# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
HIGH ON FIRE – Death is This Communion
| 13.08.2024

Bir gün Matt Pike tişörtünü çıkarmaya karar verdi ve bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı.

Yakın zamanda sonlandırdığımız stoner/sludge/doom metal serimizin ardından artık bu türlere daha çok yer vereceğimizi söylemiştik. Sözümüzü tutuyoruz ve sitede çok seven insanlar olduğundan emin olduğum albümlerden birini daha PA dağarcığına katıyoruz.

Birkaç gün önce sitede bir rif muhabbeti döndü. Bulanık, dezonant gruplardan ziyade çatır çatır rif çalan grupları daha çok sevdiğini söyleyen arkadaşlar oldu.

…böyle sağlam rifli, ne idüğü belirli metalin bende yeri başka. Bu dezonant vb. furyası riff işini geri plana attığı için böyle sağlam riff bazlı bestelere artık ender rastlıyoruz… …Riff is king diyorum.” – hysteresis

Şöyle başı sonu belli kodu mu oturtan rifin tadını hiçbir şey vermiyor.” – Berca B.

Bu görüşlere çok net şekilde katılıyorum. Elbette ki son yıllarda dezonant, kaotik, bulanık metal çok yoğun şekilde öne çıktı ve ben de biz de iyi yapıldığında onu da sabaha karar övüyoruz. Ancak kendi adıma konuşursam şu hayatta bana iyi bir rif kadar zevk veren çok az şey vardır. Yaratıcı rif yazan müzisyen, grup benim her zaman çok değerlidir. O yüzden kimi gruplar belli bir noktadan istemediğim yönlere kaysalar bile zamanında yaptıkları rif tabanlı şarkılar, yazdıkları çok iyi rifler yüzünden bir türlü kendilerinden vazgeçemiyor ve her yeni şey çıkardıklarında belki yine o eskideki taş gibi riflerine benzer bir şeyler yakalarım diye mutlaka dinliyorum. Bugün geriye dönüp baktığımda da ilk duyduğum andan itibaren aşırı sevdiğim, asla vazgeçemediğim grupların pek çoğunun direkt olarak iyi ve yaratıcı rif yazan gruplar olduğunu görüyorum; PANTERA, DEATH, AT THE GATES, THE HAUNTED, NEVERMORE, LAMB OF GOD, QUO VADIS, CARCASS, daha yüzlercesi…

Tabii rif deyince akla gelen belki de ilk grup BLACK SABBATH. BLACK SABBATH deyince ise akla gelen bin tane şey var, ancak yine rifler üzerinden devam edersek, direkt BLACK SABBATH sayesinde var olan stoner metal, sludge metal ve doom metal özelinde karşımıza çıkan ve bu üçünü bir potada eriterek esas kimliğini rifler üzerine kuran HIGH ON FIRE elbette ki kolay bir hedef olacaktır. O yüzden de bugün HIGH ON FIRE’dan ve pek çok dinleyiciye göre grubun en iyi albümlerinden biri, belki de birincisi olan “Death is This Communion”dan bahsedeceğiz.

Bazı gruplar formüllerini en baştan çok net şekilde oturtuyorlar ve albümler arasında denemeler yapmaktansa zaten olan şeyi geliştirmeye odaklanıyorlar. HIGH ON FIRE bu gruplardan biri. “The Art of Self Defense” de “Surrounded by Thieves” de grubun kendini ortamlara tanıtması adına gayet iyi albümler. Ne var ki esas olgunluklarına kavuştukları albümleri “Blessed Black Wings”di. “Devilution” gibi bir şarkıyla pek çok insanın kendilerini tanımasını sağlamaları bir yana, “Blessed Black Wings” kapağından tutun da barındırdığı rif manyaklığına ve şiddetli sound’a kadar her açıdan 2000 sonrasının en kült stoner/sludge/doom metal albümlerinden biriydi (üstelik “Devilution” klibinde Matt Pike’ın üstünü çıkarmadan da hayatta kalabildiğini görmüş oluyorduk).

