Pasifagresif’in 14 yıllık tarihinin en çok konuşulan albümlerinden birinin incelemesine hayırlısıyla başlıyorum.
Bu yazıyı yazmaya başlayana kadar albüm haberine 350’den fazla yorum gelmişti ve bu yorumların en büyük özelliği -tıpkı METALLICA’nın kariyeri gibi- dinleyici kitlesini bıçak gibi ikiye ayırmasıydı.
Bu bence çok iyi bir şey. Neden iyi bir şey? Çünkü 2008’deki “Death Magnetic” ve 2016’daki “Hardwired… to Self-Destruct”taki gibi ortaya karışık yorumlardansa bu denli uçlara ayrılan yorumların olması METALLICA’nın en azından üzerinde konuşmaya, düşünmeye değer bir iş yaptığını gösteriyor.
“Death Magnetic” için de “Hardwired… to Self-Destruct” için de kimse “yılın albümlerinden biri”, “grubun uzun zamandır yaptığı en iyi albüm”, “çıldırıyorum”, “çok büyüksün METALLICA” gibi yorumlar yapmamıştı. Aynı şekilde “rezalet”, “çöp” gibi yorumlar da gelmemişti. Çünkü o albümler artıları da eksileri de olan ve bence grubun diskografisi içerisinde çok da bir önem taşımayan işlerdi. İyiliğinden kötülüğünden bahsetmiyorum. Değerinden de bahsetmiyorum. Sadece diskografi içerisinde dönüm noktası olma işlevinden, ortaya bir tavır koyup koymamalarından bahsediyorum.
“72 Seasons” o tür bir albüm değil. Grubun çok net bazı kararlar aldığı, kendi kendini taklit etmektense -bence- son derece samimi davrandığı ve ortaya-
Neyse, bundan sonrasına birazdan gelelim.
Bu inceleme hayatımda yazdığım son METALLICA incelemesi mi, yoksa 2030-2031 gibi bir METALLICA albümüyle daha karşılaşacak mıyız bilmiyorum. Normalde metal tarihinin tartışmasız en büyük grubunun bunca yıl aradan sonra çıkardığı albüm için uzun, upuzun bir inceleme yazabilirim. Ancak bu sefer böyle yapmayacağım. Detaylara fazla inmeden ana fikre odaklanacağım. Çünkü METALLICA da bunu yapmamış. Evet albüm gayet uzun, ancak baktığımızda göreceğimiz üzere METALLICA “72 Seasons”da çok net bir duruş sergiliyor. Ne yapmak isteklerine çok net karar vermişler ve o kararı hiç taviz vermeden uygulamışlar. Bu sayede de bugüne kadar yapılmış, incelemesi en kolay METALLICA albümü ortaya çıkmış.
“72 Seasons” METALLICA’nın thrash kökleriyle, şunla bunla hiç uğraşmadığı ve İngilizcede “banger” denen türde şarkılarla doldurduğu son derece dinamik bir albüm. “Banger” gaza getiren, havaya sokan şarkılar için kullanılan bir terim ve “72 Seasons”ı dinledikçe her şarkıda aklıma gelen kelime bu oluyor. “You Must Burn!”e bakalım. Orta tempo, metal tarihinin en sert şarkılarından biri olan “Sad But True”nun groovy karakterini takip eden son derece basit ancak etkili bir şarkı. “Too Far Gone?”ın nakaratında tüm içini döken James’e, ana rifindeki “No Remorse” kokusuna bakalım. METALLICA tarihinin en uzun şarkısı olan kapanış parçası “Inamorata”nın akıcılığına bakalım. “If Darkness Had a Son”ın son 40 saniyesindeki “Cıg cıgıc cıgıc cıgıc cıgıc cıg” kısmındaki badass’liğe bakalım.
Bu noktada aklıma gelen ilk referanslardan biri METALLICA’dan aldığı ilham ve kattığı özgün dokunuşlarla dünyanın en önde gelen metal gruplarından biri hâline gelen VOLBEAT. VOLBEAT de şarkılarını bu “banger” karakterine oturtmayı seven bir grup ve “72 Seasons”daki kimi şarkıların hayli de büyük bölümlerine Michael Poulsen’in vokallerini koyarsak karşımızda bayağı bayağı VOLBEAT şarkıları olduğunu görebiliriz kanısındayım (“Too For Gone?” öyle güzel bir VOLBEAT şarkısı olur ki aklınız şaşar). İşte “72 Seasons”ın iyi olan tarafı bu. Konserde çalmalık, çabuk akla giren, fazla analiz yapmadan keyfini çıkarmalık şarkılar var albümde. Bunu düzlük, monotonluk, parlak fikir eksikliği, hatta bildiğin sıkıcılık olarak da görebilirsiniz (gören bir dolu insan var), ya da tam tersine son derece gaz, cayır cayır, taş gibi metal olarak da (gören bir dolu insan var).
Albümü dinleyen ve temasını da az çok bilen herkes METALLICA’nın bu albümde epey geçmişe, METALLICA kurulmadan da daha önceye gittiğini fark edecektir. Özellikle James Hetfield’ın geçmişiyle çok yakın bağları olan bu şarkılar, doğal olarak Hetfield’ın ilham kaynaklarını da yansıtmadan edemiyorlar. Albümde MOTÖRHEAD karakteri de var IRON MAIDEN da var. Çok yakın dostları olan CORROSION OF CONFORMITY de var, sludge dokunuşları da var, bluesy rifler de var ve hepsini bir araya koyup çalkalayınca ortaya gerçekten de konserlerde çalınsın, arabalarda dinlensin, çok da bir şey düşünmeden kafa sallansın diye yapılmış bir iş ortaya çıkıyor.
Burada akıllara elbette ki METALLICA’nın uzun şarkı yapmaktan bir türlü vazgeçememesi, Kirk’ün wah fetişi, Lars’ın dümdüz atakları, şunlar bunlar gelebilir. Ne var ki belki de artık tüm bunları bir MANOWAR gibi, bir JUDAS PRIEST gibi değerlendirmek lazım. MANOWAR’a “hep aynı şeyler” diye eleştiri getiriyor muyuz? Ya da imajından dolayı, Joey DeMaio’nun sahnedeki saçmalamalarından dolayı saldırıyor muyuz? Hayır, çünkü grubu öyle kabul ediyoruz. JUDAS PRIEST’i 45 yıl önce yaptığı şarkılara benzer şeyler yaptığı için suçluyor muyuz? Hatta daha da detaya ineyim, Dave Mustaine’in neredeyse her MEGADETH şarkısında aynı chromatic rif kalıbını kullanmasına isyan ediyor muyuz? Elbette hayır. Çünkü her grubun kendine özgü tarafları var ve özellikle belli bir yaştan sonra gruplar o damardan ilerlemeyi tercih ediyorlar. METALLICA’nın iyi ya da kötü bu alametifarikaları da hayatın doğal akışı içerisinde onlara ait olmuş, onlarla özdeşleşmiş, içlerine nüfuz etmiş şeyler. Bundan önceki 5-6 albümde bu konulardan ben de şikâyet etmiş, isyan etmiş olabilirim ama 2023 yılındayız, bu adamların yaş ortalaması 59 ve artık wah’ın şunun bunun bir konu olmasını anlamsız buluyorum. METALLICA yaklaşık 30 yıldır bu ve belli ki devam edeceklerse de böyle devam edecekler.
“72 Seasons”ın bir tavrı ve duruşu olduğuna ilişkin düşünceme döneyim. Bence METALLICA, hatta metal dinleyicilerinin bu albüme yönelik fikirleri; müziğe nasıl baktıklarına, çok sevdikleri bu müziği kafalarında nerede konumlandırdıklarına, hatta bir şeylerden zevk alma konusundaki yaklaşımlarına bağlı olarak şekillenecektir. Albümü çok seven insanların karakterlerine, mizaçlarına baktığımda ortak bir paydada buluştuklarını görüyorum. Benzer şekilde, albümü çok sert gömen dinleyicilerin de yine ortak bir mizaçta buluştuklarını gözlemliyorum. Bunu gerek PA kitlesi tarafından yapılan yüzlerce yorumdan, gerekse internette tarzını/tavrını bildiğim diğer insanlardan anlıyorum. Elbette ki “zevk almayı bilen bu albümü sever kardeşim” demiyorum, ancak “72 Seasons”dan zevk alanın ve albümü çok beğenenin neden beğendiğini de, hiç beğenmeyenin neden beğenmediğini de anlıyorum. Dahası, PA kitlesi gibi bir dinleyici grubu içerisinden bile albümü çok seveceğini düşündüğüm herkesin albümü çok sevdiğini, hiç sevmez diye düşündüğüm herkesin de istisnasız albümü sevmediğini görerek minik tahlillerimin isabetli oluşuyla sevindirik oluyorum.
Azıcık da METALLICA’yla olan geçmişimden bahsederek yavaştan toparlayayım.
Tabii ki çok göreceli bir yorum olacak ama benim için “72 Seasons” METALLICA’nın “Load”dan bu yana yaptığı dinlemesi en keyifli, can sıkıcı tarafları en az albümü. METALLICA’nın en büyük özelliği dinleyiciyi ayrıştırmak olduğundan bu yorumumu kabul edilemez bulan bir dolu insan da çıkacaktır, tabii katılanlar da çıkacaktır. “Bunun nesini beğenmiş olabilirsin?” diyen de, “yeterince övmemişsin” diyen de olacaktır. Her şeyi bir kenara ayırırsam, METALLICA hayatımda duyduğum ilk ve 1991’den bu yana dinlediğim tek metal grubu. 32 yıldır dinlediğim başka bir grup daha yok. Zamanında tüm odam onların posterleriyle kaplıydı, benim için müzik = METALLICA’ydı ve ailemden sonra hayatımdaki en önemli şeydi. Şu anda bu cümleyi bile METALLICA sayesinde okuyorsunuz. Dolayısıyla grubun dününü, bugününü, elemanların en sevdiği yemekten tutun da James’in hangi turnede hangi gitarını kullandığına, 1986 Teksas konserinde hangi şarkıların arasında seyirciye neler dediğine kadar her bir şeylerini avucumun içi gibi biliyorum. Tüm albümlerinin orijinal CD’si olmasını geçtim, 1980’lerin ortalarından bu yana 65 farklı konserlerinin bootleg konser kaydına, METALLICA için yapılmış 10’dan fazla tribute albüme vesaire sahip biri olarak bunları söylüyorum.
“72 Seasons” böyle bir dinleyiciye bile bu yorumları yaptırdığına göre demek ki METALLICA’yı en tepeye koymuş dinleyicilere dahi hitap eden, onları heyecanlandıran, anlık bir gaz veya hevesten çok daha fazlasını veren bir şeyler barındırıyor.
“Load” bence 9’luk bir albüm. “ReLoad”a 4 vermiş birisiyim. “St. Anger”a not vermeyi başaramadım. “Death Magnetic”e 7,5 ve “Hardwired… to Self-Destruct”a da 7 vermişliğim var. Grubun diskografisini, seksenlerde yaptıklarını ve “Metallica” albümünü de düşündüğümde “72 Seasons”a 8 vermeyi uygun görüyorum. Bence METALLICA şu günde, bu yaşta, böylesi bir diskografide yapabileceği en makul ve bir o kadar da etkileyici albümü yapmış. Pek çok şarkıda son derece akılda kalıcı bölümler var, James hayatının performanslarından birini sergilemiş ve bu 77 dakika boyunca canımı sıkan herhangi bir şeye de rastlamadım. Dolayısıyla tüm diskografiyi düşündüğümde, üstüne de “72 Seasons”ın tavrını ve grubun yapmak istediği şeyi yansıtış biçimini eklediğimde albümün son derece başarılı olduğu kanısındayım.
Benim için her şeyi başlatan, zamanında die-hard hayranı olduğum ve 32 yıldır dinlediğim bir gruptan bahsediyorum ve tüm bunları süzgeçten geçirdiğimde “72 Seasons”dan gayet memnunum.
