# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
NOVEMBRE – Classica
| 18.11.2023

Müziğin en sevdiğim taraflarından biri, bazen dinlediğiniz şeyi bir müzik olma amacından soyutlayarak tamamen kendiniz ve hisleriniz için bir araç olarak kullanabilmeniz. Dinlediğiniz albümün yazıldığı ve çıktığı dönem yaşadıklarınız, o dönem sizin hayatınızda olan biten şeyler ve tüm bunların birbiriyle örtüşmesi sonucu ortaya çıkan birliktelik, bazen ilgili albümü dışarıdan görmenizin önüne geçebiliyor, müziğin teknik taraflarını törpülüyor ve tamamen bir hisler bütünü olarak varlığını sürdürmesine neden olabiliyor.

Bugün böyle bir albümden bahsetmek istiyorum. Aslında albümden değil, albümün bana hissettirdikleri eşliğinde yakın zamanda yaşadığım bir olaydan bahsetmek istiyorum. “Classica” kendi özelinde çok iyi bir albüm ve elbette ki NOVEMBRE de çok iyi bir grup, ancak bugün teknik taktik konuşasım yok. Bu yüzden de hem kendim için hem de benzer hisleri paylaşan bir başkası, hayatımdaki en önemli insan için yazacağım bu satırları. Çünkü bence “Classica” gerçekten de yaşanmışlık dolu bir albüm. İçinde bir dolu hüzün saklı olsa da sonunda insanı umutla doldurduğunu düşündüğüm, sonu aydınlığa çıkan bir albüm.

İki gece önce yattığım sırada, henüz uyumamışken, hayatımda ilk kez kalbimde bir ağrı hissettim. Öyle anlık bir batma, kısa süreli bir derin nefes alamama durumu değildi. Sol tarafıma yatmamı engelleyen, bir süreliğine endişelenmeme yol açan, çok uykum olmasına rağmen bir anda uykumu açan bir ağrıydı. Kırk yılda bir de olsa o gece evde yalnızdım ve kısa bir süreliğine de olsa her şeyin bir anda bitmesinden korktuğumu itiraf etmeliyim. Kalp krizi mi geçiriyorum, ne oluyor diye düşündüm ve bir miktar paniğe kapıldım. Daha önce böyle bir şey yaşamamıştım ve gecenin bir yarısı, evde tek başıma, ister istemez tedirgin oldum. Sol tarafıma dönerken, göğsüme ağırlık verirken kalbim kasılıyordu. Neden böyle bir şey oluyordu?

Böylesi beklenmedik ve anlık bir korkuyla birlikte insanın aklına pek çok şeyin gelmesi beklenebilir. Sevdikleri, değer verdikleri, yaşadıkları, hayatta onu mutlu eden şeyler, kendisine bir şey olursa yakınlarının ne yapacağı… Ancak bunların hiçbiri olmadı. O karanlık odada yatağın kenarına oturmuş ne yaşamakta olduğumu anlamaya çalışırken aklıma sadece o geldi. Sadece onun yüzü, onun gözleri. Güldüğünde çizgi olan gözleri… Gülümsemesi, öpmeye doymadığım yanakları, dudakları…

Bir anda onu yarı yolda bırakma ihtimalimin ağırlığı çöktü üstüme. Derin nefesler alıyor, geriniyor, odada dolaşıyordum. Kalbimdeki ağrıyı unutmuş, binde birlik bile olsa onu bir daha görememe ihtimalinin dehşetiyle baş başa kalmıştım. Yıllar önce, sonsuza dek olmak kaydıyla kendisine verdiğim, yıllardır sadece onun için çarpan kalbim böyle bir zamanda bana yanlış yapmamalı, durduk yere beni endişelendirmemeliydi. Belki de sadece anlık bir gaz sıkışması veya önemsiz, geçici bir sıkıntıydı ama tüm bunları düşünmeme yetmişti. Daha birlikte neler yaşayacak, nereleri gezecek, nereleri görecek, ne güzel günler paylaşacaktık.

Bunun bir benzerini üç yıl önce de yaşamıştım. Üç yıl önce görme yetisini tamamen kaybeden sol gözüm yüzünden tüm yükü karşılamak durumda kalan sağ gözüm bir gece beni çok korkutmuş, gözümdeki bir iç kanamayla sağ gözüm de bulanmaya, görüşüm gitmeye başlamıştı. Ona sarılarak ağladığım o gece de aklıma gelen ilk şey, tek şey onun yüzünü bir daha göremeyecek olma ihtimaliydi. Bu gözüm de giderse tamamen kör olacağım, bir daha etrafımda olan biteni göremeyeceğim, eve mahkûm yaşayacağım, beni mutlu eden pek çok şeyi yapamayacağım, başkalarının yardımı olmadan hayatımı idame ettiremeyeceğim değil…

Onun yüzünü göremeyeceğim, onun gülüşüyle mutlu olamayacağım.

O gün gözlerimin görüşüydü, bugün kalbimin atışı… Bir kez daha anladım ki o benim için hayattaki her şeyden daha önemliydi. Yaşadığımız, paylaştığımız onca şeyden sonra benim için hayattaki en büyük korku, yarınlarımızın mümkün olandan daha kısa olma ihtimaliydi.

Bu endişeleri bir daha yaşamaya hiç niyetim yok. Bu endişeleri bir daha yaşamamak için elimden gelen her şeyi yapacağım ve son nefesime kadar, her zaman, her koşulda, daima yanında olacağım. Yeter ki o güzel gözlerin gülsün, yeter ki ellerimiz hep bir arada olsun.

Bu satırlar sana Güzidem… Gözlerine baktığımda gördüğüm yarınlara, geçmişte yaşadığımız en güzel anılara ve gelecekte yaşayacağımız heyecanlara…

Together, forever, together…” – Nostalgiaplatz

Albümün okur notu: 12345678910 (7.98/10, Toplam oy: 44)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2000
Şirket
Century Media Records
Kadro
Carmelo Orlando: Vokal, gitar, klavye
Massimiliano Pagliuso: Gitars, geri vokal
Alessandro Ciarla: Bas
Giuseppe Orlando: Davul, geri vokal

Konuk:
Fabio Sanges: Klavye (8, 9)
Gianluca D'Alessio: Akustik gitar (8), gitar (8)
Şarkılar
1. Cold Blue Steel
2. Tales from a Winter to Come
3. Nostalgiaplatz
4. My Starving Bambina
5. Love Story
6. L'époque noire (March the 7th 12973 A.D.)
7. Onirica East
8. Foto blu infinito
9. Winter 1941
10. Outro / Spirit of the Forest (Tales... Reprise)
  Yorum alanı

Bu yazıya yorum yapılamıyor.

Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.