Yaşasaydı birkaç gün önce 56 yaşına basacaktı Chuck. Belki bundan 21-22 sene önce DEATH’i dağıtmış, yola CONTROL DENIED’la devam ediyor olacaktı. Belki CONTROL DENIED da tıpkı DEATH gibi her albümünü farklı bir kadroyla kaydedecekti. Belki ATHEIST’le, CYNIC’le, MORBID ANGEL’la turnelere çıkıyor; festivallerde boy gösteriyor olacaktı. Belki 2000’lerin başlarında dağıttığı DEATH’i AT THE GATES, CARCASS gibi grupların gazına gelip 2010’lara doğru tekrar diriltecekti. Belki “Human”ın, “Individual Thought Patterns”ın, “Symbolic”in on beşinci, yirminci yıl dönümlerinde o albümleri baştan sona çaldığı turnelere çıkacaktı. Belki DEATH’i şimdiye dek iki kez İstanbul’da izlemiş olacaktık…
Bunların hiçbiri olmadı.
En olmaması gereken şey oldu.
Keşke DEATH’le, CONTROL DENIED’la, Chuck’la ilgili yazılara böylesi paragraflarla başlamasaydık. Keşke hiçbir konser mekânında DEATH tribute geceleri düzenlenmesine gerek olmasaydı. Keşke biz bu sayfalarda DEATH’i anma haftaları düzenlemeseydik. Keşke ölüm yıl dönümlerinde siyah beyaz fotoğraflarını paylaşmasaydık.
Ama tüm bunların gerçekleşmesinin ve Chuck’ın ölümünden bunca yıl sonra bile konuşulmasının bir sebebi var. İşte o sebebin başlangıcı, kökü, özü olan albümden bahsedeceğim bugün. Yakın zamanda yazdığım “Symbolic” incelemesinde sitede 13 yıldır zaten var olan “Symbolic” incelemesine neden katılmak istediğimi anlatmıştım. DEATH benim özelim ve pasifagresif içerisinde hakkında iki kelâm etmediğim bir DEATH albümünün olmasını istemiyorum. DEATH’in sadece iki albümünü ben incelememiştim ve “Symbolic”in ardından şimdi de “Scream Bloody Gore”u yazarak nihayet bu duruma bir son veriyorum.
“Scream Bloody Gore”la ilgili çok önemli iki konu var. Bunlardan birincisi, DEATH ve Chuck Schuldiner adlarını metal tarihine yazdıracak kadar önemli. Bahsettiğim şey elbette ki “Scream Bloody Gore”un tarihteki ilk gerçek death metal albümü olması konusu. Bu cümleyi nerede söyleseniz karşınıza hemen “POSSESSED? “Seven Churches?” soruları gelecektir ve bu son derece doğaldır. Evet, POSSESSED “Seven Churches”ı DEATH’in “Scream Bloody Gore”u çıkarmasından 20 ay önce çıkarmış, hatta albüme de “Death Metal” diye bir şarkı koymuştur. Ancak kanaatim, “Seven Churches”ın thrash metalden death metale geçişi tamamlayan en önemli albüm olduğudur. “Seven Churches” dönemdeki pek çok thrash metal grubundan daha sert, pek çok açıdan daha ekstremdir. Lakin %100 katıksız death metal olduğunu söylemek için de “Scream Bloody Gore”u duymamış olmak gerekir. Elbette ki DEATH’e karşı herkesin ekstra bir sempatisi, pozitif ayrımcılığı olabilir ancak iki albümü de sayısız kez dinlemiş bir insan olarak bence “Scream Bloody Gore” “Seven Churches”dan daha death metal bir albümdür, her detayıyla death metaldir ve “Seven Churches”da bir thrash metal grubunun yapabileceği bir dolu şey bulunmaktadır. Dolayısıyla benim için de “Scream Bloody Gore” death metal tarihinin ilk albümüdür.