Yıllar içinde olumlu olumsuz bir dolu şey yaşatsa da şu hayatta METALLICA diye bir şey olduğu için ve hayatımı değiştirdiği için çok mutluyum, mutlu olduğumun daha da fazlası, şanslıyım.
Bu satırların bir METALLICA albümü için yazdığım son satırlar olmaması dileğiyle, bu albümü daha da detaylı konuştuğumuz Agresif Musiki podcast’ini de dinleyebilirsiniz.
Kadro James Hetfield: Vokal, ritim gitar
Kirk Hammett: Lead gitar
Rob Trujillo: Bas
Lars Ulrich: Davul
Şarkılar 1. 72 Seasons
2. Shadows Follow
3. Screaming Suicide
4. Sleepwalk My Life Away
5. You Must Burn!
6. Lux Æterna
7. Crown of Barbed Wire
8. Chasing Light
9. If Darkness Had a Son
10. Too Far Gone?
11. Room of Mirrors
12. Inamorata
Metallica’nın ReLoad ve Lulu hariç hiçbi albümüne 8′den aşağı not vermem. Bu albüme kadar olan neredeyse bütün işlerini ezbere biliyorum, yıllarım bu adamların şarkılarını öğrenmekle geçti. Gel gör ki bu albümü dinlerken yüzüm ekşiyor. Olay tavırsa tavır 80′lerde yıllarca klip çekmemek mtv’ye çıkmamaktır. St. Anger’a hiç solo koymamak, rezalet prodüksiyonuyla, garip vokalleriyle yayınlamaktır, hatta ve hatta napsterdır. Albümü promo etmek için bütün şarkılara klip çekip bütün dünyada sinemalarda oynatmak çıkışını howard sternde jimmy kimmelda yapmak ernie ball ile sponsorlu anlaşma yapmak değildir. Metallica artık bana müzik grubundan çok şirket havası veriyor, bu albümün de ruhsuz geliyor. James Hetfield’ın vokalleri ve albümün ortasındaki nispeten farklı şeyler denedikleri bir iki şarkı dışında bana hiçbir şey ifade etmeyen bi albüm maalesef.
Çok garip şeyler hissettiğim bir albüm. İkinci albümünde Fade to Black yapmış davayı satmasıyla meşhur Metallica’nın kariyerinin son düzlüğünde hiç ballad bulunmayan bodoslama Thrash-NWOBHM arası bir albüm çıkarması olumlu ya da olumsuz anlam fark etmeksizin çok acayip.
Nakarat, akılda kalma çabası zerre gütmeyen bir albüm tamamen James Hetfield’ın rifflerine güvenmemiz gerekiyor. Hardwired bunun tam aksine verse-chorus mantığına çok önem veren bi albümdü. İki albümü da müzik olarak birbirinden aşırı üstün göremiyorum ama galiba hangisinin daha iyi bir tercih olduğunu zaman gösterecek.
@Opethsevenbiri, 80 Dakika çıkmış bir albüme filler diyemezsin, sonuçta albümü 40 dakika gibi standart bir süreye çıkarmaya çalışmıyorlar. Olsa olsa kötü parçadır, böyle denebilir.
@Koralp, aynen katılıyorum, zamanında Metallica boklamak “cool”du o zaman bu albümü deli gibi öven kitle Metallica’ya sövüyordu, şimdi Metallica övmek popüler oldu aynı kitle şimdi bu albüme” müthiş, harika, süper” diyorlar. Eninim bu albümü ovenlerin %99u albümü bir kere bile baştan sona dinlememiştir.
Albüm gerçekten iyi, fakat lars ve kirk yüzünden albümün vuruculuğu ve etkisi eksik kalmış durumda. Davul tonları, partisyonları yüzünden albüme, şarkılara konsantre olmak zorlaşıyor. Bazı şarkılar da uzun süre olmasının etkisi de var.
9 hatta 10′luk bir albüm olabilecekken, 7-8 lik bir albüm olmuş.
Bence death magnetic çok sert bir sounda sahip bir albümdu 72 seasons hem bazı şarkılar ağır hemde kayıt kalitesi düşük gibi me geldi davullar çok geri planda kalmış
Ben zaten önceki yorumumumda 7,5-8 puan vermiştim şahsi görüşüm olarak.ilk başta albümün çok uzun oluşunun beni korkutması bir süre sonra yerini başka duygulara bıraktı. Cool, gaz verici olması artı yönleri. Bence ellerinden geleni yapmışlar.Eğer bir 8 sene daha beklerlerse yaşlarından dolayı verimleri düşebilir.Tabi nihayetinde sanat icra ediyorlar. Adamlara daha sık albüm çıkar diyemezsin.Umarım kalan zamanda daha fazla Metallica parçası dinleriz.
canavar gibi album. 9/10. load sonrası yaptıkları en iyi iş. metallica tarihinin produksiyonu en iyi albumu.iyi bir kulaklık veya ses sistemi ile dinlediğinzde en az 2 puan daha artıyor albumun kalitesi. hele hele james’in vokalleri nedir öyle !!! her tarzdan söylemiş hepsinde de hakkını vermiş babam benim.crown of barbed wire dışında sıradan bir şarkı oldugunu düşünmüyorum. shadows follow ve you must burn favorilerim oldu. Şarkı şarkı puanlamam da şu şekilde.
72 Seasons-9
Shadows Follow – 10
Screaming Suicide – 8
Sleepwalk My Life Away- 8
You Must Burn – 10
Lux Aeterna – 9
Crown of a Barbed Wire – 7
Chasing Light – 8
If darkness had a son – 9
Too Far Gone – 9
Room of Mirrors – 8
Inomorata – 8
Muhteşem kritik olmuş Ahmet abi eline sağlık. Kritiği okurken ara sıra “bunu ben mi yazdım lan?” tribine girdim. Albümle ilgili söylediğin her şeye sonuna kadar katılıyorum.
“PA kitlesi gibi bir dinleyici grubu içerisinden bile albümü çok seveceğini düşündüğüm herkesin albümü çok sevdiğini, hiç sevmez diye düşündüğüm herkesin de istisnasız albümü sevmediğini görerek minik tahlillerimin isabetli oluşuyla sevindirik oluyorum.
Çok doğru. MBTI testlerini yakmaları lazım, yerine 72 Seasons’ı dinletsinler. Araştırmacı kişilikler (P: Prospecting) albümü çok severken, planlayıcı kişilikler (J: Judging) nefret ediyor. İnanmayan bakabilir (değer ortalardaysa istisnalar çıkabilir ama uçlarda mümkün değil).
@Raddor, Ben de tipik INTPyim ama ilk 4 albüm dahil sevemedim Metallica müziğini. Grubu (üyelerini, tavrını vs) epey seviyorum ama; belki o konuda belirleyici olabilir P olmak.
@Rust in Peace, @12ParmakBağırsağı, tüh yanıldım o zaman. Sizin prospect’lerinize uymamış deyip sıvışayım.
Hani ağustos böceği ve karınca hikayesi vardır ya. Ağustos böceği tam prospecting’dir, anı yaşar, eğlenir, takmaz. Rock ‘n’ roll’dur. Karınca ise judging’dir. Her şeyi irdeleyen bir yaşam tarzı vardır ve günün sonunda bu karınca pezevengi kazanır. Sıcak evinde oturur bi de ağustos reyizi almaz eve. İki odun bile vermez, üstüne yargılar, bir tekme de o koyar.
İşte ağustos böceği gibi olanlar bu albümü sever, karıncalar sevmez diye düşündüm ben de. Ağustos böceği zaten yarraa yemiştir. Şişenin yarısı boş viski verdiler diye onu dökmez, direkt kafaya diker.
Bu prospecting kafayla 72 Seasons’a bakınca; ben de albüme mükemmel demiyorum. Denize düşse belki en son bunu kurtarırım. Magnetic’i önce çıkarırım kesinlikle. Ama itin götüne sokulacak bir eser olduğunu düşünmediğimden, hoş anlar barındırdığından ve grubu çok sevdiğimden ben bu albümü yedim abi. Afiyetle gömdüm.
@Raddor, hayatımı ağustos böceği gibi yaşıyorum. Zor oluyor tabii ama karınca gibi aptal orospu çocuğu olacağıma cebimdeki bütün parayı alkole ve karıma yediriyorum. Kış gelince sarılıp uyuyup ısınıyorum, karımın yemeklerini yiyorum. Karınca da yarramı yesin.
Bu arada bu Survivor denen programın asıl çıkış noktası bu kişilik testlerindeki 16 farklı kişilik tipinin aynı adaya bırakılıp hepsinin gözlemlenmesi. Bu açıdan bakınca ilgi çekici bir konsept ama tabii acurun programı çok sikko.
Eskiden Metallica sevmek suçtu, şimdi de beğenmeyince dallama yorumlara maruz kalınıyor. Bunu yaparken de başka gruplara laf sokuluyor. Ama Metallica da o gruplara albümünde saygı gösterisinde bulunuyor, ayrı mesele. Fanların (ya da haterların, ama bu mecrada yok en azından bunlar) maymunluğundan gruba objektif yorum yapamıyoruz.
Albümü dinliyorum çıktığından beri, bugün de açtım dinledim. Sonra Forza Horizon 5′in arkasında iki tur çevirdim (ki kamyoncu müziği karakteri kendini daha da gösteriyor ahah). Fikrim değişmedi. Yer yer gaza gelip önümdeki arabaları ziüv ziüv diye sollarken yer yer de bitsin artık diye iç geçiriyordum. St. Anger’dan beri dinlenebilir tek albümlerini, eğer sonsa da giderayak kulaklarda tatlı bir iz bırakacak son albümlerini çıkarmışlar.
Dinlenebilir olması mükemmel olduğunu göstermiyor, aksine 25 senedir yarrak gibi işler yaptığını gösteriyor aslında. St. Anger yerine falan şu albüm gibi albümler yapsalar, bu tarzdan devam etseler Metallica daha da büyük bir grup olabilirdi. Piyasaya oynamayı sevdikleri için (Lars sevdiği için) yok köklere dönelim, yok sertleşelim, thrash olalım diye 3 tane garabet çıkardılar. Oysa artık onların kanında bu tarz daha heavy, daha güneyli, daha kamyoncu bir müzik akıyordu. Şu albümde de görüyoruz ki sert bir Load yapınca işler daha yolunda gidiyormuş.
Benim gözümde albüm daha sert bir Load/Reload. Yer yer gayet thrash bir albüm, yer yer de hard ve heavy falan. Türünü sikeyim Metallica’ya bir şey olmasın. Ahmet Abi Too Far Gone (nakaratı hariç siyah albümden akmış gelmiş bir şarkı) demiş ama bence Crown of Barbed Wire da direkt Volbeat şarkısı. You Must Burn de bariz bir Black Sabbath güzellemesi. Gitar tonu bile son albümlerinden fırlamış. Room of Mirrors, Too far Gone gibi şarkılarda Iron Maiden melodikliği yakalıyoruz falan. Ordan burdan tatlar bulabiliyoruz yani. Son şarkı da gerek solosuyla gerek ortasındaki hi-hatiyle The Outlaw Torn 2 olmuş.
Şarkıları siken kişi tabii ki Lars. Kirk’ün soloları bile bana batmıyor ama bu beceriksiz adam kulak sikiyor yeminle. Şu albümde törpülemişler artık ama bir ölçüyü alıp tekrar tekrar çalma, sonra ölçünün yarısını birkaç kez daha tekrarlama, sonra da 4 vuruşla falan sekansı bitirme illetinden yine de tam kurtulamamışlar. Siz alamet-i farika dersiniz ben Metallica’nın partisyonlar arası geçiş için kullandığı kanser yapı derim. Hadi zaten bunu yapıp şarkıları bayıcı olacak şekilde uzatıyorlar, kabul ettik artık da bu Lars denen adam bu sekansları daha dinlenebilir kılacak bir sürü trick yaratabilecekken niye sadece tek düze bir tek şeye vuruyor amına koyim? Bunun vizyonsuzluk dışında bir açıklaması yok yahu. Yaşlanmış da istediğini yapıyormuş da tavırmış da bilmem ne. Değil işte, bu herif kötürüm, bu herif yetersiz, bu herif beceriksiz. Lars olmasaydı Metallica’nın son 25 senesi çiçek gibi olurdu amına koyim ben de bunu iddia ediyorum. Gelmişler son bir iki albümlerine, ben de kabul ettim bi cacık olmayacağından ama her şarkı başında, her nakarat sonunda ve her şarkı bitişinde ‘sikeyim senin çalacağın davulu’ demekten de alıkoyamıyorum kendimi.
