye gitmek üzere yola koyulduk. Şehirdeki adamımız bizim için Cenevre gölünün kıyısında güzel bir gazino ayarladı. O akşam gazinoda konser vermekte olan Frank Zappa ve Mothers of Invention grubunu izlemek için biz de oradaydık ve mekan sorumlularından bir tanesi kazayla elindeki işaret fişeğini ateşleyip ahşap tavanı ateşler içinde alaşağı etti. Frank Zappa’nın sahnede olduğu sırada gerçekleşen bu olayda neyse ki hiç kimse yara almadan kurtuldu fakat içerde kalan bütün ekipmanlar gazinoyla birlikte yandı kül oldu. Bir anda çaresiz kalmıştık, ne yapacağımızı, albümü nerede kaydedeceğimizi bilmiyorduk. Adamımız bizi yine aynı şehirde nispeten daha küçük ve salaş bir gazinoya götürdü ve ”Yeni mekan burası” dedi. Montrö gibi yaşlı nüfusun yoğun olduğu, gecenin bir vakti mahalleyi ayağa kaldıran müziğin gürültüsünü duymak istemeyen insanların yaşadığı bir şehirde elbette polis bizi rahat bırakmazdı, mekanı boşaltmamız gerektiğini söylediler ve bir kaç günün ardından tekrar sokaklara dönmek zorunda kaldık. Uzunca bir araştırmanın sonucunda aradığımız yeri sonunda bulduk ve kendimizi Grand otele attık. Sanırım Kasım Aralık aylarıydı, hava çok soğuktu ve tabii otel de. Otelin bitmek bilmeyen koridorları arasından kendimize bir yer kaptık ve donmamak adına yerde bulduğumuz halıları duvarlara asarak soğuğu izole etmeye çalıştık. Sadece bir kaç ısıtıcımız, ekipmanlarımız ve yataklarımız ile albümü nihayetinde tamamlamıştık ama albüm için bir şarkı daha yazmamız gerekiyordu. O sırada eşsiz bir ”Eureka!” anı yaşadım ve dedim ki ”Beyler gazinoda Ritchie’nin yazdığı bir rif vardı hani; Beethoven yaşasaydı rock müziği böyle yapardı diye dalga geçtiğimiz rif. Onu da kullanalım madem. Gazinoda albüm yapacağız diye geldik, yangın çıktı, polisler kovdu falan bununla alakalı sözleri de üzerine yazalım ne dersiniz?” Bunun üzerine Ritchie öylesine yazdığı o rifleri çalmaya başladı ve biz de oturduk dinledik, üzerine bir kaç söz yazdık. Daha sonra bir şeyler hatırladım: Yangının üzerinden iki gün geçmesine rağmen hala Cenevre gölünün üzerinden dumanlar yükseliyordu, o görkemli gazino hayallerimiz ile birlikte yerle bir olmuştu. Bir gece otelde uyurken uykudan uyanmış ve bir şeyler söylemiştim kimse de duymamıştı hay aksi neydi o? Hah! buldum ”Smoke On the Water!” Böylelikle son şarkımızın adını da belirlemiş olduk.”
“Grup olarak esasında Never Before şarkısına odaklanmıştık. Albümde en çok uğraştığımız şarkı oydu ve single olarak tanıtacaktık ama Smoke On the Water gerçekten çok hızlı bir şekilde yayıldı. Önce birkaç DJ’in partilerde çalmasıyla meşhur oldu ve ardından her yerde çalınmaya başladı. Şarkı aşırı derecede basitti; Markete gidip biraz peynir almakla ilgili herhangi bir şarkı gibiydi. Yani bilirsiniz basit olmasına rağmen daha önce yapılmış hiç bir şeye de benzemiyordu açıkçası. Ritchie’nin de dediği gibi ”Bir bakıma Mozart’ın 5inci Senfonisi” gibi bir şeydi. Nihayetinde Smoke On the Water çoktan tüm zamanların en klasik şarkılarından biri hâline gelmişti bile.”