Albümle ilgili diğer önemli konuya gelirsek, “Scream Bloody Gore” ilk death metal albümü olma unvanını bir kenara bırakırsak, gerçekten de çok iyi bir albümdür. Müthiş bir ilk albüm olmasını geçtim, başından sona son derece sürükleyici, akılda kalıcı detaylarla dolu, harikulade bir death metal albümüdür. DEATH sonradan her albümünde üstüne koyup metal tarihinin en ilham verici oluşumlarından birine evrildiğinden grubun teknik ögeler öncesindeki kimliğinin çoğu zaman göz ardı edildiğini görüyorum. DEATH’i çok seven birçok insana göre “Spiritual Healing” bir geçiş albümüydü ve DEATH “Human”la birlikte patladı. Ancak durum öyle değil. DEATH elbette ki teknik death metali de progresif death metali de en benzersiz, en üstün şekilde yaptı ancak işlerin sofistikeleşmediği zamanlarda da DEATH zaten çok iyiydi.
Albüme baktığımız zaman bazı enteresan durumlar görüyoruz. Bunlardan ilki bildiğimiz “Scream Bloody Gore”un albümün ikinci kaydı oluşu. Esasında albüm Florida’da kaydedilmeye başlanıyor, ancak ritim gitar ve davul miksini duyan Combat Records duyduklarından memnun kalmayınca albüm Los Angeles’ta baştan kaydediliyor. Şarkıların bir kısmı albüm öncesinde çıkan demolarda yer alan parçalarken, bir kısım şarkı da (on şarkının altısı) dönemin korku filmlerinin temalarını konu ediyor. Böylesi saf, çiğ bir death metal albümüne dair en tuhaf anekdotlardan biri de 2016’da bonus materyallerle tekrardan piyasaya sürülen “Scream Bloody Gore”un Billboard listesine 174. sıradan girmesi ve DEATH tarihinde bunu başaran ilk albüm olmasıydı.
Şarkılara baktığımızda aslında her biri birer old-school death metal şöleni olan 10 şarkı görüyoruz. Bunlar arasından “Zombie Ritual” sonradan da konserlerde sık sık çalınması nedeniyle öne çıkmış olsa da aslında albümün tamamı death metalin yaratılış sürecinin taşlarını döşeyen birer cevher görevi görüyor. Bunu da öylesine söylemiyorum; albümdeki çeşitli şarkılar MAYHEM, MARDUK, UNLEASHED, SEPULTURA, INCANTATION, DRAGONFORCE, AVULSED, AKERCOCKE, GOD DETHRONED, SIGH, SLAUGHTER, WARBRINGER ve daha yüzlerce grup tarafından cover’lanmış, albümlerde yer etmiş, sahnelerde çalınmış. Dolayısıyla “Scream Bloody Gore” metal dünyasının geneli içerisinde önem teşkil eden, müzikal olarak da gayet başarılı, kapağından prodüksiyonuna her anlamda kült bir albüm.
Davulları sonradan AUTOPSY’yi kuracak Chris Reifert tarafından çalınan albümdeki diğer her şeyden Chuck sorumlu. Yıllar içerisinde efsane olacak albüm kapağı çizeri Ed Repka’nın da ilk çalışmalarından olan kapağıyla metal tarihinin en ikonik ilk albümlerinden olan “Scream BLoody Gore”, bir şey hem nasıl başlatılır hem de nasıl ilk andan mükemmel yapılır göstermesi açısından death metal tarihinin en önemli albümlerinden biri ve o sırada 20 yaşında olan Chuck’ın vizyonunun görülmesi açısından da numunelik bir gövde gösterisi.
***
***
sambalici
Efsane yaratmak kolay iş değildir, hele Death gibi insanların adını duyduğunda ayağa kalkıp önlerini iliklediği bir grup geceden sabaha ortaya çıkmaz. Peki death metalin kurucusu olarak atfedilen, kendinden sonraki birçok grubu etkilemiş, alt türler yaratmış, bir çok kalburüstü müzisyeni dünyaya tanıtmış bir grup bu yolculuğa nereden ve nasıl başlamış olabilir? İşte bu sorunun cevabını Death diskografisinin en sade albümü “Scream Bloody Gore”da aramak lazım.
