# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
FLESHGOD APOCALYPSE – Opera
| 03.09.2024

LGS’de tüm soruları yanlış yapan gence çeyrek altın takıldı: Albüm yorumlarken uzun zamandır hissetmediğim butik düzeyde bir tatsızlığı bana yaşattığın için teşekkürler fleşgad apokalips.

Özünde muazzam bir şeyin yanlış ellerde nasıl korkunç bir şeye dönüşebileceğini görmek isteyenler için özel olarak kurulduğunu düşündüğüm FLESHGOD APOCALYPSE’le birlikteyiz bugün. FLESHGOD APOCALYPSE aslında kariyerine heyecan verici bir grup olarak başlamış; ilk iki albümü ve “Mafia” EP’siyle günümüzde yakalamış olduğu şöhretin basamaklarını başarıyla döşemişti.

Ardından, kendi fikrine âşık olan her grup gibi onlar da müziklerinin temelini oluşturan nüveleri sündüre sündüre kullanmaya devam etmiş ve kendilerini tek özellikleri olan senfonik unsurlar ve klasik müzik etkisinin esiri hâline getirmişlerdi.

Yaptıkları şeyin üst düzey müzisyenlik barındırması, klasik müzik unsurları sayesinde görkemli olması ve bir de üstüne buna uygun bir imaj benimsemeleri gibi sebeplerle ünlenen FLESHGOD APOCALYPSE, yolunu bulmuş pek çok grubun yaptığını yaparak bu klasik müzikli senfonik death metal olayının etinden sütünden yararlanmaya devam etti.

Bugün, yeni albümleri “Opera” özelinde baktığımızda, death metalle ilişkili bir müzik yapıp da bu kadar tahammül edilemez olmayı başarmalarını gerçekten takdir edilesi olarak görüyorum.

“Opera”…

İyi şeyler var mı, var. Takdir edilesi, başarılı fikirler, icralar var mı, o da var. Sonuçta albümde iyi şeyler var. Görkem var, sapıkça bir davulculuk var, o kadar emek verilmiş orkestrasyonlar var… Ancak ben bu iyi noktalardan dolayı “Opera”yı sakince ve ılımlı bir tavırla değerlendirmeyeceğim, çünkü bana kalırsa “Opera”daki birtakım bileşenler sadece artılar ve eksiler olarak dümdüz listelenip nihai bir sonuca varılamayacak kadar büyük günahlar işliyorlar.

“Opera” sabahın 5.30’unda doğayla iç içe yaptığım huzurlu bir yürüyüşte canımı sıkmayı, tadımı kaçırmayı başardı.

Şimdi biraz da ben onun canını sıkayım.

Öncelikle FLESHGOD APOCALYPSE tüm bu ihtişamına rağmen aşırı derecede lineer bir müzik yapıyor. Değişken bölümler, farklı farklı fikirler var ancak progresif olmaktan çok uzaklar ve bölümlerin birbirine nasıl bağlanacağından tutun da davulun ne zaman be tür atak yapacağına kadar her şeylerini tahmin edebiliyorsunuz. Dolayısıyla FLESHGOD APOCALYPSE ne kadar tahmin edilebilir bir grupsa “Opera” da bir o kadar tahmin edilebilir bir albüm.

Bu durumun beraberinde getirdiği başlıca sıkıntı FLESHGOD APOCALYPSE gibi aşırı yetenekli müzisyenlerden bu kadar klişe bombardımanı bir müzik dinlemek oluyor. Muazzam bir davulculuk, üst düzey gitaristlik, klasik müzik eğitimi aldığı belli insanlar, orkestral düzenlemeler ve nihayetinde elimizde kalan tek boyutlu, içi boş bir ihtişam.

Olayın özüne, ana fikrine indiğimizde FLESHGOD APOCALYPSE’in tek olayı kontrast yaratmak. “Tek” demek belki acımasızlık olacak, ancak bu kontrast üzerinden ilerlemeye aşırı fazla bel bağlıyorlar ve bir yerden sonra (ilk şarkıdan sonra) bu -en azından benim için- tahammül etmesi çok zor bir şeye dönüşüyor.

