Bundan 16 yıl önce Küba’nın başkenti Havana’da kurulan ve PA tarihinde incelenen ilk Kübalı topluluk olan iki kişilik black metal grubu NARBELETH’in geçen sene çıkan son albümü “A Pale Crown”dan bahsetmek üzere karşınızdayım.
Latin Amerika’da kurulan ve sonrasında kapağı daha rahat ülkelere atan iki kişilik black metal grupları dendiğinde aklımıza doğal olarak Kolombiya’da kurulan ve sonradan ABD’ye taşınan INQUISITION geliyor. NARBELETH’in olayı daha da ekstrem. Onlar Küba’da kurulmuş ve sonradan İspanya’nın Galiçya bölgesindeki Pontevedra şehrine taşınmışlar. Pontevedra İspanya’nın en batı ucu ve direkt Atlas Okyanusu kıyısında. Adamlar resmen Havana’dan kayığa binmiş ve Atlas Okyanusu boyunca dümdüz devam edip karşılarına çıkan ilk kıyıya yerleşmişler.
Grubun müziğine baktığımızda doksanlardaki black metalin bir potpurisini görüyoruz. Herhangi bir orijinalliğin söz konusu olmadığı “A Pale Crown”da yıllardır alışık olduğumuz bir geleneğin ortalamanın biraz üstü bir başarıyla sunulduğunu görüyoruz. Gelenek diyorum, çünkü black metalin mizacı gereği türün alametifarikalarını içeren ve yenilik peşinde koşmayan bir albüm yapmak da her türlü kabul edilir olarak karşılanıyor. Bunu daha net ifade etmek için birkaç referans verecek olursak, ilk birkaç albümdeki TAAKE, JUDAS ISCARIOT, bir miktar prime DARKTHRONE, ilk iki albüm SATYRICON, bir tutam SARGEIST ve daha yakın dönemden de DJEVEL’in isimlerini zikredebiliriz.
Bu grupların adını duyduğunuzda kafanızda canlanan şey neyse, NARBELETH de “A Pale Crown”da tam olarak onu yapıyor. İyi yapıyor, eli yüzü düzgün yapıyor. Eğer bu tarz black metali seviyorsanız ve yenilik peşinde değilseniz albümü sevmemeniz için çok da bir sebep yok. Eğer yaklaşımınız bu değilse, “A Pale Crown”ı “önceden 1000 kere duyduğum şeyler” diyerek pas geçebilirsiniz.
Kadro L. Dakkar: Davul hariç her şey
Vindok: Davul
Şarkılar 1. Pathways to Occult
2. A Pale Crown
3. To Step Beyond the Veil
4. On the Sight of Dusk
5. Of Moonlight and Spirits
6. Witness and Provider
7. Their Ethereal Dance Through Mist and Starlight
8. The King of the Shadowthrone (SATYRICON cover)
Küba genel olarak müzik alanında ne kadar parlaksa rock/metal konusunda da o kadar sönük bir ülke. Aslında rhythm & blues döneminde tarzın şekillenmesine katkı veriyorlar, fakat ’59′daki devrimle birlikte bağlantı tamamen kopuyor. İlerleyen yıllarda The Beatles plağıyla yakalanmak ciddi bir sorun teşkil etmeye başlarken rockçılar, eşcinsellerle beraber çalışma kamplarının yolunu tutmak durumunda kalıyorlar. Böyle bir iklimde de rock müzik herhangi bir gelişim kaydedemiyor haliyle. Rejim rock müziğin temel tarihsel fonksiyonunun bireysel özgürlük talebiyle bağlantılı olduğunu saptayıp bu liberalizm salgınına cepheden karşı çıkıyor.
’91 sonrasında bu durum değişse de dikkate değer bir ilerlemeden bahsedebilmek zor. Anca işte Narbeleth gibi topluluklar yöneldikleri tarzlarda vasatı tutturmayı başarıyorlar.
baba gruplarin farkli ve sevdigim ozelliklerini tek potada eritip sunduklarindan boyle albumleri baya seviorum
Küba genel olarak müzik alanında ne kadar parlaksa rock/metal konusunda da o kadar sönük bir ülke. Aslında rhythm & blues döneminde tarzın şekillenmesine katkı veriyorlar, fakat ’59′daki devrimle birlikte bağlantı tamamen kopuyor. İlerleyen yıllarda The Beatles plağıyla yakalanmak ciddi bir sorun teşkil etmeye başlarken rockçılar, eşcinsellerle beraber çalışma kamplarının yolunu tutmak durumunda kalıyorlar. Böyle bir iklimde de rock müzik herhangi bir gelişim kaydedemiyor haliyle. Rejim rock müziğin temel tarihsel fonksiyonunun bireysel özgürlük talebiyle bağlantılı olduğunu saptayıp bu liberalizm salgınına cepheden karşı çıkıyor.
’91 sonrasında bu durum değişse de dikkate değer bir ilerlemeden bahsedebilmek zor. Anca işte Narbeleth gibi topluluklar yöneldikleri tarzlarda vasatı tutturmayı başarıyorlar.