2021 yılı benim için her açıdan hayatımda dönüm noktasıdır. Metalin birçok alt türüyle tanışma, ilk duyduğumda bu ne be dediğim ve çok gürültülü gelen Immortal – “All Shall Fall“u benimsemem, “Dunkelheit”ı ilk duyduğumda black metale âşık olup ergencesine arkadaşımla cami önünde dinlemeler, üniversiteye girmem ve birkaç puanım yetmediği için evden bayağı uzak bir yerde üniversiteye başlamam, 17 yaşında serbest hayata atlamam, büyük hayal kırıklıkları…
Ve YouTube’un önüme attığı Slowdive – Sleep.
Slowdive 70′lerin ortalarından 80′lerin sonuna doğru yetişmiş, hatta Velvet Underground’a kadar çekebileceğimiz bir kültürün No Wave, Ethereal Wave, Drone, Post-Punk gibi türlerin doğal evriminin halkalarından; 90′lar İngiltere’sinin shoegaze sahnesinin önemli liderlerinden biriydi. Slowdive ilk çıkışını “Just for a Day” ile yapmış olsa da burada bariz bir başarı yakalayamamıştı. İkinci albümleri olan “Blue Day”de daha oturmuş ve şaheserlerin ayak seslerini veren bir yapıt yaratmış; manyak bir üretkenliğe bağlamış ve bazıları sonradan yayınlanacak olan demolarda karşımıza çıkacak olan iki albümden fazla malzeme çıkarmışlardı. Bunların içinden Sleep, Silver Screen, I Believe gibileri efsaneleşmişti. Yine o döneme ait olan Avalyn II parçasıysa şahsımca sonraki post-metal, drone gibi metal akımlarının ayak izlerini taşıyan bir eserdi.
İşte bu dönem Slowdive’ın shoegaze türünün tartışmasız en önemli albümleri listesinde mutlaka zikredilen “Souvlaki”yi çıkarmasıyla sonlanmıştı.
“Souvlaki” tüm “bittersweet” gençlik duygularının, kayıp giden aşkların, kırgın ayrılıkların, özlemin hissedildiği; gün doğumuna doğru sigara yaktıran, tüm gece tavana bakarak “off” demenize sebep olan bir albüm. Grubun bilinen yüzleri ve o dönemde sevgili olan, ilişkileri çatırdayan Neil Halstead ve Rachell Goswell ikilisinin sesinde, şarkı sözlerinde birbirlerine olan kırgınlıklarını, özlemlerini, kendi hikâyelerini hatırlatır.
Alison’da “It matters where you are”, 40 Days’de “40 days and I miss you” derken özlemini gösteren sözler, Here She Comes’da “It’s easy to pretend, It’s easy to believe”, Souvlaki Space Station’da ise “Doors close and feelings flow (and I don’t want to know you)” diyerek aşkını unutmuş gibi yapar. Where the Sun Hits’te “As the sun hits, she’ll be waiting”, Melon Yellow’da “So long, so long, It’s just a way to love you” diyerek aslında hiçbir şeyi unutmadığını söyler, sondaki Dagger’daysa “And me I am your dagger, You know I am your wound” diyerek ilişkinin yine yıpratıcı olmasıyla tamamlanır.
Bu açıdan sözlere bakıldığında sanki konsept bir albüm olarak da kabul edilebilecek olan “Souvlaki”, teknik açıdan progresif rock’ımsı ilerlemeleri, bazen asenkron vuruşları, bol reverb’lü gitar sound’u ve ipeksi, rüya gibi vokalleriyle ilmek ilmek ilerler.
Çıktığı dönemde kritiklerce pek de olumlu karşılanmayan ve grubun 1995′te çıkardığı “Pygmalion” sonrasında 20 yıllık bir sessizliğe bürünmesine sebep olan lakin günümüzde klasikleşen, post-metal, doom/death metal, blackgaze gibi çok farklı türlere doğrudan ve dolaylı olarak ilham vermiş olan “Souvlaki”, ölmeden önce mutlaka dinlenmesi gereken eserlerden biri olarak öne çıkıyor.
Kadro Neil Halstead: Vokal, gitar
Rachel Goswell: Vokal, gitar
Christian Savill: Gitar
Nick Chaplin: Bas
Simon Scott: Davul
Konuk:
Brian Eno: Klavye (4, 5)
Şarkılar 1. Alison
2. Machine Gun
3. 40 Days
4. Sing
5. Here She Comes
6. Souvlaki Space Station
7. When the Sun Hits
8. Altogether
9. Melon Yellow
10. Dagger
Slowdive bu albümü ile türe başyapıt seviyesinde bi albüm armağan etmiştir. Değerinin sonradan anlaşılmış olması değerinden bir azaltma da yapmaz.Büyük ve geniş bir albümdür.Souvlaki Space Station arşa çıkmış ve geri gelmiş bir parçadır. Çok severiz. Plağı ile aşk yaşadığım da doğrudur.
Eline sağlık. Albümü dinlemedim ama Atina’ya giderseniz souvlaki’nin kralını Κόκκινος Κρίνος‘ta yersiniz. Tavsiye etmiş olayım.
19.09.2024
@Ahmet Saraçoğlu, Katatonia’yı en çok etkileyen albüm olabilir. O yüzden bence hoşuna gitmese bile etkileri görmek ilgini çekecektir.
20.09.2024
@şeyh hulud, sağ ol, öyle olduğunu biliyorum aslında ama bir türlü fırsat olmadı. Bakacağım mutlaka.
Slowdive bu albümü ile türe başyapıt seviyesinde bi albüm armağan etmiştir. Değerinin sonradan anlaşılmış olması değerinden bir azaltma da yapmaz.Büyük ve geniş bir albümdür.Souvlaki Space Station arşa çıkmış ve geri gelmiş bir parçadır. Çok severiz. Plağı ile aşk yaşadığım da doğrudur.
Ana sayfada görmeyi beklediğim son albüm buydu galiba. Hayatımda en sevdiğim albümlerden biri, yazı da güzel olmuş.
19.09.2024
@dust, Teşekkürler👐🏻
Slowdive az albüm yapsa da boş albüm hiç yapmadılar. Ben özellikle son albümlerini çok seviyorum. 2017 Slowdive albümleri favorim.
Shoegaze şahane bir tür. Bu tarz hoşunuza gidiyorsa grup ayırmaksızın yumulun. Slowdive’ı da sevmekle birlikte, en favorim My Bloody Valentine.
bu albüm tek başına o kadar çok grubu, türü etkiledi ki… muhteşem.