Albümün bir diğer kanseri de akıp giden şarkıları 4 adet metronom vuruşuyla sik gibi kesmek. Yukardaki kanserle de ilişkili bir şey ama melodileri, nakaratları, riffleri baltalayan bir şey. Partisyonları birbirine bağlamayı becerememekten kaynaklı bunlar hep. Bir de Lars galiba ‘abi bana zil boğacak yer yazalım bol bol, konserde iyi oluyor’ diye baskı yapıyor galiba.
Bazı eleştirilerin aksine akılda kalıcılık sorunu olduğunu sanmıyorum. Her şarkının kendi karakteri var. Nakaratı zayıf şarkılarda bile güçlü verse kısımlar var. Şu albümden konserde çalınsa ortamı sikip atacak şarkı sayısı bir ikidir belki. Bundan önceki üç albümü düşünürsek bu muazzam bir başarı. Diğer yandan Metallica bu dedirtecek bir sound var mı ortada ona da emin değilim. Yukarda da dediğim gibi oraya buraya çekiyor şarkılar sürekli. ‘Metallica bu’ dedirten çoğu an bahsettiğim kanserleşmiş doldurmalar ve Lars’ın davul çalamaması. Belki St. Anger yerine bu çıkmış olsaydı her şey daha bir oturmuş olurdu.
Böyleyken böyle. Metallica hakkında olumlu şeyler düşünebilmek, uzun uzun yazmak, bunca seneden sonra, iyi oldu.
net vasat bir albüm çünkü metallica vasat kimlikli bir müzik yapıyor bu tarzı 90da öldürdüler metal artık böyle bir şey değil. ha saygı duyulur orası ayrı konu
”Bunu ben mi yazdım” hissine ben de kapıldım. Eline sağlık abi.
2023 Metallica’sına dair beklentim bundan daha aşağıdaydı aslında. Beklentiyi başta düşük tutup sonra bütün teklileri beğenince tam olarak doğru beklentiyi oluşturmuşum ki bir gram hayal kırıklığı veya şaşırma yaşamadım. 4 gün önce ne bekliyorsam onu buldum. Beğenmeyen kesime bir lafım yok ancak hala daha yeni bir Metallica albümüne karşı doğru beklentiyi oluşturamayan insanların var olduğunu görüp şaşırıyorum. Lafım buradaki kimseye değil, daha çok sosyal medyada gördüklerime.
Daha önce de dediğim gibi -en azından benim gözümde- siki taşağı yayıp istediğini yapabilecek serbestliğe sahip yegane grup Metallica. Zaten Raddor’un da sürekli dillendirdiği gibi albümün en güzel yanı bu serbestlik bence de. Bangır bangır ne istiyorlarsa yapmışlar, beni direkt kendine çekti. Hangi şarkıyı açsam kesin eğleniyorum. Daha ne isteyeyim… (daha güzel sololar?)
3 gündür sürekli dinleyesim geliyor, evde kız arkadaşıma bakıp ”keep me inside, my name is suicide” diye geziyorum. Akılda kalıcılıkla alakalı negatif yorumlar gördüm ama bence tam tersine bütün şarkılar gayet akılda kalıcı. Albümün süresinden ötürü akılda kalıcılıkta sıkıntı yaşanıyor olabilir ama tek tek bestelere bakınca hiçbirinde öyle bir problem yok bence. Şimdiden çoğu melodiye anlık eşlik edebilecek aşinalığa geldim ki 6-7 kez anca dinleyebildim albümü. Single’ları da dinleyip kenara koymuştum zaten.
Sonuç olarak çok mutluyum. Müzik dinlemekten ciddi soğuduğum bir dönemde vakit bulsam da dinlesem der oldum. Metal dinlememin orijinini temsil eden grup yıllar sonra müzikten kopmaya başladığım dönemde yine beni kurtarıyor. O yüzden iyi ki Metallica var.
46 yaşında, müzik dinlemeye orta bir de dire straits,Queen gibi gruplarla başlamış daha sonra ïron Maiden’i keşfetmiş Manowar’la devam etmiş ve tabi ki o dönem okulda “Metallica”cımısın tarzı saçmalıklara maruz kalmış,daha sonra eline gitar almış ve o zamandan beri gitar çalan biri olarak albümü gayet beğendim. Albümün içine girmek zor değil ama şarkı trafiklerine alışmak biraz zaman alıyor. Genellikle çabuk beğenilen şarkılardan çabuk bıkılır yada tersidir bu noktada şarkılar dinledikçe açılıyor gibi.1 kaset için 1 hafta para biriktirip o albümü 1 ay boyunca dinlediğim (yokluk işte) ve bize piyasada bulunmayan kasetleri edinme imkanı sağlayan Eloy’un dönemlerini yaşarken eşlik eden, türü dünyaya tanıtan bir grubun günde yüzlerce albümün çıktığı ve hepsine ulaşılabilinen bu dönemde hala dinlenilebilir birşeyler yapması,buna niyet etmesi bence muazzam bir olay. İyi varsın Metallica.
Maalesef kötü. Yeni bir şeyler denemek istemeleri ne kadar takdir edilesiyle, bu yeni şeyleri hala eski bilindik ve ticari kafayla yapmaları bir o kadar üzücü. Volbeat bir Metallica taklidiyken, Metallica’nın Volbeat’i taklit etmesi neden iştah kabartsın, anlayamıyorum. Şarkıların bu kadar uzun ve bu kadar vasat soundlu olmasına ne gerek vardı cidden?
Metalika metal müziğin en büyük grubu değil, öncelikle bu yanlışı düzeltelim. “Metallica metal müziğin en popüler grubu.” Bu tartışılmaz gerçek ama en büyük tartışılır kimi iron maiden der kimi judas der kimi accept der kimi motorhead der kimi metalika der.
Konuya dönecek olursak albüm güzel fena değil güzel dinleniyor, böyle etliye sütlüye karışmadan dümdüz load ile 91 albümünün karışımı gibi. Thrash kesinlikle değil heavy de değil düz metal denilebilinecek birsey varsa o işte aynı load ve 91 albümü gibi. He şimdi gelelim acı gerçeğe metalikayı metal camiası ilk 4 albüm için seviyor dünya ise master of puppets şarkısı ve diğer albümleri için seviyor. Demiyorum ki metalciler diğer albümlerini beğenmiyor sadece sıcak bakmıyorlar.
Birde metalika en popüler olduğu için ön yargı ile bakan çok, popçuları ve diğerlerini ayiraraktan, metalcore/deathcore/numetal/alt. metal/grove/stoner tarafından bakan bu albümü çok sever kanaatimce, thrash/heavy/power/death/black tarafından bakanlardan da karmaşa var çoğu ilk 4 albüm gibi albüm beklerken cogusu metalika mi salla ya diyip geçiyor.
Özetle benim notum 10 üzerinden 6. Güzel dinleniyor
@Onur, “en büyük değil en popüler” diyerek Metallica’yı değersizleştirmeye çalışmanın anlamsız olduğunu düşünüyorum.
Bir grup kendi türünün:
En çok albüm satan
En çok dinlenen
En fazla hayranı olan
En çok konser bileti satan
En çok konser veren birkaç grubundan biri
En çok tişört satan
Popüler kültürde en çok yer etmiş
Kendi türlerinin en büyük grupları tarafından en büyük ilham kaynağı olarak gösterilen
grubuysa o türün en büyük grubudur. Hepsine saygımız var ama Accept falan, rica ederim…
En popüler olmak sanki muazzam bir başarı değilmiş ve 32 yıldır bunu sürdürebilmek sanki sadece davayı satarak başarılmış gibi konuşmayalım arkadaşlar.
Kişisel beğeniler değil burada konu. Tüm istatistiklerde zirvedeysen en büyüksündür.
@Ahmet Saraçoğlu, Kesinlikle en büyük grup. Hatta sadece metal değil, tüm müzik türleri içerisinde yaşayan en büyük grup bence. Yalnız benim yazının başlığına küçük bir itirazım var. Metal müzik Metallica olmasaydı da olurdu, Metallica olmasaydı da metal dinlerdik, Metallica olmasaydı da bu satırları okurduk. Belki Metallica ile daha büyük kitlelere yayıldı. Bunu kabul ediyorum. Ancak tüm metal müzik kültürünü ve türünü bir gruba bağlamak diğer gruplara haksızlık gibi geliyor bana. Misal ben mesela belki dinlediğim ilk 50 metal müzik grubundan biri Metallica değildi. Metallica’yı adam akıllı metal müzik maceramın 2. senesinde dinleyebildim. 70′lerin başından beri tonla grup var oldu. NWOBHVM grupları, Judass, Sabbath, Venom vs. Metallica’dan önce var oldu.
@deadhouse, ben başlığı Ahmet’in kişisel metal macerasıyla ilgili algıladım. Metallica olmasaydı Ahmet metal müzikle tanışmayabilir, siteyi kurmayabilirdi gibi.
’90′larda “Metallica tekrar thrash metal albümü yapacakmış” diye bir muhabbet dönerdi. Neredeyse kimse bunun olabileceğine inanmasa da, Napster sonrası taşlar yerinden oynadı ve “Death Magnetic” ile bu enteresan olaya tanık olma şansına eriştik. Hiç değilse nostaljik bir deneyimdi. Özellikle “All Nightmare Long”u bayağı sevmiştim. Lakin konunun müzikal tarzla pek bir alakası yok.
Günümüzde Metallica tarz olarak ne isterse onu yapabilme serbestisine sahip ve aslına bakılırsa sorunun temel unsurlarından biri bu. “Death Magnetic” ile beraber Lars rock müziğin zirvesine yürüme hedefinin nesnel koşullar gereği artık mümkün olmadığını gördü. Kılı kırk yarmalarına gerek kalmamıştı. Düşünürseniz, aslında ticari sonuç anlamında nasıl bir albüm yaptıklarının neredeyse hiçbir önemi olmadığını görürsünüz. Sonuçta kapakta o logonun varlığı yeterli olacak. Metallica bu noktadan sonra ne uzayacak, ne de kısalacak.
“Hardwired… to Self-Destruct”ta bu gevşeklik fazlasıyla göze batıyordu. Stüdyo provasını andıran, albüm olarak ciddiye alınması kolay olmayan bir işti, ama yine de içinde keyifli anlar barındırıyordu. Bu son albümdeyse ben şöyle bir tabloyla karşılaştım: Gene kendilerine telkinde bulunacak etkin bir “dış gözün” (prodüktör) varlığı reddedilmiş, kimse “Abi biz bunu niye bu kadar uzattık, bir 20-30 dakika kessek iyi olur aslında” diyememiş ve gençlik ateşini yansıtacak primitif bir albüm yapma amacı yapay zeka elinden çıkmış gibi gayet mekanik tınlayan basit bestelerle iğdiş edilmiş. Ben bu noktada salak yerine konulduğumuzu düşünüyorum. Nasıl olsa dünyanın en büyük metal grubusunuz. Metal dinleyen hemen hemen herkes sizinle duygusal bir bağa sahip. Ortaya koyduğunuz albümün o güzel günleri sadece ucundan andırması, farklı denemelere girilmemesi potansiyel kitlenin en az yarısını kazanmanız için yeterli. 2023′te eskiyi andıran bir şeyler dinledik Metallica’dan, daha ne istiyoruz, değil mi? Ben işte tam tersini görüyorum. Dandik dandik rifleri özensizce arka arkaya dizmişler, doğru düzgün tek bir nakarat yazamamışlar, Kirk’e muhtemelen “Sen de şu sololarını tamamla artık” denmiş ve o da birkaç güne kaydedip kurtulmuş o dertten… Ben buna saygı duymam. Dünyanın en büyük metal grubu da olsan, o “dağları” kendin yaratmış da olsan yaptığın işe saygı göstermen gerekir.