Chuck Schuldiner death metalin “babası” kabul edilir biliyorsunuzdur, öyle bir sıfatı var (Noel Baba sanki anasını satayım). Tabii Chuck olağanüstü alçakgönüllü bir insan olduğundan, hayattayken bunu kabul etmedi hiçbir zaman ama 80′lerin ikinci yarısında Possessed ile beraber ortak bir “Death Metal” anlayışı oluşturdukları bir gerçek. Çok değil birkaç sene sonrasında kendi içinde bir çok farklı alt tür ve grubu barındıracak olan death metal o dönem hala thrash metal sınırları içerisindeydi. Death metal kavramının dillendirilmediği dönemlerde çok başarılı bir thrash metal grubu olarak kabul gören Possessed gibi Death de kökünü ilk başta thrash metale dayamıştı. Dolayısıyla “Scream Bloody Gore”un tamamen gaz dolu, temposu pek değişmeyen, başladığı gibi bir biten albüm olması çok şaşırtmamalı. Death’in sonraki albümleriyle karşılaştırdığımızda o kadar düz bir yapı var ki ortada, insan grubun yaşadığı dönüşüme ve atladığı seviyeye hayret etmeden duramıyor.
Ancak Chuck’a haksızlık etmemek lazım. Albüm çıktığında sadece 20 yaşındaydı ve albümün yarısı o zamana kadar demo olarak kaydettiği 30′a yakın şarkının yeniden kaydından oluşuyordu, albüm prodüksiyonu beğenilmediği için ayrı dönemlerde iki kere kaydedilmişti falan filan, yaratılış süreci biraz problemliydi kısacası. Kaldı ki albüm için bir grup çalışması da demek doğru değil çünkü bütün gitar ve basları kendi çalan Chuck davulu da Death ile ilk ve son defa çalışmış Chris Reifert’e teslim etmişti (Not: Chris Reifert daha sonra bir başka kült death metal grubu Autopsy‘i kurdu). Dolayısıyla daha sonraki albümlerde sahip olacağı müziğe katkıda bulunup damgasını vuracak “aşırı yetenekli” grup elemanı lüksünden uzaktı Chuck, her şeyi tek başına üstlenmek durumundaydı. O dönemdeki görece amatör ve tecrübesiz hali de cabası.
Tabi bütün bunlar albümde güzel şarkılar yok demek anlamına gelmiyor, en basitinden Zombie Ritual gibi zamanında Death konserlerinde düzenli olarak çalınmış bir klasik var albümde. Ayrıca Chuck Schuldiner’ın hemen farkedilen kendine özgü vokal stili ve gitar rifleri de kendini hissettiriyor daha o dönemden. Ancak dediğim gibi, bariz biçimde “thrash metal gibi ama başka bir şey bu yaptığımız aslında” sorgulaması var albümde, dolayısıyla biraz doğum sancısı albümü bu. Chuck’ın “Gençtik, heyecanlıydık, yaptık bir hata” diye andığı ve bir daha kullanmadığı “gore” temalı şarkı sözleri de bunun güzel bir örneği zaten.
Netice itibariyle bir çok insanı etkilemiş, başlı başına bir alt türün oluşmasını sağlamış, müziğin sınırlarını sonuna kadar zorlamış Death gibi bir grup bile bir yerden başlamak zorundaydı. Dolayısıyla “Scream Bloody Gore” piyasaya çıkan her albümün öncekinden daha “gelişmiş” olduğu bu albümler dizisinin ilk ve dolayısıyla en zayıf halkası. Ancak 20 yaşında bir gencin neredeyse tek başına kotardığı bir albüm olarak başardıkları da fena değil hani.
