Grubun 2019’da çıkan bir önceki albümü “Misotheism”de şöyle bir ifade kullanmıştım:
“’Misotheism’e baktığımızda HOUR OF PENANCE’ın tüm güçlerini bir arada göstermeye çalıştığını görüyoruz. Üstün müzisyenlik, soluk aldırmayan bir şiddet, orta karar bir yaratıcılık ve bir önceki albümün üstüne çıkan bir kararlılık.”
“Orta karar bir yaratıcılık”. Bu konu bir grubun sönümlenmesi konusundaki en büyük tehlike ve eğer bunu birden fazla albümde devam ettirirseniz, bir yerden sonra beklentilerin düşmesine ve size olan ilginin yitirilmesine yol açarsınız.
HOUR OF PENANCE 2008’deki “The Vile Conception” ile epey ses getirmiş ve sonrasında da ortalamanın üstü albümler çıkarmaya devam etmişti. Ne var ki grubun çok da iyi olmadığı konuların başında akılda kalıcı, yaratıcı düzenlemeler geliyordu.
Yeni albüm “Devotion”a baktığımda ne yazık ki bu durumun aynen devam ettiğini görüyorum. Albüm müzisyenlik performansları olarak çok üst düzey olsa da şarkıların geneli soluk aldırmayan bir şiddeti merkezine alıyor ve baştan sona bir hayli lineer ilerleyen bir death metal deneyimliyoruz.
“Orta karar bir yaratıcılık” ifadesi de bu yüzden sürekli olarak aklımızın bir köşesinde oluyor.
Steroid kullanmış “Demigod” dönemi BEHEMOTH gibi bir tavrı olan albüm, bunun yanına daha jilet teknik death metal rifleri de soksa da genele bakıldığında fazlasıyla monoton bir beste anlayışı var. O kadar çok duyduk ki bu tür rifleri, o kadar çok benzerini gördük ki bu tür şarkıların, çeyrek asırlık bir grup yapınca tolerans da biraz azalıyor ister istemez.
Bu “dellenmiş BEHEMOTH” olayı cidden can sıkıyor, çünkü 1999’da kurulmuş bir gruptan bahsediyoruz ve her ne kadar zamanında, başta adını andığım “The Vile Conception”da çok harika işler yapmış olsalar da HOUR OF PENANCE gibi bir grubun kendine has bir death metal karakteri yaratamamış olması insanın canını sıkıyor. BEHEMOTH’la aynı yıl aynı ülkede kurulmuş olmasına ve BEHEMOTH’un zaman içinde aşırı karakteristik bir sound’a bürünmesi karşısında ancak -büyük oranda- bir BEHEMOTH klonu olarak yola devam etmesine rağmen, HATE’in yaptıkları bile HOUR OF PENANCE’ın son dönemine kıyasla daha nitelikli bir atmosfere ve kimliğe sahip. HOUR OF PENANCE bir BEHEMOTH klonu değil, ancak BEHEMOTH’un da yararlandığı formülleri o kadar çok kullanıyorlar ki dinleyici olarak “bunların da olayı bundan ibaret” demek zorunda kalıyorsunuz.
Bunların ışığında, “Devotion” tam olarak o en can sıkıcı, bir dinleyici olarak en istemediğimiz noktada konumlanıyor: “albüm kötü değil ama…” İşte bu “ama” cidden büyük bir AMA, çünkü niteliğin niceliği her daim dövmesi gerçeğiyle birlikte HOUR OF PENANCE’ın ne kadar şiddetli, ne kadar agresif olduğu, ne kadar nota bastığı, trampete kaç kez vurduğu falan ne yazık ki anlamsızlaşıyor.
Albümü dinleyip çok beğenenler de mutlaka vardır, bu dediklerimin hiçbir karşılık bulamadığı dinleyiciler de elbet olacaktır, ancak şöyle bir baktığımda “Devotion” için yazılan incelemelerin tamamına yakınının 10 üzerinden 6 ortalamasında olduğunu görünce bu anlattıklarımın çok da öznel olmadığını görebiliyorum.
Metal dünyası, size sesleniyorum. Lütfen artık “albüm kötü değil ama…” diye yorumlamak zorunda kalacağımız işler yapmayın. Yaptınız diyelim, ikinci, üçüncü kez yapmayın. Çünkü siz bunu yaptıkça o “ama” büyüdükçe büyüyor ve sonuna da bir “n” eklenip “amaaan” şeklini alıyor, siz de hâlinden şikâyet edilir, vazgeçilir bir şeye dönüşüyorsunuz. Benden söylemesi.
Kadro Paolo Pieri: Vokal, gitar
Giulio Moschini: Gitar
Marco Mastrobuono: Bas
Giacomo Torti: Davul
Şarkılar 1. Devotion for Tyranny
2. Parasitic Chain of Command
3. Birthright Abolished
4. Retaliate
5. Breathe the Dust of Their Dead
6. The Morality of Warfare
7. Severance
8. The Ravenous Heralds
9. A Desert Called Peace
10. Spiralling into Decline
Albüm kapağı hoşuma gitti Allah’ı var. Ancak albüm fazla sıradan. İnsanda heyecan uyandırmıyor. İnsan dediğinin de ömrü uzun değil, böyle vasat albümlere harcadığı vakte üzülüyor. Bir kaç şarkıdan bile bence bir grubun yaklaşımı anlaşılabilir gibi geliyor bana. “Ne yani; cidden bu bestenin, bu gitar partisyonunun, bu şarkı sözlerinin kaydedilip, albüm diye basılıp, tekrar tekrar dinlemeye değer olduğunu düşünüyor musun?” yaklaşımı benim için albümler üzerinden müzisyenleri yargılama yaklaşımım. Albüm dediğin şey bir gecede oturup uydurulmuş gibi duyulmamalı sanırım. Akla ilk gelen notalara basmak bir müzisyenin utanarak yapması gereken bir şey bence. İnsan dediğin yaptığı şeyi mükemmele nasıl yaklaştırabilirim diye uğraşır diye düşünüyorum.
Enstrümanlara bu kadar hakim olup, bu seviye kötü albüm yapmak da bence başarı. Çıktığı hafta 1 kere dinledim ve sildim. Gerçekten yazık.
Albüm kapağı hoşuma gitti Allah’ı var. Ancak albüm fazla sıradan. İnsanda heyecan uyandırmıyor. İnsan dediğinin de ömrü uzun değil, böyle vasat albümlere harcadığı vakte üzülüyor. Bir kaç şarkıdan bile bence bir grubun yaklaşımı anlaşılabilir gibi geliyor bana. “Ne yani; cidden bu bestenin, bu gitar partisyonunun, bu şarkı sözlerinin kaydedilip, albüm diye basılıp, tekrar tekrar dinlemeye değer olduğunu düşünüyor musun?” yaklaşımı benim için albümler üzerinden müzisyenleri yargılama yaklaşımım. Albüm dediğin şey bir gecede oturup uydurulmuş gibi duyulmamalı sanırım. Akla ilk gelen notalara basmak bir müzisyenin utanarak yapması gereken bir şey bence. İnsan dediğin yaptığı şeyi mükemmele nasıl yaklaştırabilirim diye uğraşır diye düşünüyorum.