DARK TRANQUILLITY’de çalan, eskiden KATATONIA’da, TIAMAT’ta çalmış birtakım insanlar bir süre önce sadece eğlenmek, sadece eski güzel günleri anmak, sadece çok kafa yormadan müzik yapmak adına GRAND CADAVER’ı kurmuşlardı. Esasında bu tür grupların, yani birtakım meşhurların bir araya gelip içkili bir gecede kurdukları old-school death metal gruplarının şahı BLOODBATH’ti, ancak görünüşe göre bu olay İsveçli orta yaşlı müzisyenler için bir nevi eğlence, vakit geçirme aktivitesine dönmüş durumda ve bu sayede GRAND CADAVER’ı dinleme fırsatını da elde etmiş oluyoruz.
GRAND CADAVER, BLOODBATH’ten farklı olarak eski güzel günleri günümüz adına revize etmek, güçlü bir prodüksiyonla yeni nesli yakalamak gibi dertlere sahip değil. GRAND CADAVER’ın tek amacı ENTOMBED, GRAVE, DISMEMBER gibi grupların zamanında yaptığına bir tribute sunmak, bunu yaparken prodüksiyon konusuna BLOODBATH kadar kafa yormamak ve BLOODBATH’in yarattığı kadar çekici bir atmosfer yaratmaya kasmamak.
Çok sevdiğim birtakım müzisyenleri eleştireceğim aklıma gelmezdi ancak gün hesap günü! Çayınızı kahvenizi aldıysanız başlıyoruz.
Yok lan bir şeye başladığımız yok. İki satır eleştiri getireceğim o kadar.
Şöyle ki, Mikael Stanne’nin albümdeki performansının epey kuru ve cansız olduğunu düşünüyorum. Mikael Åkerfeldt sonrası Nick Holmes’u duyunca hepimiz üzüntüden nasıl kuşpalazı olmuştuk hatırlarsınız. Burada da benzer bir durum var. Ne yazık ki. İlk albüm “Into the Maw of Death” bir ilk heyecan olduğundan bu konuya fazla takılmamıştım ancak “Deities of Deathlike Sleep”te anladım ki Stanne vokali melodi olmadığında bir yere kadar çekiciliğini koruyor, sonra özelliğini yitiriyor. Nakaratında hafif melodik, atmosferik bir hâl alan “Serrated Jaws” bile Stanne vokalinin bir an için kulağa çok daha güzel gelmesini sağlamaya yetiyor aslında. Adamın vokalini melodiler eşliğinde duymaya o kadar alıştık ki albüm genelindeki kuruluğunun, tek boyutluluğunun önüne geçmekte epey zorlanıyorum.
Benzer bir durum davulcu Daniel Liljekvist için de geçerli. KATATONIA’da harikalar yaratan Liljekvist, GRAND CADAVER’ın old-school olmasını sıfır teknik, sıfır gösteriş olarak algılamış olacak ki albüm boyunca davulla hiçbir atraksiyona girmiyor. Ne kadar yaratıcı bir davulcu olduğunu bilmesem veya BLOODBATH’in “The Fathomless Mastery” veya “Unblessing the Purity”de davulda yaptığı hayvanlıkları duymamış olsam bir şey demeyeceğim. Ama bu albümdeki davul performansı sanki 55 yaşına gelmiş eski bir death metal davulcusunun 5-6 yıl müziğe ara verdikten sonra 60 küsur yaşında tekrardan davul setine oturmasını hatırlatacak kadar düz, dümdüz, olaysız ve sası. Davul prodüksiyonundan bahsetmiyorum bile, trampet tonu falan cılızlıktan davul setinin altındaki halının içine girecek neredeyse.
Şarkılara baktığımda standart, çok bir sıkıntısı olmayan ve zaman zaman enteresan fikirlerin olduğu yapıtlar görüyorum. Baştan sona kaç kere dinlenir bu konuda şüphelerim var, ancak misal bir “Funeral Reversal”ın çok iyi bir atmosferi ve tekinsizliği var, yukarıda adını andığım “Serrated Jaws”un nakaratı da gayet güzel. Sonuçta ortalamanın üstü şarkılar, o yüzden o konuda yok şikâyet.
