# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
TIM HECKER – Harmony in Ultraviolet
| 18.02.2024

Gürültüden mürekkep lekeleri.

dust (Emir G.)

Drone ve ambient gerçekten ilginç türler. Bu yazıyı yazmaya uğraşırken fark ettiğim üzere incelemesi de pek kolay değil, özellikle benim gibi deneyimsiz birisi için hiç değil. Böylesine soyut bir müziği incelemeye çalışmak, alt başlıkta da ipucunu verdiğim gibi, mürekkep lekesinden anlam çıkartmaya benziyor. Zaten bu yüzden de elle tutulur bir kritikten çok kişisel bir yazı okuyacaksınız. Bu uyarıyla başlayayım.

Harmony in Ultraviolet, distortiona boğulmuş katmanlarla dolu, yer yer şiddetli ama gerekli gördüğünde de bir köşeye çekilip huzurlu anlarında sessizce mırıldanan; tüm bunları yaparken de her saniyesini dayanılmaz bir hüzünle boyayan, aslında cenaze evi gibi bir albüm. Yine de tüm olumsuzluğuna rağmen bende tam tersi yönde uyandırdığı duygular, müziğin yıkıcılığını gölgede bıraktı.

Saatlerce gerekli kelimeleri seçip bir albümü tarif etmeye çalışmak ama asla tam olarak başaramayacağını fark etmek, bir şeylerin sürekli eksik kalması; özünde o kadar da optimist bir insan olmasam da bana bu yetiyi sağlayan yüz binlerce yıllık evrime, ilk kez mağarasının duvarına avının resmini çizen adama teşekkür etme isteği uyandırıyor. Böyle deneyimler sayesinde tüm boktanlığına ve korkunçluğuna rağmen insan türünün bir üyesi, ondan da öte bir birey olmayı kucaklamak istiyorum.

Bu adamın müziğine dair yaygın benzetmelerden birisi adeta “gürültüyle resim çiziyor” olduğu. Dinleyiciyi böyle düşünmeye itebilecek iki sebep var. İlki gerçekten de zaman zaman noise türünü alıp alakasız amaçlar için bir araç olarak kullanıyor olması. Diğer sebep de genel ses manzarasına büyük katkı sağlayan sürüyle ufak detayın olması. Küçük parçaları tam olarak kendi vizyonuna uygun bir şekilde yerine yerleştiren ince bir zekanın varlığı hissediliyor.

Bu spesifik vizyona rağmen eldeki iş böylesine bulanık olunca buradaki amacın bir hikaye anlatmaktan daha çok belirli bir ruh halini yansıtmak olduğunu söylemek yanlış olmaz. Öznel bir yorum olacak tabii ki ama söz konusu sıkıntılı hali de Harmony in Ultraviolet kadar iyi müziğe döken fazla albüm dinlemedim.

Tim Hecker, kendisinin röportajlarına göre Aphex Twin ve Autechre gibi sanatçıların yanı sıra çeşitli rock gruplarından etkilenmiş. Yaptığı müziğin özgünlüğü ve çeşitli türlerden besleniyor olması nedeniyle çok net referans noktaları vermek mümkün değil gibi geliyor bana ama yine de Ben Frost ve Fennesz gibi isimlerle benzerlik kurulabilir. Ayrıca Henri Matisse’in “La Desserte, Harmonie en rouge” ya da İngilizce adıyla “The Dessert, Harmony in Red” tablosunun da muhtemelen albüme ilham olduğunu belirtmeden geçmemek gerek. Buna dair net bir bilgi yok ama öyle olduğunu düşünmek için yeterince neden var bence. Matisse’in renklerle yaptığını Hecker seslerle yapıyor. İlk bakışta adları dışında çok da alakalı durmayan bu iki eserin arasında aslında bir sürü benzerlik var.

