# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
NILE – The Underworld Awaits Us All
| 05.09.2024

Kum gibi, kum gibi, ezip geçiyor…

Konu bir tema benimsemek olduğunda metal dünyasının en nevi şahsına münhasır gruplarından biri Antik Mısır ve Mısır mitolojisi başta olmak üzere Mezopotamya’nın karanlık ve kadim geçmişinden doyasıya faydalanan death metal devi NILE.

NILE’ı benzerlerinden ayıran başlıca özellik, işlediği coğrafyanın müzikal karakterini yansıtmasının yanı sıra bunu sanki anlattıkları şeyler yaşanırken oradalarmışçasına gerçekçi ve tüm bu anlatılarının gerçek fon müziği buymuşçasına ikna edici bir biçimde yapıyor olması.

Bu sayede, NILE’ı dinlerken sanki binlerce yıl öncesini gerçekten de ilk elden biliyorlar, o coğrafyanın müzikal karakterini, etnik motiflerini binlerce yıl önceden deneyimlemişler gibi düşünüyor; geçmişin karanlık figürlerini, tanrılarını ve ruhlarını bilinçli şekilde günümüze çağırdıklarını hissediyoruz.

Esasında bu durum, yani bir temaya katı katıya bağlı kalmak, metal dünyasında sıklıkla gördüğümüz ve genellikle belirli bir zamanın ardından ilgili grupları sınırlayıcı noktaya gelen, onları kısıtlayan klişelerde boğulmalarıyla sonuçlanıyor. Pek çok grup bir temaya ve bu temaya eşlik eden müzikal karaktere sıkı sıkıya bağlı kalarak bir yerden sonra yaptıkları şarkıların ve albümlerin tek tipleşmesinin önüne geçemiyor ve adeta kendi kendilerine ket vuruyorlar.

NILE icra ettiği müziğin teknik kapasitesi, yoğunluğu ve inandırıcılığıyla bunun ötesine geçen ender oluşumlardan biri. Kariyerleri boyunca yazdıkları şarkılarda benzer gamlar üzerinden ilerleseler, benzer düzenlemeler ve geçişler kullansalar da öylesine görkemli ve hükmedici bir müzikal şiddet ortaya koyuyorlar ki dinleyici ister istemez bunu kabullenmek, buna itaat etmek ve çoğu zaman da bunun altında ezilmekten zevk almak zorunda kalıyor.

Yeni albümleri “The Underworld Awaits Us All”a baktığımızda ilk karşımıza çıkan şey NILE’ın yenilenen kadrosuyla önceki son birkaç albümüne göre daha iştahlı, daha azgın ve daha baskın bir müzikal kimlikle karşımıza çıktığı. Grubun sahibi ve kanaat önderi Karl Sanders liderliğinde hem daha önceden yaptıkları türde saldırıları hem de bu taze kanın getirdiği birtakım yeni heyecanları görme fırsatı buluyoruz.

Bu ezici ve ikna edici şiddetin oluşmasında rol oynayan unsurlara baktığımızda NILE’ın sadece şarkı yapıları ve beste karakterleri olarak değil, bireysel olarak gitarlar davullar ve vokaller özelinde de ekstra bir hiddetle saldırdığını görüyoruz. Her ne kadar albüm genelinde, misal bir “Lashed to the Slave Stick” veya “Sacrifice Unto Sebek” gibi ilk andan NILE klasiği olarak kabul edilebilecek, bariz şekilde öne çıkan şarkılar olmasa da bütün parçalar bir bütün hâlinde “The Underworld Awaits Us All” denen gövde gösterisini oluşturuyorlar.

Albümde özellikle dikkat çeken durumlardan biri NILE’ın yeri geldiğinde birtakım eski ve sonradan kazanılmış etkilenimlerini göstermekten çekinmemesi. Bu durum öncelikle birden fazla şarkıda net şekilde görülen MORBID ANGEL etkisi olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin “Naqada II Enter the Golden Age”, örneğin “True Gods of the Desert”.