Eğer bir death metal albümünün old-school havasına sahip olması sizin için yeterliyse “Deities of Deathlike Sleep”tan keyif alabilirsiniz. Ben albümün beste ve şarkı bütünlüğünün yukarıda bahsettiğim eksilerden ötürü bir miktar geri plana düştüğünü düşünüyorum. Bir müziğin old-school olması prodüksiyonunun kuru ve cılız olmasını gerektirmiyor. Bir müziğin old-school olması vokallerin kuru ve tek boyutlu olmasını gerektirmiyor. Bir müziğin old-school olması davulların sıfır atraksiyonlu ve dümdüz olmasını gerektirmiyor.
Kadro Mikael Stanne: Vokal
Stefan Lagergren: Gitar
Alex Stjernfeldt: Gitar
Christian Jansson: Bas
Daniel Liljekvist: Davul
Şarkılar 1. The Forever Doom
2. A Crawling Feast of Decay
3. The Wishful Dead
4. Serrated Jaws
5. Deities of Deathlike Sleep
6. Vortex of Blood
7. Funeral Reversal
8. True Necrogeny
9. Stabbed with Frozen Blood
10. Necrosanctum
“Ne kadar yaratıcı bir davulcu olduğunu bilmesem veya BLOODBATH’in “The Fathomless Mastery” veya “Unblessing the Purity”de davulda yaptığı hayvanlıkları duymamış olsam bir şey demeyeceğim.” derken Axe’i kastediyordum.
“[Daniel'ın] Ne kadar yaratıcı bir davulcu olduğunu bilmesem veya BLOODBATH’in (Axe’in) “The Fathomless Mastery” veya “Unblessing the Purity”de davulda yaptığı hayvanlıkları duymamış olsam bir şey demeyeceğim.”
Yani old-school muhabbetinde de çok yaratıcı davulculuk kullanılabilir anlamında dedim, ki çok daha old-school olan önceki Bloodbath albümlerindeki davulculuk da buradakine göre çok daha renkli.
ilk albümü de bunu da çok beğendim. Su gibi akıyor valla
birde sözü geçen bloodbath albümlerinde davulu axe çalmıyor muydu??
29.09.2023
@markusulf, o çalıyor evet.
“Ne kadar yaratıcı bir davulcu olduğunu bilmesem veya BLOODBATH’in “The Fathomless Mastery” veya “Unblessing the Purity”de davulda yaptığı hayvanlıkları duymamış olsam bir şey demeyeceğim.” derken Axe’i kastediyordum.
“[Daniel'ın] Ne kadar yaratıcı bir davulcu olduğunu bilmesem veya BLOODBATH’in (Axe’in) “The Fathomless Mastery” veya “Unblessing the Purity”de davulda yaptığı hayvanlıkları duymamış olsam bir şey demeyeceğim.”
Yani old-school muhabbetinde de çok yaratıcı davulculuk kullanılabilir anlamında dedim, ki çok daha old-school olan önceki Bloodbath albümlerindeki davulculuk da buradakine göre çok daha renkli.
01.10.2023
@Ahmet Saraçoğlu, ups ben yanlış anlamışım ok
Mikael Stanne andropozda galiba. Bu kadar çok şeye el atmasına rağmen hepsinden eli boş dönmesinin başka açıklaması olamaz:(…
Grand Cadaver bu dunya uzerinde gelmis gecmis en niteliksiz ve en olaysiz death metali yapiyor. Siz iyisi mi dark tranquillityden devam dedeler.
Amatör porno tadında oldschool death metal.
Kritikteki şarkıları dinledim de gerçekten kuru şarkılar. Müthiş tespit.
Melodiler de kuru vokal de kuru davullar da kuru.
Bize biraz ıslaklık lazım.