Tim Hecker’ın müziği en çok ambient türüyle ilişkilendirilse de bu -doğru olmakla birlikte- yanıltıcı bir yaklaşım olur çünkü burada Brian Eno’nun tanımıyla “arka plan sesi olarak dinlenebilecek ama dikkatli dinlemeyi de ödüllendiren” bir müzik yok. Dinleyicinin dikkati için yalvaran, kendini oradan oraya savuran bir müzik var. Parçaların tamamı, hatta duyulan her bir ses albüm bağlamında kendine ait bir yere sahip ve Harmony in Ultraviolet’in büyük amacına hizmet ediyor. Bundan hareketle normalde ambient gibi “olaysız” türlerle arası iyi olmayan insanların da bu albümde bir şeyler bulabileceğine inanıyorum. Şans verin derim.

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.20/10, Toplam oy: 5)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2006
Şirket
Kranky
Kadro
Tim Hecker: Her şey
Şarkılar
1. Rainbow Blood
2. Stags, Aircraft, Kings and Secretaries
3. Palimpsest I
4. Chimeras
5. Dungeoneering
6. Palimpsest II
7. Spring Heeled Jack Flies Tonight
8. Harmony in Blue I
9. Harmony in Blue II
10. Harmony in Blue III
11. Harmony in Blue IV
12. Radio Spiricom
13. Whitecaps of White Noise I
14. Whitecaps of White Noise II
15. Blood Rainbow
  Yorum alanı

“TIM HECKER – Harmony in Ultraviolet” yazısına 11 yorum var

  1. şeyh hulud says:

    Tim Hecker ve Stars of the Lid çalışırken en büyük yardımcılarım ve yoldaşlarım. Günlerimin çoğu onların ambient albümlerini dinleyerek geçiyor. Tüm çalışmaları gibi son albümü No Highs da yine muhteşemdi.

    dust

    @şeyh hulud, ben de normalde bir iş yaparken ambient dinlemeyi çok seviyorum ama Tim Hecker dinlediğimde daha çok dikkatim dağılıyor ahah. No Highs’ı henüz dinlemedim ama onun da çok iyi olacağından eminim. Adam her albümde kimliğinden ödün vermeden yeniliğe gitme işini çözmüş.

    Yazının ilk halinde albümün sakin kısımlarını Stars of the Lid’e benzetmiştim ama sonrasında çok tembelce bir benzetme olduğunu düşünüp vazgeçtim. Bu da böyle gereksiz bir bilgi olsun.

    dust

    @dust, ne kadar “çok” demişim. Sakinleşmem lazım.

    şeyh hulud

    @dust, onlara ek olarak son zamanlarda Kali Malone da çok sık dinliyorum. Kiliselerden aşina olduğumuz borulu orgları kullanarak harika ambient albümleri yapıyor. Eğer denk gelmediysen The Sacrificial Code albümünü seversin bence. Metal olmayan doom metal albümü gibi bir şey, insanı içten içten oyar.

    dust

    @şeyh hulud, mutlaka dinleyeceğim, teşekkür ederim öneri için.

    Capricornus Rex

    @şeyh hulud, No Highs gerçekten çok güzel bir albümdü. Ambient tarzı işler hem arka planda açmak hem de beyin resetlemek için ideal. Metal olmasa komple elektronik müziğin bu taraflarına gömülürdüm.

  2. hap var cigara var ex var roj var says:

    william basinski 1
    tim hecker 2
    harold budd 3

    ölene kadar bu üçünü dinleyerek yaşarım

    şeyh hulud

    @hap var cigara var ex var roj var, Harold Budd ile Brian Eno’nun yaptığı The Pearl dinlediğim en büyülü şeylerden biri. Diğer yandan, William Basinski drone ve ambient sevmeme rağmen bazen bana bile fazla monoton geliyor :) Yine de birkaç tane çok sevdiğim çalışması var.

    dust

    @hap var cigara var ex var roj var, William Basinski’nin müziğine saygım sonsuz ama ne kadar uğraşsam da ısınamıyorum. Harold Budd’ı severim.

  3. ismail vilehand says:

    https://rb.gy/nzg6zl

    dust

    @Capricornus Rex, normalde harsh noise wall mevzuları beni biraz aşıyor ama bu nedense çok hoşuma gitti.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.