# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
CATARACT – Kingdom
| 01.03.2021

Azgın bir boğa gibi koşup boynuzunu dinleyicinin gırtlağına sokuveriyor.

Erhan Yiğit

90′larda doğmuş birisi olarak 90′lardaki ve 2000′li yılların başındaki o nefes kesen, çığır açıp kapatan albümlerin çıkışlarına hiç şahit olamadım. O yüzden 70′lerin sonu, 80′lerin başında doğmuş olan kişileri hep çok şanslı görürüm. Sadece son 10 yıldır metal müzik dinlediğimi düşünürsem çıkışlarına şahit olduğum veya en azından günümüze denk gelen efsane albümlerin sayısı bir hayli az aslında. Oturup 2004 yılında piyasaya sürülmüş bir albümü dinlerken, içimden ”Ulan adamlar ben daha ilkokuldayken tarih yazmışlar” diye geçirmeden de edemiyorum. Daha sonra ise geç de olsa keşfettiğim ve ölmeden önce dinleyebildiğim için kendimi tebrik ediyorum.

Geçmişe dönüp baktığımızda grupların kendilerinden aşağı yukarı 10 yıl önce piyasaya oturan diğer grupları örnek aldığını ve onların müziklerine öykünerek ve üstüne bir şeyler katarak yeni materyaller yarattıklarını görürüz. Misal Metallica, Megadeth ve Anthrax gibi 80lerin önde gelen gruplarının Motörhead, Rush ve Deep Purple benzeri gruplardan ciddi anlamda etkilendiğini söylemek yanlış olmaz. Aynı şekilde At the Gates, In Flames hatta Soundgarden’ın Big 4′ten ve aynı dönemdeki diğer oluşumlardan paylarını fazlasıyla aldıkları aşikar. Düşünüyorum da şu an ben de bir grup kuracak olsam kendi müziğimi çıkışlarına tanık olmuş olmak için can verebileceğim o albümlerle değil de beni kendi dönemimde etkileyen grupların eserleriyle şekillendirirdim muhtemelen.

Şahsım adına 2000′li yıllar metalinin üzerindeki 90′lar etkisini, daha erken dönemdekilerden çok daha fazla olduğunu düşünüyorum. Şu an kritiğini devam ettirdiğim Cataract grubunun taşıdığı At the Gates ve Death metal etkisi bunun için çok güzel bir örnek. Şunu da belirtmeden geçmek istemem; At the Gates (s.a.s.)’in milenyum metalinin üzerindeki etkisinin miktarı sandığımızdan çok daha fazla. Öyle ki Kingdom en çok At the Gates’in tereddütsüz vuruculuğunun ve onun yan projesi diyebileceğimiz The Haunted grubunun izlerini taşıyor.

Kingdom size daha önce çalınmamış bir rifi veya atılmamış bir davul atağını kısaca önceden tekrarlanmamış hiçbir şeyi vaad etmiyor aksine şarkılarda kullanılan herhangi bir gitar yürüyüşünü daha önce başka yerlerde onlarca kez dinlemiş olmanız içten bile değil. Cataract, dinleyicisine özgünlükten ve yaratıcılıktan daha çok metalin saf, kemiksiz, öz be öz kendisine ait olan hayvanlığını gösteriyor. Bu bağlamda bir Hardcore/Thrash metal topluluğundan bekleyebileceğiniz her türlü vahşilik ve puştluk bu albümde fazlasıyla mevcut.

Benzersiz olma veya ”şuraya da bir Black metal rifi koyayım da çeşitli olayım” kaygısı gütmeyen Kingdom, Hardcore metalin azmanlığını thrash metalin bileşenleriyle kullanarak azgın bir boğa gibi koşup boynuzunu dinleyicinin gırtlağına sokuveriyor. Albümün başlaması ile bitmesi arasındaki her bir saniye bu boynuzları size bir şekilde geçirme gayesini taşıyor. İşte burada fuzuli bir karmaşıklık içermeyen, ”Ben polemiğe girmem çakar geçerim” diyen grupların ve onların albümlerinin esnekliği gözüme çarpıyor. Bu amaç ile dinleyici karşısına çıkan albümlerin her türlü ruh haline uyacak bahaneleri var: Hüzünlü olduğunda kafa dağıtır, sinirli veya gergin olduğunda stresini alır, uykusuz hissettiğinde uykunu açar. Kısaca her yerinden türlü bıçaklar, aletler, edevatlar çıkan isviçre çakısı gibi her çeşit probleme bir cevabı vardır.

Bunların hepsi jilet gibi keskin ve ipek gibi tertemiz bir prodüksiyon cilasıyla gelince albümü arka arkaya sayısız kez çevirme isteği uyanıyor. Prodüksiyon demişken kimileri için önemsiz olsa da ben bir albümün dinlenilebilirliği için bunun çok ama çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kritiğe başlamadan önce iki kez bitirdiğim bu ay görücüye çıkan Hermitage (Moonspell) albümünü üçüncü kez döndürmediysem eğer tek sebebi bu prodüksiyon faktörüdür. 2021 yılında olmamıza rağmen aramızda hala amfilerin volume düğmesini sağa çevirmeyi unutan prodüktörler var (Açın şu bokun sesini biraz!). Oysa ki bu albüm yeni aldığım son model kulaklığımın kalibresini hatasız yaptıracak kadar güzel ve yüksek bir ses seviyesi ile kaydedilmiş. Kulak zarımın içinden geçen her bir zili ve snare vuruşunu beynimin tam orta yerinde hissedebiliyorum. Hatta albümü dinlerken sesini kısma ihtiyacı bile hissettim.

Sözün özü sağlam bir dayaktan geçmeyi ve boynunuzdaki bir kaç kemiği kırmayı planlıyorsanız hele bir de su katılmamış bir yabanilik arıyorsanız Kingdom albümü 2006 yılından beri underground sularda sizi boğmak için bekliyor.

7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (4.40/10, Toplam oy: 10)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2006
Şirket
Metal Blade Records
Kadro
Federico Carminitana: Vokal
Greg Mäder: Gitar
Simon Füllemann: Gitar
Michael Henggeler: Bas
Ricky Dürst: Davul
Şarkılar
1. Kingdoms Rise
2. War of Cultures
3. On This Graveyard
4. Denial of Life
5. Tongues Spitting Hate
6. March with Your Battleforce
7. Sacrificed for the Wealth
8. Definition of the Sacred
9. Legions at the Gates
10. Unforgotten
11. For Their Sins
  Yorum alanı

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.