@Emre Görür, Yılların getirdiği zenginlik, kendini kanıtlamışlık ve bunun daha fazlasına ihtiyaç duymama konforu; yaşlılık gibi bir gerçekle birleştiğinde bu durumun bütünü sanatsal dürtüye genel olarak en büyük darbeyi vurabilecek mantaliteleri yaratabiliyor. Metallica ölçeğinde bu konumda bulunan çok az grup var. Örneğin son Iron Maiden albümü “Senjutsu”nun incelemesini sen yazmıştın sitede ve grubun yeniden birleşmesi sonrası en kötü albümü olarak nitelemiştin. Ama Mainden’ın bu durumunu Steve Harris üzerinden açıkladığın “şef kültürü” olgusuyla açıklamıştın. Fakat bana kalırsa Maiden, geldiği nihai noktada Metallica’nın şu anki durumundan farklı bir yerde değildi. Maiden dinlemenin heyecanını çoktan kaybetmesi (en azından benim için), senin bu yorumunda Metallica için açıkladığın gerekçelerden hiç farklı değildi. Maiden’ın şarkıları çok mu kısa sürelerde sanki?
Yazdığın yorumun son 5-6 satırında, durumun neden böyle olduğunu anlamak için bu son albümleri çıkaran adamların artık “Disposable Heroes”, “Dyers Eve” gibi şarkılar yazan adamlar olmadığını hatırlamak aslında yeterliydi. Metallica’nın istediğini yapabilme serbestisine sahip olmasını sanki Death Magnetic sonrası meydana gelen bir durum gibi açıklamışsın ama bu vaziyet esasen “Black Albüm” ile başladı bile. O dönemki thrash gruplarının kaçı, öncesinde “…and Justice For All” gibi bir albüm yapmışken sonrasında dinlediği Mötley Crue’nun “Dr. Feelgood” albümünün etkisiyle Bob Rock gibi biriyle çalışmaya karar verebilecek özgürlüğe sahipti sence, hayran tepkisi bakımından özellikle? “Prodüktörlerini dinleseler her şey daha güzel” olacak gibi bir mantalite ile düzeltilebilecek bir durum değil Metallica’nın vaziyeti. Zamanın, Metallica gibi bir grup üzerinde yarattığı doğal bir tahribat olarak görüyorum ben bunu.
Ayrıca ben salak yerine konduğumuzu değil, adamların; yaşadıkları bu son demlerinde cidden içlerinden geldiği gibi davrandığını düşünüyorum. Sonuçlarını beğenip beğenmemek ayrı bir tartışma konusu. Ama salak yerine konmak, en basitinden Opeth’in kendi geçmişi üzerinden hayranlarına yaşattığı şeydir, Mikael’in sırf o kafadan çıktı diye geçmişteki albümlerine bok atmasıdır misal. Esas salak yerine koymak, dinleyicisiyle dalga geçmek böyle olur. Metallica hiçbir zaman yarattığı mirasın beklentilerini reddetmeye çalışan bir grup olmadı. Daha ziyade, “sizi anlıyorum, ama biz artık buyuz” dedi ve öyle devam etti. Arada da eski günlerinden işlerine referanslar vererek geçmiş beklentilerini her albümünde minimal düzeyde de olsa yansıtmaya çalıştı. Ben buna saygı duyarım. Her şeylerinden yüzde yüz memnun muyum şu an, tabii ki hayır. Ama saygı duyarım.
@Emir, ben Maiden’da Bruce ile Adrian’ın hala yaratıcı dinamizmlerini korudukları kanısındayım. Bunun ne kadar doğru olduğunu Bruce’un solo albümü çıkınca göreceğiz.
Lars/James ile Steve çok farklı yönetici profilleri tabii. Metallica ticari olarak artık sonuç alamayacağı için kafasına göre takılıyor, Steve ise grubun kendi çizgisinden sapmaması derdinde. Ortak noktaları olduğu konusunda haklısın. Bir grupta prodüktörler Lars/James, diğerinde Steve. Şöyle bir paralel evren hayal edelim: Andy Sneap, Priest’e hiç bulaşmamış olsun, Metallica ile Maiden’ın prodüktörlüğünü yapsın. Ne çıkar karşımıza? Bu durumda muhtemelen Priest, Redeemer of Souls örneğindeki gibi bocalıyor olur, diğer iki isimse gayet eli yüzü düzgün işlere imza atar. Yani o pozisyondaki insanlar için iyi albüm yapmak hiç de zor bir şey değil. Egolarını yenip yaptıkları işe saygı göstermeleri yeter.
İfade etmeye çalıştığım şey istediğini yapabilme serbestisine sahip olmaktan biraz farklı. Metallica elemanları ’91′de rock müziğin genel dönüşümüne gayet başarılı bir şekilde uyum sağladılar ve “Death Magnetic”e kadar trend değişimlerine göre pozisyonlarını belirlediler. “St. Anger” tam nu metalin zirve yıllarında yayınlanıyor mesela. “Death Magnetic” “piyasa öldü, madem öyle kafamıza göre takılalım” dönemini başlattı. Nu metal Metallica’nın ölçeğini büyütebileceği son trend idi. Metallica metalcore’la, deathcore’la falan uğraşmaz. Onun cüssesine göre ufak trendler. Bunu söylemeye çalışmıştım aslında.
Ben de tam tersi Mikael’in “benim progresif death metal için yaratıcılığım tükendi, kendi kendimi taklit etmektense içimden gelen müziği yaparım” tavrına acayip saygı duyuyorum.
@Emre Görür, mikael’in tavrı prog death için yaratıcılığı biterken zamanında yaptığı işler için de kötü konuşması. Adam özellikle ilk 3 albüme öcü gözüyle bakıyor. Kendisini progdeath dönemleri için seven ve hala daha o albümlerin yüzü suyu hürmetine takip edip konserlerine gelen dinleyicisine saygısızlık ediyor. Yoksa “death metal dinlemiyorum, o konuda yaratıcılığım bitti” demesinde bir sıkıntı yok bence de.
@Yiğit, Kesinlikle. Opeth’i Opeth yapan albümleri yok sayıyor. Kendini var eden eserlerine saygısı olmayan adama kimse saygı duymaz. Heritage’den itibaren yaptığı tüm albümleri topla Still Life’ın Morningrise’ın yarısı etmez.
@Yiğit, Bu ve aşağıdaki yoruma istinaden merakımdan soruyorum, tam olarak hangi röportajda eski albümler hakkında kötü konuşuyor acaba? Veya Opeth’i Opeth yapan albümleri ne zaman yok saydı?
Akerfeldt’i ve röportajlarını yakından takip eden biri olarak hiç böyle bir demeç veya tavrına denk gelmedim de merak ettim açıkçası. Kaçırmış olabilirim ama bu da yüksek bir ihtimal.
Merak ettim gerçekten zira 3.5 yıl önce tam olarak bu 2 yoruma epey zıt açıklamalarda bulunmuş:
Opeth’in o boktan taklit 70′ler prog rockını doğru düzgün dinleyen de yok. Spotify’da Opeth’in aylık dinleyicisi 758.688 şuan. Unutulan bir grup olan Type O Negative bile aylık 1.298.109 dinleyicisi var
@In White, dünyada bir yerlerde goth kızlar var olduğu sürece Type O Negative unutulmaz. Grubun aşırı popüler 5-10 tane şarkısı var, dinlenme sayılarını onlar omuzluyordur diye tahmin ediyorum.
@şeyh hulud, Hocam “aşırı popüler” tanımına pek katılmıyorum, Örneğin I Dont Wanna Be Me aşırı popüler şarkı ise, Fear of the dark veya Master of puppets’a çok ayrı bir popülerlik tanımı gerek
Albümün tek bir kısmından bile keyif almadım. İşkence gibi birbirinin yandan yemişi 12 şarkı bitmek de bilmiyor aq. Volbeat’in son albümünü açtım şıkır şıkır, kendime geldim.
Lars dedem, bak o hi-hatin altında pedal var. Ona basıyon üstteki zil aşağı iniyor, çekiyon eski haline dönüyor. He bir de sağ taraflarında bir tane daha zil var ride deniyor, böyle tin tin ses veriyor ona da vur arada oldu mu? Dedem ya 10 numara albümün içine sıçmasan olmuyor.
8/10, ne eksik ne fazla.
Albümü lansmanda dinlerken bir an için Hardwired’ın daha iyi olduğunu düşünmüştüm. Günün sonunda kararım değişmişti neyse ki. Memnun eden tarafları var memnun etmeyen de. Detaylı yazmak istemiyorum şimdilik, kritikte gayet güzel bahsedilmiş. Kimse bir masterpiece beklemiyordu. Beklenen şey albümün ”Metallica” olmasıydı ve bu albüm tam bir ”Metallica”.
Cok vasat album. Ama sunu bir kere daha kesin olarak anladim ki Death Magnetic gercekten And Justice For All sonrasi cikardiklari en iyi isti. Metallica’nin mid-tempo hard rock olayini sevmiyorum, bir onceki album de o yuzden bir kac sarki haric benim icin yok hukmunde.
Youtube’da Dave Lombardo ve Joey Jordison ile olan bir konser var. Sadece suradaki Creeping Death’in bile ciktigi noktayi gorunce Lars denen kazmaya lanet etmemek mumkun degil. Metallica cok cok cok daha iyi bir grup olabilirdi, belki Metallica olamazlardi ama cok daha iyi bir grup olurlardi. Ayni sey Kirk icin de kismen gecerli, ozellikle su albumde attigi sololarin izahi yok.
@Godless Killing Machine, Death Magnetic bence 25 yıldır eli yüzü düzgün tek iş. Ancak onda da power rif ve sıkıntılı prodüksiyon olayı var. O hızlı rifler kulak kanatmasa, düzgün bir prodüksiyon olsa Death Magnetic gerçekten de çok iyi bir albüm olabilirdi. Besteler iyi, şarkılar hem kendi arasında hem kendi içinde kompleks bir yapıya sahip. Ama o kulak kanatan rifler ahh ahh. O albümde Kirk de iyi iş çıkarmıştı. Lars da eh işte. 9′luk albüm olacakken 15 senedir 6,5′luk albüm mü 7.5′luk mu diye düşünüyorum hala karar veremedim. Çok dengesiz bir albüm.
@deadhouse, 72 Seasons’ın en eli yüzü düzgün ve akılda kalıcı şarkılarından If Darkness Had a Son’ı Death Magnetic’e koy, albümün en zayıf şarkısı olur, baya sırıtır bu ne lan der geçersin dinlerken. Başka bir şey demeye gerek yok bence. Death Magnetic bütün problemlerini göz ardı etmeye yetecek kadar iyi bi albüm.
Metal müzikle tanışmamı sağlayan (Fuel ilk dinlediğim farkıydı) ve uzun bir dönem tek dinlediğim gruptu Metallica. Geçen çeyrek asırdan sonra aynı gün Overkill ile yeni albümleri çıkıyor. Ve ben gönül rahatlığı ile Overkill-Scorched > Metallica – 72 Seasons diyorum. Açıkçası “Fever” tek başına koca 72 Seasons döver.:)
Not: Overkill ilerki dönemlerde favori gruplarımdan biri oldu. O da ayrı.
Konuyu Metallica ile sınırlamadan bakarsak aslında bu müziği seven her insanın,yeni bir albümden beklentileri çok farklı oluyor. Kimi insan Ahmet’in de dediği gibi konserde yardırmalık parçalar istiyor,kimisi akılda kalıcılık bekliyor.Kimimiz parçaların yazılım şemasına kadar inip,ı ııh olmamış veya çok iyi olmuş diyor.