Albümü dinleyen başkalarının da dikkatini çekti mi bilmem ama benim dinlerken göz ardı edemediğim durumlardan biri de birden fazla şarkıda karşımıza çıkan ve göstere göstere olmasa da NILE özelinde bence yeni ve nokta atışı bir silah olarak sunulan minik CATTLE DECAPITATED benzeri fikirler. Misal “Chapter for Not Being Hung Upside Down on a Stake in the Underworld and Made to Eat Feces by the Four Apes”in ilk 20 saniyesi bir CATTLE şarkısı olabilecek kimlikte. Keza “Naqada II Enter the Golden Age”de de benzer dokunuşlara rastlıyorum.

Bu durum ve benzeri birtakım irili ufaklı yeni tatlar albümümün kulağa daha taze gelmesine vesile oluyorlar. Üstüne bir de bu yeni tatları iyice parlatan ve NILE’ın görkemini tekrar tekrar hatırlamamıza yardımcı olan bazı insanüstü performanslar eklenince albümün keyfi daha da artıyor. Bunu sağlayan elemanlardan biri, kuşkusuz ki, özellikle bu albümdeki performansıyla ne kadar devasa bir davulcu olduğu iyice tescillenen George Kollias. Kollias’ın “The Underworld Awaits Us All”da yaptığı şey sadece çok hızlı, agresif veya cezalandırıcı bir performans sunmak değil, adeta müziğin bütün tansiyonunu yükselterek, parçalanan bir piramidin devasa taşlarını üstümüze yağdırırcasına albümün şiddet dozunu sürekli olarak en yüksekte tutmak. Kollias önceki albümlerde de buna benzer performanslar sundu ve NILE’ın bu derece acımasız olmasını sağlayan başrollerden birini üstlendi. Ama bu albümde sanki gruba yeni katılmış ve NILE kitlesine kendisini kanıtlama ihtiyacı duyuyormuşçasına gözü dönmüş bir performansa imza atıyor.

Gitarlara baktığımızda bilindik NILE numaralarının en güzel şekilde sunulmasının yanı sıra grubun en sadık hayranlarını bile oldukları yerde kudurtacak, ağızlarından salya akıtacak kazımalara giriştiklerini görüyoruz. Üstelik alışık olduğumuz üzere NILE bunu hiçbir zaman bir müzisyenlik gösterisi hâline getirmiyor ve her şeyin şarkının kudretine ve şiddetine hizmet edecek şekilde bir araya gelmesini sağlıyor.

“The Underworld Awaits Us All”da karşımıza çıkan diğer bir belirgin katkı ögesi de birden fazla şarkıda gördüğümüz kadın geri vokaller. Bunlar dozu kaçtı mı etrafı bok kokutabilecek olaylar, ancak NILE elbette ki bunu da akıllıca ve pragmatik şekilde kullanıyor ve şarkılara tat katan lezzetler olarak olaya dâhil ediyor.

Nihayetinde “The Underworld Awaits Us All”, NILE gibi çok karakteristik bir sound’a sahip bir grubun kendini yenileyebildiğini ve daha da yenileyebileceğini gösteren ayrıntılarla dolu, grubun bunca yıl sonra bile kulağa taze gelmesini sağlayan fikirler içeren, üstün bireysel performanslar da eklenince etkileyiciliği daha da artan bir çıkarıp masaya vurma gösterisi. NILE’ın ne kadar üst düzey bir grup olduğu, ne kadar zekice besteler yapabildiği düşünüldüğünde hem grup hem de dinleyiciler açısından gelecek parlak gözüküyor.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.69/10, Toplam oy: 29)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2024
Şirket
Napalm Records
Kadro
Karl Sanders: Gitar, vokal, klavye, sözler, besteler (1, 2, 4-8, 10)
George Kollias: Davul, besteler (1-4, 6-11)
Zach Jeter: Gitar, vokal
Brian Kingsland: Gitar, vokal, sözler (3, 9), besteler (3, 9, 11)
Dan Vadim Von: Bas
Şarkılar
1. Stelae of Vultures
2. Chapter for Not Being Hung Upside Down on a Stake in the Underworld and Made to Eat Feces by the Four Apes
3. To Strike with Secret Fang
4. Naqada II Enter the Golden Age
5. The Pentagrammathion of Nephren-Ka
6. Overlords of the Black Earth
7. Under the Curse of the One God
8. Doctrine of Last Things
9. True Gods of the Desert
10. The Underworld Awaits Us All
11. Lament for the Destruction of Time
  Yorum alanı

“NILE – The Underworld Awaits Us All” yazısına 19 yorum var

  1. BK says:

    Mükemmel kere mükemmel bir albüm. Benden de helalinden bir 8.5 çalışır.

