Bu albümü çok uzun zamandır yazmak istiyordum ancak bir sebepten hep erteledim. Neden yazmak istiyordum; çünkü bence bu albüm bu ülke topraklarında çıkmış en üst düzey, en eşsiz işlerden biri.
Neden erteledim; çünkü avangart death metaldir, progresif doom metaldir, teknik blackened thrash’tir derken bu albümü yazacak kafa yapısına bir türlü giremedim.
LAÇO TAYFA 2000’lerin başlarında klarnet üstadı Hüsnü Şenlendirici önderliğinde kurulan ve kendi enstrümanlarında ülkemizin en önemli isimlerini bir araya getiren bir grup. Caz ve folk karakterlerini bir arada kullanan bu 8 kişilik ekip, 2002 yılında çıkardıkları ve adını 1800’lü yıllarda doğan müzisyen Kemani Memduh Efendi’nin aynı adlı eserinden alan ikinci albümleri “Hicaz Dolap”ta Anadolu türkülerini ve bazı yöresel anonim eserleri caz üslubuyla yorumlamış ve gerçekten de çok üst düzey bir müzisyenlik ortaya koyarak sevenlerinin gözünde kült denebilecek bir işe imza atmıştı.
Türkiye’den çıkmış en iyi bas gitaristlerden biri olan ve gerçekten de dünya çapında bir müzisyen olan Nurhat Şensesli’nin harikalar yarattığı ve bas gitaristlik dersi verdiği; yine ülkemizin yetiştirdiği en önemli davulculardan biri olan Volkan Öktem’in muazzam bir performans sergilediği “Hicaz Dolap”ta türkülerin ve bundan 500 yıl önceye dayanan Estergon Kalesi gibi marşların son derece çağdaş, progresif ve bir o kadar da akıcı yorumlarıyla karşılaşıyoruz.
Hüsnü Şenlendirici’nin klarnette resmen şov yaptığı albümde çalan diğer müzisyenler de Türk müziğinin farklı kulvarlarında emek veren son derece üst düzey isimler. Bağlamada Özkan Alıcı, kemanda Ergun Hepbildik, perküsyonda Mehmet Akatay, klavyede Burç Şensesli ve kanunda Nuri Lekesizgöz’ün yer aldığı bu büyük oranda enstrümantal albümdeki vokalli iki şarkıda da konuk olarak ATHENA’dan Gökhan ve Hakan Özoğuz kardeşler (Erkilet Güzeli) ve Kibariye (Zülüf) yer alıyor.
Albümle ilgili en sevdiğim konulardan biri 500 yıla yakın bir zaman diliminde Anadolu topraklarında yazılmış eserlerin bu denli renkli, hayran bırakacak düzeyde üstün müzisyenlikle ve akıcı şekilde yorumlanmış olması. Öyle ki bu albüme bir cover albümü denmesinin bile abes kaçacağını düşünüyorum. Şenlendirici ve arkadaşları bu eserleri birer ana fikir olarak alarak nakış gibi işliyorlar, coşturuyorlar, Batı enstrümanları ve Batılı fikirlerle Anadolu motiflerini kusursuz bir kimyaya büründürüyorlar.
LAÇO TAYFA’nın özellikle müzisyen perspektifinden ne kadar değerli bir grup olduğunu görmek için bu albümdeki şarkıların dünyanın farklı ülkelerindeki müzisyenler tarafından cover’landığı onlarca, yüzlerce videoyu izleyebilirsiniz. Yunanistan’dan İsrail’e, ABD‘den Bulgaristan’a pek çok basçı, davulcu, klarnetçi, kemancı bu albümdeki şarkıları cover’lamış. Buna çok da şaşırmamak lazım tabii. Diyelim ki bir bas gitaristsiniz ve “Şurmat”ı, “Atmaca”yı veya “Uşşak”ı ilk defa duydunuz. Muhtemelen ya hemen öğrenip çalmak istersiniz ya da çalabilecek duruma gelmek için çalışmaya başlarsınız. Türk pop müzik tarihinin en iyi şarkılarından biri olan “Kış Güneşi”nin de bestecisi olan Nurhat Şensesli’nin bu albümde yaptıkları gerçekten de basçılar açısından tam bir ders niteliğinde.
