Türkiye’de halk müziği, Meksika’da mariachi, Brezilya’da samba, Japonya’da gagaku, Yunanistan’da laika, İsveç’te İSVEÇ DEATH METALİ…
Bu tür müzik icra etmenin bir gelenek olduğu ve bunca yıl sonra bile ilk günkü lezzetine yakın bir kıvamda sunulduğu hepimizin malumu. NIHILIST, ENTOMBED, DISMEMBER, GRAVE, UNLEASHED, CARNAGE gibi grupların başını çektiği bu atadan kalma gelenek, günümüzde de sayısız oluşumla devam ettiriliyor. Bu isimlerden biri de kadrosunda KATATONIA, WITCHERY, CARNAL FORGE, BLOODBATH gibi gruplardan mevcut ya da eski üyeler barındıran İsveçli grup LIK. İsveççe “ceset” anlamına gelen LIK, 2015’ten bu yana çıkardığı üçüncü albümüyle karşımızda.
Olabilecek en saf, en özüne sadık İsveç death metalini yapan LIK, HM-2’nin şeref yoksunu, vicdansız sound’unu sonuna dek sömüren bir karaktere sahip. En düz rifi bile ceset gibi kokutan bu gitar tonu sayesinde, başka bir gitar tonuyla bu ne lan diyeceğimiz rifler bile bir kompresörlü hiltiye, travers beton kırma makinesine dönüşüyor (misal “Funeral Anthem” 00.39). Bu hayvanlığı perçinleyen ve göklere çıkaran diğer unsurlara gelince, albümdeki vokaller de türü her anlamda yansıtacak şekilde sunuluyor. Geniz gırtlak parçalayan bu death metal vokallerinin yanına bir de iyi yazılmış davullar eklenince, “Misanthropic Breed” türü sevenlerin ayılıp bayılacağı bir şeye dönüşüyor.
Adını saydığım yapıtaşı gruplar arasından LIK’i en çok tanımlayan grup şüphesiz ki DISMEMBER. Grubun yaptığı neredeyse her şeyin karşılığını DISMEMBER’ın yıllar önce yaptığı işlerde görmek, duymak mümkün. “Carnage” kritiğinde konuyla ilgili olarak “Nispeten temiz bir eski usul death metal yapan LIK’i bu şekilde tarif etmemin sebeplerinden biri de elemanların kimi anlarda saklamadıkları heavy metal sevgileri.
Albüm herhangi bir anında heavy metale falan dönüşmüyor elbet, lakin blues gamlı sololar ve bilhassa IRON MAIDEN’vari melodilerle “Carnage”ın vahşet dozu bir nebze törpüleniyor” demiştim. Bu tabii ki de DISMEMBER’a özgü başlıca özelliklerden biri ve LIK bunu da gayet yerinde bir dozda sunarak İsveç death metalinin yaratıcılarına olan saygısını gösteriyor.
“Misanthropic Breed” dinlemeyi keyifli yapan iki faktör var. Bunlardan biri grubun görece düz bir tarzı canlandıracak groove ihtiyacını karşılayan rif yazım tarzı. Özellikle davullar, bu riflerin yürek hoplatması ve kanı kaynatması noktasında önemli bir vazife görüyor. Pek çok şarkının belirli yerlerinde durduk yere tepinme, kafa sallama, hırsla zıplama isteği duyabilirsiniz.
Death metalin içinde böyle insanı dellendiren bir kimlik elbette ki var ancak LIK ve benzeri grupların bu tür coşturmaları bu garabet müziğe gerçekten yakışıyor. Bir de aralara yukarıda bahsettiğim IRON MAIDEN’vari armonik gitar melodileri girince ister istemez kendimizi DISMEMBER’ın masasına oturmuş hâlde buluyoruz.
Keyfi artıran diğer olaysa elbette ki LIK’in bu baba mesleğini çok iyi özümsemiş olması ve bir şeyin taklidini yapar, ağzımıza bir kaşık bal çalar gibi gözükmeden çatır çatır old school İsveç death metalini ıslak odun gibi suratımıza vurması. Yani şu müziği iyi bir ses kalitesiyle ve yüksek sesle dinleyip de gitar sound’undaki vahşetin tadını almamak; o ecdadımıza söven tonu içimizde hissetmemek harbiden de mümkün değil. Sanırsın adamlar pena yerine testere kullanıyor, davulcu bagetleri atmış zile altoya balyozlarla girişiyor.
“Carnage” incelemesinde dediğim şeylerle bu albüm için diyebileceğim şeyler büyük ölçüde örtüşüyor aslında. LIK belli bir amaç için bir araya gelmiş ve bu amacı çatır çatır yerine getiriyor. Eski usul İsveç death metalini seviyorsanız, doksanların ilk yarısında İsveç dolaylarında yapılan işlerle hop oturup hop kalkıyorsanız, bu o işlerin günümüzde icra edilen en çürümüş, en pıhtılaşmış ama bir o kadar da eli yüzü düzgün sunulmuş örneklerinden biri.
Bence puan gayet yerinde. Sound olarak çok başarılı ama beste yapıları amaçladıkları şeye göre fazla dinleyici dostu ve melodik olmuş. Bu sene içerisinde türdeşlerinden çok daha iyi albümler geldiğini düşününce benden en fazla 7 puan işler.
@ismail vilehand, Benim için de aksine, Lik’in klasik heavy metal öğelerini İsveç death metaline yedirmesi ve bunu “Yaw bunu dinleyeceğime bir Hate Campaign çakarım.” diye kestirip atmama müsaade etmeden başarabilmesi, Misantrophic Breed’e artı puan oldu.
Tam ihtiyacım olan şey
Nefis bir albümmüş. Bu zamanda yapılan eski usul death metal kolay kolay ilgimi çekmiyor ama bu şarkılara bayıldım.
Becoming nasıl bi kapanıştır ya. Bu tarz albümlere bu şekil melodik sololu yoğun atmosferli kapanışlar acayip yakışıyor.
2020 sene sonu listemde olacak albümlerden biri. Coşturuyor, kudurtuyor
7,5 az.
Daha önce belirttiğim gibi süper, çok sevdim. 7.5 bence de bu kadar övgüden sonra biraz az
Kesinlikle 7.5′dan daha fazlasını hak ediyor. Dismember’dan ziyade bazı kısımlarda At The Gates havası da almadım değil. Buram buram İsveç Death…
Bence puan gayet yerinde. Sound olarak çok başarılı ama beste yapıları amaçladıkları şeye göre fazla dinleyici dostu ve melodik olmuş. Bu sene içerisinde türdeşlerinden çok daha iyi albümler geldiğini düşününce benden en fazla 7 puan işler.
09.11.2020
@ismail vilehand, Benim için de aksine, Lik’in klasik heavy metal öğelerini İsveç death metaline yedirmesi ve bunu “Yaw bunu dinleyeceğime bir Hate Campaign çakarım.” diye kestirip atmama müsaade etmeden başarabilmesi, Misantrophic Breed’e artı puan oldu.
Çiçek gibi albüm <3
Bayılıyorum bu münafıklara