Metal tarihinde varlığıyla insana güven veren bazı gruplar var. Tuhaf bir şey olmadıkça daima belli bir kalitenin üstünde işler çıkaracağını bildiğiniz, defalarca canlı izlemek isteyeceğiniz, ilgili türü her açıdan layıkıyla temsil eden gruplar. Bu güveni oluşturmalarının iki ana sebebi var. Birincisi zamanında içinde bulundukları tür adına çok önemli işler ortaya koymuş olmaları, ikincisi de her zaman için beklentinizin karşılığını alacağınızı biliyor olmanız.
CANNIBAL CORPSE bu konuda örnek gösterilecek gruplardan biri. 90’ların başında death metalin en ilham verici oluşumlarından biri olarak müthiş albümlere imza attılar, death metal adına başyapıt kabul edilen işler sundular ve kısa süre içerisinde death metal tarihinin satışlar ve tanınırlık olarak en büyük grubu hâline geldiler. Albümler çıkarmaya devam ettikçe ve istikrarlı çalışkanlıklarını sürdürdükçe dinleyici kitlelerinin daha sadık hâle gelmesini sağladılar ve sürekli kendilerini yenilemeye çalıştılar.
Gruba dair en önemli konunun bu yenilenme işi olduğunu düşünüyorum. Bazı dinleyiciler, yorumcular grubu “bilindik CANNIBAL CORPSE”, “şaşırtıcı bir şey yok” şeklinde görseler de grubu uzun süredir yakından takip edenler CANNIBAL CORPSE’un albümden albüme bariz, fark edilir denemeler yaptığının farkındaydı. Bu albümlerin bazıları iyi, bazıları çok iyi, bazılarıysa grubun diskografisindeki en iyi işlerden biri olarak gösterildi.
Kendi adıma konuşursam doksanlardan ilk 3 albümü ve “Bloodthirst”ü çok seven bir insanım. Normalde bu kadar uzun zamandır müzik yapan ve görece belli bir müzikal şablon içinde hareket eden bir grubun 2000 sonrasında sıradanlaşmasını, heyecanını yitirmesini bekleyebilirsiniz. Sonuçta CANNIBAL CORPSE sound’u ve beste yapısı diye bir şey var ve yaklaşık 185 tane şarkı bestelemiş bir gruptan söz ediyoruz. Varyasyona gitmek, kimliğinin dışına çıkmadan yenilik yapmak için ne yaptığınızı çok iyi biliyor olmanız gerekir.
Şimdi gelin CANNIBAL CORPSE’tan bahsetmeye hazırlandığımız podcast’imiz öncesinde yeni albüm “Chaos Horrific” hakkında biraz konuşalım.
“Chaos Horrific”, Alex Webster’ın ifadesiyle öncesindeki “Violence Unimagined”ın devamı gibi düşünülmüş olsa da iki albüm arasında bazı temel farklar var. Bunların başında “Chaos Horrific”in daha “kaotik”, panikli, daha enerjik ve değişken riflerle dolu olması geliyor. Albüm, girişindeki bas partisyonunun da sadeliğiyle sanki bir hardcore albümüymüş gibi başlıyor ve her ne kadar sonra bu kimlik kalksa da thrash metalden doom metale dek uzanan çeşitli renklerle gayet yüksek adrenalinli bir şeye dönüşüyor.
Bu tarafıyla “Chaos Horrific”in “Violence Unimagined”a göre CANNIBAL CORPSE’un geçmişine daha fazla uzanan bir iş olduğunu söyleyebiliriz. Albümde “Eaten Back to Life”taki thrashy death metale çok yakın duran olaylar da var “Bloodthirst”teki hayvanlıklara benzer örnekler de. Sound olarak benzeştiği “Torture”daki oturaklı azgınlık da var “A Skeletal Domain”deki teknik gövde gösterisini anımsatan anlar da. Buradaki en önemli konulardan biri elbette ki Erik Rutan’ın CANNIBAL CORPSE’a getirdikleri. 2006’daki “Kill” ile Rutan’ın Mana Studios’una geçiş yapan grup, bu andan itibaren yavaş yapan Rutan’la bütünleşmeye yönelik bir yol izlemeye koyuldu. Son 17 yıldır çıkan 7 CANNIBAL CORPSE albümünün sadece bir tanesinde Rutan imzası yok, ki o da muhtemelen HATE ETERNAL’ın “Infernus”uyla çakıştığı için Rutan’ın vakit ayıramadığı “A Skeletal Domain”. O albümde, 2000 sonrasında kurulan daha modern isimler de dâhil sayısız önemli grubun yapımcılığını üstlenen Mark Lewis’i görmüştük. Kendisinin yakın zamanda çıkan son DYING FETUS albümü “Make Them Beg for Death” de dâhil pek çok büyük ve önemli grubun albümlerinde parmağı bulunuyor.