Müzisyenlikten dem vurdum, oradan devam edeyim. “Hicaz Dolap”taki en ama en özel konuysa kesinlikle şarkıların düzenlemelerinde yatıyor. Albüme ismini veren aşağıdaki şarkıyı dinlediğiniz nasıl tempo değişiklikleri yaptıklarını, nasıl atraksiyonlu ritimler ve ölçüler kullandıklarını rahatlıkla görebilirsiniz. İşte bu noktadaki beste süreci ciddi anlamda dahiyane bir dolu fikirle, uygulamayla dolu. Volkan Öktem’in davullarıyla açılan, ardından Nurhat Şensesli’nin basla yolunu yaptığı şarkının ilk 1 dakika 40 saniyesinden sonrası için “Türk müziği yapan LIQUID TENSION EXPERIMENT” demek sanırım yerinde olacaktır.
Tüm bu zenginlikleri ve özellikle “Şurmat”, “Atmaca” ve “Hicaz Dolap” gibi resmen müzisyenlik şov yaptıkları şarkıları düşündüğümde, “Hicaz Dolap”ın tür fark etmeksizin ülkemizden çıkan tüm albümler içinde en sevdiğim albüm olduğunu söyleyebilirim. Dinleyenler zaten değerini biliyordur; henüz dinlemediyseniz ve bas gitara, davula veya klarnete meraklıysanız karşınızda kocaman bir ders kitabı duruyor diyeyim ve bu albüm eşliğinde müzik teorisi konuştuğumuz rakı soframa döneyim.
Abi çok süpriz oldu. En sevdiğim albümlerdendir; demlenirken çok güzel gider. Albümün adını taşıyan parçaya ayrı, askerliği mehterde yaptığımdan estergon kalesine ayrı bayılırım. Artık sitede yer alıyor olması sevindirdi, puanımızı verelim hemen. Ellerine sağlık abi
@Dysplasia, merhabalar biraz araştırdım fakat tam bir bilgiye ulaşamadım acaba albümün plak olarak piyasaya çıkmış bir nüshası var mı? Edinmek istesem nerelerde bulabilirim?
Sevenlerine saygımı korumakla beraber bu tür müzikler maalesef beni çekmiyor. Nedense Anatolia temalı Batı müziği bana hep olmamışlık hissi veriyor. Barış Manço’sundan tutun da Moğollara, Erkin Koray’a Pentagram’a kadar. Sevmiyorum bu temayı. Müzik belli ki virtüöz kişiler tarafından icra edilmiş üst seviye, komplike bir yapıda. Ancak dediğim gibi o Anatolia havası atmosferi bozuyor. Doğu ezgilerini İsrailliler veya Avrupalılar daha iyi kotarıyor gibime geliyor. Mesela Opeth’in Atonement’i Led Zeppelin’in Kashmir’i ilk aklıma gelenler. Batılı olmayınca, kimi arkadaşların deyimiyle Orta Doğulu olunca belirli yaklaşımlar riskler içeriyor. İki yol var. Ya tam Batı müziği yapacaksın ya da tam Doğu müziği yapacaksın. Aslında üçüncü yol Batı müziği etkili Doğu müziği yapmak. 70′lerden bugünlere yapılanlar Doğu müziği (Anatolia) etkili Batı müziği. Böyle olunca sıkıntı oluyor. Batılı adam Doğu müziğini sentez olarak değil, esinti olarak kullanırken, Orta Doğulu grup ise, Batı müziğini yeniden yorumlama girişiminde bulunup Doğu müziğini sos olarak kullanma eğiliminde. Böyle yapınca eğreti duruyor. Daha önce bunun tartışmasını sitede yaptığım için bazı okuyucularla birbirimize girmiştik. Derdimi o zaman anlatamamıştım, şimdi de anlatamamış olabilirim. Anaakım müzik sahnesinde Türk müzisyenlerin geri planda kalmasının bana kalırsa nedeni budur. Kötü müzisyenlik, kötü beste, kötü icra, kötü performans değil, yaklaşımla ilgili tüm olay.
