# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
UNTO OTHERS – Never, Neverland
| 15.10.2024

Pink punk.

IDLE HANDS 2019’da “Mana”yı çıkardığında, bu kadar alışık olunan bir müziğin bu kadar etki yaratmasını muhtemelen kimse beklemiyordu.

IDLE HANDS gotik rock’ın THE CURE, THE SISTERS OF MERCY, TYPE O NEGATIVE gibi devlerinin griliğini IRON MAIDEN’ın melodikliği, JUDAS PRIEST’in alevleri ve daha yakın dönemden IN SOLITUDE, TRIBULATION gibi oluşumların nostaljisini bir potada eriterek ortaya gotik rock ile heavy metalin tatlış bir kırmasını çıkarıyordu.

Hukuki sebeplerden isimlerini değiştirmek zorunda kaldıktan ve AT THE GATES’in en sevdiğim şarkılarından biri olan UNTO OTHERS’da karar kıldıktan sonra, “Mana”daki metal tarafların bir miktar törpülendiği, ancak gotik karanlığın ön plana çıktığı “Strength”i çıkardılar.

UNTO OTHERS’ın sound’u ve beste anlayışı, grubun daha çok büyümesine müsaade edecek, kitle genişletmesine imkân tanıyacak yapıda olduğundan, “Never, Neverland”in minimal ve kırılgan kapağını gördüğümde aslında hiç de şaşırmamıştım.

UNTO OTHERS ilk albümdeki kükremeleri, ulumaları, haykırışları tamamen bırakıp gotik kimliğini daha melodik nakaratlarla bezeyebilir ve bu sayede o sahne senin bu sahne benim, o ülke senin o ülke benim dolaşabilirdi.

Ve bu düşünceler eşliğinde geldik yeni albüm “Never, Neverland”in pembe siyah dünyasına. UNTO OTHERS’ın yeni albümünün tam olarak bu işlevi görüp görmediği bence tartışmalı. Öncelikle grubun “bu albümle patlıyoruz beyler” tarzı bir dava satma işine girmediği ortada. Albümde, bana kalırsa ilk iki albümdeki hit şarkılar kadar öne çıkan bir şarkı yok. Klip şarkıları “Never, Neverland”i iyi yansıtsa ve 2024 model UNTO OTHERS’ı iyi temsil etse de RAMONES başta olmak üzere eskiye yönelim ve nostaljik kimlik, albümün yaratabileceği potansiyel heyecanı bence biraz törpülüyor.

Yazının başında da dediğim gibi IDLE HANDS olarak çıkardıkları “Mana”da da duyulmamış, görülmemiş bir şey yoktu ancak grup çok tatlı bir kıvam yakalayarak acayip rahat dinlenir ve bir o kadar da karakteristik bir hava yaratıyordu. Bu albümde, UNTO OTHERS’ın biraz ondan biraz bundan bir tavır benimsediğini görüyoruz. Albümde blast beat’ler ve tremolo gitarlar da var, seksenlerin olayı olan alkış destekli nakaratlar da. MISFITS/DANZIG karakterinde bir ilk single da var, daha sleazy rock ‘n’ roll olayları da.

“Never, Neverland”le ilgili olarak bana en ilginç gelen olaylardan biri, on yedi şarkı içeren albümde 3,5 dakikadan uzun sadece üç şarkı olması. On bir şarkılık “Mana”da bu sayı sekiz, on iki şarkılık “Strength”te bu sayı ondu. Yani UNTO OTHERS’ın olayı daha direkt, daha hedef odaklı bir şekle soktuğunu söyleyebiliriz.

Melodik pasajlar, sololar, vokalsiz rifler gibi olaylardan büyük oranda sıyrılan grup, giriş gelişme nakarat sonuç şeklinde kompakt besteler yazma yoluna gitmiş ve ortaya da grindcore albümü gibi on yedi şarkı içeren bir iş çıkmış. Tabii burada önemli olan, bu kadar hedef odaklı şarkıların hedefe ulaşıp ulaşmadığı.

