Cemil Okumuş

İsveç death metalinin raw death metal kanadında yer alan Dismember, 1991 yılında çıkardığı ilk albümü “Like an Everflowing Stream” ile İsveç death metalinin geleneksel sound’unu ortaya koyan ve bu sahnenin raw death metal kanadındaki kült başyapıtlardan biri haline gelen bir albüm ortaya koymuştu. Dismember müziği her ne kadar İsveç sahnesiyle özdeşleştirilen aşırı baskın melodik karakterden uzak olsa da raw death metal anlayışı içerisinde oldukça yaratıcı ve sofistike bir noktada duruyordu.

Grubun riflerdeki bestecilik kabiliyeti, yaratıcılığı ve bunların getirisi olan çarpıcılığı Dismember’ı sadece etiket anlamında raw death metal denecek bir noktanın çok ötesine taşıyordu. Dismember’ın müziği her ne kadar bu tanımla ifade edilebilecek olsa da grup bu müziği yine İsveç death metalinin melodik ve sofistike yapısından ciddi ölçüde ilham alarak yaratmıştı. Dismember bu noktada İsveç sahnedeki aynı tavra sahip Grave, Unleashed, Vomitory gibi gruplardan belirgin şekilde ayrılıyordu. Dismember melodik denemeyecek olsa da bütünüyle çiğ değil, melodik karakterin de belli ölçüde içselleştirildiği bir müzik ortaya koyuyor ve bu durum grubun müziğini hem daha sofistike hem daha estetik hale getiriyordu.

Dismember kendi death metal anlayışının ilk ve en karakteristik örneklerinden olan “Like an Everflowing Stream” ile gönüllerde taht kurmuş ve ardından gelen albümler müzikal açıdan asla ondan geri kalır bir noktada olmasalar da onun kült statüsünün belli ölçüde gölgesinde kalmışlardı. Bununla birlikte ilk albümün prodüksiyon açısından yetersiz olduğu göze çarpan bir durumdu. “Like an Everflowing Stream” gibi müzikal açıdan üst düzeyde olan bir albüm daha iyi bir prodüksiyonla hissiyat ve sound açısından çok daha ileri bir yere gelebilirdi. Dismember muhtemelen bu durumun farkına varmış olacak ki 1993’te yayınlanan ikinci albümünde hem prodüksiyona özellikle dikkat etmiş hem de ilk albümün onlara kazandırdığı tecrübe ve motivasyonla grubun death metal anlayışını en iyi yansıtan albümlerinden biri olan “Indecent and Obscene”i çıkarmıştı.

“Indecent and Obscene” ilk albüme kıyasla yüksek ve güçlü prodüksiyonuyla kendini gösteriyordu. Albümde oldukça güçlü ve canlı bir gitar soundu ve enstrüman hissedilirliği mevcuttu ve bu durum albümün müzikal karakterini ilk albüme kıyasla daha da ön plana çıkarıyordu. Müzikal açıdan Dismember, genel karakter anlamıyla melodik, atmosferik ya da teknik denebilecek bir noktada durmamakla birlikte müziğinde tüm bu unsurların çağrışımlarını yansıtıyor ve bunları agresif müziğini besleyecek şekilde ortaya koyuyor. Rifler karakter olarak geleneksel death metal kalıpları içerisinde bulunuyor olsa da Dismember müziğinde her zaman belli bir melodik çağrışım, hatta yer yer bilinçli melodik rifler mevcut. Dismember bu tavrını, grubun müziğini melodik death metal etiketine kaydırmayacak ve kendi raw death metal anlayışına zenginlik ve lezzet katacak şekilde, her zaman tam ölçüsünde kullanıyor. Bununla birlikte Dismember’ı güçlü yapan en önemli şeylerden biri, geleneksel kalıplara sadık olsa da bu kalıplar içerisinde her zaman akıcılığı sağlayan ve dinlenebilirliği üst düzeye çıkaran yaratıcı, değişken, sofistike rifler ve şarkı yapıları kullanıyor olması. Geleneksel karakterli rifleri melodik çağrışımlarla birleştirmenin ötesinde teknik de akışkanlığı ve şarkıların tadını artırmak adına tam dozunda kullanılıyor. Şarkılar kesinlikle “filler” olarak tabir edebileceğimiz, süre uzatmak için öylesine konulmuş unsurlar ve kısımlar barındırmıyor.

Rif değişiklikleri, tempo değişiklikleri, sololar, melodiler, hepsi geleneksel kalıplar içerisinde hem şarkı organizasyonu açısından hem de müzikal açıdan zenginlik, yaratıcılık ve sürükleyicilik sağlayacak şekilde ortaya konuyor. Davullar da yine buna uygun şekilde yer yer blast beat’lerle doludizgin, yer yer geleneksel varyasyonlara giderek müziğin tadını ve zenginliğini besleyen bir yapıda. Vokaller death metal karakterinden bir şey kaybetmeksizin yer yer scream vokale yaklaşan vahşi ve güçlü vokaller. Sound, sertlik ve notasyonun etkileyiciliği her zaman birbiriyle kenetlenmiş ve birbirini destekleyen bir şekilde ortaya çıkıyor. Albüm hiçbir zaman ne melodik ne atmosferik ne de teknik unsurların diğerlerinin önüne geçtiği bir noktaya kaymıyor. Tüm bu unsurlar geleneksel kalıplar içerisinde mümkün olduğu kadar etkileyici, sürükleyici ve kulağa gelen bir müzik ortaya koymak için olması gerektiği kadar kullanılıyor ve bu noktada yakalanan kusursuz denge, Dismember müziğini İsveç sahnesinde kendine has bir yere koyuyor.

“Indescent and Obscene” Dismember’ın kariyeri boyunca kaliteden ödün vermeden devam ettirdiği kendine has müziğinin ve İsveç death metal sahnesinde melodik unsurlardan ilham alarak yaratılan geleneksel death metalin en belirgin, en güçlü ve en başarılı örneklerinden biri.