Böylece Chuck, hiç yerinde saymayacak, eşi benzeri olmayacak ve tümü başkalarına yeni ufuklar açmakla geçecek bir kariyere de başlamış oldu. Bir sonraki albümle Chuck “Scream Bloody Gore”un thrash metal unsurlarını da geride bırakıp tümüyle death metal bir ürünle dönecek ve metal dünyasını şaşırtma yolculuğuna hız kesmeden devam edecekti.
Kadro Chuck Schuldiner: Vokal, gitar, bas
Chris Reifert: Davul
Şarkılar 1. Infernal Death
2. Zombie Ritual
3. Denial of Life
4. Sacrificial
5. Mutilation
6. Regurgitated Guts
7. Baptized in Blood
8. Torn to Pieces
9. Evil Dead
10. Scream Bloody Gore
bu albüm chuck’ın o kadar genç,toy ve amatör zamanında ortaya çıkmıştır ki; albüm sonrası röportajlarından birinde şöyle bir diyalog da bunu açıkça ortaya koyar:
WHAT WOULD YOU DO IF VINCE NEIL SHOULD VISIT – BY MISTAKE – A DEATH GIG?
I’d fuckin’ kick his ass and while he’s on the ground bleeding and crying I’d take a rancid smelly shit in his face and make him eat it!
hahahahaha.
daha sonra bu adam “kedili tişört”üyle çıkıp “death metalcileri öcü möcü zannedersiniz doğru, ama hayır gördüğünüz gibi ben bir hayvan sever olarak hiç de öyle değilim” vs diyecektir.
Her ne ve nasıl olursa olsun, çıktığı zamanlarda camiada “ananısle” tepkisi uyandıran, genelde belli sınırlar içerisinde kalmasına rağmen içinde belli kendine has özellikler olan klas bir albüm.
bu arada röportaj şeysi
Magazine: Metal Warriors / Germany
Article: Death is Aaaaaarrrrrrrggggghhhh!
Written by: Rüdiger Schmitz
Published: #3 late ’86
WHY DID YOU LEAVE SLAUGTHER, AND HOW DID YOU LIKE THE TIME WITH ‘EM?
Because I should never have dropped DEATH, DEATH is the only band for me. SLAUGTHER fuckin’ is pathetic, as people and as musicians. I think the bassist is a homosexual, seriously.
sanırım benim de bahsettiğim o kedili tişörtüyle verdiği röportajdaydı bu soru. yanında “endi larok”un olduğu ve röportajcının sarışın güzel bi kadın olduğu röportaj. diyoruz ve yarışmacımızı alkışlarla yerine alıyoruz.
şu yaşıma geldim karanlık atmosferiyle beni gerçekten ürküten iki albüm varsa birincisi mayhem – de mysteriis dom sathanas. ikincisi ise death – scream bloody goredur.
bu arada kritiği hiç beğenmedim. hem çok kısa, albümün derinine inen bilgiler yok, şarkılar hakkında hiçbir bilgi yok (bir zombie ritual konserlerde çalınıyor denmiş), ”serinin en zayıfı”, ”albüm kayıt edilirken çok sıkıntı bu yüzden böyle dandik bir albüm” havasında tamamen katılmadığım yazılarda var.
death albümleri karşılaştırılır mı yahu, hepsi birbirinden farklı ve birbirinden farklı güzellikleri var. mesela ben sıkıntılı ve öfkeli iken gidip TSOP ya da symbolic açmam, o an o albümler beni kesmez, o ruh halinde scream bloody gore ve leprosy gider. bunun gibi. death böyle grup ve scream bloody serinin en dandiği demenin hiç lüzumu da yok. bu albümü hakkıyla dinlemiş insan bunu yazmaz bana göre.
albümün hakkını vererek yazılmadığına ben de katılıyorum. en sevdiğim death şarkılarından bazıları bu albümdedir. bu albümü death in human sonrası müziğinin hatrına dinleyen değil, gerçekten seven biri yazmalıymış.
