# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
JUPITERIAN – Protosapien
| 17.11.2020

Canınızdan can gitsin, kasvetten içiniz şişsin istiyorsanız aradığınız şey burada.

Metalin çirkin yüzü kendini pek çok coğrafyada gösteriyor. Her kıtadan sayısız ülke bizlere bu müziğin en karanlık, en rahatsız örneklerini sunmak için birbiriyle yarışıyor. Bir de metalin herhangi bir yüz göstermeyen tarafı var.

Yine bu da özellikle son 10 yıldır metal dünyasında sıklıkla karşılaştığımız bir durum. Gruplar görselliğini ya tamamen soyutluyor, grup fotoğrafı ve isim bile kullanmıyor ya da “biz varız ama sadece birer suretten ibaretiz” dercesine kendisini karanlıklar arkasına gizliyor.

MGŁA’sından GAEREA’sına, BATUSHKA’sından UADA’sına, MURG’una, THE COMMITTEE‘sine, VOID MEDITATION CULT’ına, THE OMINOUS CIRCLE’ına, ALTARAGE’ine kadar onlarca grup metalin bu tesettürlü tarafına gönül vermiş durumda.

Bugün ağırladığımız Brezilyalı grup JUPITERIAN da bu akımın temsilcilerinden. Yedi yıl önce kurulan ve şimdiye dek 3 albüm çıkaran grup, yeni albümü “Protosapien” ile imajının altını dolduran karanlıkta ve kararlılıkta bir karambol sunuyor.

JUPITERIAN death metal, doom metal ve sludge metali olabilecek en foseptik kıvamlardan biriyle kaynaştıran ve bunu nispeten kolay dinlenir bir bağlamda sunan bir grup. Grubu dinlerken aklıma “PRIMITIVE MAN-light” gibi bir fikir geliyor. Tabii bu öyle belirgin bir light’lık değil. JUPITERIAN ciddi anlamda boğucu bir iş yapıyor ve müziğinin sevimsizliği ile yarattığı atmosferin kara yangınına körükle giden bir tavır takınıyor.

Sinsi bir tarafı var JUPITERIAN müziğinin. Her an korkunç bir şey yapabilecekmiş gibi dolanıyor ortalıkta. İçinde çocukların uyuduğu ahşap bir kulübenin etrafında, elinde benzin bidonuyla dolanan cübbeli bir karaltı gibi dolandırıyor çamursu riflerini. Şekilsiz, bulanık rifleri bir engerek gibi çöreklenirken, aynı mutlak habisliğe hizmet eden davullar ve hırıltılı vokallerle “Protosapien”i dehlizlerle dolu bir şeye dönüştürüyor.

“Capricorn”un sonlarına doğru artan tempo gibi anlık celallenmeler olsa da albümün geneli bir monitör kertenkelesinin tehditkârlığı gibi hareket ediyor. Çok yakınınızda dilini çıkarıp havayı kokluyor; sizi her an ısırabileceğini hissediyorsunuz ama o acele etmiyor. Bazen duruyor. Sadece duruyor. Ama bu sırada sizin canınızdan can gidiyor. JUPITERIAN tansiyonla oynamayı aynen bu şekilde iyi biliyor. “Starless”ın ilk 2 dakikasında olduğu gibi korkuyu da çaresizliği de bir arada veriyor. Öldürmüyor, süründürüyor ve bunu uzaktan değil, yanı başınızda yapıyor.

JUPITERIAN’ın tüm bunları yapmasını sağlayan başlıca şey, benimsedikleri atonale yakın gitar kullanımıyla oluşan ahenksiz ve nahoş karakter. Gitarlar yeri geliyor ufaktan KATATONIA’nın ilk dönemlerini dahi andırabilecek ızdıraplı melodiler akıtıyor, yeri geliyor özbeöz mağara doom’unu basıyor da basıyor kulaklarımıza. “Protosapien”i dinlerken aklıma gelen benzer tınılar arasında, ikisi de birbirinden buhranlı, karabasanlı LYCUS ve LOSS yer alıyor. Metal-Archive’da en çok benzediği grup olarak BELL WITCH sayılmış ama ben JUPITERIAN müziğini BELL WITCH’e nazaran daha dinamik buluyorum. Özellikle yukarıda klibini de görebileceğiniz “Earthling Bloodline”ın başlarındaki funeral doom/death metal sentezi akıllara LYCUS’un “Chasms“daki kefen bezinden hâllice atmosferini ve LOSS’un “Horizonless”ta sunduğu cenaze evi havasını getiriyor.

Tüm bu anlattıklarım, şekil şukul betimlemelerim elbette ki bu tür bir müziği seven, hatta seveni de geçtim sevmeye ve dinlemeye hazır dimağlara hitap edecektir. Eğer kafaca hazır olmadığınız bir anda dinlerseniz JUPITERIAN ve “Protosapien” size baygınlıklardan baygınlık beğendirebilir, içinize öküz oturtabilir. Esasında grubun amaçladığı şey de bu, lakin dinleyici tarafının buna hazır olması gerek zira adamlar albümün tamamını bu karaltı içerisinde tasarlamışlar ve kasıtlı, inadına bir boğuculuk zerk etmişler. Bu doğrultuda baktığımda “Protosapien” bence gayet iyi bir çalışma. Enteresan olan, sadece 3 yıl önce çıkan bir önceki albümleri “Terraforming”deki “Unearthly Glow” (melodik doom/atmosferik sludge vs. seviyorsanız bu şarkıya göz atın derim) gibi kimi şarkılarda karşımıza çıkan kederli, acılı olayları bu albümde tamamen terk etmiş ve olduğu gibi buhrana, boğmacaya, karanlığa, dehlize girişmiş olmaları. Eğer buna hazırsanız; canınızdan can gitsin, kasvetten içiniz şişsin istiyorsanız, “Protosapien” bunu memnuniyetle yapmaya hazır.

7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.65/10, Toplam oy: 17)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2020
Şirket
Transcending Obscurity Records
Kadro
V: Vokal, gitar, synth
A: Gitar
R: Bas
P: Davul
Şarkılar
1. Homecoming
2. Mere Humans
3. Voidborn
4. Capricorn
5. Starless
6. Earthling Bloodline
  Yorum alanı

“JUPITERIAN – Protosapien” yazısına 5 yorum var

  1. İsa says:

    Bu tip vokalleri seviyorum. Sanki çift ses teli varmış gibi hırıldamak.

  2. HaNNibaL says:

    Hayat karartan bir albüm. Dinlerken üzerime toprak atılıyor gibi hissediyorum. Albümün başında bulunan sinek vızıltısı resmen çürümüşlğk hissini veriyor. Adamlar atmosfer işini çözmüşler

  3. In White says:

    Jüpiter’in gazlarına kendini atası gelir insanın bu grubu 7/24 dinlerse. Harbiden kritikte yazıldığı gibi bir albüm abartmasız.

    Bu arada bateristin baş harfi “P” ama kritiğin kadro kısmında G diye yazılmış, belirtmek istedim.
    https://www.metal-archives.com/artists/Paulo_Pinheiro/51533

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.