# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
HATE ETERNAL – Conquering the Throne
| 01.03.2024

Nefretin ilk halkası.

Emir Şekercioğlu

1999 yılında Hate Eternal’ın ilk albümü olarak dinleyicilerin görücüsüne çıkan “Conquering the Throne” hakkında bir şey karalayabilmem için Erik Rutan’a dair kişisel görüşlerimi bir süre tartmam gerekti. Özünde kendisi, bazen ciddi ölçüde hayranlık bazense “nefret” uyandırmıştır bende. Misal Hate Eternal’ın, albümlerinin çoğunda gösterdiği metal icrasını son derece özgünlükten uzak buluyor ve brutal olma çığırtkanlığı ile sınırlandırılabilecek kadar dar kalıplarda kaldığını düşünüyorum. Bu yüzden sağlam bir Hate Eternal dinleyicisi sayılmam. En methedilen albümleri “I, Monarch” ya da son yayınlanan “Upon Desolate Sands” gibi işlerde dahi “Evet, bu sefer yapmışlar” diyebileceğim bir vaziyet görmedim. Rutan’a yönelik negatif düşüncelerimi besleyen bir diğer faktörse Cannibal Corpse’un albüm prodüktörlüğünü devralmasından bu yana grubun birbirine benzer ve özelliksiz bir sürü albüm yayınlamasında önemli bir sebep olarak görmem kendisini, her ne kadar bu durum son çıkan albümlerde biraz değişmeye başlasa da. Fakat sözgelimi Morbid Angel dönemlerindeki görev adamlığı işin içine girince Rutan hakkındaki görüşlerim tamamen değişiyor. “Domination”, “Gateways to Annihilation” gibi albümlerde gösterdiği icraları bende hayranlık uyandırıyor, bu albümlerde attığı sololarla bilhassa kafayı yiyor ve genel anlamda bir müzisyen ve frontman olarak kendisine büyük saygı da duyuyorum. Sözün özü, bazen “sevdiğim”, bazen de grubunun ismiyle müsemma olarak “nefret” ettiğim bir figüre dönüşebiliyor Erik Rutan (tamamıyla müzik icraları açısından, yoksa kişiliğinden kaynaklı bir problemim yok kendisiyle).

Gelgelelim, ilk albümleri “Conquering the Throne”u dinlediğimde, gerçek anlamda sevdiğim ilk Hate Eternal albümünü de dinlemiş oldum. Sonunda, “nihayet bu gruptan bir şeyi sevebildim lan!” diye mutlu bile oldum. Albümü sevmemdeki sebep, öyle mihenk taşı denebilecek bir şey olması değil kesinlikle. Hatta tersine birçok açıdan gayet olağan, satanik tonlu bir death metal albümü. Ancak bu albümde, Hate Eternal’ın genel işleri açısından en azından benim gibi dinleyiciler için gayet cezbedici ve çok daha doğal tınlayan bir şeyler var. En başta söyleyebileceğim şey bu albümün cidden yürekten gelmiş bir “nefretle” ve abartıya kaçmayacak bir brutallikle birleştirilerek yapılmış olması. Elbette, albümü oluşturan kadronun bunda payı büyük.

Albümü kaydeden kadro zaten direk all-star tipi bir seçmece. Erik Rutan’ın vokalist ve gitarist pozisyonunu bizzat kendi kurduğu grubunda ekstra bir kriter alamayacağımıza göre (ama hakkını teslim edeyim albümdeki performansı epey göz doldurucu), esas olarak geriye kalan üçlü için ekstra bahsedilmeye değer mevzular var. Suffocation’ın prime dönemlerinden bildiğimiz ve o gruptan gidişiyle birlikte birçok kişi için “Suffocation’ın bir daha asla eskisi gibi olamadığı” Doug Cerrito albümde Rutan ile beraber hem şarkı sözü yazımında hem de gitarist pozisyonunda yeteneğini konuşturuyor. İlaveten kendisinin toplam üç şarkıda da besteci olarak katkısı var, bu manada da Rutan’dan sonra bestecilik açısından en çok katkıya sahip olan kişi Cerrito albümde.

