2020’de çıkan bir önceki albümü “Black Waves”in incelemesinin başlığına “Son zamanlarda dinlediğim en iyi tek kişilik projelerden biri” yazmış ve kapanışta da bir sonraki albümü merakla beklediğimi söylemiştim. İşte merakla beklediğim o albüm nihayet çıktı ve bu merakın ne kadar haklı olduğunu ilk elden görmemi sağladı.
“Black Waves” yazısında grubun müzikal özelliklerini yeterince anlattığım için bu yazıda doğrudan “May the Night Fall”a eğilmeyi tercih edeceğim. “May the Night Fall”, “Black Waves”e kıyasla çok daha dinamik, daha gaz, daha direkt bir albüm diyerek başlayayım. Önceki albümde grubun müziğini tarif etmek için kullandığım referanslar çeşit çeşitti. SVARTKONST’un tek adamı Rickard Törnqvist gayet çok yönlü bir black/death metal harmanı sunduğundan “Black Waves”deki müzikal etkilenimlerden söz ederken WATAIN, MGŁA, BYTHOS, INCANTATION, HORNA, KATATONIA, DAYLIGHT DIES, METALLICA ve BATHORY’nin adını anmışım. Bu albümse farklı taraflardan bize sesleniyor.
“Black Waves”deki SVARTKONST’u “…en temel ifadeyle WATAIN ve MGŁA çok sert cinsel seks yapsa nasıl bir şey ortaya çıkar sorusunun cevabı gibi bir müzik yapıyor” şeklinde özetlemiş biri olarak bu albümde bu tarz bir durumdan bahsetmemiz söz konusu değil. Bu albümde MGŁA’nın varoluşsal acıları da yok WATAIN’in şeytani zehri de. SVARTKONST bu albümde daha groovy, daha alengirden uzak bir iş yapmak istemiş.
Daha ilk şarkı “Haunt Me”den, DISSECTION’ın groovy ve alengirden uzak albümü “Reinkaos”u, hatta doğrudan “Starless Aeon”u akıllara getiren bir yapıyla karşılaşıyoruz. Törnqvist gerçekten de bu albümü farklı bir kafa yapısıyla yazmış. Şöyle ki, dördüncü şarkı “Endless Dark”a gelene dek tam anlamıyla, blast beat’i, tremolo rifleri falan yerli yerinde bir black metalle karşılaşmadığımızı söyleyebiliriz. Albümde, “Black Waves”e göre daha “rock” kafasında bir beste yaklaşımı var. Elbette ki SVARTKONST “May the Night Fall”da rock yapmıyor ancak mesela “Filth Worship” gibi şarkılarda gayet lineer, standart rock bestesi yapısının dışına çıkmayan bir şarkı dinliyoruz. Tabii sevimsizleştirilmiş biçimde.
Sonraki şarkılarda da gerek akustik gitarlar gerek düşük tempolarla albüm tek boyutlu olmamak adına elinden geleni yapıyor. Törnqvist’in SVARTKONST’u olabildiğince çok yönlü kılmak ve monotonluktan uzak tutmak istediği apaçık ortada. Bunun için olayın damar kısmı ile gaz kısmını iyi dengeliyor. “Spectral Mirror”da 70’lik açtırırken, “Crooked Horns”da boyun kaslarına sıkıntılı anlar yaşatıyor. Tüm bunlardan çıkarılması gereken sonuç Törnqvist’in ciddi anlamda yetenekli bir besteci, SVARTKONST’un da son derece çekici bir müzik yapıyor olduğu. Bu durum cepte olunca da insan dinlediği şeyden zevk alma konusunda çok daha istekli olabiliyor.
Kapanışı da ilk paragraf vasıtasıyla bir önceki albümün incelemesine dadanarak yapayım. “Black Waves” yazısının başlığı olan “Son zamanlarda dinlediğim en iyi tek kişilik projelerden biri” ifadesi “May the Night Fall”un ardından da geçerliliğini koruyor. Bence “Black Waves”in etkileyici anları sayıca “May the Night Fall”dan daha fazlaydı, ancak bu albümde de SVARTKONST’un olgunlaşmasına tanık oluyoruz. Dolayısıyla SVARTKONST iki albümdür hedefi 12’ye çok yakın yerlerden vuruyor. Yine de “Black Waves”e 8 vermişken bu albüm bir tık düşüğünü vermem gerektiğini hissediyorum, ama bu sizi yanıltmasın. “May the Night Fall” iyi albüm. Gayet iyi albüm.
Şarkılar 1. Haunt Me
2. Breath of Satan
3. Straight to the Grave
4. Endless Dark
5. Spectral Mirror
6. Crooked Horns
7. Filth Worship
8. Concrete and Steel
9. May the Night Fall
10. Crown of Dead Flowers