Metal bağlamında İskoçya bize görece az ama öz gruplar sunan bir ülke. Bugün onlardan biriyle, sludge/stoner metale progresif bir anlayışla yaklaşan DVNE’a konuk oluyoruz. 2017’deki “Asheran” ile türün sevenleri için çok iyi bir sürpriz olarak karşımıza çıkan DVNE, yeni albümü “Etemen Ænka”da kalıcı olmaya niyetli olduğunu gösteren bir profil çiziyor.
Esasında DVNE’un müziğini tarif etmek epey kolay. Grup genel olarak MASTODON’un son 2 albüm öncesindeki karakterini, “Blue Record” ve öncesindeki BARONESS’i, bir miktar ISIS’i, biraz KYLESA ve biraz da THE OCEAN/TOOL kırması bir şeyleri bir araya getiren bir müzik yapıyor. Bunların en baskın olanı uzak ara MASTODON olsa da DVNE’un ne yaptığını biliyor oluşu grubu bir klon olmaktan kurtarıyor.
“Etemen Ænka”nın basın bülteninde, albüm konseptine ve şarkılarda işlenenlere dair her grup üyesinin farklı bir bakış açısına sahip olduğu vurgulanıyor. Buradan da albümün nasıl yorumlarsanız, nereye çekerseniz oraya gidebilecek satır araları içerdiğini anlayabiliriz. “Etemen Ænka” temel olarak yüzyıllara yayılmış bir medeniyet tasviri sunuyor. Bunu Gılgamış Destanı’ndan tutun da Hindistan’daki kast sistemine kadar çeşitli referanslara dallandırıp budaklandıran grup, bu tuval üzerine insanoğluyla ilişkili eşitsizlikleri ve insanın güçle olan ilişkisini irdeleyen bir de alt metin yerleştiriyor.
Bazen dinlediğimiz müzikte işlenen konulara bakıyorum da…
Metal be!
Yaptığı müziği bilim kurgu başlığı altında değerlendiren DVNE, tıpkı adını aldığı klasik roman dizisi Dune’da olduğu gibi sıfırdan bir medeniyet ve toplum alegorisi yaparak albümü baştan başa referans ve tasvirlerle beziyor. 67 dakika gibi kısmen korkutucu bir süreye sahip olan “Etemen Ænka”, bir miktar yorucu olduğunu kabul etmekle birlikte gayet tatmin edici bir müzikal kimlik sunarak dinleyiciyi doyurmayı başarıyor.
MASTODON, BARONESS referansları vermiş olsam da DVNE’un kolay dinlenir olmakla, akıllara kazınmakla pek bir alakası yok. Adamlar hiçbir şekilde acele etmiyorlar, atmosferi sağlamlaştırmak adın gerektiğinde dakikalar süren ses pasajları koymaktan geri durmuyorlar. Bu gibi şeyler, özellikle ilk dinlemelerde dinleyiciye sinematografik bir ortam sunuyor ve albümün derinliğini artırıyor.
Albümden klip çekilen şarkıların 6,5 ila 9,5 dakikalık sürelerinin olduğunu söylemek, sanırım “Etemen Ænka”nın yaklaşımını daha bir net gösterecektir. Bu şarkılar arasından en kısa olan “Sì-XIV”in DVNE’un şu anki evrenine girmek için en uygun şarkı olduğunu düşünüyorum. Eğer bu şarkıyı severseniz DVNE’un geri kalanını da merak etmeniz büyük olasılık.
Eleştirel taraftan baktığımda, açıkçası albümün bir falsosu olduğunu söylemek zor. “Asheran”la karşılaştırmaya gerek yok, ancak farklılık anlamında bu albümde daha fazla synth ve klavye kullanıldığını; ISIS etkisinin daha net olduğunu ve DVNE’un kulağa daha bir oturaklı geldiğini söyleyebilirim. Bu oturaklılık kimi durumlarda “daha sakin, sınırlı, bayık” gibi ifadeleri örtmek için kullanılabilen bir ifade olsa da DVNE özelinde grubun bu albümde “Asheran”da öğrendiklerini daha ağır abi bir mizaçla yansıttığını söyleyebiliriz.
