Finlandiya’yı pek çok şeyiyle tanırız. Folk metal, black metal, çamursu death metal, Jari Litmanen, Kimi Räikkönen, göller, adalar, daha pek çok şey. Ne var ki, teknik death metal bunlardan biri değildir. Metal Archives’daki ülke listesine baktığımızda, Finlandiya’da aktif durumda gerçekten çok çok az teknik death metal grubu olduğunu görüyoruz. DEMILICH’i teknik/avangart death metal sınıfına dâhil ettiğimizi düşünürsek, kalan gruplar arasından hatırı sayılır pek bir şey çıkmıyor. Adını duyduğum DE LIRIUM’S ORDER haricinde son 10 güne kadar Fin bir teknik death metal grubuyla pek de içli dışlı olduğumu hatırlamıyorum.
Bugün konuk ettiğimiz OMNIVORTEX, bu konudaki gidişatımı değiştiren ve bir anda işte geldik buradayız, biz bu işte ustayız diyen gençlerden oluşan yepyeni, saf, katıksız bir teknik death metal grubu. Ülkenin havasından dolayı genelde duygu yönü ağır basan, tabiatla iç içe geçmiş gruplara rastladığımız Finlandiya’nın bunca yıl sonra böyle dominant karakterli bir TDM grubu çıkarmış olması gerçekten sevindirici.
OMNIVORTEX’e baktığımda gördüğüm başlıca şey, grubun çok süper enstrüman çalıyoruz olayına bulaşmadan; yaratıcı rifler, akılda kalıcı besteler ve ne yaptığı bilir yaklaşımlarla şarkılarını inşa etmeyi başaran anlayışı. 2019’da kurulan ve daha önce pek bir grupta çalmamış gözüken adamlardan kurulu bu grup, kurulduktan 1 yıl sonra bu öküz gibi albümle metal ortamlarına merhaba diyor.
“Diagrams of Consciousness”ı iyi yapan diğer bir şey, OMNIVORTEX’in son 10 yıldır peydahlanan sayısız “teknik death metalimsi” grubun yanlamaya çalıştığı Sumerian Records sound’uyla hiçbir işinin olmaması. Adamlar yeri gelince clean gibi vokallerle olaya renk katıyorlar, ancak bu hiçbir zaman bir nakarat, bir haydi eller havaya kisvesine bürünmüyor. Misal HACRIDE gibi, sert bağırmalar şeklinde lezzet katıyor, karakter katıyor. Bu sayede OMNIVORTEX’in modern olmasına rağmen sunilikten uzak bir sound yarattığını söyleyebiliriz. “Lifeharvester” gibi şarkılarda sezilen net REVOCATION etkileri kabak gibi görülse de adamların herhangi bir grubun yandan yemişi olması gibi bir durum da asla söz konusu değil.
Albümü dinlerken aklıma gelen gruplardan bir diğeri de yaratıcı rif şenliği şeklinde geçen şarkı yapılarıyla gönüllerde yapış yapış tahtlar kuran SLUGDGE. SLUGDGE’daki “ulan var ya hayvan gibi 3 rif bulduk, buradan manyak şarkı çıkar” deyip gerçekten de manyak şarkı çıkarma anlayışı OMNIVORTEX’te de yer yer göze çarpıyor. Elbet SLUGDGE tam anlamıyla bir teknik death metal grubu değil ve bu iddiayla yola çıkan OMNIVORTEX, şarkılarını 3 değil 13, yer yer 23 hayvan gibi rifle donatmayı tercih ediyor.
Saydığım tüm bu değerli özelliklerin üstüne çıkıp “EN ÇOK BANA SORACAKSINIZ! EN ÇOK BANA!” diye tepinen özelliğe geldiğimizde ise tartışmasız şekilde OMNIVORTEX’in akılda kalıcılığını görüyoruz. Adamlar oturup bir rif üstünde kafa patlatmayı ve sıradan olabilecek bir rife ömür ve değer katmayı harbiden biliyorlar. Bu demek değil ki albümdeki her şarkı yıllara meydan okuyacak teknik death metal klasikleri olarak türün tozlu sayfalarına altın harflerle işlenecek. Lakin TDM meraklısı olan ve türü kapsamlı şekilde takip eden herkes OMNIVORTEX’teki cevheri mutlaka görecektir diye düşünüyorum.
“Cephalic Fluid Extraction”ın ortalarından görüleceği üzere RIVERS OF NIHIL benzeri yapılar kullanan, aralara Holdsworthian soloların serpiştirildiği ve yine aynı şarkının girişinden tadılabilecek NECROPHAGIST/THE ZENITH PASSAGE benzeri fikirlerin yer aldığı parçalar da albüme renk katan diğer unsurlar arasında. OMNIVORTEX bazı şarkılarda daha direkt anlayışların peşinden giderken, bazılarında ise 4-5 enteresan fikri bir arada kullanabiliyor ve bunu laf olsun diye değil, gerçekten de değer artıran kalemler olarak sunuyor.
ULCERATE’e ne kadar teknik death metal demeliyiz sorusu, tıpkı grubun kusursuz müziği gibi bir miktar bulanık. Saf, özbeöz teknik death metali düşündüğümde bu sene CYTOTOXIN, AKURION gibi başarılı örnekler dinlediğimi ve daha fazlasının da aklıma gelmediğini görüyorum. Belki EXOCRINE, ama o da bu ikisinden çok uzakta. Üçlemeyi tamamlayan ise benim adıma tartışmasız biçimde OMNIVORTEX oluyor. Fin grup, kurulduktan 1 sene sonra çıkardığı ilk albümü “Diagrams of Consciousness” ile benim için 2020’nin en iyi 2 teknik death metal albümünden birini sunuyor ve bu sene çıkan albümünde iki farklı tonda trampet kullanma fikri sayesinde yarım boy farkla öne geçen CYTOTOXIN’in ardından 2020’nin en iyi ikinci teknik death metal albümü oluyor. TDM seviyorsanız kesinlikle dinleyin.
İşte bu ya. Arada kaynamasın.
Bu albümün bir türlü içine giremiyorum. Kötü albüm değil kesinlikle ama soundu hiç yakıştıramıyorum bu bestelere. Çok da hevesliydim:(
Maalesef beni içine çekemedi.
1-Cytotoxin (büyük farkla)
2-Akurion
3-Omnivortex
4-Exocrine