  2. İlker says:

    Nota ben de katıldım birebir, Those Whom…’dan beri en iyi albümleri bence. Sıkıcı bulduğum parça yok sayılır, baştan sona tertemiz akıyor albüm, besteler de çok taze. Üzerinde çok kafa yorulduğu belli albümün ve en önemlisi sonuca da yansımış bu.

  3. Ugur says:

    Tabiri mazur görün ama gavur pussysi gibi yanan albüm.Vile Nilotic Rites’a göre daha saldırgan.İlk dinleyişte ahan da Nile bu be dedirtiyor.Nile’ın yeni albüm çıkarmasına şahit olduğumuz bir yıl her zaman iyi bir yıldır.

    Çok şükür.

  4. Seyfettin Dursun says:

    Bence Annihilation of the Wicked’den bu yana çıkan en iyi Nile albümü . Bu skalanın Those Whom the Gods Detest’i de içeriyor olması, bana hala şaşkınlık veriyor.

  5. Cerca C. says:

    En son güzel albümü 2009 albümü, ondan bu yana çıkan albümlerinin hiçbirisi beni sarmadı, tek tük şarkılar hariç. Çok mu karmaşıklaştılar anlamıyorum, mesela her şeyin temposu düşükken tatatatata tıtıtıtıtı diye Kolias’ın önüne gelene tekme tokat dalması falan acayip yoruyor. Ayrıca kristalleştirilmiş ses tonu size hiç gitmiyor nayl bey. Bu albüme dair o arkadan gelen vokalleri de ayrıca sikiyim. Şu şarkı 3:50′den sonra güzel, https://youtu.be/ODd0dpFUhmY?t=239 orda da amcık ağızlılar bok gibi vokalle sikmiş atmışlar. Yavşağa laf söyleyince de içine kapanıyor Conult Turup kılıklı. 2002 2010 arası dünyanın en iyi müziği sizdeydi lan.

  6. Dysplasia says:

    Genel hava olumlu gördüğüm kadarıyla ancak gerçek Nile bu değil. Kimse kusura bakmasın şu albüm 2009 öncesi albümlerinin getir götürünü dahi yapamaz. Ağzımıza kürekle blast beat sokulmuş ama groove namına, beste namına, yaratıcılık namına, tema namına pek bir şey barındırmayan bir albüm olmuş. Çok, hızlı, çok deli şeyler dinliyoruz tamam da grubun karakteri uçmuş gitmiş. Son albümlerdeki sıkıcılık devam ediyor. Sanırım Kollias ibnesi ‘abi ben bpm zorlıycam siktirtmeyin’ diye bestelere girişmiş. Koca albümde her yerde davul çılgın atıyor ama kafa sallattıran, ritim tutturan, kan kaynattıran, şarkıya eşlik ettiren sadece bir iki partisyon var. Çıktığından beri her gün en az iki kere döndürdüm, yine de aklımda bir riff yer etmiş değil.
    Gitarların gevrek davul tonu altında ezilmesi de ayrı bir eksi not.

  7. AudienceSanta says:

    Son zamanlarda siteye girişte baya sıkıntılar oluyor. Bi giriyor bi girmiyor. Şöyle söyleyeyim girmeye çalıştığım zamanların %60′ında girdi geri kalan %40′ında girmedi. Bir de nedense güvenli bağlantı değil siteye giriş. Https şeklinde değil yani. Çok uzun süredir olan bu sorunları çözmek bu kadar zorsa hayrına yeni bir site yazayım :)

    BK

    @AudienceSanta, Bütün metal sitelerinde bir giriş sorunu var nedense. Sputnik, MA, Metal Müzik Ansiklopedisi, Metalperver… Fakat benim de girişte en çok sorun yaşadığım site Pasifagresif. Bazen defalarca refresh atmama rağmen sitenin açılmadığı, vazgeçip geri kapattığım zamanlar oluyor. Çözülse iyi olur gerçekten.

