ABD’li progresif metal grubu DISSONA bundan 11 yıl önce, kendi adlarını taşıyan albümlerinin incelemesinin PA’da yayınlanmasıyla tanıştığım, 2016’daki “Paleopneumatic”i dinleyip incelemeyi unuttuğum ve 7 yıl sonra geri dönmelerini de “hayır olsun” şeklinde karşıladığım bir grup.
Adamlar gerçekten de progresif metal yapıyorlar ancak bunu ne DREAM THEATER gibi şovlu, ne PAIN OF SALVATION gibi sofistike, ne ZERO HOUR gibi aşırı sert, ne de BETWEEN THE BURIED AND ME gibi yan türlerle iç içe yapıyorlar. Onların yaptığı progresif metal, en azından “Dreadfully Distinct” EP’sinde duyduğumuz şekliyle, LEPROUS’ın, HAKEN’ın, bilenler varsa Norveçli WINDS’in çeşitli özelliklerinin harmanlanması şeklinde gerçekleşiyor.
DISSONA’yı dinlemeye değer yapan şey adamların bestelerini son derece özgürlükçü bir anlayışla ele alıyor oluşları. Şarkılar lineer, standart progresif metal şarkısı şablonunu izlemiyorlar ve çeşitli fikirlerin uyumlu şekilde bir araya getirilmesi şeklinde vücut buluyorlar. Bunu meydana getirmek için yeri geliyor elektronik dokunuşlara başvuruyorlar, yeri geliyor goth rock/metal vokallerine başvuruyorlar, yeri geliyor blast beat’e abanıyorlar.
“Dreadfully Distinct” DISSONA’nın tamamen kafasına göre takıldığı, klavye ve synth tarafı baskın bir EP. Burada amaç grubun muhtemelen seneye falan çıkacak geri dönüş albümü öncesinde bir “hazır olun” mesajı vermek olabilir. Diğer yandan olayın progresif metal, daha genel ifadeyle metal tarafı da gerektiği şekilde ve bolca kullanılıyor.
“The Prodigal Son” bu metal/elektronik unsurların bir arada kullanımı açısından en çok öne çıkan parçayken, “Renaissance”da ise DISSONA’yı en öfkeli hâliyle görüyoruz. Son şarkı “Skinjob”ın ise progresif metalle falan alakası yok. NINE INCH NAILS, DEPECHE MODE, drum and bass grubu PENDULUM, DISILLUSION’ın “Gloria” dönemi gibi referanslar eşliğinde tamamen elektronik bir şarkıyla karşılaşıyoruz.
Grubu ilk kez duyuyorsanız, DISSONA’nın yaptığı sınırsız progresif metali sevebilir, türün geleneksel kalıplarının dışına çıkan bu EP’yi sevebilirsiniz. LEPROUS’tan DEPECHE MODE’a, NINE INCH NAILS’den HAKEN’a geniş bir referans havuzu fikri hoşunuza gidiyorsa 16 dakikanızı ayırmaya bence her şekilde değer.
Kendi adlarıyla çıkardıkları albüm en sevdiğim progresif metal albümlerindendir. Bakalım bu nasıl çıkacak.