Albümlerini incelemesi zor gruplardan biriyle beraberiz bugün. Bu zorluğun sebebi teknik detayların açıklanması zor oluşu değil, NEUROSIS müziğinin derinliğinin fazla olmasından kaynaklanıyor. Teknik kısmı anlatıp duygusal tarafını dinleyiciye bırakırsanız yüzeysel bir inceleme yazma olasılığınız artıyor, duygusal tarafa da gireyim derseniz kendinizi bir anda türlü türlü betimleme sıfatları kullandığınız bir karambolün içinde buluyorsunuz.
Pek çok grup gibi kariyerine daha güdüsel, refleksif bir müzikle giriş yapan ve ilk safhada yırtıcı ve çiğ bir kimlik sunan NEUROSIS, ilk başyapıtı diyebileceğimiz “Souls at Zero”dan itibaren “tam puan vermeyen çarpılır” düsturundaki albüm serisine başlamıştı. Akabinde “Enemy of the Sun”la ne kadar nevi şahsına münhasır bir grup olduğunu bir kez daha gösterdikten sonra, diğer bir başyapıt olan “Through Silver in Blood” ile karanlık ver sertlik dozunu artırarak olayın psikolojik boyutunu iyice öne çıkarmıştı.
1996’daki bu darbenin ardından, grup müziğindeki acı ve ızdırap dozunu artırmaya karar vermiş ve bunu daha progresif biçimde, birtakım yan ögeler de kullanarak yapma yoluna gitmişti. 2001’de gelecek olan ve grubun senfonik unsurlara yer vererek doksanlardaki sertliğini bir nebze daha kırılgan dokunuşlarla da süslediği “A Sun That Never Sets” öncesinde, bu geçişi sağlayacak bir albüme ihtiyaç duymuşlar ve bunu da bugünkü konumuz olan, kapağından şarkılarına pek çok açıdan kült bir albüm olan “Times of Grace”le yapmışlardı.
“Times of Grace” hem tecrübe kokan hem de yeni arayışların heyecanını taşıyan bir albümdü. NEUROSIS’in sert tarafıyla da yumuşak tarafıyla da darbe üstüne darbe vuran müziğinin evrimi içerisindeki en önemli geçiş noktalarından biri olmasının yanı sıra, albümde NEUROSIS’ten o zamana dek duyduğumuz şeyleri bile sanki daha bir derinlikli, daha bir acıtır şekilde duyuyorduk.
Zaten alışık olduğumuz ezici NEUROSIS müziğini ileriye dönük olarak genişletmek adına, grup SWANS’dan duyabileceğimiz türde fikirlere yelken açıyor, gaydasından trombonuna, çeşitli yaylılardan pek çok sample’a kadar NEUROSIS müziğinin tuvalini genişletebilecek pek çok şeye şans tanıyordu. Burada değerli olansa, grubun DNA’sında olan üst düzey müzikal akıl sayesinde tüm bu eklemelerin sanki NEUROSIS müziğinde kalıtsal olarak varmışçasına doğal, derinlikli, yoğun ve içgüdüsel kullanılmasıydı. Grup “The Doorway” ve “Belief”le ezip geçerken, “Away”in kırılganlığıyla dinleyiciyi adeta boşluğa atıyordu. Burada özellikle “Away”e dikkat çekmek istiyorum. “Away”, NEUROSIS’in çok minimal bir fikri ne kadar devasa bir şekle sokabileceğini gösteren o özel şarkılardan biri. Eğer bir tık kırılgan, bir miktar düşmeye müsait bir anınızdaysanız, güçlü durmanız gerekse de bunu yapmak istemiyorsanız, “Away”le çok kişisel, ileriye dönük, çok içselleştirilmiş bir ilişkiye girebilirsiniz.
NEUROSIS deneyiminin en önemli parçalarından biri olan sözlerden de bahsederek yavaştan kapanışa doğru ilerleyelim. Metal dünyasının en iyi söz yazan gruplarından biri olan NEUROSIS “Times of Grace”te de gerçekten derinlikli, aşırı kişisel sözler sunuyor. Bir de bunun üstüne albümün devinim hâlindeki iniş çıkışlı duygusal ağırlığı öküz gibi oturunca, karşımızda acı ve öfke bulamacından oluşan bir bölüm sonu canavarı çıkıyor.