“Death is This Communion” işte bu “ana fikri geliştirme” sürecinin doğal devamı olan bir albümdü. Bu albüm sayesinde, var olan HIGH ON FIRE karakteri, üstüne eklenen birtakım renkler ve zenginliklerle daha da genişliyor ve HIGH ON FIRE’ın uzanabileceği yönlerin o ana kadar tahmin edilenden daha da fazla olduğunu gösteriyordu. Misal bir önceki albümde yer alan “To Cross the Bridge”de karşımıza çıkan doğu esintili motifleri, folk dokunuşlarını bu albümdeki enfe“Khanrad’s Wall”da veya “Cyclopian Scape”te çok daha belirgin şekilde görüyorduk. Elbette ki albümde özellikle bizim en çok ilgimizi çeken şarkılardan biri de “Turk”tü ve bunu sadece adıyla değil, hayvan gibi bir şarkı olmasıyla da başarıyordu. Şarkılar üzerinden gidersem neredeyse hepsinden bahsetmem gerekiyor, ama gerçekten de albümde her biri birbirinden güzel olan “Fury Whip”, “Waste of Tiamat”, “Death is This Communion”, “Turk”, “Rumors of War” gibi bir dolu şarkı var. Keza “Cyclopian Scape”, “Etheral” ve kapanışı yapan “Return to NOD” da yine çok lezzetli şarkılar.

“Death is This Communion”la ilgili önemli konulardan biri, HIGH ON FIRE’ın bu albümde daha dinamik bir beste anlayışı benimsemesi. “Blessed Black Wings”deki punk havası ve MOTÖRHEAD worship, bu albümde yerini daha değişken yapılı şarkılara, genişlemeye daha müsait fikirlere, daha karakteristik riflere ve daha olgun bir şarkı yazımına bırakmıştı. Yırtıcılık, hayvanlık yine yerli yerindeydi, ancak mesela MASTODON’un “Remission”da ve daha öncesi yaptığı işlerdeki değişken yapı “Death is This Communion”da da görülüyordu (Süper bilgi: 2000 yılında TODAY IS THE DAY’de çalan Brann Dailor ve Bill Kelliher, Troy Sanders ve Brent Hinds ile bir HIGH ON FIRE konserinde tanışıyorlar ve MASTODON bu sayede kuruluyor).

Grup bu geçiş sayesinde bir sonraki albümü olan “Snakes for the Divine”da, albüme adını veren şarkı gibi belki de en büyük hitini yazmayı başardı ve sonrasında da Grammy almalarına kadar giden süreç ilerlemeye devam etti. Bu açıdan bakıldığında “Death is This Communion” HIGH ON FIRE’ın tam olarak kendi kimliğiyle ve o güne kadarki en olgun karakteriyle yazdığı albüm dersek muhtemelen yanılmış olmayız.

Şarkılardan ayrı ayrı bahsedip övmek isterdim, ancak yazı zaten yeterince uzun oldu. “Death is This Communion” HIGH ON FIRE’ın en iyi albümlerinden biri, kimilerine göre birincisi. Bu türde yapılmış daha gösterişli, daha renkli, şekilli şukullu albümler mutlaka vardır, ancak HIGH ON FIRE’ın o çiğ, saf, dizginlenemeyen metal ateşini ayağı yere sağlam basan beste anlayışıyla birleştirmesi açısından “Death is This Communion” hakikaten çok iyi ve daha da önemlisi, önemli bir albüm. 2000 sonrasında çıkan her türden üst düzey işler düşünüldüğünde, “Death is This Communion”ı dinlemeniz size artı yazacaktır.

9/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.82/10, Toplam oy: 11)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2007
Şirket
Relapse Records
Kadro
Matt Pike: Vokal, gitar
Jeff Matz: Bas, geri vokal (1), 12 telli gitar (4), lavta (4)
Des Kensel: Davul, geri vokal (1)

Konuk:
Tom Matz: Mellotron (8)
Şarkılar
1. Fury Whip
2. Waste of Tiamat
3. Death Is This Communion
4. Khanrad's Wall
5. Turk
6. Headhunter
7. Rumors of War
8. DII
9. Cyclopian Scape
10. Ethereal
11. Return to NOD
  Yorum alanı

“HIGH ON FIRE – Death is This Communion” yazısına 21 yorum var

  1. eyemaster says:

    Stoner/doom işlerinden sonra 90′ların hardcore ortamlarına da bir el atın. o dönemler de güzeldir.

