Bugün çok uzağa, çok güneye gidiyor ve Güney Afrika’nın Johannesburg ve Cape Town’dan sonraki en büyük üçüncü şehri olan Durban’dan bizleri selamlayan brutal death metal/deathcore grubu VULVODYNIA’nın yeni albümüm”Entabeni”ye konuk oluyoruz.
“Entabeni” Zulu dilinde “dağ” anlamına geliyor. Grup albümdeki şarkıların bazılarına “küçük ev”, “nehirler” gibi anlamlara gelen Zuluca isimler vermiş, ancak albüme adını veren şarkıdaki birkaç cümle dışında şarkı sözleri İngilizce.
Müziğe baktığımızda grubun “Psychosadistic Design“daki slam tatlarını büyük oranda azalttığını, buna rağmen yeni birtakım coşmalarla yeterli şiddeti ve konser kitlesi delirtme potansiyelini sunduğunu görüyoruz. Break down’lar cömertçe, ancak suyunu da çıkarmadan kullanılmış. Lead gitarların akılda kalıcı melodiler çaldığını ve tüm elemanların enstrümanlarının hakkını verdiğini görüyoruz. Özellikle kimi şarkıların sonlarına saklanan ve enteresan bir tercihle distortion’ı düşürülmüş şekilde çalınan çılgın sololar ciddi anlamda farklı bir deneme olarak karşımıza çıkıyor. Misal “The Rand Lord”, girişinde baskın SOREPTION referansları sunarken, sonundaki soloda ise sanki CHON gitaristleri konuk olmuşçasına pamuksu bir lead tonu tercih ediyor.
“Entabeni”yi dinlerken grubun yer yer LORNA SHORE’un son dönemde manyakça patlamasını sağlayan bazı -özellikle vokal odaklı- fikirlerinden ilham aldığını görüyoruz. Mesela “Devil Tree”nin 02.00-02.26 arası net bil “To the Hellfire” öykünmesi. Solonun ardından giren senfonik efektler de yine bunu besleyen tarzda olaylar. Tesadüfi değil, açık bir öykünme. Benzer şekilde “It Follows”un sonunda ne brutal death metale ne de deathcore’a ait olan, abartacak olmasam ANIMALS AS LEADER’ımsı diyeceğim farklı denemeler var. Yukarıda klibi bulunan “Adamaster”ın grubun önceki zamanlarını anımsatan slam’li son kısmı ise tam anlamıyla konserde adam sakatlamak, kardeşi kardeşe kırdırmak amacıyla düzenlenmiş. Hardcore dancing meraklıları, kolları bacakları sallamaya şimdiden başlayın.
Gayet temiz bir prodüksiyonu olan ve son dönemin öne çıkan masa başı insanlarından Christian Donaldson’ın (CRYPTOPSY) izini de hissettiren “Entabeni” ile ilgili olarak şikâyet noktasında dile getirebileceğim ufak bir konu, yazım tarzından kaynaklanmakla birlikte bazı riflerin yutulması ve verebilecekleri gücü verememeleri. Misal “Devil Tree”nin 0.24’te giren bölümündeki gitarların duyuluş şeklinden memnun değilim. Kulağa “palm mute yapılmış artificial harmonic” gibi geliyorlar ve bence biraz dikkat dağıtıyorlar. Zevk meselesi.
Bu tarz aşırı kişisel fikirleri bir kenara bırakırsak, VULVODYNIA Güney Afrika gibi bir yerden çıkarak türün meraklılarını tatmin etmesi gayet olası bir albüm yapmayı başarmış. Ter atmak, deşarj olmak, sağa sola çarpmak suretiyle çeşitli uzuvlarınıza zarar vermek isterseniz “Entabeni”yi dinleyebilirsiniz. Bu türde sıkıcı albüm yapmanın bir hayli kolay olduğu bir devirde VULVODYNIA bu ihtimalden sıyrılıp çekici bir albüm yapmayı başarmış. Tebrik ediyoruz.
‘Psychosadistic Design’ Vulvodynia’cısı biri olarak, bu albümden sonra yaptıkları hiçbir işlerinde yokum. Zaten beklentim olmadığı için hayal kırıklığı dememe bile gerek yok.
Devil Wears Prada – With roots above and branches below
Bu albümdeki ağaç değil mi bu ya
‘Psychosadistic Design’ Vulvodynia’cısı biri olarak, bu albümden sonra yaptıkları hiçbir işlerinde yokum. Zaten beklentim olmadığı için hayal kırıklığı dememe bile gerek yok.