2019’daki “Deserted” ile başarılı grafiğini sürdüren ve 2010 sonrasının en gözde death metal gruplarından biri olarak adını duyuran GATECREEPER, 2021’de de deneysel yapıdaki “An Unexpected Reality” EP’sini çıkarmış ve üretken kimliğini sürdürmüştü.
Mayıs 2023’te yaptığı açıklamada DISMEMBER davulcusu olan ve grubun bestelerinin de büyük kısmından sorumlu olan davulcu Fred Estby ile yeni albümü üzerinde çalıştığını duyuran GATECREEPER, doğal olarak yeni albümün İsveç sound’una yakın olacağını düşündürmüş ve grubun sevenleri de acabalar eşliğinde beklemeye başlamıştı.
“Dark Superstition” adıyla sunulan yeni GATECREEPER albümünü dinler dinlemez karşılaştığımız şey de beklentilerimizi, tahminlerimizi tam olarak karşılayan yapıda bir şey. GATECREEPER gerçekten de DISMEMBER’cı tarafını çok öne çıkarmış, kendisi de şu sıralarda geri dönüş albümü üzerinde çalışan DISMEMBER’ın muhtemelen seneye çıkaracağı albümünden bile daha DISMEMBER bir albümle gelmiş.
Yazının başlığını BLOODBATH olarak atma sebebim, zamanında BLOODBATH’in ortalara ENTOMBED başta olmak üzere İsveç death metalini onurlandırma amacıyla çıkmasına bir gönderme elbette. BLOODBATH, açık açık orijinal bir sound peşinde olmadığını ifade ederek death metalin en karakteristik sound’larından birini günümüze taşıma amacıyla kurulmuş ve akabinde albümden albüme bu perspektifini genişleterek olayı İsveç death metaliyle sınırlı bırakmayan bir “death metalin büyükleri” konseptine taşımıştı. BLOODBATH’ten AUTOPSY worship de dinledik, MORBID ANGEL da.
GATECREEPER’ın burada yaptığı şey ise neredeyse tamamen İsveç tarafına yaslanarak HM-2 pedalının çirkinliği eşliğinde Swedish death metal şarkıları yazmak şeklinde özetlenebilir. “Dark Superstition”daki pek çok şarkı doksanların ilk yarısında DISMEMBER, ENTOMBED, NIHILIST, GRAVE, CARNAGE, ilk dönem EDGE OF SANITY gibi grupların elinden çıkan kırçıllı pisliği yansıtan yapıda. Diğer yandan “The Black Curtain” gibi neredeyse “death metal yapmayan bir grubun bir şarkısının death metalleştirilmiş cover’ı” denebilecek yapıda olaylara da girmişler.
Bununla da kalmayan GATECREEPER, “Superstitious Vision”da karşımıza çıkan türde ilk 2-3 albüm IN FLAMES melodilerinden ve armonilerinden de faydalanmadan edememiş, hatta albümün kapanışını da doom metale yaklaşan ağırlıktaki “Tears Fall from the Sky” ile yapmış.
Kısacası GATECREEPER bu albümde, belli ki dinlemekten keyif aldıkları şeyleri temel alan bir beste süreci geçirmiş. Albümü turneler sırasında yazdıklarını açıkladıkları için, bunun da makul bir düşünce olduğunu düşünüyorum. Belki de tur otobüsünde dinledikleri şeylerden gaza geldiler ya da eve kapanıp beste yapmaları durumunda yazacakları daha derinlikli şeylere kıyasla daha rahat dinlenir şeyler yazmış olmalarını bu duruma borçlular.