Roger Glover, 2007 (Sadeleştirildi)
Rock ve metal müziğin kordon bağının henüz yeni kesildiği, Deep Purple ve onun gibi diğer öncü grupların on yıllar sonrasına ve belki de yüzyıllar sonrasına bırakacağı etkileri kimsenin ön göremediği, Queen’in single olarak seçtiği şarkısı çok uzun diye kapı önünden çevrildiği, parmak uçları kesik olduğu için Tony Iommi’ye gitar çalamayacağı söylendiği, yazıda da anlatıldığı gibi grubun albüm kaydı için doğru dürüst yer bile bulamadığı zamanlarda eşsiz başyapıtlara imza attıkları ve günümüzde dinleye dinleye doyamadığımız başka yapıtların önünü açtıkları için şahsım adına hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Jon LORD (Deep Purple – Klavye)
John Henry “Bonzo” BONHAM (Led Zeppelin – Davul)
Freddie MERCURY (Queen – Vokalist)
Malcolm Mitchell YOUNG (AC/DC – Ritim Gitarist)
Ronnie James DIO (Dio, Black Sabbath, Rainbow – Vokalist)
Syd BARRETT (Pink Floyd – Gitarist)
Müthiş albüm. Okur notu neden bu kadar düşük anlamadım ama. İnceleme henüz yeni yayınlandığı için galiba.
Kritikte ister teknikten bahsedilsin, ister yazar öykü yazar gibi kendi düşüncesini yazsın, asla itiraz etmem. Müziğe tek cümle değinilmeyen kritikler okuduk, fakat yazara aittiler, alıntı değildiler.
Bu ise kritik değil, albüm yazısı değil. Umarım bir furya yaratmaz.
22.04.2021
@deadhouse, Rock ve metal müziğin kordon bağının henüz yeni kesildiği, Deep Purple ve onun gibi diğer öncü grupların on yıllar sonrasına ve belki de yüzyıllar sonrasına bırakacağı etkileri kimsenin ön göremediği, Queen’in single olarak seçtiği şarkısı çok uzun diye kapı önünden çevrildiği, parmak uçları kesik olduğu için Tony Iommi’ye gitar çalamayacağı söylendiği, yazıda da anlatıldığı gibi grubun albüm kaydı için doğru dürüst yer bile bulamadığı zamanlarda eşsiz başyapıtlara imza attıkları ve günümüzde dinleye dinleye doyamadığımız başka yapıtların önünü açtıkları için şahsım adına hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Kendime ait olan kısım. Buyrun
Her şey bir yana zaten bu bir kritik yazısı değil. 50 yıl önce yapılmış, babamla yaşıt bir klasiğe bir şey diyemem.
23.04.2021
@Erhan Yiğit, Katılmıyorum. Böyle bir sürü albüm var müzikte. Her yapı taşı gördüğümüz albüme “no comment” muamelesi yaparsak işimiz yaş. Tam aksine bence böylesine büyük albümlerin detaylı kritiği yapılmalı. Zaten her şey söylenmiş tavrı doğru bir tavır değil. Eğer bu düşüncedeysen niye böyle albümlerin kritiğini yapıyorsun diye sorarlar adama.
23.04.2021
@Erhan Yiğit, aga madem albümü yorumlamayacaktın neden kritik yazdın ya, yaptığın şey acayip saçma.
24.04.2021
@hammerfall, Bazı ender albümlerin oluşumları çok özel olabilir. O yüzden bu kritik PA de okuduğum, albümün özelliğini yansıtan en güzel tematik kritiklerden biri.
09.05.2021
@Kaan, Gitmeden önce Kaan abiden böyle bir iltifat almışım, yeni görüyorum. Keşke teşekkür edecek vaktimi şimdi değil de o zaman bulsaymışım.
Yukarıda bir yerlerde cennet diye bir yer varsa umarım oradasındır.
Klasik.
https://open.spotify.com/album/4zuuHozfFsrQW1r2ml8DFn
metallica, bonamassa, iron maiden’ın gibi efsanelerin kaydettiği bu tribute machine head albümü baya iyidir arkadaşlar
bir de lazy hayatımda en çok sevdiğim soloları barındırır, bonamassa versiyonu da acayip iyi, klibi de izleyin.
Tamamen alıntıdan ibaret olan kritik fikrini beğenmedim. Yine de bu albümü burada görmek güzel.
Deep Purple’ın kıyıda köşede kalmış işleriyle daha çok ilgilensem de buna tezat olarak en sevdiğim albümleri In Rock ve Machine Head. İlk 6 Led Zeppelin albümünden ve In Rock’tan sonra en sevdiğim hard rock albümü de budur.
Ayrıca Lazy’nin Made in Japan versiyonu pek bir güzeldir, belirtmeden geçmeyelim.
elektro gitarda çaldığı ilk şarkı smoke on the water olanlar burda mı ? 0-3-5 0-3-6-5 0-3-5-3-0-0
0-3-5 0-3-6-5 0-3-5-3-0-0
bu detayı bilmiyordum paylastıgın ıcın tesekkurler dostum. krıtıklerde boyle bolumler olursa bence guzel olur bazen yazarın albumlerle ılgılı yatıgı “sacma” betımlemelerı okumak yoruyor.