İşin kötü tarafı ise bu camiada müzik dinleyen çoğu insana göre, albüm kendisine hitap etmiyorsa dünyanın en boktan albümü oluyor.Buna da 10-15 dakikada falan karar veriyor…
Düşünsenize,karşınızda 1 saati aşkın bir çalışma var.Adamlar bunun için rifler,sözler yazıyor,besteliyor vs vs … Ama sen bu tüketim çılgınlığı ile kısacık sürede,grubu gömüp,fikirlerinle de herkesi etkilemeye çalışıyorsun.Belki de tek amacın dikkat çekmek oluyor.
Bu sebepten ben artık kritikleri bu şekilde derli toplu,fikir beyan edeceği albümü güzelce dinlemiş ve ne dediğini bilen insanlardan okudukça daha iyi hissediyorum.
Bana göre ise Hardwire’dan daha geride ve dile dolanan melodileri daha az bir albüm gibi geldi.Henüz kayıpsız bir ses kaynağından dinlemediğim için tam bir yorumum da yok ama 2 kez çevirdikten sonra pek bana geçmeyen bir albüm olarak duruyor şu an
sabah işyerindeki spor salonunda kimse yoktu, taktım bluetooth hoparlörü albümü başlattım, 2-3 şarkı geçti, sonra kirk’ün soloları felan başladı. “bu çileyi çekmek zorunda mıyım ben” dedim ve kapatarak akabinde meshuggah – immutable albümüne geçtim. sonrasında idman aktı gitti valla, keyfim yerine geldi adeta.
bazı şeyler kesinlikle zamanında güzel.
akşam da evde pc’de kulaklıkla rotting christ – sanctus diavolos albümünü attım bir tur mis gibi.
allah’tan pa gibi siteler var da arayış içinde kaliteli müzik yapan yeni yeni gruplar keşfediyoruz. yoksa metallica, megadeth felan 2023 dünyasında çekilecek çile değil.
Albümü genel olarak beğenmedim. Şarkıları sakız gibi sündürmüşler, uzattıkça uzatmışlar, haliyle de ortaya 76 dakikalık bitmek bilmeyen bir albüm çıkmış. Gene sonlarda Lux Aeterna, If Darkness Had a Son, Room of Mirrors ile iyi geçior da, özellikle başlarda akmıyor, gitmiyor. Bazı parçalar birbirinin kopyası gibi. Metallica’nın bu mid tempo – Hard’n Heavy sevdasını anlayamıyorum. Bu bakımdan Death Magnetic Metallica’nın Black Album sonrası en iyi işiydi.
Bir sözüm de fanboylara. Bu albümü beğenmeyenleri sağda solda aşağılıyorsunuz. Yapmayın. Ben de Metallica’yı severim (hem de çok severim) ama her yaptığı işi de şak şaklamam. Metallica’ya en büyük zararı siz veriyorsunuz.
Albümün iyi yönleri de var tabii. Özellikle genel olarak riffler çok iyi. James’in vokal performansını da beğendim ki 60 yaşında birine göre harika performans.
Genel olarak albümü beğenmeyen taraftayım. Şu albümü 45-50 bilemedin 55 dakika yapmış olsalardı daha çok sevecektim ama şu durumda albüm pek de akmıyor.
bu kritik ve birkaç senedir ahmet saraçoğlu’nun birkaç kritiğine baktığımda çıkardığım sonuç: ahmet saraçoğlu yaşlanmış.
ayrıca bu yaşlılık meselesiyle grupların beste yapamaması, ya da eskisi gibi beste yapamdıkları üzerine düşünüyorum son zamanlarda. tartışmaya açık bu düşünce her grup için her albüm için geçerli olmayabilir. ama ilgisi olduğu aşikar.
Çok yoğun ve yollarda geçen birkaç günden dolayı yorumumu anca şimdi yazabiliyorum. Ama bu yoğunlukta arabada, yemek yaparken, giyinirken, sıçarken, duş alırken hep bu albümü dinledim. İşte bu yüzden Metallica.
Öncelikle çok çok büyük bir Metallica hayranı olmama rağmen Metallica’nın her yaptığı işi koşulsuz kabul eden biri değilim. Bunu buraya yazdığım Lulu incelemesinden de teyit edebiliriz. Çıktıkları dönemdenlerden sonra Death Magnetic’i de, Hardwired’ı da çok çok az dinledim. Beni müthiş açan albümler değil ikisi de.
Gel gelelim bu albümü aşırı sevdim ve neden sevdiğimi de, sevmeyenlerin neden burun kıvırdığını da anlayabiliyorum.
Öncelikle albüm çok net bir “southern soslu siyah albüm + Load” kırması. Bu üç elemente de ayrı ayrı bayıldığım için albümü sevmem aşırı kolay oldu. Bu kalıptan çıkan rifler o kadar bana hitap ediyor ki, rifleri basit ve üstünkörü gören arkadaşlara hiç ama hiç katılmıyorum. İlaveten albüm benim gibiler için alışması kolay olsa da dinledikçe daha da açılan bir tarafı var. Çıktığı zaman “hmm şurayı şöyle yapsalar daha iyi olurdu” dediğim Screaming Suicide’a bile öyle bir alıştım ki, şu an bir saniyesini değiştirmem. Lars’ın yıldıran “açık hihat + trampet + crash kombosu” bile rahatsız etmiyor artık. Albümün bence alışması en zor şarkılarından Chasing Light bile benim için “çalmaya başlasa da biraz delirsek” dedirtmeye başladı. Her şarkının seviyesi dinledikçe daha da artıyor, henüz zirveyi görmediklerini hissettiriyor ve bu durumdan aşırı memnunum.
Albümü sevmeyenlerin de açıkçası southern tatlara çok açık olmadığını düşünüyorum. Etrafımda ne kadar bu tarz seven insan varsa albümü sevdi, çok alakaları olmayanlar da aynı bu şekilde eleştirdi. Kimse birbirini albümü sevdi veya sevmedi diye yadırgamadan durumu bu şekilde değerlendirelim bence. Bu tarz size çok hitap etmiyor belli ki.
Ama ben 2023 yılında, 60 yaşına gelmiş bir Metallica’dan böyle bir albüm dinlediğime hem inanamıyorum, hem de inanılmaz mutluyum. Bu albümü Sikallica da yapsa aynı keyifle dinlerdim, ama gönül bağımdan dolayı Metallica’nın yapmasından da ekstra mutluyum. Şöyle bir favori şarkılarımı sıralayasım geliyor, ama bir bakmışım tüm şarkıları yazmışım zaten. Umarım bonus track falan da gelir ilerde, bu kafada yazılan şarkılara ben şahsen doyamadım.
@Berca B., albümdeki tüm armoniler çok çok iyi. Ama Room of Mirrors’taki armoniler gerçekten zirve. Her dinleyişte “dur şunu tekrar dinleyeyim” dedirtiyor.
@Berca B., bu sitede cok fazla karmasık ve derin patternli gruplar agırıklı sevildiği için de bu olumsuz yorumlar cok gozukuyor bence.Mid tempo olayına girdiler falan gibi saçma sapan yorumlar bile yapılıyor. metallicanın soundu zaten hep buydu.fade to black’i, the thing not shold be’yi, to live is to die’ı falan babam mı yaptı??? metallica bozdu falan muhabbetlerine load-reload-st anger donemi için kısmen katılabilirim ama son 3 albumdur metallica tam anlamıyla metallica gibi albumler yapıyor. seversin sevmezsin dediğin gibi bu baska bir mevzu. biz bu müziği seviyoruz. yani herseyi geçtim ben metallicadan aldıgım o gitar davul soundunu, riffler arasında yaptıkları geçişleri,yaratıcısı oldukları yaratıcı southern trash metal tarzını baska hiçbir gruptan alamıyorum.yok lars bozdu cart curt. abi lars dediğin adam bu tarzın yaratıcısı zaten. bu grubu dünyanın en büyük müik grubuna donusturen 2 adamdan biri. sikeyim vurdugu hi-hat’e, atamadığı double cross’a falan yani. kaldı ki bu adamlar 60′ı devirmiş, Hala cayır cayır fikirler sunuyorlar.
Özetle 90ları yaşamış ve metallica, slayer, iron maiden vs gibi gruplarla metal müzik dinlemeye baslayan birinin bu albumden kötü bahsetmesine imkan vermiyorum.varsa da çok azdır. begenmeyen de dinlemesin metallica falan olsun bitsin.
Sonunda albümü bir kere de olsa dinleyebildim ve tekrar baştan sona dinleyeceğimi sanmıyorum. Her metalcinin olduğu gibi Metallica benim de hayatımın merkezindeki üç beş gruptan biri fakat böyle olmaları onları hep baş üstünde tutacağım anlamına gelmiyor.
Albümden bir beklentim yoktu. Metallica artık kötü olduğu için değil son iki albümde takındığı anlayış benlik olmadığı için beklenti beslemedim. Orta tempolu, cehennem azabı gibi uzun, larsın bitmek bilmeyen dum tak taklarının domine ettiği şarkılar pek ala birçok kişi tarafından beğenilebilir, beğenilmiște bayağı zaten ama ben Metallica dinlemek istersem gider Death Magnetic dinlerim ya da hiç olmadı Load/Reload atarım iki tur fakat “72 Season dinleyeyim” demem açıkçası.Kritikte her şey açıklığa kavușturulmuș zaten ama sözü edilen şeyler artık benim için “Take it or leave it”den fazlası değil maalesef.
2023 yılında albüm yapmaya devam eden dünyanın en efsane müzik grubu gözüyle baktığım zaman albümdeki şarkılar hiç de fena değil. Öbür türlü “Benim Metalikam” gözüyle baktığımda ise asla bitmeyen, dünyanın en kötü davul tonlarindan birine ev sahipliği yapan, 1 küsür saatin tek bir saniyesinde bile oha dedirtmeyen Hardwired elemelerini kaybeden şarkıların bulunduğu albümden başka bir şey göremiyorum maalesef.
James her zaman ki gibi mükemmel
Kirk solo yazmasa da olurmuş
Götünü sikeyim Lars
Ama sonuçta albüm kapağında ‘M’ yazıyor. 2023 senesinde James’in sesini duymak isteyenler için bile bu albüm bir hediyedir.
Albümde en az 6,7 tane geç dönem şaheseri varken o abuk, ucuz klipler beni çıldırttı. Hayır Metallica’sın sen, osuruğunun parasıyla çektireceğin klip, hayvan gibi olur. O ışık, anime shit showları yerine adam akıllı klip çekilse +10,20 milyon dinlenme alacak şarkılar bunlar. Denizi geçip derede boğulmak resmen.
Aga bu albümü kötü bulamayız mıyız? Niye albümü kötü bulanlara bu tarz sevmiyormuş algısı yapılıyor anlamıyorum. Bunu da bir tek burada gördüm. Pasifagresif ortalamaya göre bu albümü daha iyi bulan taraf. Redditte takılıyorum en çok, metallica’nın kendi subu dışında nereye baksam ortalama olarak görülüyor. Yok burası metallica sevmiyor yok bu tarz sevmiyorlar falan saçmalık yani. Southern bilmemne demişsiniz, ben Exhorder da dinliyorum, Down da Pantera da, BLS de. Geçen sene en çok dinlediğim albümlerden biri Malevolence’ın albümü. Full prog takılmıyorum yani. Hardcore ,groove bol bol dinlediğim türler. Metallica’nın yaptığı müzik tarzıyla da hiçbir sorunum yok. Kendi adıma direkt albümü zayıf buluyorum. Ne kadar dinlesem de bir süre sonra arka plan müziğine dönüşüyor odak falan kayıyor. Bazı şarkıların bazı kısımları dışında aklımda kalan yerler yok. Gerçekten güzel bulduğum bir Inamorata var bir de Too Far Gone?
Yalnız harbiden Too Far Gone? aşırı Volbeat. Nakarat gelince vay anasını bunlar Volbeat şarkısı yapmış dedim.