    Ahmet Saraçoğlu

    @AudienceSanta, @BK, doğrudur, oluyordur. Hosting şirketinden kaynaklı, arada siteye ulaşılamadığı anlar oluyor. Onunla mı ilgili bilmiyorum. Bu konuyla fazla ilgilenemedim, epey hareketli bir dönem yaşıyorum. 3 gün önce Antalya’daydım, şu an İstanbul’dayım, akşam Ankara’da olacağım, 2 güne yeniden İstanbul’a dönüp 1 gün sonra Antalya’ya döneceğim, sonra 1 gün durup başka bir şehre geçeceğim, sonra tekrar Antalya ve yakın dönemde de İstanbul’a gidiş gelişler artacak. İşler güçler zaten manyaklık düzeyinde yoğun, ilk fırsatta ilgilenmeye çalışacağım.

    northern

    @AudienceSanta, site yenileniyor, yakında düzelecektir………

  8. OblomoV says:

    @Cerca C. ve @Dysplasia’nın yazdıklarına katılıyorum.

    Bilmem zamanla fikrim değişir mi ama ”işte bu!” dedirtmedi maalesef. Nile dedik mi o aklımıza gelen kudretiyle zikerten havayı bulamadım. Öte yandan tabii ki kötü albüm değil. Bu grubun kötü albüm yapması haber konusu olurdu esas.

  9. P L A G U E says:

    Albüm haberi başlığına o kadar çok musallat oldum ki buraya yazacak bişi kalmadı aq.

    Emre Fel sevenler pas geçmesin diyeyim o zaman.

    Cryosleep

    @P L A G U E, o adamla çok fena dalga geçesim var…

  10. 12ParmakBağırsağı says:

    Vitriol, Replicant, Ihsahn, Ulcerate gibi grupların harika albümler çıkardığı, rekabetin büyük olduğu bir yılda benim için yılın albümü şu anda. Önceki 3 albüme kıyasla acayip bir agresiflik, bir gözü dönmüşlük var. Naqada II, Chapter, Underworld Awaits Us All, Doctrine of Last Things favori şarkılarım. Karl Sanders’ın 61 yaşında hala bu performansta olması göz dolduruyor.

    Bunun dışında Dallas >> Brian, hem bestecilik hem de vokal olarak. Brian’ın vokalleri çok jenerik ve sıkıcı geliyor bana. Bu albümde yazdığı üç şarkıdan biri (Lament) çok gereksiz. Vile Nilotic Rites’ın da en sıkıcı şarkıları da onun besteleriydi Oxford haricinde. Bu albümdeki bestelerini ama önceki albüme göre daha fazla sevdim.

    PS: Karl Sanders’ın hayvan gibi giden şarkıların bir noktasında müziği yavaşlatıp aşırı derin vokaliyle girip olayı toparlamasına bayılıyorum. Bu albümde fazla fazla var o olay. Dede Korkut hikayelerinde saçma sapan bir hikayenin sonunda Dede Korkut’un gelip kopuz çalıp öğüt verip olayı toparlamasına benzetiyorum.

    Dedem korkut geldi, boy boyladı soy soyladı, bu Oğuzname’yi düzdü söyledi, görelim han’ım ne söyledi:

    “Rööö rö. Vröö vu ğu rö. Röööööööö… Rö. ”

    Ne söylediyse güzel söyledi.

  11. A.Karayazı says:

    Bu bestelere bu gitar tonu ile yazık edildiğini düşünüyorum. Davul gümbür gümbür de gitarlar neden sivrisinek vızıltısı gibi?

    çaksu

    @A.Karayazı, Ben yaşlandıkça radikalleştim, komple müziğe, hiç durmayan blast beat’lerle yazık edildiğini düşünüyorum haha. Duyamıyorum mk bişey. Önümde engel tatatatata. Evde hoparlörle dinlenmiyor. Dışarda dinlenmiyor. Anca evde camı falan da kapatıcam (cadde kenarında ev) kulaklıkla uygun volume’le oturup dinlemeye çalışıcam falan. Vueh.

    Erhan

    @çaksu, Metal seni bırakıyor kanka ;(

    çaksu

    @Erhan, ibret :p

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.