Progresif sludge/stoner metal sık sık karşımıza çıkan bir tür değil. MASTODON da kariyerine daha azgın bir karakterle başlayıp sonradan tam anlamıyla progresif sludge/stoner yapmaya başlamıştı ve albümden albüme bu progresif anlayış ön plana çıkmış ve grubun günümüzde progresif metal/rock olarak adlandırılmasına kadar gelmişti. Bu aslında MASTODON’un yaptığı müzikle değil, progresif metal kavramının algılanışındaki bir değişimden kaynaklanıyordu. DVNE’un yaptığı da bu aslında. Adamlar progresif bir anlayışla müzik yapıyorlar ve bunu sludge/stoner alt yapısıyla yapmayı tercih ediyorlar. Dört, beş albüm sonra DVNE yine böyle bir müzik mi yapar, yoksa yazıda adı anılan çoğu grup gibi daha rafine bir yöne mi kayar bilinmez, ancak siz bu tür müziği seviyorsanız şu an zamanın tam olmanız gereken noktasındasınız, DVNE’u ve yarattığı evreni dilediğiniz gibi içinize çekebilirsiniz.
Ahmet Saraçoğlu (eleştiri olarak değil, kişisel yaklaşımını belirtiyorum sadece) genelde olumlu inceleme yazmayı tercih ediyor. Hesaplamadım ama ne zaman yazdığı bir kritiğe baksam 7-7.5-8-8.5 gibi notların ağırlıklı olduğunu fark ettim. Son 365 kritiğinin kaçı 7.5 puanın üstünde merak ettim.
@deadhouse, Ahmet abinin nerede okuduğumu hatırlamadığım bir yazısında bir albümün onu hiç sevmeyen birisi tarafından yazılmasını desteklememesinden bahsediyordu. Puan kısmına gelecek olursam kendisine PA’daki albümlerin 6.5tan aşağı puan almadıklarını o yüzden onun yerine 5 yıldız üzerinden değerledirilmesi fikri hakkında mail atmıştım.
@deadhouse, bunun temel sebebi sitenin amme hizmeti amacı ve benim zamanı pragmatik kullanma gerekliliğim nedeniyle, özellikle herkesçe bilinmeyen albümlerin incelemelerinde iyi olanlara yöneliyor oluşum. Yoksa son Testament ve Katatonia albümlerine 6, Uada albümüne 6,5 verdim. Bazen rastgele dinlediğim ve 3′ten fazla vermeyeceğim yeni albümler de çıkıyor ama insanların işine yaramayacağından yazmamayı tercih ediyorum. Yazmamız gereken gruplara hak ettiği neyse onu veriyorum. Arch Enemy’nin 0 verdiğim albümü de var misal.
@Ahmet Saraçoğlu, Bence “ses getirmiş” grupların ya da albümlerini kritiği de yazılmalı, ne kadar kötü olurlarsa olsunlar. Bilmediğimden soruyorum. 3 veya 5 verdiğini söylediğin albümler çoğunlukla az kişi tarafından bilinen gruplar mı?
@deadhouse, tabii öyle. YouTube’da karşıma çıkan birtakım şeylerden veya her gün türlü türlü şirketten gelen minimum 10 tane vasat altı albüm promosundan söz ediyorum. 1 haftada yaklaşık 60-70 tane albüm promosu geliyor ve bazılarının sadece kapağına veya şarkı isimlerine bakınca bile dinlemeye gerek olmadığını görebiliyorsun. Az kişinin bildiği iyi grupları elbet tanıtıyoruz ama hem bilinmeyen hem de 3-5 verilecek grupları incelemenin 2021 yılına geldiğimizde kimseye faydası olduğunu düşünmüyorum. Çok fazla kaliteli iş var, varsın onlar tanıtılsın.
Albüm kapağından şarkıların atmosferine kadar baroness “yellow & green” zamanlarini hatirlatan bir çalışma. Iddiali bir uzunluğa ve kimi zaman yerlerde sürünen pasajlarina rağmen kendini dinletiyor. Öte yandan keşke daha özgün bir prodüksiyonla islenseydi dedirtiyor. Akılda kalıcılık faktörünü kaygı etmedikleri için albümde heyecan yaratan kısımlar bir hayli az. Ki amaç da zaten o değil sanırım.