Chuck bu albümü death metal olarak görmüyordu, death metal diye yeni bir şey icat etmedim, bayrağı bir yerden alıp bir yere getirdim demişti diye hatırlıyorum
Kritikte “Tabii Chuck olağanüstü alçakgönüllü bir insan olduğundan, hayattayken bunu kabul etmedi hiçbir zaman” yazıyor da , o kısmı death metal diye tanımlanan müzikten hoşlanmadığından dolayı diyebiliriz aslında
“Yakın zamanda yazdığım “Symbolic” incelemesinde sitede 13 yıldır zaten var olan “Symbolic” incelemesine neden katılmak istediğimi anlatmıştım. DEATH benim özelim ve pasifagresif içerisinde hakkında iki kelâm etmediğim bir DEATH albümünün olmasını istemiyorum. DEATH’in sadece iki albümünü ben incelememiştim ve “Symbolic”in ardından şimdi de “Scream Bloody Gore”u yazarak nihayet bu duruma bir son veriyorum.”
@Cryosleep, Çok istersen görebilirsin. Her gece uyumadan önce bu dilekle yatarsan rüyanda görebilirsin. Nihayetinde rüyadeyken gerçek zannederiz. Belki de rüyalar gerçektir, kim bilir.
bu albüm chuck’ın o kadar genç,toy ve amatör zamanında ortaya çıkmıştır ki; albüm sonrası röportajlarından birinde şöyle bir diyalog da bunu açıkça ortaya koyar:
WHAT WOULD YOU DO IF VINCE NEIL SHOULD VISIT – BY MISTAKE – A DEATH GIG?
I’d fuckin’ kick his ass and while he’s on the ground bleeding and crying I’d take a rancid smelly shit in his face and make him eat it!
hahahahaha.
daha sonra bu adam “kedili tişört”üyle çıkıp “death metalcileri öcü möcü zannedersiniz doğru, ama hayır gördüğünüz gibi ben bir hayvan sever olarak hiç de öyle değilim” vs diyecektir.
Her ne ve nasıl olursa olsun, çıktığı zamanlarda camiada “ananısle” tepkisi uyandıran, genelde belli sınırlar içerisinde kalmasına rağmen içinde belli kendine has özellikler olan klas bir albüm.
bu arada röportaj şeysi
Magazine: Metal Warriors / Germany
Article: Death is Aaaaaarrrrrrrggggghhhh!
Written by: Rüdiger Schmitz
Published: #3 late ’86
http://www.emptywords.org/MetalWarriors_late_1986.htm
evil chuck geyiği de o zamanlarda çıkmış herhalde. yoksa biz hiçbi evil’lığını görmedik. :)
WHY DID YOU LEAVE SLAUGTHER, AND HOW DID YOU LIKE THE TIME WITH ‘EM?
Because I should never have dropped DEATH, DEATH is the only band for me. SLAUGTHER fuckin’ is pathetic, as people and as musicians. I think the bassist is a homosexual, seriously.
nasıl da kızgın, nasıl da zalım ropartaj’da.
evil chuck \m/
kedi muhabbetinde kaynağını bi türlü hatırlayamadığım, hep aklımda kalan bi röportajı var chuck’ın:
röportajcı: sizden önce çıkan grup sahneye getiriyor bir tane kediyi kesmeye başlıyor, ne yapardınız? (soru da nereden estiyse)
chuck: hemen sahneye fırlar hepsini sopalardım, inerken kediyi de alır götürürdüm tabi.
sanırım benim de bahsettiğim o kedili tişörtüyle verdiği röportajdaydı bu soru. yanında “endi larok”un olduğu ve röportajcının sarışın güzel bi kadın olduğu röportaj. diyoruz ve yarışmacımızı alkışlarla yerine alıyoruz.
o röportajda değilmiş o cevap.
bu arada: “işte o tişört“
decapitated head licking your cunt
sucking all the blood from your stump
intestinal guts taking their hold
leaving you dead, stiff and cold
heeuehue.
sacrifical ın giriş rifi dinlediğim en iyi death metal riflerinden.