  2. eatthegun says:

    Hayat değiştiren albümlerden. Her saniyesine tapıyorum. Her şeyiyle gelmiş geçmiş en iyi, en özgün metal albümlerinden biri. High on Fire’ın en ayrı duran albümü. Muhteşem bi atmosfer var albümde baştan sona. Sonraki işleri kadar direkt bi albüm değil, öncekilerden de daha olgun ve ne yaptığını çok iyi bilen bi iş. Özellikle son 4 şarkı gibi bir şeyler bir daha yapmadılar, çok karakteristik bi sound var albümde. Baştan sona akıl almayan bir şarkı, bir an yok. Des Kensel’in Turk’un ve özellikle Ethereal’ın girişindeki davulları her dinlediğimde aklımı alıyor. İkincisi özellikle duyduğum en iyi davul icralarından biri. Albümü kapatan riff duyduğum en yaratıcı rifflerden biri, en güzel Matt Pike soloları da bu albümde. Rumors of War’un girişi falan metal marşı zaten. Çalması da çok keyifli bir albümdür, tavsiye ederim

  3. şeyh hulud says:

    Ahmet çaktırmadan yavaş yavaş son albüme doğru geliyor :)

  4. Seyfettin Dursun says:

    Bu albümdeki “Türk”, önceki albümdeki “Karanlık Yol”… Grubun Türkler ve Türkçe ile bağlantısını bilen var mı acaba? Önceden tartışıldıysa özür dilerim.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Seyfettin Dursun, Matt Pike’ın anne babasından birinin Türk birinin Alman olduğuna dair bir muhabbet var ama bununla ilgili kesin bir yazı, ilk elden bir açıklama, röportaj vs görmedim. Bilen varsa söylesin, ben de öğrenmiş olurum.

    Seyfettin Dursun

    @Ahmet Saraçoğlu, cevap için teşekkürler. Türk ebeveynle ilgili tek bilgi Ekşisözlük’te karşıma çıktı; bu nedenle pek güvenememiştim ben de:)

    eatthegun

    @Seyfettin Dursun, Jeff Matz çok uzun süredir Türk müziklerini çok seviyormuş, Türkiye’de bağlama falan öğrenmiş gelip, Karanlık Yol falan onun işi, onun dışında bir bağlantısı yokmuş.

    Matt Pike hakkında Türk muhabbetleri var youtube yorumlarında da çok gördüm ama adam kendisi hiçbir şey demediği için var mıdır yok mudur bilmek imkansız. Zaten Turk şarkısının sözleri de pek çözülecek gibi değil, internette adam gibi anlayan görmedim, kafasına göre yazmış geçmiş gibi.

    Şu videodaki muazzam tesadüfte eleman soruyor Matz’e ama Pike burada da bir şey demiyor o yüzden büyük ihtimalle Türk muhabbetleri kolpa :D Kaliforniya’da Turk Street varmış, büyük ihtimalle o falandır.

    https://youtu.be/LSWctLUFn4I?si=95f175uKEO-lfZ0l&t=519

    Ahmet Saraçoğlu

    @eatthegun, @Seyfettin Dursun, sözlerden çıkarım yapmak zor evet. Ben ırk olarak Türk’ten ziyade güya güç anlamına gelen turk ifadesinden bahsediyor olabilirler diye düşünüyorum. Aşağıdaki açıklamada olumsuz anlamlarla da anılıyor ama Türklük kavramını olumsuz değerlendirecek son grup falandır High on Fire.

    Turk (n.)
    c. 1300, from French Turc, from Medieval Latin Turcus, from Byzantine Greek Tourkos, Persian turk, a national name, of unknown origin. Said to mean “strength” in Turkish. Compare Chinese tu-kin, recorded from c. 177 B.C.E. as the name of a people living south of the Altai Mountains (identified by some with the Huns). In Persian, turk, in addition to the national name, also could mean “a beautiful youth,” “a barbarian,” “a robber.”

    Yaşı yetenler ya da izleyenler hatırlar, cnbc-e’de yayınlanan Scrubs dizisinde de siyahi bir eleman vardı ve adı Turk’tü. O dönem de millet ne alaka falan diyordu, meğer dizinin medikal danışmanı Dr. Jon Turk diye bir adammış, dizideki karakter de doktor olunca o ismi vermişler. Yani Türklükten veya o Turk Street’ten bağımsız olarak tanıdıkları Turk soyadlı biri de olabilir.

    eatthegun

    @Ahmet Saraçoğlu, Scrubs’ı hatırlıyorum ama hiç oturup izlememiştim, doğru hiç bilmediğimiz o tarz bi tesadüf de olabilir. Güç veya başka bir anlamda kullanmış olmaları da çok mantıklı geldi. Albümdeki temayla da uyumlu.