“Asheran” albümleri çıktığında sırf kapağına bakarak direkt denemeden listeye atmıştım dinlemek için. O albüm beni çok şaşırtmıştı. Şimdi Metal Balde etiketiyle yine gayet güzel bir albümle karşımıza çıkmaları benim için çok sevindirici bir olay. Ne kadar Mastodon ve diğer gruplara benzerlikleri olsa da kendilerine has bir yanları da yok değil. Kapak olayına gelirsek yeni bir grubun bence parayı kıyması gerektiği en önemli noktalardan biri kapak yapımı. Günlük onlarla albümün çıktığı bir zamanda insanların gözüne ilk anda girmen için kapak tasarımının albenisi mutlaka olmalı. Ben boktan kapaklı albümlere de en az bir şarkılık şans veriyorum. Ama sırf kapağı iyiyse dinlediğim ilk şarkıyı beğenmesem bile albümün tamamını dinlediğim anlarda olmadı değil. Ama hala paint programında hazırlanmış kapakları görünce çıldırıyorum. Bir insan kendi yaptığı işe neden bu kadar özensiz yaklaşır anlamıyorum.
Vokaller daha güçlü olabilse yılın albümü listemin zirvesine bile kurulabilirlerdi. Yalnız bu albümde pek Mastodon’luk bir durum yok bence. Benzer tarzda ama Mastodon etkisi daha yoğun bir şeyler dinlemek isteyenlere şiddetle Vokonis’in yeni albümü Odyssey’i öneririm.
şu an yılın tam ortasında olduğumuzdan dolayı bunu söylemek için henüz erken olabilir ama bana kalırsa hem icra edip harmanladıkları müzik türü, hem de çıktıkları ülke açısından bu yıl ortaya konmuş en iyi albüm bu olabilir.
eminim ki albüm kapağı da bu yıl üst sıralarda yer almasa bile birilerinin favorilerinin arasına girecektir.
albüm kapağı ”gel bi’ bak buraya” diye bağırıyor resmen.
Albüm kapağı aynı zamanda ben progresifim diye de bağırıyor. Her türlü dinlemem farz oldu.
Ahmet Saraçoğlu (eleştiri olarak değil, kişisel yaklaşımını belirtiyorum sadece) genelde olumlu inceleme yazmayı tercih ediyor. Hesaplamadım ama ne zaman yazdığı bir kritiğe baksam 7-7.5-8-8.5 gibi notların ağırlıklı olduğunu fark ettim. Son 365 kritiğinin kaçı 7.5 puanın üstünde merak ettim.
31.03.2021
@deadhouse, Ahmet abinin nerede okuduğumu hatırlamadığım bir yazısında bir albümün onu hiç sevmeyen birisi tarafından yazılmasını desteklememesinden bahsediyordu. Puan kısmına gelecek olursam kendisine PA’daki albümlerin 6.5tan aşağı puan almadıklarını o yüzden onun yerine 5 yıldız üzerinden değerledirilmesi fikri hakkında mail atmıştım.
31.03.2021
@deadhouse, bunun temel sebebi sitenin amme hizmeti amacı ve benim zamanı pragmatik kullanma gerekliliğim nedeniyle, özellikle herkesçe bilinmeyen albümlerin incelemelerinde iyi olanlara yöneliyor oluşum. Yoksa son Testament ve Katatonia albümlerine 6, Uada albümüne 6,5 verdim. Bazen rastgele dinlediğim ve 3′ten fazla vermeyeceğim yeni albümler de çıkıyor ama insanların işine yaramayacağından yazmamayı tercih ediyorum. Yazmamız gereken gruplara hak ettiği neyse onu veriyorum. Arch Enemy’nin 0 verdiğim albümü de var misal.
31.03.2021
@Ahmet Saraçoğlu, Bence “ses getirmiş” grupların ya da albümlerini kritiği de yazılmalı, ne kadar kötü olurlarsa olsunlar. Bilmediğimden soruyorum. 3 veya 5 verdiğini söylediğin albümler çoğunlukla az kişi tarafından bilinen gruplar mı?
