İsveç sahnesinin geri planda kalmış gruplarından birini konuk ediyoruz bugün. THE FORSAKEN, melodik death metalin en sert versiyonlarından birini, thrash metalin yırtıcılığıyla harmanlayan ve son derece etkileyici bir sonuç elde eden çeyrek asırlık bir grup.
2001’de çıkan ilk albümleri “Manifest of Hate”, barındırdığı olağanüstü şarkılar sayesinde dinler dinlemez köpeği olduğum ve o zamandan beri sık sık dinlediğim, rif yazımı olarak bazı şarkılarından ilham aldığım, gerçekten de çok özel bir albümdü. Sertlik, yırtıcılık, akılda kalıcılık, yaratıcılık, her şeyi sunan bu şarkılar sayesinde THE FORSAKEN, o sıralarda çevremde bir kişinin bile bilmediği ama benim ayılıp bayıldığım bir grup olarak herkese tavsiye ettiğim grupların başında geliyordu.
Haziran 2002’de çıkan ikinci albümleri “Arts of Desolation”ı, Ağustos 2002’de gittiğim İsveç’teki Sound Pollution adlı metal mağazasından almış, İsveç’te kaldığım sürede sürekli olarak dinlemiştim. “Arts of Desolation”, “Manifest of Hate”in üstüne THE FORSAKEN’ın daha da deneyimlendiğini gösteren, belki akılda kalıcılık olarak minik bir tık geride kalan ama yine de çok iyi besteler içeren bir albüm.
Albümü deşmektense THE FORSAKEN’ın özelliklerinden bahsedersem “Arts of Desolation”ın olayını da özetlemiş olurum aslında. THE FORSAKEN jilet gibi rifler yazan, AT THE GATES’in rif ekolünü çok daha azgın, vahşi şekilde sunan bir grup. Çok iyi, akılda kalıcı rifler yazıyorlar, bu vahşetin üstüne mükemmel melodik sololar döşüyorlar ve bana kalırsa İsveç’in en underrated vokalistlerinden biri ve aynı kalibrede üst düzey bir davulcuyla taş gibi bir death metal ortaya koyuyorlar.
“Arts of Desolation” tüm bu köpeklikleri fazlasıyla içeren bir albüm. Özellikle ilk beş şarkı itibarıyla birbirinden farklı, yaratıcı bestelere imza atıyorlar ve ilk yarı itibarıyla albümün zaten belli bir seviyenin üstüne çıkmasını sağlıyorlar. “Incubator”, “The Hatebreed”, “Cold Flesh Colony”, “Dethroned” ve “Embedded Insanity” gerçekten de bir albüm nasıl hayvan gibi başlar, dinleyiciyi nasıl etkiler dersi veriyorlar. Bu şarkılar arasından “Cold Flesh Colony” her daim favorim olsa da diğer dört şarkıda da taş gibi. Bilhassa “Dethroned” ve “Embedded Insanity”de çok parlak fikirler var, bakmanızı öneririm.
THE FORSAKEN, nüfusu 30.000 civarındaki Landskrona adlı kasabadan çıkan bir grup ve belli ki adamların grup haricinde yoğun işleri var, zira grup elemanları an itibarıyla başka herhangi bir grupta çalmıyorlar ve THE FORSAKEN’dan ekmek yiyemedikleri için üç yılda çıkardıkları ilk üç albümün ardından 9 sene albüm yapamadılar. O geri dönüşle heyecanlandırdıktan sonra 12 yıldır yine sessizler, dolayısıyla grubun bundan sonra kitlesini genişletme, adını daha fazla duyurma gibi bir durumu da çok büyük ihtimalle olmayacak. O yüzden özellikle ilk üç albümü dinlemeye, çalmaya devam edeceğiz gibi duruyor, ama öylesine hayvan albümler ki bu durum pek de bir sıkıntı yaratmıyor.