“Opera”daki FLESHGOD APOCALYPSE =
Meleksi kadın sesi ve 380 bpm blast beat üstüne default neoklasik stok müzik

Bu harbiden çok tatsız bir şey. Veronica Bordacchini adlı hanımefendinin soprano vokallerinin duruluğu, güzelliği ve narinliği ile bu hırpani adamların distortion’lı, blast beat’li, böğürmeli hayvanlığı bir ataya gelince doğal olarak bu iki uç birbirini besleyecek ve iki tarafın özellikleri de daha fazla öne çıkacak. Ana fikir bu. Bunu OPETH’ten tutun da Güzel ve Çirkin’e dek sanatın her alanında gördük, görüyoruz ve göreceğiz. Ama tek fikir bu olunca, olay ne yazık ki “bir FLESHGOD APOCALYPSE şarkısını dinlediğinizde tüm FLESHGOD APOCALYPSE şarkılarını dinlemiş olursunuz” noktasına geliyor.

Durum sadece “statik bir tavırla kontrast ekmeği yemek” ile sınırlı kalsa yine iyi. Evet, bu yoldan gitmeyi tercih etmiş olabilirsiniz, ancak başka birtakım fikirlerle olayı yine de ilgi çekici, heyecan verici hâle getirebilirsiniz. Mesela şarkıların farklı dinamiklere sahip olması konusunda SEPTICFLESH’ten ilham alabilir ve müziğinizin ömrünü uzatabilirsiniz. Akılda kalıcı gitar ve vokal melodisi yazma konusunda DIMMU BORGIR’e göz atabilir, Mustis’in zamanında yaptığı şarkılar günümüzde neden başyapıt olarak anılıyor diye kafa yorabilirsiniz.

FLESHGOD APOCALYPSE’te bunlar yok. FLESHGOD APOCALYPSE’te death metalleştirilmiş bir NIGHTWISH ile çamurun üstüne dökülmüş gül yaprakları kıvamında bir müzik var. Üstelik bu kadar yoğun gitar kullanımının ve üst düzey müzisyenliğin olduğu bir ortamda, bunca yıldır devam eden “yaratıcı bir FLESHGOD APOCALYPSE rifine denk gelme arayışımızdan” da yine elimiz boş ayrılıyor olmanın hüznünü yaşıyoruz.

Bu yüzden nasıl FLESHGOD APOCALYPSE müziğini çok tutkulu bir müzikmiş gibi göstermeye çalışıyorsa, ben de “Opera”da sunulan şeye bir o kadar tutkuyla uyuz oldum.

- Bordacchini’nin death metalle aynı ortamda bulunmaması gereken vokallerine uyuz oldum.

- Grubun bu kadar tek boyutlu olmayı bu kadar kolay kabullenmiş olmasına uyuz oldum.

- Nicel olarak bu kadar çok şeyin bir arada olduğu bir yerde günün sonunda aklımda kalan, yaratıcı bulduğum, birilerine önerme ihtiyacı hissettiğim hiçbir şeyin olmamasına uyuz oldum.

- Metal basınındaki herkesin bu ışıltılı ambalajı hiç sorgulamadan, “OHA SENFONİK UNSURLAR VE METAL HA KESİN MÜKEMMEL VE DERİNLİKLİ OLMALI BAKSANIZA BİR SÜRÜ ŞEY OLUYOR HİÇ SORGULAMADAN KÖPEĞİ OLALIM” diyerek “Opera”yı göklere çıkarmasına uyuz oldum.

Tüm bunlara tutkuyla, azimle, adanmışlıkla uyuz oldum.

Binlerce albüm dinledim, binlerce albüm inceledim. Bir albümden hoşlanmayabilirim, bir albümü sevmeyebilirim, hatta örnek veremiyorum ama belki nefret bile edebilirim. Ama uyuz olduğum, asabımı bozan, resmen beni irite eden çok az grup, daha da az albüm vardır.