@Rust in Peace., olm bunda tetiklenecek ne var? Ahmet de kritikte benzer bir tespit yapmış, ben de çevremde gördüğüm kadarıyla böyle bir tespit yapıyorum. Gördüğüm kadarıyla bu albüm belli bir tarzı seven, belli yapıdaki insanlara daha çok hitap ediyor. Sen southern da dinliyorsun diye istisnalar kaideyi bozmuyor, benim gördüğüm olay bu. Sevmeyenlere de bir şey demiyorum ki, size sadece üzülebilirim, o da benim keyif aldığım bir şeyden sizin o kadar keyif alamamanızdan dolayı. Hayata bir kez geliyoruz, ne kadar çok şeyden keyif alırsan kardır gözüyle bakıyorum olaya.
Benim zaten asıl garibime giden bir şeyi sevmediğini bu kadar çok promote etmeye meraklı insanların olması. Sevmedim diyip hayatınıza devam edin, üst üste yorum yazma ihtiyacı nedir? Bırakın insanlar sevdiği şeyin tadını çıkarsın. “Bakın orda da beğenmemişler albümü” diye referans göstermeler falan hasta mısınız olm siz? İnsanları nerdeyse sevmemeye ikna etmeye çalışacaklar, gerçekten kafayı yemiş insanlar. Bunları da konusu açıldığı için söylüyorum, direkt seni işaret etmiyorum yanlış anlama.
Neyse bundan sonra benim söylediğim bir şeye ithafen bir şey yazacaksan direkt cevap ver butonunu kullan, yoksa tesadüfen görüp yazabiliyorum. Diğer türlü sana cevap vermemi istemiyormuşsun gibi anlaşılıyor.
@Berca B., Birilerine cevap olsun diye yazmadım ki. Öyle bir niyetim olsa direkt alıntılardım zaten dediğin gibi, çocuk mu kandırıyoruz kimin kime ne dediği belli zaten. Birden fazla kişiye hitap eden ve biraz da kritik içeren bir şey olduğu için ayrı yorum olarak girdim.
Kimin neyi sevdiğiyle gerçekten bir problemim yok. Kimseye de bir şey kanıtlamaya çalışmıyorum zaten, başlıktaki ilk yorumum. Albüme getirilen eleştirilere “siz bu tarz müzik sevmiyorsunuz zaten” gibi bir tavırla yaklaşılınca insan rahatsız oluyor ve eleştirinin önünü kapatıyor. “Siz progdan ne anlarsınız” diyip karşısındakini küçümserler ya onun gibi. Küçümseme amacı olmadığının farkındayım, örnekti sadece.
@Rust in Peace., okey, southern’dan bahseden ben olduğum için bana cevaben yazıyorsun diye düşündüm, sorun yok. Benim de albümü beğenmeyenlerle ilgili en ufak bir derdim yok, benim sorunum “bakın o da sevmemiş bu da sevmemiş” diye kendi beğenmeyişlerine destek bulmaya çalışanlarda. Bir insanın sevdiği bir şeyle ilgili gaza gelip konuşmak istemesi ne kadar normalse aksi durum da bana o kadar tuhaf geliyor. “Sen makarna seviyorsun ama dünyanın %80′i sevmiyor” demek ne kadar komikse bu da öyle. İnsanın sevmediği bir şeyi bu kadar gündeminde tutması absürt bi durum.
Angry Metal Guy’daki 8 yazarın puan ortalaması 2/5. Kimse 2.5′tan daha yüksek bir puan vermemiş. Bu kadar garantici bir albüm için gayet kötü bir tablo.
Geleceğe dair de bir öngörü bırakayım buraya. Bana kalırsa ilerleyen yıllarda zamanında sevmiştim ama sonra açıp bir kez bile dinlemedim tarzı yorumlar göreceğiz bu sayfada.
@Emre Görür, kaynak verdiğin site PA’nın tırnağı olamayacak, popüler metal müziğin en sikko mecrası. Boş yapmayı bırak artık. Sevmedim de geç. Ayrın Meydın süper grup kanka. Ordan devam.
@Emre Görür, yaptığın yorumlar -Türkçe direkt karşılayan bir kelime olmadığı için böyle yazıyorum- pretentious’ın sözlük karşılığı olduğu için bu şekilde. Boş yapmayı bırak, hayatına devam et.
@Berca B. Bence gösterişçi veya iddialı değil. Siz nasıl çok beğeniyorsanız biz de hiç beğenmedik. Ne var bunda. Bir albümü hiç beğenmediğini söylemek neden sorun oluyor ben de bunu anlamıyorum.
Defalarca dinledim bence çok kötü bir albüm.
PA’da bir albüme çok kötü diyemeyeceksek yorum yapmayalım.
@deadhouse, ya deadhouse biz nerdeyiz sen nerdesin. Albümü beğenmediğiniz için böyle bir yorum yaptığımı düşünmek için ayna karşısında “albümü sevmediğimiz için böyle yapıyorlar…biliyorum bu yüzden…” diye bir saat kendini inandırmış olman lazım.
Emre’ye yazdığım şeyin albümü sevmemesiyle alakası yok. Problemin ne olduğuyla ilgili bir soru sormuş, ben de kendisini dışardan görmesi zor olduğu için problemin ne olduğunu söyledim.
Yukarda Rust in Peace’e yazdığım şeyi daha özet hale getireyim: Albümü sevmemen kadar doğal bir şey yok. Ama yağmurlu havada doğa yürüyüşü yapan bir grubun yanında 10 dakikada bir “hava çok kötü, hava çok kötü” demenin bir mantığı var mı? “Ne işin var abi git içerde otur madem” derler o zaman.
@Berca B., Tam olarak bunu kastediyorum. Eleştiri sadece olumlu yapılmak zorunda değil. Sürekli hava güzel diyen biri beni rahatsız etmeyeceği gibi sürekli hava kötü diyen biri de beni rahatsız etmez. Bu albümü gömmek istiyorum belki sürekli. Biz kötüledik diye sizin gözünüzde kötü olacak değil ya. Böyle bir etkimizin olduğunu düşünmüyorum.
@Berca B., Kimse durup durup albümü sevmediğini yazmıyor -ki yaza da bilir bunda da sıkıntı yok. Adamın iki yorumu var, birisi kendi albüm analizi diğeri de piyasadan gördüğü bir değerlendirme. Aksine sevenlerin damarına basıldı bu sefer nedense, ona buna salça oluyorlar. 90′ların günahını mı çıkarıyorsunuz, ezik mi hissettiniz noldu anlamıyorum ki.
@Dysplasia, haber sayfasındaki yorumlarıyla birlikte değerlendirip öyle söyledim. İstediği kadar yazabilir, sadece olumsuz bir duygu beslediği bir konuda sürekli yorum yapmak bana anlamsız ve zaman kaybı geliyor. Normal olan sevdiğin şeye karşı gaza gelip yorum yapmak bence.
Son cümlen o kadar alakasız ve konudan uzak ki sadece güldüm.
@Berca B., “Normal olan sevdiğin şeye karşı gaza gelip yorum yapmak bence.”
Bence bunun aksi de yanlış değil be abi. Tartışmalı bir konu olumlu yönde hype yarattığında aksi yöndeki düşüncelerin kendini savunmaya geçmesi de çok doğal.
Uzaktan takip ediyorum tartışmaları, siteye bi grup terapisi şart. Öfke kontrol problemi var herkesin. Kimse karşıt görüşe laf sokmadan yorum bırakmamış.
@Berca B., Sana anlamsız gelebilir, o senin sorunun. Herkes ‘Metallica beni siksin, sevmeyen ölsün, ya sev ya terk et, sikeyim enstrümanı dinle geç’ tarzı sik sok yorum yapacak diye bir şey yok. Pretentious’sa size pretentious.
@Berca B., “Ama yağmurlu havada doğa yürüyüşü yapan bir grubun yanında 10 dakikada bir “hava çok kötü, hava çok kötü” demenin bir mantığı var mı?”
Bilen bilir çok fazla bu tarz tartışmaların içinde olmam ama şundan daha saçma bir cümle nadiren görmüşümdür burada. Adam her dinleyişinde buraya gelip “bu dinleyişimde de beğenmedim” diye yorum yazmamış – ki yazabilir de -, yalnızca internette gördüğü kritiklerin notlarını paylaşmış ve bununla ilgili yorumunu söylemiş. İsteyen albümü itin götüne sokup çıkarır, isteyen göklere çıkarır. Kimin ne yazması gerektiğine de siz karar vermeyin be kardeşim.
@Koralp, Kendi inandığı fikre “normal olan bu” deyince böyle oluyor. Sanat tarihi sonsuz olumsuz eleştiri ile dolu. Hani kendimizi bir şey sandığımız da yok. Kendi adıma konuşursam amatör bir sanat ilgilicisiyim.
Dünyanın en büyük grubu Metallica. Metallica’nın sürekli konuşulmasından, olumlu-olumsuz eleştiri almasından daha doğal bir şey yok. Bandcamp’te 500 kişinin bildiği bir grup olsa albümü neden sevmediğimi muhtemelen en fazla bir iki kez yazardım.
Açıkçası PA gibi bir sitede gruplara ileri derecede fan olan insanların bu denli çok olduğunu bilmiyordum. In Flames kötü albüm yapmış diyoruz. Dinleme kardeşim, git iyi bulduğun albümleri dinle, yorum da yazma diyorlar. Belki üç kez beş kez albümü neden kötü bulduğumu yazmak istiyorum neden rahatsız oluyorlar anlamakta güçlük çekiyorum.
Herkes gibi benim de albümlerinin büyük çoğunluğunu sevdiğim gruplar var. Biri Cattle Decapitation bok gibi albüm yapıyor yazsa ne yapayım gidip adama kaybol filan mı yazayım çok saçma.
@deadhouse, bu konuda son kez yazıcam çünkü bana kalırsa siz kafanızda oluşturduğunuz fikre biraz fazla kapıldınız. Ben bir yorumumda bir şey dikte etmedim. Senin “normal olan bu” alıntının yanına eklemediğin bir “bence” var. İsteyen sayfalarca “bu albüm bok gibi” diyebilir. Ben olumsuz bir duygu beslediğin bir şeyle bu kadar vakit harcamayı ve bu olumsuzluğun içinde yaşamayı saçma buluyorum. Siz bulmuyorsunuz, bu konuda fikirlerimiz ayrışıyor, o zaman devam edin. Bu, bu albüm özelinde söylediğim bir şey değil, senin de söylediğin gibi senin beğenmemen beni etkilemez, benim sevmem sizi etkilemez. Tekrar altını çiziyorum, bu albüm değil, herhangi bir şeyi beğenmediysem ben onunla ne dinleyerek, ne de yorum yaparak vaktimi ve enerjimi harcamam. Bu benim hayat görüşüm ve karşıt görüşle de empati kuramıyorum. Ama olayı “Metallica sevmiyosanız siktirin gidin”e indirgemedim hiçbir zaman.
Emre’ye bu başlık özelinde değil, herhangi bir yorumunu gördüğümde aynı şeyi hissettiğim için o kelimeyi kullandım. Belki bu başlık bunun yeri değildi, bu biraz ortalığı karıştırdı.
@Berca B., metali analiz etmek gibi bir derdim ve bu sayede ulaşmak istediğim çeşitli amaçlarım var. Eskiden felsefeyle uğraşıyordum. Ona dönük ilgimi önemli oranda yitirince elimde bu kaldı. Senin algılamak istemediğin Metallica’nın kötü albüm yapmış olması, bazı insanların albüme dair düşüncelerinin benimkilerden farklı olması zerrece umurumda değil. Ben niye böyle bir albüm yaptıklarını anlama, onu belli bir tarihsel düzleme oturtma derdindeyim. Ben sadece söyleyecek sözüm, yapılacak bir analizim varsa yorum yapıyorum. Zaten daha fazlasına vakit ayırabilecek durumda değilim.