Erik Rutan’ın ilk kez grup üyesi olarak boy gösterdiği “Violence Unimagined”ta hissedilen Rutan etkisi, “Chaos Horrific”te de net şekilde karşımıza çıkıyor. Önceki albümün 3 şarkısı Rutan imzası taşıyordu ve özellikle dördüncü şarkı “Condemnation Contagion”, grubun son zamanlarda yaptığı en iyi şarkılardan biri olarak göze çarpıyordu. Rutan’ın MORBID ANGEL müfredatından aldığı ilhamla kotardığı rifleri “Chaos Horrific”te de görmek mümkün. Kendisi bu albüm için de 3 şarkı yazmış ve bunlardan “Blood Blind” ve “Drain You Empty”deki Rutan dokunuşu kabak gibi belli oluyor. Bu dokunuşun içinde MORBID ANGEL etkisi de olduğundan MORBID ANGEL’ın müzikal vizyonunun, Trey Azagtoth’un eşsiz vizyonunun death metal tarihinin en büyük grubuna bile sızmayı başardığını söyleyebiliriz. “Drain You Empty”nin girişine bakınca, CANNIBAL CORPSE’un bu lanetli, düşük tempolu uğursuzluktan nasıl faydalandığını rahatlıkla görebiliyoruz. Gerçekten bambaşka bir olay.
Rob Barrett elinden çıkan 3 şarkıya bakınca da adamın bunca yıl sonra yaratıcılığından bir şey kaybetmemiş oluşuna şapka çıkarmamak elde değil. Yazdığı üç şarkı, albümdeki en alengirli ve hayvan gitar oyunlarını içeren şarkılar arasında. Yeni ve genç grupların akılda kalıcı ve zekâ dolu rif yazımı konusunda “Summoned for Sacrifice” ve “Pitchfork Impalement” gibi şarkılardan alacağı bir dolu ders var. Alex Webster ise albüme adını veren şarkı dâhil 4 şarkıyla katılıyor bu can pazarına. Bu şarkılar albümde thrash metal paçozluğunu, hardcore groove’unu ve punk kafasını daha bir hissettiğimiz şarkılar olarak öne çıkıyor. Elbette ki bir bas gitar efsanesi olan Webster’ın kompleks rifleri yine yerli yerinde, ancak onun yazdığı 4 şarkıyı diğer şarkılara göre daha direkt, daha yırtıcı, daha cazgır bulduğumu söyleyebilirim.
CANNIBAL CORPSE şu sıralar MAYHEM, GORGUTS ve BLOOD INCANTATION’la birlikte müthiş bir Kuzey Amerika turuna çıktı. Alex Webster birkaç gün önceki röportajlarında turnede en büyük hitlerinin yanı sıra bu albümden ve Covid-19 nedeniyle tam anlamıyla tanıtamadıkları “Violence Unimagined”den şarkılar çalacaklarını açıkladı. “Chaos Horrific”i dinleyince, CANNIBAL CORPSE hayranlarının bu albümdeki şarkılara hemen ısınacağından ve konserlerde yeni şarkıların da çok iyi geri dönüş alacağından eminim. CANNIBAL CORPSE’un bunca yıl sonra bu kadar ekstrem bir müziği dinleyiciye anında geçecek şekilde sunabiliyor olması hem grup hem de kitle adına gerçekten muazzam bir lütuf. Bu kadar istikrarlı, üretken ve oturaklı bir grup, bu kadar sadık bir kitleyle buluşunca işte böyle oluyor.