Rock/metal dünyasına Ritchie Blackmore kadar huysuzu, egoisti gelmemiştir herhalde. Dave Mustaine, Axl Rose falan gayet geçimli insanlar bu herifçioğlunun yanında.
’94′teki konserlerinde adam sahneye çıkmadan önce grupla kavga etmiş. Sebebi de sahnede gitar çalacağı yere kameraman konması. Önceden bilgilendirilmediği için sinirleniyor ve herkesle tartışıp çıkmıyor sahneye. Grup perişan, stresli. Zaten tek gitarist var o da çalmadan nasıl idare edecekler?
https://youtu.be/Y2qZJ3BHzjY
Highway Star’la başlıyor konser. Linkini attığım video kaydında gördüğünüz gibi ilk 3 dakika boyunca gitar yok. Jon Lord elinden geldiğince doldurmaya çalışıyor gitarın yerini. Grubun yüz ifadesinden kaygılı oldukları belli. Ian Gillan’ın 1.53′teki surat ifadesine bakabilirsiniz bunun için.
Derken asık suratıyla 3.15′te sahneye geliyor Blackmore. Ian Gillan rahatlamış şekilde takdim ediyor Ritchie’yi. O da solosunu atıyor fakat gözüyle de grupla kavga sebebi olan kameramanı kesiyor bir yandan. O kadar sinirlenmiş olacak ki 4′üncü dakikadan sonra olan kısımda yanlış basmaya başlıyor. Çalmayı bırakıyor. 4.12′de Jon Lord sinirli bir gülüş atıyor arkadaşının bu durumuna. Blackmore da soloyu kesip 4.15′te kameraya su fırlatıyor.
O olaydan sonra grup Blackmore’la yollarını ayırıyor. Epey de bir kalaylıyorlar sonraki röportajlarında. Grubun tarihi Ritchie Blackmore’un gitarist olduğu dönemlerde hep böyle olaylarla dolu. Seyirciye kıllanıp amfi fırlatmalarıyla falan meşhur bu adam.
Öyle ki adamın yeteneği de egosundan geliyor olmalı. Sıkıntılı kişiliğine rağmen yaratıcılığın zirvelerine ulaşmış bir gitarist. Ne zaman ki egosu törpüleniyor, yaratıcılığı da bitiyor. Peki egosu ne zaman sönüyor biliyor musunuz? Evlenince tabi ki hahah. Blackmore’s Night’ı biliyorsunuz. Karısının arkasında akustik çalan bir gitariste dönüştü adam bu hadise sonrasında.
Severim Ritchie Blackmore’u. Diğer elemanları daha da severim. Daha çok Deep Purple dinlemeliyim kesinlikle. Mükemmel işlerle dolu, yenilikler başlatan muhteşem bir kariyer.
Ayrıca BENCE Deep Purple > Led Zeppelin.
23.04.2021
@Raddor, Led Zeppelin > Deep Purple+ The Rolling Stones+The Beatles
23.04.2021
@deadhouse, hmm anlaşamadık bunda. :) Benim de öyle muadillerinin toplamından daha çok sevdiğim bir grup var. O da Black Sabbath! \m/
23.04.2021
@Raddor, McCartn*y kişisinin olduğu grup hariç sözü edilen grupların hepsinin hayranıyım. Led Zeppelin’i ise bir başka seviyorum. Nedenini açıklayamam tam olarak. Jimmy Page yüzünden mi Kashmir yüzünden mi bilmiyorum. :)
23.04.2021
@deadhouse, Kashmir’in Robert Plant ve Jimmy Page tarafından Mısırlı orkestra eşliğinde çalınmış bir konser kaydı var. Youtube’da izlediğim en iyi videolardan biri kesinlikle. Grubu sevip de bu versiyonunu görmeyenlere müsait bir anında 12 dakikasını ayırıp atlamadan izlemesini öneririm.
https://youtu.be/bzEYNsFC2gE
23.04.2021
@Raddor, Biliyorum bunu. Ruhlarını teslim ediyorlar resmen.
23.04.2021
@deadhouse, +1
Söz konusu Led Zeppelin ise akan sular durur. Geçenlerde Celebration Day DVD’sini tekrardan izledim ve tekrardan dünyanın en iyi grubu olduklarını düşündüğüm zamanlara döndüm.
