Malumunuz geçen senenin bayıklığından mıdır yoksa yaşadığımız onca rezaletten midir tartışılır insanların üzerinde her zamankinden daha çekilmez bir bıkmışlık vardı. Aynı durumlar 2024’de de olduğu gibi devam eder mi bunu göreceğiz ama kesin olan bir şey var ki 2023’ün sikkoluğu insanların yıl sonu listelerine kadar nüfuz ederek hakkı olanın hakkını alamadığı, azcık dikkat çekenin de başını alıp yürüdüğü, tekrarını tecrübe etmek istemediğimiz bir zaman dilimi olarak kaldı çoğumuzun hafızasında.
Hakkını alamayanlar kervanına en önden giriş yapması gereken Norveçli Thrash canavarı INCULTER’ı konuk ediyoruz bugün. Kendi listeme alamadığım için üzüntülerimi belirttiğim Downfall of Gaia ve Cruciamentum grupları ile aynı kaderi paylaşan INCULTER hakkında Metallum’da her ne kadar Blackened Thrash metal olarak söz edilse de (ilk iki albümden ötürü) incelemekte olduğum son albümleri itibariyle bildiğiniz kaya gibi, testere gibi has Oldschool Thrash metal icra etmeye başladıklarını gördüğümü belirtmek isterim.
Normal şartlarda son model Thrash metal albümü dinlemek ve yazmak hobilerim arasında değil maalesef çünkü mesele Thrash metal olunca aslan payını bu işi beş milyon senedir yapan Sodom gibi, Metallica gibi, Megadeth gibi emektar topluluklar yiyor ve geriye kalan irili ufaklı gruplar ise tabiri caizse başını alıyor. Ne var ki mercek altına aldığımız INCULTER babalarının izini takip ederken “Bu yolda nasıl kararlar alınmalı?”, “Nasıl bir sound seçimi yapılmalı?” ve “İzinde yürüdüğümüz yolda öğrendiklerimizi nasıl yansıtmalı?” gibi önemli soruları özenle ve akılla cevaplayarak geçer notu almasını bilen bir grup.
“Morbid Origin”e dair dikkat çeken ilk husus tıpkı sahip olduğu isim gibi köklerinin 80’lerin o kirli, çamurlu ve habis Thrash anlayışına uzaması ve INCULTER’ın bu uğurda karşılaması gereken temel gereksinimleri zorlanmadan, fikir kıtlığı veya ilham karmaşası yaşamadan rahat rahat bizlerle paylaşması. Bu hususta grubun attığı adımlar ve verdiği kararlar öylesine doğru ki dinlerken “bitse de eve gitsek” veya “bunu dinleyeceğime şunu dinlerim, o aynısını daha iyi yapıyor” gibi düşüncelere kapılmadım ve bir old-school Thrash metal albümü için uzun sayılabilecek 48 dakikayı keyifle geçirdim.
Hoş bir intro ile açılıp çaktırmadan (bayağı bayağı Metallica) Damage Inc.’ın köprü bölümünden arak edilen gaz riflerle start veren ve davul sound’undan mütevellit babadan kalma sanayi dükkanında kayıt edilmiş gibi tınlayan “Morbid Origins” işte tam bu sebepten dinleyenlerini KREATOR’ın “Endless Pain” ve SEPULTURA’nın “Schizophrenia” zamanlarına götürüyor ve yüzlerde hafif bir tebessüm oluşmasını sağlıyor. Bilakis Death Reigns parçasında üst seviyelere tırmanan adrenalin salgılama işi albümün tamamında görülmüyor ancak aralara serpiştirilen melodik sololar dinleyicinin zaman zaman hassaslaşan hevesini tekrardan canlandırabiliyor.
Uzun lafın kısası Death Reigns ve Lethal Salvation gibi yüksek tempo parçalardan daha fazla olsaydı tadından yenmeyecek olan “Morbid Origins” Thrash metalde bir handikap oluşturabilecek orta tempo anların fazlalığı ile alabileceği potansiyel notu biraz düşürüyor açıkçası lakin dediğim gibi sound seçimi ve izlenen yol gibi önemli şeylerin de albümde etkin olarak kotarılması albümü gayet de dinlenilebilir hale getiriyor. Eğer siz de benim gibi uzun süredir Thrash açlığı çekiyor ve bunu karşılamak istiyorsanız “Morbid Origins” sizi hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Unutmadan şu ”Intro” diye untitled bıraktığınız giriş parçalarına bir isim bulmak bu kadar zor olmamalı, yaz geç bir şeyler Intro ne?
Kadro Remi A. Nygård: Vokal, gitar
Lasse Udjus: Gitar
Cato Bakke: Bas
Daniel Tveit: Davul
Şarkılar 1. Intro
2. Death Reigns
3. Age of Reprisal
4. Chained to the Void
5. Children of Demise
6. Extinction
7. Morbid Origin
8. Perennial Slaves
9. Lethal Salvation
Eline sağlık Erhan. Albümün açılışını yapan kısa şarkılara “Intro” adının verilmesine ben de uyuz oluyorum. Hangi grup hatırlamıyorum ama bir albümde de 2 dakika civarı enstrümantal bir akustik şarkı vardı ve şarkının adı “Instrumental”dı ahah. Ulan ne güzel şarkı yazmışsın, fırsatın var, yaratıcılığını kullanıp isim koysana. Ben de albüm çıkaracağım en hızlı şarkıya “High Tempo”, yavaş ve duygusal olana da “Ballad” ismini koyacağım.
Bu arada gruptan iki kişinin yer aldığı diğer bir grup olan Sepulcher da uzun zaman sonra yeni EP’yle döndü, onu da yarın falan yayınlarız.
Şuna bir tutam progresif dökseler enfes olur.
28.01.2024
@Boba Fett, https://open.spotify.com/intl-tr/artist/3xT1argeiTgkrMAtznyaAf
29.01.2024
@Cerca C., Teşekkür ederim, listeye ekledim.
Eline sağlık Erhan. Albümün açılışını yapan kısa şarkılara “Intro” adının verilmesine ben de uyuz oluyorum. Hangi grup hatırlamıyorum ama bir albümde de 2 dakika civarı enstrümantal bir akustik şarkı vardı ve şarkının adı “Instrumental”dı ahah. Ulan ne güzel şarkı yazmışsın, fırsatın var, yaratıcılığını kullanıp isim koysana. Ben de albüm çıkaracağım en hızlı şarkıya “High Tempo”, yavaş ve duygusal olana da “Ballad” ismini koyacağım.
Bu arada gruptan iki kişinin yer aldığı diğer bir grup olan Sepulcher da uzun zaman sonra yeni EP’yle döndü, onu da yarın falan yayınlarız.
31.01.2024
@Ahmet Saraçoğlu, Katatonia’nın “Discouraged Ones” albümünde de var bir Instrumental :)
01.02.2024
@Emre Görür, haha aynen onu diyordum, Katatonia evet.
TOOL – Aenima
Neurosis – Souls at Zero
Atheist – Unquestionable Presence
Godflesh – Streetcleaner
Bu albümlerin kritiğini merakla bekliyorum