Funeral doom metal, tüm metal türleri arasında “yeri ve zamanı olma” durumuna en uygun türlerden biri. Çeşitli içkilere şarkı yazan bir KORPIKLAANI’yi veya asabımızı bozmayı amaçlayan bir JUTE GYTE’ı da elbet yerli yersiz dinleyecek değiliz, ancak funeral doom gerçekten de belli bir ruh hâlini isteyen, o ruh hâlinde değilsek aşırı alakasız kaçacak bir müzik.
THERGOTHON’lardan FUNERAL’lara, SKEPTICISM’lerden MOURNFUL CONGREGATION’lara, BELL WITCH’lerden AHAB’lere uzanan bu uzuuuuuuuuuuun ve yavaaaaaaaaaaş tür içerisindeki kimi gruplar bir şekilde funeral doom’a bile varyasyon katmayı, olabildiğince renklendirmeyi başarıyorlar. Son 10 yıla baktığımda benim için bunu en başarılı şekilde yapan grup, diskografisinde vasat denebilecek iş bile olmayan ve son albümü “The Coral Tombs”la bir kez daha kalitesini kanıtlayan AHAB.
Geçtiğimiz yaz çıkmış olmasına rağmen bir sebepten atladığım ve yakın zamanda dinleyebildiğim ABD’li grup OROMET’e gelirsek, onlar da sadece 2 yıl önce kurulmuş olmalarına rağmen kendi adlarını taşıyan bu ilk albümlerinde gayet albenisi yüksek, üst düzey bir funeral doom yapmışlar.
J.R.R. Tolkien tarafından yaratılan ve Elfler tarafından konuşulan Quenya dilinde “son dağ” anlamına geldiği söylenen OROMET’in elemanları grup adını o şekilde mi koydular, yoksa böylesi yıkıcı bir müzikle kontrast yaratması amacıyla Macarcada “eğlence, neşe, keyif” anlamına gelen “örömet” kelimesinden mi yararlandılar bilmiyorum, ama ortada ne Elfler gibi zarif ne de kelimenin herhangi bir anlamıyla “örömet” bir taraf olmadığı ortada.
OROMET’in net şekilde kullandığı şeylerin başında melodi geliyor. Şarkılar büyük oranda katmanlı lead gitarlarla çalınan melodiler üzerinden ilerliyorlar ve türün özellikle Finlandiya’dan kök salan ve süründüren, ömür çürüten, gençlik tüketen öncüleri kadar yıpratıcı noktalara varmıyorlar. Keder, hüzün, melankoli, umutsuzluk hepsi yerli yerinde, ama olay sefillik, mahvolmuşluk, can pazarı noktasına kaymıyor. Bu melodik anlayışı tarif etmeye çalışırsam, mesela DAYLIGHT DIES’ın bazı şarkılarını 0,5 ya da yer yer 0,25 hızında çalarsanız “Oromet”teki şarkılara benzer sonuçlar alabilirsiniz. Aynı şekilde aşırı karanlık, dehlizlerden çıkmış, iki trampet vuruşu arasında gidip çay koyabildiğiniz mağara funeral doom metaliyle de karşılaşmıyoruz.
Bunlar olsaydı da gayet güzel sonuçlar olabilirdi elbet, ancak şu hâliyle de OROMET müziği funeral doom metal seven, kederlenmeye hazır, hüzünlü anları için fon müziği arayan dinleyiciler için son derece iyi bir tercih olarak karşımızda duruyor. Şahsen şu dönem çeşitli sebeplerden hiç öyle hüzünlenmeye, karanlığa gitmeye, canımı sıkmaya ihtiyacım yok, buna rağmen OROMET bana kendini dinletmeyi ve takdir ettirmeyi başardı.
“Funeral doom’u kırk yılda bir dinlerim, dinlediğimde de belam sikilsin isterim” diye bir prensibiniz yoksa, nispeten daha aydınlık funeral doom’lar da kabulünüzse, “Oromet” tam aradığınız şeye epey yakın bir yerlerde duruyor olabilir.
Geçen senenin en beğendiğim işlerinden biri. Öldürmüyor, süründür gibi yapıp son anda kalk diye destek oluyor ama kalkınca da bi sersemlemiş oluyorsun. Niye ayaktayım ulan ben diyorsun. Öyle bir albüm. Albümün 43 dakikalık (kısa) çalma süresi var ama bu süreyi daha da kısa hissettiriyor. Funeral doom gruplarından beklemeyeceğiniz bir akıcılık var. Türü sevin-sevmeyin farketmez, mutlaka bi şans verin.
Geçen senenin en beğendiğim işlerinden biri. Öldürmüyor, süründür gibi yapıp son anda kalk diye destek oluyor ama kalkınca da bi sersemlemiş oluyorsun. Niye ayaktayım ulan ben diyorsun. Öyle bir albüm. Albümün 43 dakikalık (kısa) çalma süresi var ama bu süreyi daha da kısa hissettiriyor. Funeral doom gruplarından beklemeyeceğiniz bir akıcılık var. Türü sevin-sevmeyin farketmez, mutlaka bi şans verin.
Geçen sene çıkan iyi Funeral Doom albümlerinden.