Bu sitede olmamın, müzik dinlememin vs ilk adımı bu grup. Hayatımda odama astığım tek poster de şudur ayrıca
https://encrypted-tbn0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRKsMMUIF7sChaw8ih_2Eg37R746_yjcengEw&usqp=CAU
23.04.2021
@Yiğit, Harika bir poster. Zevkli adammışsın.
23.04.2021
@Raddor, Ritchie Blackmore’s Rainbow ismi anlam kazandı şu an bende.
23.04.2021
@Dysplasia, hahah iyi hatırlattınız. Yorumumun altına çok yakıştı bu örnek.
23.04.2021
@Raddor, ”Seyirciye kıllanıp amfi fırlatmalarıyla falan meşhur bu adam.”
birisi bana sahneden amfi fırlatacak, amel defterini kapatırım amk.
23.04.2021
@Rzeczom, seyircinin üstüne fırlatıyor demedim aslında lakin atmış da olabilir bu herif belli olmaz. Gitar atıyor. Fakat Stratocaster hafif gitar olduğundan sıkıntı yaratmıyordur. Amfileri daha çok sahneden aşağı fırlatıyor. Zaten ağırlar. Belki kapak kısımlarını falan daha uzağa atabilir.
Kaynak: https://youtu.be/VwN6kFPbiAA
24.04.2021
@Raddor, Keşke Ritchie abimiz biraz daha az denyo olsaydı ve Dio ile birlikte Rainbow çatısı altında bir kaç albüm daha çıkarsalardı diye bazen iç geçiriyorum. Ama bu kadar denyo bi insan olmasaydı; Deep Purple’dan hiç ayrılmazdı, Rainbow’u kurmazdı ve Dio’nun adını sanını hiç duymazdık yada bu kadar denyo olmasaydı; Dio gruptan ayrılıp, Black Sabbath’a girmezdi ve Heaven & Hell diye bir albüm çıkmazdı vs vs bir sürü olay zincirleme olarak birbirine bağlanabilir. Özetle metal bir çok şeyi Ritchie abimizin denyoluğuna ve tanrı katında ki egosuna borçlu.
Arkadaşlar sadece alıntı yaparak kritigi geçiştirmiş gibi görünmüş olabilirim. Böyle düşünenlere hak veriyorum. Aslında albüme 900 kelimelik bir kritik yazmıştım fakat 50 yıl önce çıkmış ve belki de dedemim bile adını duyduğu topluma mal olmuş bir albüm hakkında ne bileyim ahkam kesmek kendini bilmezlik gibi geldi bir anda. Yazmaktan vazgeçecektim ama dedim herkesin bilmediği bir ayrıntıyı kısaca paylaşayım en azından insanlar hatırlar yadeder diye düşündüm. Bu kritikteki amacım bir kritik yazmak değil saygı duruşu minvalinde bir şey. Teşekkürler hepinize.
23.04.2021
@Erhan Yiğit, Keşke o yazıyı yayımlatsaydın. Had bilmezlik ne ya. Abartmayın abi. Alt tarafı müzik, sanat bu. Kutsal kitap mı bu. Valla kritik yazabilseydim gider Elvis, The Beatles hakkında ahkam keserdim. Kimseyi de umursamazdım. Okumak isterdim yazını bu albümle ilgili olanı.
frank zappa ve analar.
In Rock mı daha metal, Black Sabbath mı? Sadece müzikal olarak bakacaksak -ki bakmıyoruz- ilk heavy metal albümü ya Deep Purple – In Rock’tır ya da daha spesifik bir bakışla Judas Priest – Stained Class.
Bunu bir yana bırakırsak da hiçbir hard rock grubu müzikalite konusunda Purple-Rainbow’un oluşturduğu canavarın yanına yaklaşamaz bana kalırsa. Beste kalitesi bir yana, hard rock veya proto-metal tarihinin açık ara en iyi kadrosu bu grupta. ’70′lerde istediğin gibi müzisyen seçip grup kurma şansın olsa gene bu dörtlüyü alırsın: Gillan-Blackmore-Lord-Paice.
Ritchie dedemin en iyi işi ilk 3 Rainbow albümü bence. Müziğe bıraktıkları etki açışından üçü de bir Machine Head etmiyor tabi ki orası ayrı.
24.04.2021
@Opethsevenbiri, Kesinlikle. İlk 3 Rainbow albümü kadar güzel çok az şey var ve beni metale başlatan grup oluyor kendileri aynı zamanda.
24.04.2021
@Opethsevenbiri, Rainbow > Deep Purple
https://www.youtube.com/watch?v=4CySwoAnE9k