Century Media’nın bundan 13 yıl önce daha ikinci albümünden keşfettiği İspanyol thrash metal grubu ANGELUS APATRIDA, 2000’lerin en istikrarlı Avrupalı thrash metal gruplarından biri olarak karşımıza çıkıyor. 2000’de kurulmuşlar, 2001’de çıkan ilk demolarının ardından iki eleman değişikliğine gitmişler ve o günden beri de aynı kadroyla yollarına devam ediyorlar. 23 yıl, 8 albüm, aynı kadroyla yola devam… Harbiden büyük iş.
ANGELUS APATRIDA tam anlamıyla modern bir thrash metal icra ediyor. Esasında kökleri türün demirbaşlarının yaptığı katıksız seksenler thrash’ine dayanıyor ancak gerek sound gerekse beste açısından kendilerini çağa uyarlamayı başarmışlar ve şu noktada “2023 yılında nasıl thrash metal yapılır?” sorusuna net bir cevap veriyorlar.
Grubun 2018’de çıkan albümü “Cabaret De la Guillotine”in sonunda “Türe dair muazzam beklentileriniz yoksa ve iyi yazılmış, çalınmış ve sunulmuş thrash metali fazla sorgulamadan, didik didik etmeden seviyorsanız, ANGELUS APATRIDA sizi ziyadesiyle memnun edebilir” ifadesini kullanmıştım. 2021’de çıkan ve kendi adlarını taşıyan albümlerinin incelemesini ise “Thrash metal seviyorsanız, kütür kütür bir sound’da yumruk gibi bir thrash metal albümü dinlemek istiyorsanız, “Angelus Apatrida”yı hiç düşünmeden kulaklarınıza doldurun” cümlesiyle kapatmıştım.
Bu yorumlardan görüldüğü üzere ANGELUS APATRIDA genel itibarıyla dinleyiciyi manyak etmeyen, aklını başından almayan, ancak thrash metalin gerekleri neyse birer birer yerine getiren biz müzik yapıyor. Rif üstüne rif, sağlam vokaller, dinamik davullar ve prodüksiyonun canlılığıyla tatmin edici bir iş sunmayı başarıyorlar.
Albümün ilk single’ı “Cold”da grubun nakarat konusuna nasıl farklı yaklaşabileceğini görüyor ve ANGELUS APATRIDA’nın yeri geldiğinde akılda kalıcı ve hatta kimilerine fazla “yumuşak” gelebilecek türde melodik nakaratlar yazmakta bir beis görmediğini anlıyoruz. Misal “Fire Eyes”ın nakaratı da akıllara TRIVIUM’u getirebilir, ancak bu tarz yırtıcı bir müziğe nakarat koyacaksanız ve melodik olmasını da istiyorsanız, büyük oranda başka da şansınız yok gibi görünüyor. “Rats”deki bazı vokaller de akıllara ilk iki albüm Phil Anselmo’yu getirecektir, ama bunlar güzel şeyler. Bunlar bizim değerlerimiz…
HATEBREED’den Jamey Jasta’nın konuk olduğu “Snob”da grubun TESTAMENT’a yakın duran karakteriyle karşılaşıyor, diğer kimi şarkılarda ise SLAYER, KREATOR, EXODUS gibi ilham kaynaklarından referanslar duyuyoruz. Ne var ki ANGELUS APATRIDA asla klon bir grup değil ve türün devlerinden birinin ya da birkaçının gölgesi altında yürümüyor.
“Aftermath”le ilgili olarak “daha iyi olmasını dilerdim” diyeceğim konu, esasında 2000 sonrasında çıkan ve iyi kabul ettiğimiz pek çok thrash metal albümünde gördüğümüz bir durum ki o da güçlü sound, iyi prodüksiyon ve agresif karakterin arkasına saklanan akılda kalıcılık konusu. Thrash metal grupları zaman zaman bu açıdan eleştiriyi hak edecek tarzda, sıradan olarak nitelenebilecek rifler yazmakta bir beis görmüyorlar ve bu da albümlerinin bir yere kadar çıkıp sonra belli bir eşiği aşamamasına neden oluyor. ANGELUS APATRIDA’nın albümü “Aftermath” de baştan sona akılda kalıcı riflerle, yaratıcılık akan anlarla dolu değil, ancak genele baktığımızda gayet doyurucu bir profil çiziyor.
Sadede gelirsek söyleyebileceğim, bu İspanyol arkadaşlar bunca yıllık istikrar ve çalışkanlıkla şu an adlarından bu kadar çok söz edilmesini hak ediyorlar. Son 20 yılda Yunanistan’dan, Almanya’dan, İspanya’dan, kısacası Avrupa’nın pek çok ülkesinden taş gibi thrash metal grupları çıktı ve ANGELUS APATRIDA da bunların önde gelenlerinden biri. Grubun önceki iki albümünü sevdiyseniz, gruba daha da büyüme ve isimlerini duyurma potansiyeli sunan “Aftermath”i de seversiniz.
Thrash metal seviyorsanız büyük ihtimalle bu albümü seversiniz.
Kadro Guillermo Izquierdo: Gitar, vokal
David G. Álvarez: Gitar
José J. Izquierdo: Bas
Víctor Valera: Davul
Şarkılar 1. Scavenger
2. Cold
3. Snob
4. Fire Eyes
5. Rats
6. To Whom It May Concern
7. Gernika
8. I Am Hatred
9. What Kills Us All
10. Vultures and Butterflies
Bir önceki albümleri son yıllarda en çok dinlediğim thrash albümüydü. Bu albümden o kadar etkilenmedim şimdilik. Melodik, popmetalvari ya da Kreatorvari dokunuşlar pek hoşuma gitmedi ne yalan söyleyeyim. Ama davulun tonlarını aşırı beğendim.
Bir önceki albümleri son yıllarda en çok dinlediğim thrash albümüydü. Bu albümden o kadar etkilenmedim şimdilik. Melodik, popmetalvari ya da Kreatorvari dokunuşlar pek hoşuma gitmedi ne yalan söyleyeyim. Ama davulun tonlarını aşırı beğendim.
Bu albümle birlikte artık söyleyebilirim ki en beğendiğim Neo-Thrash grubu bunlar.