şu yaşıma geldim karanlık atmosferiyle beni gerçekten ürküten iki albüm varsa birincisi mayhem – de mysteriis dom sathanas. ikincisi ise death – scream bloody goredur.
remastered versiyonu çok güzel. gözlerim yaşardı lan dinlerken.
28.05.2012
normal versiyonunu siktir edin. şiddetle tavsiye ediyorum remastered halini
bu arada kritiği hiç beğenmedim. hem çok kısa, albümün derinine inen bilgiler yok, şarkılar hakkında hiçbir bilgi yok (bir zombie ritual konserlerde çalınıyor denmiş), ”serinin en zayıfı”, ”albüm kayıt edilirken çok sıkıntı bu yüzden böyle dandik bir albüm” havasında tamamen katılmadığım yazılarda var.
death albümleri karşılaştırılır mı yahu, hepsi birbirinden farklı ve birbirinden farklı güzellikleri var. mesela ben sıkıntılı ve öfkeli iken gidip TSOP ya da symbolic açmam, o an o albümler beni kesmez, o ruh halinde scream bloody gore ve leprosy gider. bunun gibi. death böyle grup ve scream bloody serinin en dandiği demenin hiç lüzumu da yok. bu albümü hakkıyla dinlemiş insan bunu yazmaz bana göre.
albümün hakkını vererek yazılmadığına ben de katılıyorum. en sevdiğim death şarkılarından bazıları bu albümdedir. bu albümü death in human sonrası müziğinin hatrına dinleyen değil, gerçekten seven biri yazmalıymış.
Death’in en sevdiğim albümü sanırım bu. 180 bpm ile adrenalin pompalar. 9,5/10
Symbolic’te olduğu gibi bu incelemenin yayınlanma tarihini 2009′dan 2023′e kaydırmak da çok korkunç bir andı.
Chuck bu albümü death metal olarak görmüyordu, death metal diye yeni bir şey icat etmedim, bayrağı bir yerden alıp bir yere getirdim demişti diye hatırlıyorum
19.05.2023
Kritikte “Tabii Chuck olağanüstü alçakgönüllü bir insan olduğundan, hayattayken bunu kabul etmedi hiçbir zaman” yazıyor da , o kısmı death metal diye tanımlanan müzikten hoşlanmadığından dolayı diyebiliriz aslında
Peki niye zaten olan albümler yeniden yazılıyor o kadar albüm dururken? O zaman herkes sırayla yazabiliyor mu aynı albümlere?
20.05.2023
@Prayer, yazıda belirttim:
“Yakın zamanda yazdığım “Symbolic” incelemesinde sitede 13 yıldır zaten var olan “Symbolic” incelemesine neden katılmak istediğimi anlatmıştım. DEATH benim özelim ve pasifagresif içerisinde hakkında iki kelâm etmediğim bir DEATH albümünün olmasını istemiyorum. DEATH’in sadece iki albümünü ben incelememiştim ve “Symbolic”in ardından şimdi de “Scream Bloody Gore”u yazarak nihayet bu duruma bir son veriyorum.”
Sadece bu iki albüme özel bir durumdu.
Bu albümü her dinleyişimde hatırladığımdan daha iyi olduğunu fark ediyorum. Garip bir hissiyat.
Evil Dead favorim. 9/10
“Belki DEATH’i şimdiye dek iki kez İstanbul’da izlemiş olacaktık…”
Bu incelemeyi uzun zaman sonra ilk defa okuyorum. Bu cümlede yıkıldım.
02.07.2024
@Cryosleep, Çok istersen görebilirsin. Her gece uyumadan önce bu dilekle yatarsan rüyanda görebilirsin. Nihayetinde rüyadeyken gerçek zannederiz. Belki de rüyalar gerçektir, kim bilir.
Hastayım sana.