“Chaos Horrific”, grubun belki en büyük klasiği sayılan “Tomb of the Mutilated”ın 31. çıkış yıl dönümünde yayınlandı. Bu hoş ayrıntı üzerinden bakarsak, CANNIBAL CORPSE 30 yıldan uzun süredir death metalin en dominant, en bilinen, en çok satan ismi olmayı, uzunca bir süredir her albümünü Billboard listesine sokmayı sürdürüyor. Metalin farklı alt türlerindeki lider isimler için pek çok farklı yorum yapılabilir. Thrash metalin en büyüğü diyebileceğimiz gruplar şu an ya thrash metal yapmıyor ya da dağılmış olabilir. Heavy metalin en büyüğü için akıllara birkaç isim gelebilir. Black metalin en büyüğü olma konusunda zevkler ve renkler işin içine girebilir, diğer türlerde de aynı şekilde net bir isimde mutabık kalmak kolay olmayabilir. Lakin konu death metalse, gerek albüm satışları, genel dünyada bilinirlik, gerek konserlere çektikleri kitle bazında CANNIBAL CORPSE DEATH METAL TARİHİNİN TARTIŞMASIZ EN BÜYÜK GRUBUDUR. “En iyi” demiyorum, zevklere tercihlere girmiyorum, en büyük diyorum. “Chaos Horrific” de grubun kuruluşundan 35 yıl sonra bile neden böyle anıldığını gösteren, CANNIBAL CORPSE’un neden piramidin tepesinde tek başında oturduğunu anlamımızı sağlayan bir diğer albüm. Albüm haberinin altındaki yorumlarda da ifade ettiğim gibi, CANNIBAL CORPSE’a sahip olmak ve böyle usta bir ismi bunca yıl sonra bile prime hâlinde dinleyebilmek gerçekten de büyük lüks. Çok büyük lüks.
Pazar günü grubun dününü, bugününü, yarınını konuşacağımız Agresif Musiki podcast’inde görüşmek üzere.
Kadro George "Corpsegrinder" Fisher: Vokal
Rob Barrett: Gitar, besteler (3, 5, 8), sözler (5)
Erik Rutan: Gitar, geri vokal (2), besteler (2, 4, 10), sözler (2, 10)
Alex Webster: Bas, besteler (1, 6, 7, 9), sözler (1, 7, 9)
Paul Mazurkiewicz: Davul, sözler (3, 4, 6, 8)
Şarkılar 1. Overlords of Violence
2. Frenzied Feeding
3. Summoned for Sacrifice
4. Blood Blind
5. Vengeful Invasion
6. Chaos Horrific
7. Fracture and Refracture
8. Pitchfork Impalement
9. Pestilential Rictus
10. Drain You Empty
Müthiş bir albüm. Drain You Empty isimli manyaklığı övecektim ki Ahmet abi gerekeni yapmış. Bir haftadır neredeyse 10 kez çevirmişimdir albümü, her açışımda tüylerim diken diken oluyor. Grubun kurulmasından bu yana 35 yıl geçmesine rağmen bu kadar müthiş besteler, bu kadar müthiş riffler çıkarmaları… İnsan gerçekten hayret ediyor. İyi ki metal dinleyicisiyim.
Pat O’Brien gittikten sonra beste bakımından gitar rifi bakımından tat vermiyor artık. Barrett Cannibal özünde rif yazamıyor maalesef. Rutan desen Cannibal’la alakası bile yok müzik kimyası bakımından sanmıyorum ama umarım bir gün Pat döner.
@Ghost Essence, Bence tam tersi grup kendini buldu resmen, keşke daha önce polise ateş açsaymış. Umarım uzun süre ceza almıştır ya da tahliye olunca müziği bırakır.
Albümü ekşi bir yüz ifadesiyle dinlerken “Blood Blind” başladı ve resmen tebessüm ettim. Erik Rutan, CC için daha çok parça yapmalı.
Bir de değinmeden geçemeyeceğim. Kendisi de iyi bir davulcu olmadığını çeşitli vesilelerle ifade etse de Paul Mazurkiewicz’in davulları ve ride zillere alakasız alakasız vuruşu, beni canımdan bezdiriyor artık. Bence CC müziğinin gelişmesinin önündeki en büyük engel kendisi. Başka death metal gruplarında resmen uzay davulculuğu yapan adamlar var ve biz kendisi sayesinde ritimle alakasız ride vuruşlarına maruz kalıyoruz 2023 yılında. Babacım, olmuyorsa emekli ol, bırak bu işleri.