Birden fazla kez albüme dair görüş belirtmiş olmamın sebebiyse şu: Analiz ister istemez vakit alıyor. Kafanda taşlar yerine oturana kadar yorumlar yaparak sesli düşünüyorsun. Ayrıca Metallica bu. İnsanlar beğenmese de birkaç ay albümü konuşacak haliyle.
Ben de sizin dışarıdan nasıl göründüğünüzü söyleyeyim: 15 yaşındaki Manowar fan kulüp üyeleri gibisiniz.
@Berca B., kişisel bir cevap vermemi umuyorsanız çok beklersiniz. Zira her şey bir yana fikirleri değil insanları hedef alan Orta Doğu zihniyetinden kopalı çok oldu. Ben çeşitli analizler yapıyorum, sizse tek bir karşı argüman üretemeden bana kişisel olarak saldırıyorsunuz. Benim yeni Metallica albümünü eleştirmem grubun üyeleriyle ve hayranlarıyla bir sorunum olduğu anlamına gelmez. Diğer yandan, sizin bana saldırmanız da görüşlerimin doğruluğunu veya yanlışlığını zerrece etkilemez. Düşman kamplara bölünmüş toplumunuzun bir unsuru değilim ben. Kusura bakmayın ama mahalle kabadayısı tutumuyla bulunduğunuz toplumsal bok çukuruna çekemezsiniz beni.
@Emre Görür, “Ben çeşitli analizler yapıyorum, sizse tek bir karşı argüman üretemeden bana kişisel olarak saldırıyorsunuz.”
Pretentious derken tam olarak bundan bahsediyorum işte. Müzik zevki gibi aşırı subjektif bir şey üzerinden bile “bana karşı argüman üretemiyorsunuz” gibi kendini olduğundan çok daha yukarıya konumlandırmaya çalışman insanların sinirlerini kaşıyor. Herkes tek tek albümü neden sevip neden sevmediğini anlattı zaten. Kimse ayrıca ne sana, ne de angrymetalguy kritikçilerine karşı albümü neden beğendiğime yönelik argüman üretmek zorunda değil. Zaten konu zevklerin değil de, konu bu dışardan çok zorlama olduğu belli olan şişkin tarzın.
@Emre Görür, Kusura bakma Emre ama Orta Doğu zihniyeti, sizin toplumunuzdan koptum gibi sözler dünyadan bihaber olduğunu veya olayları okuyamadığını gösteriyor. Biraz insanları, toplumları, olayları, insanların olan biten karşısında olan tavrını, duruşunu incelemeni tavsiye ederim. Hangi halkları veya devletleri övüyorsun bilmiyorum ama aptallık uzun zamandır küresel bir şey. Önüne atılan her şeyi sorgulamadan kabul eden insanlar, manipülasyondan nevri dönmüş insanlar Batı toplumunda da diğer toplumlarda da fazlasıyla var.
Gerçekten aşırı klişe ve saçma bir hal almaya başladı bu Orta Doğu benzetmesi.
Dünya artık sömürgeci devletlerin geri kalan dünyadaki bölgelere ad koyduğu, o bölgedeki insanları kategorize ederek aşağılamaya çalıştığı bir yer değil. Bu sömürgeci zihniyetten kurtulun.
Düşman kamplara bölünmüş toplum demişsin. Bu kesinlikle küresel bir durum. Bunu bilmiyorsan sana başka hiçbir şey denilemez zaten. Le Pen %2 ile seçimi kaybetti. İtalya, Amerika, Brezilya diğer ülkeler. Her ülkede var bu durum. Tüm dünya toplumları kutuplaşmış ve birbirine düşman.
Bir müzik albümü üzerinde vardığın yargıların neredeyse hepsini yanlış.
@deadhouse, önce tekrar bi’ bakayım neler yazmışım bu sayfada.
- Metallica ’91′de rock müziğin genel dönüşümüne başarıyla uyum sağladı.
- “St. Anger” trendleri temel aldıkları son albüm oldu.
- Ama bu bir tercih değil. Sebebi müzik endüstrisindeki yapısal değişim.
- Bu sayede “Death Magnetic”te thrash metal nostaljisi dinleyebildik.
- Eğer gruba hala kendisini büyütme imkanı verebilecek trendler olsa Lars asla böyle bir işe girişmezdi.
- Nasıl bir albüm yaptıklarının artık ticari olarak pek bir önemi yok.
- Son iki albümde “boş yapmalarının” sebebi bu. Sadece stüdyoda takılıyorlar.
- Bu tarihsel arka plan ortada anti-ticari bir tavır olmadığını gösteriyor.
- Tersine “gene cın cınlamış babalar” psikolojisi yaratıp potansiyel kitlenin olabilecek en geniş kesiminin beğenisini kazanma tercihi mevcut koşullarda ellerindeki en ticari hamle.
- Bunun basit ve özensiz şekilde yapılmış olması iyi müzik derdindeki dinleyiciye saygısızlık anlamı taşıyor.
Şimdi, eğer sen bu yazdıklarımın birine veya birkaçına karşı argüman geliştirirsen tartışıyoruz demektir. Emir ile yaptığımız çok detaylı olmasa da buydu mesela. Ama yazdıklarıma “PA, AMG’yi döver”, “üslubun sebebiyle senden nefret ediyoruz” falan gibi cevaplar verirsen psikolojinin alanına girip Orta Doğu’ya varıyoruz demektir. Bu tipik Orta Doğu zihniyeti. Bunun günümüzde genelleşme eğiliminde olması bu durumu değiştirmez. Benzer şekilde bu zihniyetin sadece birkaç Orta Doğu ülkesinde yaygın olduğu iddiasında da değilim.
@Emre Görür, Ben müzikle ilgili yazdıklarının hiçbirine itiraz etmedim. Müzik dışı Orta Doğu tu kaka diğer ülkeler süper anlayışına itiraz ettim. İnternet insanları tektipleştirdi. 15 yaşında yeğenim var, Orta Doğulu veya Avrupalı diyemezsin kendisine. Kuşaklar değişiyor ve benzeşiyor. Globalleşme bazı yönlerden başarısız olmuşsa da bazı yönleriyle de başarılı oldu. Gün boyu TikTok’da aynı kanaat (!) önderlerini dinleyen insanlar binbir türlü kategoriye sığdırılamaz. Bu nedenle dünya genelinde hem müthiş bir birleşme hem de müthiş bir ayrışma var. Potansiyel zeka veya manipüle edilme seviyesi hemen hemen her yerde aynı. Her yerde aynı şeylerden hoşlanan benzer şeylerden nefret eden insanlar var.
@ismail vilehand, dünyanın en siki daşağına denk adamlarından birisi. Ama yakıştıramadım, kendini siktirmeye çok meraklısın. Oysa nickini ‘davefuckmyass’ falan yapsan sorun yoktu.
Metallica albümü kritiği diye novella gibi upuzun bir kritik beklediğim için okumayı pazar gününe bırakmıştım. Beklentime nispeten kısa ve öz bir kritikle karşılaşmak mutlu etti.
Köpek gibi albüm. Kudurun. 9/10.
16.04.2023
@ismail vilehand, CoC dedik, yazıdaki harikulade Volbeat benzetmesinin de haklılığını eklersek albüme neden yükseldiğimiz daha da anlaşılıyor.
17.04.2023
@Raddor, cidden şöyle bir düşündüm de, son Volbeat albümünü Metallica çalsa, bu albümü de Volbeat çalsa kimse yadırgamaz. Çok yakın kafalar.
Üç gündür sayesinde pişmiş kelle gibi geziyorum zevkten.
Not: Hi-hat’ini skyim Lars efendi, iki dakika elini tutup kafa sikmesen 9 değil, 10′luk albüm olacakmış.
benden 9 çalışır. lars ve kirk özellikle lars albümün gerisinde kalmış
Albümü dinlemedim, Metallica albüm çıkartıyor, tüm tarafsızlığımla 10 puanı verdim.
Metallica’nın ReLoad ve Lulu hariç hiçbi albümüne 8′den aşağı not vermem. Bu albüme kadar olan neredeyse bütün işlerini ezbere biliyorum, yıllarım bu adamların şarkılarını öğrenmekle geçti. Gel gör ki bu albümü dinlerken yüzüm ekşiyor. Olay tavırsa tavır 80′lerde yıllarca klip çekmemek mtv’ye çıkmamaktır. St. Anger’a hiç solo koymamak, rezalet prodüksiyonuyla, garip vokalleriyle yayınlamaktır, hatta ve hatta napsterdır. Albümü promo etmek için bütün şarkılara klip çekip bütün dünyada sinemalarda oynatmak çıkışını howard sternde jimmy kimmelda yapmak ernie ball ile sponsorlu anlaşma yapmak değildir. Metallica artık bana müzik grubundan çok şirket havası veriyor, bu albümün de ruhsuz geliyor. James Hetfield’ın vokalleri ve albümün ortasındaki nispeten farklı şeyler denedikleri bir iki şarkı dışında bana hiçbir şey ifade etmeyen bi albüm maalesef.
Çok garip şeyler hissettiğim bir albüm. İkinci albümünde Fade to Black yapmış davayı satmasıyla meşhur Metallica’nın kariyerinin son düzlüğünde hiç ballad bulunmayan bodoslama Thrash-NWOBHM arası bir albüm çıkarması olumlu ya da olumsuz anlam fark etmeksizin çok acayip.
Nakarat, akılda kalma çabası zerre gütmeyen bir albüm tamamen James Hetfield’ın rifflerine güvenmemiz gerekiyor. Hardwired bunun tam aksine verse-chorus mantığına çok önem veren bi albümdü. İki albümü da müzik olarak birbirinden aşırı üstün göremiyorum ama galiba hangisinin daha iyi bir tercih olduğunu zaman gösterecek.
16.04.2023
@Opethsevenbiri, Eklemeyi unuttum albümün orta kısmı cidden baya filler. 8 şarkı 50 dk halinde çıksa çok daha iyi bir albüm olurdu.
16.04.2023
@Opethsevenbiri, 80 Dakika çıkmış bir albüme filler diyemezsin, sonuçta albümü 40 dakika gibi standart bir süreye çıkarmaya çalışmıyorlar. Olsa olsa kötü parçadır, böyle denebilir.
Fanı olduğu grubun her yeni albümüne “efsane albüm” diyen metalci turnusolü albüm.
16.04.2023
@Koralp, +1
17.04.2023
@Koralp, aynen katılıyorum, zamanında Metallica boklamak “cool”du o zaman bu albümü deli gibi öven kitle Metallica’ya sövüyordu, şimdi Metallica övmek popüler oldu aynı kitle şimdi bu albüme” müthiş, harika, süper” diyorlar. Eninim bu albümü ovenlerin %99u albümü bir kere bile baştan sona dinlememiştir.
Albüm gerçekten iyi, fakat lars ve kirk yüzünden albümün vuruculuğu ve etkisi eksik kalmış durumda. Davul tonları, partisyonları yüzünden albüme, şarkılara konsantre olmak zorlaşıyor. Bazı şarkılar da uzun süre olmasının etkisi de var.
9 hatta 10′luk bir albüm olabilecekken, 7-8 lik bir albüm olmuş.
Bence death magnetic çok sert bir sounda sahip bir albümdu 72 seasons hem bazı şarkılar ağır hemde kayıt kalitesi düşük gibi me geldi davullar çok geri planda kalmış
Ben zaten önceki yorumumumda 7,5-8 puan vermiştim şahsi görüşüm olarak.ilk başta albümün çok uzun oluşunun beni korkutması bir süre sonra yerini başka duygulara bıraktı. Cool, gaz verici olması artı yönleri. Bence ellerinden geleni yapmışlar.Eğer bir 8 sene daha beklerlerse yaşlarından dolayı verimleri düşebilir.Tabi nihayetinde sanat icra ediyorlar. Adamlara daha sık albüm çıkar diyemezsin.Umarım kalan zamanda daha fazla Metallica parçası dinleriz.
canavar gibi album. 9/10. load sonrası yaptıkları en iyi iş. metallica tarihinin produksiyonu en iyi albumu.iyi bir kulaklık veya ses sistemi ile dinlediğinzde en az 2 puan daha artıyor albumun kalitesi. hele hele james’in vokalleri nedir öyle !!! her tarzdan söylemiş hepsinde de hakkını vermiş babam benim.crown of barbed wire dışında sıradan bir şarkı oldugunu düşünmüyorum. shadows follow ve you must burn favorilerim oldu. Şarkı şarkı puanlamam da şu şekilde.