01.04.2021
@deadhouse, tabii öyle. YouTube’da karşıma çıkan birtakım şeylerden veya her gün türlü türlü şirketten gelen minimum 10 tane vasat altı albüm promosundan söz ediyorum. 1 haftada yaklaşık 60-70 tane albüm promosu geliyor ve bazılarının sadece kapağına veya şarkı isimlerine bakınca bile dinlemeye gerek olmadığını görebiliyorsun. Az kişinin bildiği iyi grupları elbet tanıtıyoruz ama hem bilinmeyen hem de 3-5 verilecek grupları incelemenin 2021 yılına geldiğimizde kimseye faydası olduğunu düşünmüyorum. Çok fazla kaliteli iş var, varsın onlar tanıtılsın.
Kapağa bayıldım. En kısa sürede dinleyip yorumlayacağım.
Albüm kapağından şarkıların atmosferine kadar baroness “yellow & green” zamanlarini hatirlatan bir çalışma. Iddiali bir uzunluğa ve kimi zaman yerlerde sürünen pasajlarina rağmen kendini dinletiyor. Öte yandan keşke daha özgün bir prodüksiyonla islenseydi dedirtiyor. Akılda kalıcılık faktörünü kaygı etmedikleri için albümde heyecan yaratan kısımlar bir hayli az. Ki amaç da zaten o değil sanırım.
8′e ramak bırakan bir 7.5 alır.
uzun süredir içi bu kadar dolu bir albüm dinlememiştim. hem sert, hem duygusal hem derin.
yıl sonu listemde yer alacaktır kesinlikle. herkese tavsiye ederim.
Ulan hala okumadım şu kitabı. Yuh bana.
Baya sağlam albümmüş cidden. Bende alıcam üst sıralardan yıl sonu listeme.
“Asheran” albümleri çıktığında sırf kapağına bakarak direkt denemeden listeye atmıştım dinlemek için. O albüm beni çok şaşırtmıştı. Şimdi Metal Balde etiketiyle yine gayet güzel bir albümle karşımıza çıkmaları benim için çok sevindirici bir olay. Ne kadar Mastodon ve diğer gruplara benzerlikleri olsa da kendilerine has bir yanları da yok değil. Kapak olayına gelirsek yeni bir grubun bence parayı kıyması gerektiği en önemli noktalardan biri kapak yapımı. Günlük onlarla albümün çıktığı bir zamanda insanların gözüne ilk anda girmen için kapak tasarımının albenisi mutlaka olmalı. Ben boktan kapaklı albümlere de en az bir şarkılık şans veriyorum. Ama sırf kapağı iyiyse dinlediğim ilk şarkıyı beğenmesem bile albümün tamamını dinlediğim anlarda olmadı değil. Ama hala paint programında hazırlanmış kapakları görünce çıldırıyorum. Bir insan kendi yaptığı işe neden bu kadar özensiz yaklaşır anlamıyorum.
Dönüp dolaşıp bu albümü açar oldum. Yılın en iyilerinden biri kesinlikle.
Vokaller daha güçlü olabilse yılın albümü listemin zirvesine bile kurulabilirlerdi. Yalnız bu albümde pek Mastodon’luk bir durum yok bence. Benzer tarzda ama Mastodon etkisi daha yoğun bir şeyler dinlemek isteyenlere şiddetle Vokonis’in yeni albümü Odyssey’i öneririm.
https://www.youtube.com/watch?v=_yKP2B1nuo0
şu an yılın tam ortasında olduğumuzdan dolayı bunu söylemek için henüz erken olabilir ama bana kalırsa hem icra edip harmanladıkları müzik türü, hem de çıktıkları ülke açısından bu yıl ortaya konmuş en iyi albüm bu olabilir.
eminim ki albüm kapağı da bu yıl üst sıralarda yer almasa bile birilerinin favorilerinin arasına girecektir.
dün açmışım gün boyu hiç kapatamadım o kadar dinlemesi keyifli ki. yaptığım işlere bile pozitif etkisi oldu.
2 gün önce yeni albümden pleroma diye şarkı yayınlamışlar.
Felaket iyi albüm yapmışlar yine. Metal adına absürd bir sene oluyor.