Helal olsun, FLESHGOD APOCALYPSE “Opera” ile bana bunu hissettirmeyi başardı.

Gelsinler çeyrek altınlarını FLESHGOD’ın O’suna çengelli iğneyle takayım.

5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (5.47/10, Toplam oy: 15)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2024
Şirket
Nuclear Blast
Kadro
Francesco Paoli: Vokal, gitar, bas, sözler, besteler
Francesco Ferrini: Piyano, orkestrasyon, besteler
Fabio Bartoletti: Lead gitar
Veronica Bordacchini: Soprano vokal
Eugene Ryabchenko: Davul
Şarkılar
1. Ode to Art (De' sepolcri)
2. I Can Never Die
3. Pendulum
4. Bloodclock
5. At War with My Soul
6. Morphine Waltz
7. Matricide 8.21
8. Per Aspera ad Astra
9. Till Death Do Us Part
10. Opera
  Yorum alanı

“FLESHGOD APOCALYPSE – Opera” yazısına 4 yorum var

  1. enemyofgod says:

    King albümünün ardından derin kadro değişikliğine girmiş bir grup Veleno gibi sanki daha da güçlenmiş ve büyüyecek bir gruba dönüşebilmiş, sound’unu oturtmuş ilerlemeye hazırken gökten bir soprano iniyor ve yine üye değişiklikleri ile grup bir kez daha re-brandinge giriyor.

    Tabii ki sorun bu değil isterlerse her albüm başka tür müzik yapsınlar ama kritikte de bahsedilen bu iticilik grubun bu aksiyonları çok daha geniş kitlelere ulaşmayı “bakın biz klasik müzikle death metali birleştiriyoruz!! bize bakın! bakın sopranomuz var!!!” şeklinde bir samimiyetsizlikle yapmaları.

    Ben Veleno’yu çok seviyorum ve düzenli olarak dinliyorum, No single’ını da beğenmiştim ve grubun ileride ne yapacağını heyecanla bekliyordum. Bu albümden sonra artık Fleshgod yeni işleri merak ettiren bir grup değil, turne-albüm-turne döngüsüne girmeye hazırlanan herhangi bir grup gibi duruyor, başarılı olurlar mı o da şüpheli.

    Albümün çok güzel çok profesyonel yerleri var ama her şeyi eklemeye çalışmışlar ki hiç bir şey anlamayalım. Mesela bana göre albümün muhtemelen en akılda kalıcı etkileyici parçası Matricide 8.21, aynı zamanda en banal en senfonik metal şarkısı. Ama zaten bütün albümü bu çizgide yapsalar kimsenin itiraz hakkı olmazdı ve Fleshgod da böyle bir grup oldu bu türde iyi bir albüm çıkardı derdik. Onun yerine bir önceki parçaya Morphine Waltz’u koyup arpeggio mastürbasyonu yapıyorlar yayınladıkları single’lar zaten kritikte yazan “380 bpm davul gitar+soprano melodik gitar nakaratı”ndan oluşuyordu. Fleshgod’ın yapmak istediği her şey bu albümde hiç bir şeye dönüşüyor.

    6,5/10

  2. Seyfettin Dursun says:

    Arpej arpej arpej…. oooOoooOOOoOo…. arpej arpej arpej…

  3. şeyh hulud says:

    Biraz önce otomatik tüfek tutarak yerde sürünen komando Spiderman oyuncağı gördüm, aklıma bu albüm geldi.

  4. dice says:

    kritik bazında çoğu zaman ahmet saraçoğlu’yla aynı fikirlere sahip olurum, ilk defa bir albümde baya farklı düşünüyorum.
    bence en olması gereken hallerine ulaşmışlar. death metal – klasik müzik – melodik metalin ortalamasını denk şekilde almışlar, bana hoş geldi.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.