Bas gitar ve back vokallerden sorumlu Jared Anderson ise albümün, gitarist ikiliyle birlikte oluşan cehennemî sound’unu zirvelere çıkarma noktasında müthiş katkılar yapıyor. Yer yer bariz derecede öne çıkan vokalleri Hate Eternal’ın birden 2000 başları Morbid Angelı’nda ya da genel olarak Nile karakteristiğinde gördüğümüz çift vokalli brutal death metal anlayışını yansıtmakta son derece başarılı oluyor. Sırf “Illud Divinum Insanus” albümünde yer alması sebebiyle bile metal mecralarında genel olarak pek iyi anıldığını görmediğim davul pozisyonundaki Tim “The Missile” Yeung ise gerçekten de rumuzuna yakışır biçimde dur durak bilmeyen, son derece patlayıcı bir performansa imza atıyor albüm boyunca. Kaldı ki Hate Eternal’ın nefes aldırmayan azmanlığı düşünüldüğünde epey sayıda parça içeren (11 şarkı) bu albümün kayıt süreci bir davulcuya kilo verdirebilecek kalibrede.

Albümün, benim gibi Hate Eternal ile mesafeli bir dinleyiciyi bile tavlamasındaki en büyük etkense çok daha old school bir anlayışla bestelenmiş şarkılara sahip olması diyebilirim. “Conquering the Throne” gerek Erik Rutan’ın kendi grubuyla yayınladığı ilk albümü olmasından ötürü hem Rutan’ın, gerekse Doug Cerrito’nun hâlihazırda rüştünü ispatlamış gitaristliğiyle baştan sona muhteşem riflerle örülü bir albüm. Açılışı yapan “Praise of the Almighty” ve 3. şarkı “Catacombs” gibi ilk elden dinlenmesini önerebileceğim bu parçalar başta olmak üzere çalışmanın bütününde bir Hate Eternal albümünden beklenmeyecek ölçüde “catchy” ve daha old school tarzda rif yazımları var. 4. ila 6. şarkılarda albüm biraz duraklamaya başlıyor olsa da 7. parça “Dethroned”dan itibaren yine büyük bir ivme kazanıyor, bu ivme son şarkıya kadar da hız kesmeden devam ediyor. Kısacası 7. şarkıdan son şarkıya değin “vasat” diyebileceğim tek bir beste bile olmadı. 11 şarkı içeren bir albümün totalde 8’inde gayet iyi ve kulakları cezbeden işler başarmasından ötürü “Conquering the Throne”u kendi standartlarında epey sağlam bir albüm olarak görüyorum. Tabii tüm bunlar, dinlediğimiz işin en nihayetinde bir Hate Eternal albümü olmasından ötürü çalışmayı “yorucu bir işitsel tecrübe” olmaktan alıkoymuyor. Ama en azından, bu albüm üzerinden alınacak keyif söz konusu yorgunluğu bastırabiliyor, diğer Hate Eternal albümlerinin çoğunun aksine.

Bütün bunların neticesinde rahatlıkla söyleyebilirim ki “Conquering the Throne”, Hate Eternal’ın yaptığı belki en içten, en doğal ve en rahat dinlenebilir albümü (elbette kendi standartlarında). Öncesinde de dediğim gibi yeri yerinden oynatan, dinlemeseniz önemli kaybınızın olacağı bir albüm değil. Fakat daha old school standartlarda bestelenmiş, brutal death metale özel olarak ilgi duyan dinleyiciler için kesinlikle kaçırılmaması gereken, gayet sağlam riflerle ve çok kaliteli sololarla bezenmiş, yardırıp duran bir death metal albümü. Kesinlikle dinlemeye değer.

7/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.90/10, Toplam oy: 10)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1999
Şirket
Wicked World Records
Kadro
Erik Rutan: Vokal, gitar
Doug Cerrito: Gitar
Jared Anderson: Bas, geri vokal
Tim “The Missile” Yeung: Davul
Şarkılar
1) Praise of the Almighty
2) Dogma Condemned
3) Catacombs
4) Nailed to Obscurity
5) By His Own Decree
6) The Creed of Chaotic Divinity
7) Dethroned
8) Sacrilege of Hate
9) Spiritual Holocaust
10) Darkness by Oath
11) Saturated in Dejection
  Yorum alanı

“HATE ETERNAL – Conquering the Throne” yazısına 2 yorum var

  1. Eline sağlık Emir. Henüz yazıyı okuyamadım, eminim her zamanki gibi çok iyi yazmışsındır. Fırsat bulur bulmaz okuyacağım.

  2. Seyfettin Dursun says:

    Sadece bu albüm özelinde değil genel olarak Hate Eternal’daki gitar sololarının neden bu kadar övüldüğünü anlayamıyorum. Bana gayet alıştığımız tarzda death metal soloları gibi geliyor hepsi.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.