Bence UNTO OTHERS’ın kariyerindeki en iyi şey “Mana”nın ilk beş şarkısı. Bu beş şarkının ulaştığı seviyeye, bana kalırsa “Mana”nın ikinci yarısı da “Strength” de ulaşamıyor. “Never, Neverland”deki bestelerin bir miktar daha “light” oldukları düşünüldüğünde, bu albümdeki şarkıların da o kalibreye erişemediklerini düşünüyorum. Ne var ki UNTO OTHERS genel olarak çok karakteristik ve bu tarz müziğe hazır olanlar tarafından çok çabuk sevilebilecek bir grup. Dolayısıyla “Never, Neverland”de de sayısız dinleyicinin hoşuna gidecek birçok şarkı var. Ne var ki bir albüme süreleri kısa on yedi adet şarkı dolduruyorsanız ve grindcore, porngrind vs. yapmıyorsanız, bu şarkıların çok ama çok vurucu olmaları gerekiyor, zira şarkı sayısı çok olunca insan ister istemez nicelik/nitelik kıyaslamasına gidiyor.

Bana kalırsa “Never, Neverland” bu konuda ortalamanın üstü, ancak daha da ileri gidemeyen bir yerde duruyor. İçinde heavy metal, post-punk, gotik rock da dâhil olmak üzere karma bir yapı var ve bu güçlerin birleşiminden kabul edilebilir, ancak akılları alma noktasına da gelmeyen bir şey çıkıyor. Albümü dinliyorum, tekrar tekrar dinliyorum ve bugün bile “Nightfall” diye, “Jackie” diye, “Cosmic Overdrive” gezen biri olarak her anlamda içime sinen ve “adamlar ne şarkı yazmış be” dediğim az sayıda şarkı bulabiliyorum, hatta pek de bulamıyorum. O yüzden de bir sonraki albümde şarkı sayısını azaltıp şarkı sürelerini bir tık artırmalarını ve pek sanmasam da 2 Şubat’taki konserde “Mana” ağırlıklı çalmalarını diliyorum.

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.00/10, Toplam oy: 10)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2024
Şirket
Century Media Records
Kadro
Gabriel Franco: Vokal, gitar
Sebastian Silva: Gitar
Brandon Hill: Bas
Colin Vranizan: Davul
Şarkılar
01. Butterfly
02. Momma Likes the Door Closed
03. Angel of the Night
04. Suicide Today
05. Sunshine
06. Glass Slippers
07. Fame
08. When the Kids Get Caught
09. Flatline
10. Time Goes On
11. Cold World
12. I Am the Light
13. Farewell...
14. Raigeki 雷撃
15. Hoops
16. Never, Neverland
17. Pet Sematary (RAMONES cover)
  Yorum alanı

“UNTO OTHERS – Never, Neverland” yazısına 7 yorum var

  1. enemyofgod says:

    Bence bir bütün olarak Strength’ten daha iyi bir albüm. Kapağı da çiçek gibi (literal). Hit şarkı eksikliği var ama yine de denedikleri şeyi başarmışlar. Raigeki açık ara en güçlü parça, farklı bir düzenlemeyle Mana dönemine ait olabilirmiş. Ara ara döndürürüm albümü. 7,5

  2. Ali Osman says:

    Senenin en hoş albüm kapağına sahip bence. Albümü bir tık uzun buldum, bazı şarkılar olmasa da eksikliği hissedilmezmiş yani. Fame, Raigeki falan bayağı tatlı şarkılar. Sonuç olarak benlik sıkıntı yok keyifle dinliyorum.

  3. Erhan says:

    Ben strength’i eleştirmiştim ama strenght bu albüme gelinlik giydirip kuma diye gezdirir.

    Neredeyse sıfır bütünlük ve az yaratıcılık içeriyor.

    6/10

  4. Dysplasia says:

    Cover seçimlerinden de anlaşılacağı üzere punk’a, post-punk’a daha fazla yaslanmış, bir de üstüne pozitif hisler uyandıran nakaratlarla dolmuş albüm. Önceki albümler kadar sevemedim. Bazı melodilerin güzelliği ve hipnotikliği, davulların aşırı iyi kullanımı grubun beste yeteneğinin devam ettiğini gösteriyor tabii ama pembe renk pek benlik değil. Yine de Don’t Fear the Reaper’ı hatırlatan melodisiyle ve cowbelleriyle Hoops en sevdiğim parça oldu. Prodüksiyonun şahaneliğine de şapka çıkarıyorum.

    Bir de Time Goes On şarkısının başındaki ‘hey, listen’ memini kullanmak kimin aklına geldi amk.

  5. Candaş says:

    Sıkıcı, dinlerken birden fazla kez esnedim

  6. Candaş says:

    Albümde bir süre sonra tüm şarkılar riffler aynı gelmeye başlıyor her şey aynılaşıyor

  7. Seyfettin Dursun says:

    Olmuyor, olamıyor. İlk albüm bir tesadüfmüş, o güzel tesadüfe odaklanıp bu defteri kapatıyorum.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.