# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
LEPROUS – Melodies of Atonement
| 21.09.2024

“Her şeyin senin yüzünden olduğunun farkındayım.”

2000 sonrasında metal ortamlarına giren binlerce grup arasından, sound ve müzikal kimlik özelinde LEPROUS’tan daha kendine özgü ve karakteristik başka bir grup var mı gerçekten emin değilim. Elbette ki bir dolu özgün topluluk var, ancak bir grubu oluşturan tüm kalemleri yan yana dizdiğimizde LEPROUS gerçekten de her bir kalemde benzersiz, nevi şahsına münhasır ve alametifarikalarla dolu olmayı başarıyor.

Piyasaya girdiklerindeki iştahları, enerjileri, deli dolulukları zaman içerisinde daha ağır başlı ve oturaklı bir tarafa kaymaları sonucunda yavaş yavaş törpülense de ilk albümden günümüze kadar olan süreçte yazdıkları her şarkının her notasıyla LEPROUS diye bağırıyor oluşu ve bir şarkının LEPROUS imzası taşıdığını anlamanın sadece birkaç saniyeye bakıyor olması ciddi anlamda takdiri hak eden bir durum.

Her grup gibi LEPROUS’ın da karakteristik özelliklerini ortaya koyduğu, hayranlar tarafından en iyi albümleri olarak görülen işleri var ve yine her grup gibi onlar da bir noktadan sonra bu kurulu temel üzerinde deneyler yaparak kariyerlerini ilerletmeye devam ediyorlar. “Pitfalls” ve “Aphelion”ın kendilerinden önce çıkan albümler kadar vurucu olmadıklarını düşünen uzun süreli bir dinleyicileri olarak, yeni albümde birtakım değişiklikler yapacaklarını büyük oranda tahmin ediyordum. Bunun sebebi, LEPROUS’ın vokal karakteri, davul kullanımı, şarkı kurguları gibi çeşitli dinamiklerinin fazlaca sivriliğinden dolayı kendini tekrarlamaya müsait bir grup oluşuydu. Bu adamlar isteseler “Coal II”, Coal III”, “The Congregation IV” gibi sayısız miktarda aynı ya da benzer albümü yapabilirlerdi, ancak bu anlamsız olurdu ve bahsettiğim sivri dinamiklerden ötürü bir yerden sonra ister istemez kendi kendilerinin bir kopyasına dönüşebilirlerdi.

Ne mutlu ki LEPROUS kafası çalışan, yetenekli adamlardan oluşuyordu ve bu durumun farkındaydı. Bu yüzden de “Pitfalls” ve “Aphelion”ın ardından belli oranda radikal bir şeyler yapmazlarsa, içinde kliplik 2-3 hit şarkının olduğu “diğer bir LEPROUS albümü” ile çıkmaları da gayet olasıydı. Einar’ın da dediği gibi, bu albümde yapmayı planladıkları şey senfonik unsurlardan sıyrılan, son albümlere göre daha çıplak, daha minimal, daha az progresif bir iş ortaya koymaktı. “Melodies of Atonement”a baktığımızda bunu büyük oranda yaptıklarını görüyoruz.

Öncelikle “Melodies of Atonement”, çeşitli özellikleri itibarıyla metal dinleyicilerinin bir kısmına antipatik gelebilecek bir albüm. Elektronik katkılar, sample’lar, kimi şarkıda gitarın çok geri planda kalması, bazı şarkılarda vokallerin dümdüz akılda kalıcı melodik nakarat peşinde koşmaması gibi olaylarla, “Melodies of Atonement” sevmeyenin neden sevmediğinin, ısınamayanın neden ısınamadığının makul görülebileceği tarzda bir iş.

Bu minimallik üstüne vokallerin öne çıkması, “I Hear the Sirens”tan görülebileceği gibi olayı yer yer Einar Solberg’in solo albümü gibi bir duruma getirse de ben LEPROUS’ın bu albümde son iki albümden, en azından bir önceki “Aphelion”dan daha cesur, daha ince işçilik barındıran, daha sofistike bir tarafa kaydığını düşünüyorum. Minimallik, sadelik, kırılgan beste yapıları elbette ki bir şeyin sofistike olduğu anlamına gelmez, ancak içine girmeye çalıştığınızda ve detayları yakalamaya gayret ettiğinizde “Melodies of Atonement”ın üzerinde çok düşünülmüş bir albüm olduğunun görülebileceğini düşünüyorum.