Kadro Anders Sjöholm: Vokal
Stefan Holm: Gitar
Patrik Persson: Gitar, bas
Nicke Grabowski: Davul
Şarkılar 1. Incubator
2. The Hatebreed
3. Cold Flesh Colony
4. Dethroned
5. Embedded Insanity
6. The Second Manifest
7. Injected Terror
8. Human Chapter X
9. Scars
10. Mental Degeneration
Ahmet ile gene bu sitede Forsaken konusunda bir yerde kısa bir mesajlaşmamız olmuştu diye hatırlıyorum.
Biz metalik insanlar arasında yapılan en sık geyiklerden biri olan ‘benden başkası bilmez’ lafını bu grup için geyik olarak değil ciddi olarak yapardım yıllardır.
Ahmet’in de çok sevdiğini görünce şaşırmıştım.
Her şarkısına her albümüne kefilim.
Riff tabanlı pure isveç death metali.
Ama gayet yaratıcı ve akılda kalıcı.
Kuru gürültü olanlardan değil.
Metal Archives’te birisi Manifest Of Hate’e %36 vererek albüme baya laf sokmuş.
Bir 10 sene öncesi olsa o herife inat bende oraya gidip döşerdim birşeyler ama artık hiç mecalim yok ya.
Ama uyuz oldum ibneye ahah.
@41 yaşındayım, ahah, net “ben dinlediğim şeyi anlamıyorum” göstergesi. Senlik olmayabilir, sarmayabilir ama o albüme laf sokmak, gömmeye çalışmak bence net “he dayı he” deyip geçilecek bir şey.
Zamanında epey dinleyip kenarı koyduğum yıllardır yeni albüm çıkarmamalarının da etkisiyle uzak kaldığım gruplardan biri oldu The Forsaken. Melodic death metalin eski şaşaalı günlerinden uzak olmasını da ekleyebiliriz bu duruma. Bu kritik vesilesiyle geriye bir bakış atalım. Bir süre albümlerini yeni bir kulakla dinlemenin zevkini yaşayalım bakalım.
albüm bilgilerinde albümün çıkış tarihi yanlış olmuş
gruptan hiç haberim yoktu, ilk fırsatta bakacağım
03.11.2024
@Bloodshot, sağ ol, düzelttim.
Ahmet ile gene bu sitede Forsaken konusunda bir yerde kısa bir mesajlaşmamız olmuştu diye hatırlıyorum.
Biz metalik insanlar arasında yapılan en sık geyiklerden biri olan ‘benden başkası bilmez’ lafını bu grup için geyik olarak değil ciddi olarak yapardım yıllardır.
Ahmet’in de çok sevdiğini görünce şaşırmıştım.
Her şarkısına her albümüne kefilim.
Riff tabanlı pure isveç death metali.
Ama gayet yaratıcı ve akılda kalıcı.
Kuru gürültü olanlardan değil.
04.11.2024
@41 yaşındayım, çok fazla kalp.
Metal Archives’te birisi Manifest Of Hate’e %36 vererek albüme baya laf sokmuş.
Bir 10 sene öncesi olsa o herife inat bende oraya gidip döşerdim birşeyler ama artık hiç mecalim yok ya.
Ama uyuz oldum ibneye ahah.
04.11.2024
@41 yaşındayım, ahah, net “ben dinlediğim şeyi anlamıyorum” göstergesi. Senlik olmayabilir, sarmayabilir ama o albüme laf sokmak, gömmeye çalışmak bence net “he dayı he” deyip geçilecek bir şey.
Zamanında epey dinleyip kenarı koyduğum yıllardır yeni albüm çıkarmamalarının da etkisiyle uzak kaldığım gruplardan biri oldu The Forsaken. Melodic death metalin eski şaşaalı günlerinden uzak olmasını da ekleyebiliriz bu duruma. Bu kritik vesilesiyle geriye bir bakış atalım. Bir süre albümlerini yeni bir kulakla dinlemenin zevkini yaşayalım bakalım.