    eatthegun

    @Ahmet Saraçoğlu, Abi Turk’e yine bir açıklama bulundu ama Khanrad nedir, Khanrad’s Wall ne alakadır onu çözersen bana da haber ver, ben onu bulamadım daha :D

    Ahmet Saraçoğlu

    @eatthegun, buna ben de baktım zamanında. Neden o ismi seçtiklerine dair bir şey yok. Müzikteki etnik unsurlardan dolayı doğu mitolojilerindeki bir karakter mi acaba dedim ama sonuç vermiyor. Birkaç seçenek var.

    “Khan” han, hükümdar demek. “Rad” de harika, çok iyi, havalı falan demek. Belki o ikisinden bir kelime uydurup kurgu bir karakter yarattılar.

    Diğer seçenek, Khanrad Hindistan’da kullanılan bir soyadmış, belki bir tanıdıklarıyla ilgilidir ama sanmıyorum.

    Son seçenek de “Conrad” diye bir tanıdıkları var, onun ismini böyle enteresan bir şekle sokmuşlar. Hatta genelde siyahiler bazen standart isimleri değiştirerek kullanıyorlar ya; Tyshawn, Khris, Sha’Carri falan diye. Belki Khanrad de öyle bir şeydir, çünkü o isimde birtakım insanlar var.

    https://www.poconorecord.com/story/news/2010/02/23/wounded-penn-estate-marine-returns/51696368007/

    eatthegun

    @Ahmet Saraçoğlu, İlk ihtimal geldi aklıma benim de ama bir şey bulamadım. Delik deşik ettim interneti zamanında hiçbir şey yok yani :D Bence direkt uydurdular dediğin gibi hocam en mantıklısı o geliyor. Pike belli ki böyle şeyler uydurmayı seviyor. De Vermis Mysteriis’in konsepti falan okuduğum en absürt şeylerden.

    Seyfettin Dursun

    @eatthegun, @Ahmet Saraçoğlu ikinize de çok teşekkürler. Bence bu konu, olası bir röportaja dek:) – kapanmış oldu. The Tea Party ve Joe Satriani gibi bağlamayı Aşık Veysel ve Neşet Ertaş tadında kullanan yabancı bir grubumuz daha olmuşa benziyor.

  5. TanSolo says:

    Bu albümdeki birçok riff’ten çok yoğun bir şekilde testosteron, karizma ve ikoniklik fışkırıyor (bkz. Mastodon – Leviathan, Carcass – Heartwork). Ayrıca, bence Jeff Matz’ın gruba katılmasıyla birlikte grup, kendine has tınılar konusunda daha da zenginleşiyor. Orta Doğu, özellikle Türk müziği esintileri taşıyan bazı High on Fire parçaları bu albümden önce de vardı, ancak bu albümde bu etkilerin dışa vurumunda daha rahat hale gelmiş olmaları, albümü dönemi için özel kılıyor.

    Her ne kadar en çok “Ben buradayım ulan!” diye bağıran High on Fire albümü olsa da benim daha çok sevdiğim 1 ya da 2 albümleri var. Tabii bu, Death Is This Communion’ın bir başyapıt olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Aksine, bu grubun en sevdiğim birkaç gruptan biri olduğunu kanıtlıyor :)

    eatthegun

    @TanSolo, Katılıyorum harika yorum

  6. OblomoV says:

    İzlemeyenler için Amoeba youtube kanalının High On Fire bölümünü şuraya iliştireyim:
    https://www.youtube.com/watch?v=x_u7kfTw8W4

    Üstteki yorumlarda da bahsi geçmiş, grubun basçısı Jeff Matz’in seçtiği albümler dikkatinizi çekebilir.

    eatthegun

    @OblomoV, Şurada da albümü son üç şarkı hariç full çalıyorlar, yine amoeba olunca aklıma geldi

    https://youtu.be/Jwn33afbBDE?si=XePhEzPOTuNKhc-b

    OblomoV

    @eatthegun, Güzel ortam.

    Matt Pike abimiz yine karizmanın vücut bulmuş hali.

    eatthegun

    @OblomoV, Aynı atleti biz giyince mangalcı oluyor

    OblomoV

    @eatthegun, :D

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.