Albümün riskli görülebilecek tarafı, içinde “The Price”, “From the Flame”, “Alleviate” gibi ilk andan çarpan, metal dinlemeyenlerin bile ilgisini çekebilecek tarzda net bir hit içermiyor oluşu. “Silently Walking Alone” gibi çarpıcı bir giriş şarkısı, “Like a Sunken Ship” gibi sert vokalleriyle geçmişe götüren bir parça mevcut olsa da bağıra çağıra gelen bir LEPROUS klasiği içerip içermediği soru işareti. Diğer yandan, albüm adının bir kısmını oluşturan “Atonement”ın grubun son birkaç albümdür yazdığı en iyi şarkılardan biri olduğunu düşünüyorum. Basit yapılı, tekrarlı, ancak çarpıcı olmayı başaran gayet iyi bir parça.

Bir bütün hâlinde toplandığında grubun uzun süreli dinleyicilerini ne kadar tatmin ettiği konusunda şüphelerim olsa ve basında da çoğunluğu olumlu olmak üzere inişli çıkışlı yorumlar görsem de ben “Melodies of Atonement”ın LEPROUS’ın yapması gereken bir albüm olduğunu düşünüyorum. Albümlerdeki “slow” ve “hareketli” şarkılar gibi düşünelim; LEPROUS yeni albümüyle “slow” kotasını dolduruyor ve belki de bir sonraki şahlanışı öncesindeki sükûneti sunuyor. Böyle olduğunu düşünmek isteyerek dinlediğim “Melodies of Atonement”, bu gözle bakınca kendi hâlinde, sakin, duru bir albüm olarak grubun diskografisindeki yerini alıyor. İddialı olmayışı LEPROUS gibi çok fazla şey yapabilen bir grup açısından sırıtıyor olabilir, ancak LEPROUS bir dinamikler ve tezatlar grubu ve bir sonraki işleri için rampa görevi görmesi ihtimali eşliğinde albümü seviyor ve geçer not veriyorum.

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.27/10, Toplam oy: 11)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2024
Şirket
InsideOut Music
Kadro
Einar Solberg: Vokal, klavye
Tor Oddmund Suhrke: Gitar, geri vokal
Robin Ognedal: Gitar
Simen Daniel Børven: Bas
Baard Kolstad: Davul
Şarkılar
1. Silently Walking Alone
2. Atonement
3. My Specter
4. I Hear the Sirens
5. Like a Sunken Ship
6. Limbo
7. Faceless
8. Starlight
9. Self-Satisfied Lullaby
10. Unfree My Soul
  Yorum alanı

“LEPROUS – Melodies of Atonement” yazısına 4 yorum var

  1. Rust in Peace. says:

    Çıktığı günden beri defalarca dinledim, her gün tamamen dinlemesem de en az 1-2 şarkısını dinledim. İlk dinlemelerde hayal kırıklığına uğramıştım ama her dinlediğimde daha çok sevdim ve 23 gün olmasına rağmen hala hiç sıkmadı.

    Kritikte de dendiği gibi hit şarkı yok bence de ama albüm bütünlüğü çok iyi. Bütünlük, şarkıların birbirine bağlılığı açısından Leprous’un en iyi albümü olabilir. Genel sıralamada sondan 3′e koyarım gibi.

    Son iki şarkıya hala ısınamadım, benim için 0 gibiler. Geri kalan tüm şarkıları seviyorum. 5-8 arası çok iyi, albümden favorim Limbo.

    Dinlerken şu da geliyor aklıma, tam konserlik şarkılar yapmışlar. Avrupa’da görme şansım var gibi kışın şimdilik, ama umarım bir ara buraya da gelirler.

    7.5/10 ama burada 7.5 verilemediği için 8 verdim.

  2. Seyfettin Dursun says:

    Albümü davul kayıtları olmadan dinleyip mevcut haliyle karşılaştırmayı çok isterdim. Elle tutulur bir farkın hissedileceğini hiç sanmıyorum açıkçası.

  3. presto says:

    Unfree My Soul harika şarkı

  4. backbone says:

    Baard bilerek mi çalmamış, çalmayı mı unutmuş anlamadım. Davullar leprous’a göre AŞIRI zayıf lan. Neredeyse her şarkıda, şunun şurasında daha değişik bi ilginç ritim olabilirmiş ya da şöyle bi fill iyi gidermiş dedim.

    Sadece davullar da değil, genel şarkı yazımı da zayıf. Şarkıların istisnasız hepsi mıymıy başlayıp sonradan açılan tarzda. Bi tane de the price veya foe ayarında LAPS diye giren bi şarkı koysalarmış iyiymiş.

    Onun dışında Einar’ın vokalleri iyi. Sırf bu yüzünden atonement ve son iki şarkı en çok beğendiklerimden oldu. Diğerleri de meh ayarında.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.