“Times of Graces” muhakkak ki dünyada birilerinin en sevdiği albüm olmayı başarmış bir çalışma. Birileri mutlaka bu albümle kendi sıkıntılarını bağdaştırıp bir yancı bulmanın rahatlamasını yaşamış, birileri zor bir dönemin kendine bir miktar daha acı çektirmek için bu albümü dinlemiş, birileri de illaki bu zor dönemlerde bu albümü bir kurtarıcı, rahatlama aracı olarak görmüştür. “Times of Graces” henüz dinlemediyseniz, dinlediğinizde neden bunları dediğimi mutlaka anlayacağınızı tahmin ediyorum.
“Times of Graces” henüz dinlememiş olma konusunu bir kez daha gözden geçirmenizi tavsiye ediyorum.
Kadro Scott Kelly: Vokal, gitar, perküsyon
Steve Von Till: Vokal, gitar, perküsyon
Dave Edwardson: Bas, vokal, moog klavye
Jason Roeder: Davul, perküsyon
Noah Landis: Klavye, sample'lar, synthesizer, vokal
Konuk:
Johannes Mager: Trombon
Kris Force: Viyola, keman
Jackie Gratz: Çello
John Goff: Gayda
Jon Birdsong: Kornet, tuba
Wendy-O Matik: Anlatıcı
Şarkılar 1. Suspended in Light
2. The Doorway
3. Under the Surface
4. The Last You'll Know
5. Belief
6. Exist
7. End of the Harvest
8. Descent
9. Away
10. Times of Grace
11. The Road to Sovereignty
Albüm kapağını ana sayfada görünce oha dedim. Eline sağlık Ahmet abi, albüm hakkında söylemek isteyebileceğim çoğu şeyi söylemişsin zaten.
Times of Grace’i çok sık dinleyemesem de (hayat siken albümleri sıralasak zirvelere oynayacak bir çalışma zira) kapağını profil resmim yapacak kadar çok seviyorum. Eziciliğinin yanında insana güç veren bir yanı da var. Under the Surface’ın “Strong hearts soar through blindness / Tearing the fog, tearing the eye” kısmı aklıma geliyor mesela. Under the Surface da nasıl bir şeydir lan öyle. Aman aman.
Siteyi şikayet ettim, Saraçoğlu dikkat et, evin kapısını neden koç başı ile açtılar diye tribe girmeyin. Sebebi belli. Genelde saat 04:00 civarı gelirler, kolay gelsin.
Symbolic – Human – The Sound of Perseverance vs Souls at Zero – Through Silver in Blood – Times of Grace üçlemelerinden hangisi daha iyi henüz karar veremedim , bana kalırsa 90-00 arası en iyi diskografiye sahip grup net Neurosis .
Albüm kapağını ana sayfada görünce oha dedim. Eline sağlık Ahmet abi, albüm hakkında söylemek isteyebileceğim çoğu şeyi söylemişsin zaten.
Times of Grace’i çok sık dinleyemesem de (hayat siken albümleri sıralasak zirvelere oynayacak bir çalışma zira) kapağını profil resmim yapacak kadar çok seviyorum. Eziciliğinin yanında insana güç veren bir yanı da var. Under the Surface’ın “Strong hearts soar through blindness / Tearing the fog, tearing the eye” kısmı aklıma geliyor mesela. Under the Surface da nasıl bir şeydir lan öyle. Aman aman.
En iyi Neurosis albümü bence.
27.07.2024
@dust, 🙏🏻
Ölümcül , kült oğlu kült bir albüm
Siteyi şikayet ettim, Saraçoğlu dikkat et, evin kapısını neden koç başı ile açtılar diye tribe girmeyin. Sebebi belli. Genelde saat 04:00 civarı gelirler, kolay gelsin.
27.07.2024
@P L A G U E, o zaman yarınki kritiği beklesinler de direkt ters kelepçeyle yere yatırıp sırtıma diz bastırmalı gözaltı keyfinden mahrum kalmayayım.
Scott Kelly mübarek bir adam!
Symbolic – Human – The Sound of Perseverance vs Souls at Zero – Through Silver in Blood – Times of Grace üçlemelerinden hangisi daha iyi henüz karar veremedim , bana kalırsa 90-00 arası en iyi diskografiye sahip grup net Neurosis .