Görünüşe göre, black metalin en saf ve yalın hâli yıllar boyunca black metalle iştigal eden ve akabinde deneysel işler yapan müzisyenler tarafından bile özlenebiliyor. Bunun en güncel örneklerinden biri şu an karşımızda duruyor. BLUT AUS NORD ile black metalin türlü türlü yansımasını bizlere sunan Vindsval, 2017’deki “Deus Salutis Meæ” ile avangart taraflara yanlamış ve kendisini black metal dinleyicisi olarak gören pek çok insanı bile yer yer yıpratacak düzeyde kişisel bir albüm sunmuştu. Akabinde, 2019 yılında çıkan “Hallucinogen” ile yılın en iyi albümlerinden birine imza atmış ve bizlere black metalin saykodelik tarafından seslenerek yine 1995-2012 arası BLUT AUS NORD’undan uzak, özbeöz black metalle mesafeli işler ortaya koymuştu.
Görünüşe göre Vindsval, 2014’e damga vuran albümlerden olan “Memoria Vetusta III: Saturnian Poetry”deki BLUT AUS NORD’u ve black metalin daha pastoral, ikinci dalga hâlini özlemiş olacak ki BLUT AUS NORD’un sıra dışı üslubuna zeval vermeden kendi solo projesiyle bu yoldan ilerlemeyi seçmiş. BLUT AUS NORD’un en kısa zamanda çıkmasını dört gözle beklediğim yeni albümü muhtemelen yine beklentileri kontrpiyede bırakacak bir yapıt olacaktır, ama biz şu an için kendimizi FORHIST’in bilindik ancak güvenli kollarına gönül rahatlığıyla teslim edebiliriz.
Vindsval bu kez olayın 101’ine odaklanıyor. Avangart, deneysel, atonal, dezonant, black metale dair aklınıza gelebilecek türlü aykırılık ve rengi bir kenara bırakıp olayın temeline iniyor. 2020’de kurduğu FORHIST’in kendi adını taşıyan ilk albümünde, Vindsval’ın black metalin saflığına ve 1996-2014 yılları arasında üç bölümü olarak yayımladığı “Memoria Vetusta” serisine duyduğu özlemi tekrar somutlaştırdığını görüyoruz.
Şöyle bir baktığımızda, “Forhist” BLUT AUS NORD tarafından “Memoria Vetusta IV” olarak çıkarılabilecek bir yapıt. Orijinallik, içerdiği fikir yoğunluğu ve yaratıcılık noktasında BLUT AUS NORD’un “Memoria Vetusta”lar dışındaki işlerindeki kadar vizyoner olma amacı gütmediğinden ve Vindsval ile ekibi BLUT AUS NORD’la başka başka topraklar fethetme niyetinde olduğundan, bu şekilde yeni bir solo proje olarak tasarlandığını düşünüyorum. Bana kalırsa bunda sakınca yok. Sonuçta karşımızda üretken ve yaratıcı bir insan var ve o ya da bu adla üretim yapmasının kimseye bir zararı yok. Bilakis, Vindsval’in BLUT AUS NORD’un sıra dışılık anlayışının dışına çıkarak bu “daha normal ve statik” kimlik içerisinde daha özgür olduğunu düşünüyorum. “Forhist” BLUT AUS NORD etiketiyle yapılacak olsaydı belki de grup “abi grubu bu kadar da 1998’e geri döndürmeyelim, ilginçlik katalım” diye düşünebilirdi. Ancak böyle bir durum olmayınca her şeyiyle otantik, pirüpak bir black metal çıkmış ortaya.
Atmosferik black metal kategorisinde değerlendirebileceğimiz FORHIST, buna rağmen uzun ruhani pasajlar veya black metalin gücünü baskılayacak türde soyut klavyeler falan kullanmıyor. Gayet doksanlar, albüm kapağından da görüleceği gibi sonuna kadar pastoral, orman havalı bir müzik var “Forhist”te. Kapaktaki kurt yavrusunu (tilki diyenler de var, bence kurt) belki ikinci albümde büyümüş olarak karşımızda göreceğimiz kadar ormana, doğaya ait bir müzik yazan Vindsval, hem BLUT AUS NORD’un geçmişinden hem de black metalin bu çayır çimenli, yüksek yüksek tepelere kar yağışlı tarafını icra eden büyüklerinden beslenen şarkılara imza atmış. Belki de grubun 1996’da çıkan ikinci albümü “Memoria Vetusta I: Fathers of the Icy Age”deki “On the Path of Wolf… Towards Dwarfhill”de bahsedilen, yolundan gidilecek kurdun yavrusudur karşımızda uyuyan, kim bilir?
Yukarıda da dediğim gibi, albümde deney diyebileceğimiz en ufak bir şey yok ve her şey güvenli sularda yüzecek şekilde planlanmış. Lakin hem bu yazının başında hem de başka bazı incelemelerde de dediğim gibi black metalin 101’i, seven için öylesine çekici ve vazgeçilmez bir şey ki bir şekilde insanı kendine çekiyor ve ya dinlettiriyor ya da icra ettiriyor. Kendinden vazgeçirttirmiyor. FORHIST, Vindsval’ın köklere dönüşüne, black metalin saf taraflarıyla dolu geçmişiyle özlem giderişine tanık olduğumuz bir proje. “Memoria Vetusta” BLUT AUS NORD’cusuysanız veya black metalin pastoral karakterini, orman meyveli tarafını seviyorsanız mutlaka bir şeyler bulursunuz. Sizi sarsacak düzeyde bir yaratıcılık, muazzam fikirlerle dolu bir başyapıt beklemediğiniz sürece hayal kırıklığına uğrayacağınızı sanmam.
Vindsval’dan kötü bir albüm gelmeyeceğini Ultima Thulée’yi 15 yaşında bestelediğinden anlayabilirsiniz. Harbi bayılıyorum bu adamın işlerine.
IV fena babolar, beni benden aldı, zemine çaldı