Cannibal Corpse müziği sesiyle yeri göğü inleten torkuyla dünyaları taşıyan emektar kamyon gibi. Gitar rifflerinden ördükleri ses duvarıyla hükmediyorlar resmen. Kritikte bahsedildiği gibi hâlâ bu kalitede albümler yapabilmeleri anormal ve müthiş bir olay. Konser şarkı listesine kafadan girebilecek birkaç şarkı var albümde daha ne olsun.
Sitede bu grupla en az ilişki kuran kişiyim sanırım dinlerim de öyle ayılıp bayıldığımı söyleyemeyeceğim Canibal Corpse. İyi işler yapıyorlar da sanırım tam olarak bana hitap etmiyor
Dinledim ve yaniiii meh. Bir önceki albümden ya da 30 yıllık süreçteki herhangi bir albümden en ufak farkı var mı bilemedim. Klasik Cannibal Corpse işte. Güzel hoş ama sıkmadı mı arkadaşlar? Sınırları çok belirgin bir genre içindeler biliyorum ama Inhumane Harvest’ten birkaç şarkı çıkar bu albümden birkaç şarkı ile değiştir fark edilir mi?
Yine de yiğidi öldür hakkını yeme. Son paragrafa kesinlikle katılıyorum, türü çok iyi temsil eden ve sonsuz saygıyı hakeden bir grup Cannibal Corpse.
@Candaş, Bence CC dinleyicileri memnun. Ben memnunum. Cannibal Corpse’dan progresif şeyler beklemiyoruz. Bu gayet net. Ac/Dc dinleyicileri Ac/Dc’den ne kadar memnunsa CC dinleyicileri de o kadar memnun Cannibal Corpse’dan.
Ve ayrıca aynı şeyleri yaptıklarını hiç düşünmüyorum. Her albüm de Cannibal Corpse sound’ının izin verdiği miktarda değişiklikler, üzerine koymalar gerçekleştiriyorlar.
2 albümdür erik rutan abim sayesinde kulaklarım bayram ediyor. Obrianın legatolu rifflerindense good old rutan rifflerini tercih ettiğim için en sevdiğim cc albümleri rutanlı albümler oldu. (Butchered at birth dışında o albümle duygusal bağım var. İlkokulda butchered at birth dinlerken siriusufo.gen.tr de gezinmeyi çok severdim.)
Bloodthirst dahil olmak üzere çok uzun zamandır(24 SENE-ÇEYREK ASIR) bu kadar üzmeyen, meh bile dedirtmeyen hep belli bir kalitede olan başka bir grup yok benim için. Şöyle düşünüyorum da, gerçekten yok. Aklıma başka gelen olursa eklerim. Çıktığı ilk günden şu ana kadar yine aynı iştahla bu albümü döndürüp bu satırları yazıyorum. Çok büyüksünüz…
dead human
dead human
dead human
kollekkşşşiyonn
Turneye bak. Cannibal Corpse, Mayhem, Gorguts, Blood İncantation. Köpeği olurum böyle turnenin.
27.09.2023
@deadhouse, abi efkar bastı. Bu kadro kafayı yedirtir
Müthiş bir albüm. Drain You Empty isimli manyaklığı övecektim ki Ahmet abi gerekeni yapmış. Bir haftadır neredeyse 10 kez çevirmişimdir albümü, her açışımda tüylerim diken diken oluyor. Grubun kurulmasından bu yana 35 yıl geçmesine rağmen bu kadar müthiş besteler, bu kadar müthiş riffler çıkarmaları… İnsan gerçekten hayret ediyor. İyi ki metal dinleyicisiyim.
Pat O’Brien gittikten sonra beste bakımından gitar rifi bakımından tat vermiyor artık. Barrett Cannibal özünde rif yazamıyor maalesef. Rutan desen Cannibal’la alakası bile yok müzik kimyası bakımından sanmıyorum ama umarım bir gün Pat döner.