Bu rahat dinlenir olma olayı bence albüme herhangi bir olumsuzluk getirmiyor. Keza yukarıda söylediğim onca şey içerisinde de GATECREEPER veya “Dark Superstition”a yönelik negatif bir eleştiri imasında da bulunmadım. Bence GATECREEPER fazla kurcalamadığınızda gayet keyifle dinlenecek, zevk almak isteyen dinleyicinin epey zevk alabileceği güzel bir albüm yapmış. Vokaller çok başarılı, prodüksiyon olması gerektiği gibi, şarkılar yeterince çeşitli, genel atmosfer de o nostaljik dokunuşa sahip. Fazla derine inmeye gerek yok, bence dinleyin ve keyif alın.
Kadro Chase H. Mason: Vokal, sözler
Eric Wagner: Gitar
Israel Garza: Gitar
Alex Brown: Bas
Matt Arrebollo: Davul
Şarkılar 1. Dead Star
2. Oblivion 0
3. The Black Curtain
4. Masterpiece of Chaos
5. Superstitious Visions
6. A Chilling Aura
7. Caught in the Treads
8. Flesh Habit
Yazıda bahsetmedim ama aklıma gelen bir durum var. Şöyle ki, çok yakın zamanlarda piyasaya giren ve son 10-15 yılın önemli DM grupları dendiğinde adları genelde birlikte anılan Gatecreeper ve Tomb Mold, son albümleri itibarıyla tamamen farklı taraflara kaydılar. Gatecreeper çok bilindik, retro denebilecek bir tarafa kayarken Tomb Mold deneyselliğin dibine vurmayı tercih etti. Ben Tomb Mold’un yaptığı işi daha değerli görüyorum, ama yazıda da dediğim gibi “Dark Superstition”dan da gayet keyif alıyorum.
@Oblomov, Ben ilk dinlediğimde Gatecreeper’ın bu tarafa meyletmesini beklemediğim için hastası olmadım. O yüzden dinlemeyi bıraktım, kabullenme sürecinden sonra tekrar dinleyeceğim :)
1-2 gün önce tam şu albümün başlığına yazayım da ilgi alaka belki tekrar artar diyodum ki ben yazana kadar yorumlar gelmeye başlamış yine. Death metal’in aşırı kaotikleşip benim için dinlemesi zor hale geldiği bu dönemlerde direktliği ve dinleme kolaylığıyla bu sene çıkan beni en çok eğlendiren albüm oldu şimdiye kadar. Melodiler, sound, old school besteler, aradığım her şeyi buldum albümde.
Yazıda bahsetmedim ama aklıma gelen bir durum var. Şöyle ki, çok yakın zamanlarda piyasaya giren ve son 10-15 yılın önemli DM grupları dendiğinde adları genelde birlikte anılan Gatecreeper ve Tomb Mold, son albümleri itibarıyla tamamen farklı taraflara kaydılar. Gatecreeper çok bilindik, retro denebilecek bir tarafa kayarken Tomb Mold deneyselliğin dibine vurmayı tercih etti. Ben Tomb Mold’un yaptığı işi daha değerli görüyorum, ama yazıda da dediğim gibi “Dark Superstition”dan da gayet keyif alıyorum.
“Superstitious Visions” ana melodisi 🔥
Özgünlük içermemesi ile sevdiğim şeylerin bir arada olması çatışmasından tabii ki ikincisi galip geliyor. Albüm kapağını özellikle beğendim.
@Oblomov, Ben ilk dinlediğimde Gatecreeper’ın bu tarafa meyletmesini beklemediğim için hastası olmadım. O yüzden dinlemeyi bıraktım, kabullenme sürecinden sonra tekrar dinleyeceğim :)
Kapak çok old school değil mi ya? 😍
1-2 gün önce tam şu albümün başlığına yazayım da ilgi alaka belki tekrar artar diyodum ki ben yazana kadar yorumlar gelmeye başlamış yine. Death metal’in aşırı kaotikleşip benim için dinlemesi zor hale geldiği bu dönemlerde direktliği ve dinleme kolaylığıyla bu sene çıkan beni en çok eğlendiren albüm oldu şimdiye kadar. Melodiler, sound, old school besteler, aradığım her şeyi buldum albümde.