Spotify’da sağda görünce ”kesin Güzide abla açtırmıştır” diye düşünmüştüm jfdshfjdfjhdh.
Fırsat bulunca dinlemeyi düşünüyorum.
03.05.2023
@Cryosleep, Yandım anam yandım.
Abi çok süpriz oldu. En sevdiğim albümlerdendir; demlenirken çok güzel gider. Albümün adını taşıyan parçaya ayrı, askerliği mehterde yaptığımdan estergon kalesine ayrı bayılırım. Artık sitede yer alıyor olması sevindirdi, puanımızı verelim hemen. Ellerine sağlık abi
İki albümlerine de sahibim. Laço Tayfa bambaşkaydı gerçekten.
25.11.2024
@Dysplasia, merhabalar biraz araştırdım fakat tam bir bilgiye ulaşamadım acaba albümün plak olarak piyasaya çıkmış bir nüshası var mı? Edinmek istesem nerelerde bulabilirim?
26.11.2024
@Dumbass147, valla bende albümün çıktığı zamanlarda aldığım cdleri var sadece, şu an durum nedir hiç bir fikrim yok.
Bu albüme mabel matizde yaptığım gibi trol yaklaşmıcam çünkü cidden üstü yok. 10/10
Sevenlerine saygımı korumakla beraber bu tür müzikler maalesef beni çekmiyor. Nedense Anatolia temalı Batı müziği bana hep olmamışlık hissi veriyor. Barış Manço’sundan tutun da Moğollara, Erkin Koray’a Pentagram’a kadar. Sevmiyorum bu temayı. Müzik belli ki virtüöz kişiler tarafından icra edilmiş üst seviye, komplike bir yapıda. Ancak dediğim gibi o Anatolia havası atmosferi bozuyor. Doğu ezgilerini İsrailliler veya Avrupalılar daha iyi kotarıyor gibime geliyor. Mesela Opeth’in Atonement’i Led Zeppelin’in Kashmir’i ilk aklıma gelenler. Batılı olmayınca, kimi arkadaşların deyimiyle Orta Doğulu olunca belirli yaklaşımlar riskler içeriyor. İki yol var. Ya tam Batı müziği yapacaksın ya da tam Doğu müziği yapacaksın. Aslında üçüncü yol Batı müziği etkili Doğu müziği yapmak. 70′lerden bugünlere yapılanlar Doğu müziği (Anatolia) etkili Batı müziği. Böyle olunca sıkıntı oluyor. Batılı adam Doğu müziğini sentez olarak değil, esinti olarak kullanırken, Orta Doğulu grup ise, Batı müziğini yeniden yorumlama girişiminde bulunup Doğu müziğini sos olarak kullanma eğiliminde. Böyle yapınca eğreti duruyor. Daha önce bunun tartışmasını sitede yaptığım için bazı okuyucularla birbirimize girmiştik. Derdimi o zaman anlatamamıştım, şimdi de anlatamamış olabilirim. Anaakım müzik sahnesinde Türk müzisyenlerin geri planda kalmasının bana kalırsa nedeni budur. Kötü müzisyenlik, kötü beste, kötü icra, kötü performans değil, yaklaşımla ilgili tüm olay.
04.05.2023
@deadhouse, Evet yine anlatamadın. düz sevmiyorum diyebilirsin bunu bize söylemene de gerek yok.
04.05.2023
@deadhouse, Bu sitede senin kadar fularlı birini görmedim.
Bu arada yazıda ilk denmiş ama Hicaz Dolap ikinci albümleri, 2000′de çıkardıkları bir Bergama Gaydası albümü mevcut.
04.05.2023
@Dysplasia, sağ ol düzelttim. Bergama Gaydası’nı da biliyorum dinledim ama sırasını karıştırmışım.
İlk duyduğum zamandan beri aynı şeyi söylerim, müzikal porno bu.