28.09.2023
@Ghost Essence, Bence tam tersi grup kendini buldu resmen, keşke daha önce polise ateş açsaymış. Umarım uzun süre ceza almıştır ya da tahliye olunca müziği bırakır.
28.09.2023
@liquid, Kesinlikle grup kendini buldu bence de kendisinden sonra.
Albümü ekşi bir yüz ifadesiyle dinlerken “Blood Blind” başladı ve resmen tebessüm ettim. Erik Rutan, CC için daha çok parça yapmalı.
Bir de değinmeden geçemeyeceğim. Kendisi de iyi bir davulcu olmadığını çeşitli vesilelerle ifade etse de Paul Mazurkiewicz’in davulları ve ride zillere alakasız alakasız vuruşu, beni canımdan bezdiriyor artık. Bence CC müziğinin gelişmesinin önündeki en büyük engel kendisi. Başka death metal gruplarında resmen uzay davulculuğu yapan adamlar var ve biz kendisi sayesinde ritimle alakasız ride vuruşlarına maruz kalıyoruz 2023 yılında. Babacım, olmuyorsa emekli ol, bırak bu işleri.
Cannibal Corpse müziği sesiyle yeri göğü inleten torkuyla dünyaları taşıyan emektar kamyon gibi. Gitar rifflerinden ördükleri ses duvarıyla hükmediyorlar resmen. Kritikte bahsedildiği gibi hâlâ bu kalitede albümler yapabilmeleri anormal ve müthiş bir olay. Konser şarkı listesine kafadan girebilecek birkaç şarkı var albümde daha ne olsun.
Sitede bu grupla en az ilişki kuran kişiyim sanırım dinlerim de öyle ayılıp bayıldığımı söyleyemeyeceğim Canibal Corpse. İyi işler yapıyorlar da sanırım tam olarak bana hitap etmiyor
Dinledim ve yaniiii meh. Bir önceki albümden ya da 30 yıllık süreçteki herhangi bir albümden en ufak farkı var mı bilemedim. Klasik Cannibal Corpse işte. Güzel hoş ama sıkmadı mı arkadaşlar? Sınırları çok belirgin bir genre içindeler biliyorum ama Inhumane Harvest’ten birkaç şarkı çıkar bu albümden birkaç şarkı ile değiştir fark edilir mi?
Yine de yiğidi öldür hakkını yeme. Son paragrafa kesinlikle katılıyorum, türü çok iyi temsil eden ve sonsuz saygıyı hakeden bir grup Cannibal Corpse.
28.09.2023
@Candaş, Sıkmadı.
28.09.2023
@Candaş, Bence CC dinleyicileri memnun. Ben memnunum. Cannibal Corpse’dan progresif şeyler beklemiyoruz. Bu gayet net. Ac/Dc dinleyicileri Ac/Dc’den ne kadar memnunsa CC dinleyicileri de o kadar memnun Cannibal Corpse’dan.
Ve ayrıca aynı şeyleri yaptıklarını hiç düşünmüyorum. Her albüm de Cannibal Corpse sound’ının izin verdiği miktarda değişiklikler, üzerine koymalar gerçekleştiriyorlar.
Cannibal Corpse, asla hayal kırıklığına uğratmıyor.
Erik rutan’ın varlığı ve dokunuşları çok hoşuma gidiyor. Her ne kadar benim için Violence Unimagined’ın arkasında kalsa da memnun kaldım.
2 albümdür erik rutan abim sayesinde kulaklarım bayram ediyor. Obrianın legatolu rifflerindense good old rutan rifflerini tercih ettiğim için en sevdiğim cc albümleri rutanlı albümler oldu. (Butchered at birth dışında o albümle duygusal bağım var. İlkokulda butchered at birth dinlerken siriusufo.gen.tr de gezinmeyi çok severdim.)
Bloodthirst dahil olmak üzere çok uzun zamandır(24 SENE-ÇEYREK ASIR) bu kadar üzmeyen, meh bile dedirtmeyen hep belli bir kalitede olan başka bir grup yok benim için. Şöyle düşünüyorum da, gerçekten yok. Aklıma başka gelen olursa eklerim. Çıktığı ilk günden şu ana kadar yine aynı iştahla bu albümü döndürüp bu satırları yazıyorum. Çok büyüksünüz…