72 Seasons-9
Shadows Follow – 10
Screaming Suicide – 8
Sleepwalk My Life Away- 8
You Must Burn – 10
Lux Aeterna – 9
Crown of a Barbed Wire – 7
Chasing Light – 8
If darkness had a son – 9
Too Far Gone – 9
Room of Mirrors – 8
Inomorata – 8
Muhteşem kritik olmuş Ahmet abi eline sağlık. Kritiği okurken ara sıra “bunu ben mi yazdım lan?” tribine girdim. Albümle ilgili söylediğin her şeye sonuna kadar katılıyorum.
“PA kitlesi gibi bir dinleyici grubu içerisinden bile albümü çok seveceğini düşündüğüm herkesin albümü çok sevdiğini, hiç sevmez diye düşündüğüm herkesin de istisnasız albümü sevmediğini görerek minik tahlillerimin isabetli oluşuyla sevindirik oluyorum.
Çok doğru. MBTI testlerini yakmaları lazım, yerine 72 Seasons’ı dinletsinler. Araştırmacı kişilikler (P: Prospecting) albümü çok severken, planlayıcı kişilikler (J: Judging) nefret ediyor. İnanmayan bakabilir (değer ortalardaysa istisnalar çıkabilir ama uçlarda mümkün değil).
https://www.16personalities.com/tr/%C3%BCcretsiz-ki%C5%9Filik-testi
Aklımdan geçenlerin döküldüğü bir kritik olmuş. Üstüne diyeceğim bir şey yok, imzamı attım.
16.04.2023
@Raddor, %71 Prospecting çıktım, sevmedim
17.04.2023
@Raddor, Ben de tipik INTPyim ama ilk 4 albüm dahil sevemedim Metallica müziğini. Grubu (üyelerini, tavrını vs) epey seviyorum ama; belki o konuda belirleyici olabilir P olmak.
17.04.2023
@Rust in Peace, @12ParmakBağırsağı, tüh yanıldım o zaman. Sizin prospect’lerinize uymamış deyip sıvışayım.
Hani ağustos böceği ve karınca hikayesi vardır ya. Ağustos böceği tam prospecting’dir, anı yaşar, eğlenir, takmaz. Rock ‘n’ roll’dur. Karınca ise judging’dir. Her şeyi irdeleyen bir yaşam tarzı vardır ve günün sonunda bu karınca pezevengi kazanır. Sıcak evinde oturur bi de ağustos reyizi almaz eve. İki odun bile vermez, üstüne yargılar, bir tekme de o koyar.
İşte ağustos böceği gibi olanlar bu albümü sever, karıncalar sevmez diye düşündüm ben de. Ağustos böceği zaten yarraa yemiştir. Şişenin yarısı boş viski verdiler diye onu dökmez, direkt kafaya diker.
Bu prospecting kafayla 72 Seasons’a bakınca; ben de albüme mükemmel demiyorum. Denize düşse belki en son bunu kurtarırım. Magnetic’i önce çıkarırım kesinlikle. Ama itin götüne sokulacak bir eser olduğunu düşünmediğimden, hoş anlar barındırdığından ve grubu çok sevdiğimden ben bu albümü yedim abi. Afiyetle gömdüm.
17.04.2023
@Raddor, hayatımı ağustos böceği gibi yaşıyorum. Zor oluyor tabii ama karınca gibi aptal orospu çocuğu olacağıma cebimdeki bütün parayı alkole ve karıma yediriyorum. Kış gelince sarılıp uyuyup ısınıyorum, karımın yemeklerini yiyorum. Karınca da yarramı yesin.
Bu arada bu Survivor denen programın asıl çıkış noktası bu kişilik testlerindeki 16 farklı kişilik tipinin aynı adaya bırakılıp hepsinin gözlemlenmesi. Bu açıdan bakınca ilgi çekici bir konsept ama tabii acurun programı çok sikko.
18.04.2023
@Yiğit, enteresanmış cidden yine de izleyeceğim son program haha.
Eskiden Metallica sevmek suçtu, şimdi de beğenmeyince dallama yorumlara maruz kalınıyor. Bunu yaparken de başka gruplara laf sokuluyor. Ama Metallica da o gruplara albümünde saygı gösterisinde bulunuyor, ayrı mesele. Fanların (ya da haterların, ama bu mecrada yok en azından bunlar) maymunluğundan gruba objektif yorum yapamıyoruz.
Albümü dinliyorum çıktığından beri, bugün de açtım dinledim. Sonra Forza Horizon 5′in arkasında iki tur çevirdim (ki kamyoncu müziği karakteri kendini daha da gösteriyor ahah). Fikrim değişmedi. Yer yer gaza gelip önümdeki arabaları ziüv ziüv diye sollarken yer yer de bitsin artık diye iç geçiriyordum. St. Anger’dan beri dinlenebilir tek albümlerini, eğer sonsa da giderayak kulaklarda tatlı bir iz bırakacak son albümlerini çıkarmışlar.
Dinlenebilir olması mükemmel olduğunu göstermiyor, aksine 25 senedir yarrak gibi işler yaptığını gösteriyor aslında. St. Anger yerine falan şu albüm gibi albümler yapsalar, bu tarzdan devam etseler Metallica daha da büyük bir grup olabilirdi. Piyasaya oynamayı sevdikleri için (Lars sevdiği için) yok köklere dönelim, yok sertleşelim, thrash olalım diye 3 tane garabet çıkardılar. Oysa artık onların kanında bu tarz daha heavy, daha güneyli, daha kamyoncu bir müzik akıyordu. Şu albümde de görüyoruz ki sert bir Load yapınca işler daha yolunda gidiyormuş.
Benim gözümde albüm daha sert bir Load/Reload. Yer yer gayet thrash bir albüm, yer yer de hard ve heavy falan. Türünü sikeyim Metallica’ya bir şey olmasın. Ahmet Abi Too Far Gone (nakaratı hariç siyah albümden akmış gelmiş bir şarkı) demiş ama bence Crown of Barbed Wire da direkt Volbeat şarkısı. You Must Burn de bariz bir Black Sabbath güzellemesi. Gitar tonu bile son albümlerinden fırlamış. Room of Mirrors, Too far Gone gibi şarkılarda Iron Maiden melodikliği yakalıyoruz falan. Ordan burdan tatlar bulabiliyoruz yani. Son şarkı da gerek solosuyla gerek ortasındaki hi-hatiyle The Outlaw Torn 2 olmuş.
Şarkıları siken kişi tabii ki Lars. Kirk’ün soloları bile bana batmıyor ama bu beceriksiz adam kulak sikiyor yeminle. Şu albümde törpülemişler artık ama bir ölçüyü alıp tekrar tekrar çalma, sonra ölçünün yarısını birkaç kez daha tekrarlama, sonra da 4 vuruşla falan sekansı bitirme illetinden yine de tam kurtulamamışlar. Siz alamet-i farika dersiniz ben Metallica’nın partisyonlar arası geçiş için kullandığı kanser yapı derim. Hadi zaten bunu yapıp şarkıları bayıcı olacak şekilde uzatıyorlar, kabul ettik artık da bu Lars denen adam bu sekansları daha dinlenebilir kılacak bir sürü trick yaratabilecekken niye sadece tek düze bir tek şeye vuruyor amına koyim? Bunun vizyonsuzluk dışında bir açıklaması yok yahu. Yaşlanmış da istediğini yapıyormuş da tavırmış da bilmem ne. Değil işte, bu herif kötürüm, bu herif yetersiz, bu herif beceriksiz. Lars olmasaydı Metallica’nın son 25 senesi çiçek gibi olurdu amına koyim ben de bunu iddia ediyorum. Gelmişler son bir iki albümlerine, ben de kabul ettim bi cacık olmayacağından ama her şarkı başında, her nakarat sonunda ve her şarkı bitişinde ‘sikeyim senin çalacağın davulu’ demekten de alıkoyamıyorum kendimi.
Albümün bir diğer kanseri de akıp giden şarkıları 4 adet metronom vuruşuyla sik gibi kesmek. Yukardaki kanserle de ilişkili bir şey ama melodileri, nakaratları, riffleri baltalayan bir şey. Partisyonları birbirine bağlamayı becerememekten kaynaklı bunlar hep. Bir de Lars galiba ‘abi bana zil boğacak yer yazalım bol bol, konserde iyi oluyor’ diye baskı yapıyor galiba.
Bazı eleştirilerin aksine akılda kalıcılık sorunu olduğunu sanmıyorum. Her şarkının kendi karakteri var. Nakaratı zayıf şarkılarda bile güçlü verse kısımlar var. Şu albümden konserde çalınsa ortamı sikip atacak şarkı sayısı bir ikidir belki. Bundan önceki üç albümü düşünürsek bu muazzam bir başarı. Diğer yandan Metallica bu dedirtecek bir sound var mı ortada ona da emin değilim. Yukarda da dediğim gibi oraya buraya çekiyor şarkılar sürekli. ‘Metallica bu’ dedirten çoğu an bahsettiğim kanserleşmiş doldurmalar ve Lars’ın davul çalamaması. Belki St. Anger yerine bu çıkmış olsaydı her şey daha bir oturmuş olurdu.
Böyleyken böyle. Metallica hakkında olumlu şeyler düşünebilmek, uzun uzun yazmak, bunca seneden sonra, iyi oldu.
16.04.2023
@Dysplasia, ‘Gitar tonu bile son albümlerinden fırlamış.’ cümlesini Volbeat’in son albümünden fırlamış anlamında yazmıştım, cümle sıraları karışmış.
net vasat bir albüm çünkü metallica vasat kimlikli bir müzik yapıyor bu tarzı 90da öldürdüler metal artık böyle bir şey değil. ha saygı duyulur orası ayrı konu
10 numara albüm, 10 numara inceleme, METALLİCAAAAAAAAAA….
”Bunu ben mi yazdım” hissine ben de kapıldım. Eline sağlık abi.
2023 Metallica’sına dair beklentim bundan daha aşağıdaydı aslında. Beklentiyi başta düşük tutup sonra bütün teklileri beğenince tam olarak doğru beklentiyi oluşturmuşum ki bir gram hayal kırıklığı veya şaşırma yaşamadım. 4 gün önce ne bekliyorsam onu buldum. Beğenmeyen kesime bir lafım yok ancak hala daha yeni bir Metallica albümüne karşı doğru beklentiyi oluşturamayan insanların var olduğunu görüp şaşırıyorum. Lafım buradaki kimseye değil, daha çok sosyal medyada gördüklerime.
Daha önce de dediğim gibi -en azından benim gözümde- siki taşağı yayıp istediğini yapabilecek serbestliğe sahip yegane grup Metallica. Zaten Raddor’un da sürekli dillendirdiği gibi albümün en güzel yanı bu serbestlik bence de. Bangır bangır ne istiyorlarsa yapmışlar, beni direkt kendine çekti. Hangi şarkıyı açsam kesin eğleniyorum. Daha ne isteyeyim… (daha güzel sololar?)
3 gündür sürekli dinleyesim geliyor, evde kız arkadaşıma bakıp ”keep me inside, my name is suicide” diye geziyorum. Akılda kalıcılıkla alakalı negatif yorumlar gördüm ama bence tam tersine bütün şarkılar gayet akılda kalıcı. Albümün süresinden ötürü akılda kalıcılıkta sıkıntı yaşanıyor olabilir ama tek tek bestelere bakınca hiçbirinde öyle bir problem yok bence. Şimdiden çoğu melodiye anlık eşlik edebilecek aşinalığa geldim ki 6-7 kez anca dinleyebildim albümü. Single’ları da dinleyip kenara koymuştum zaten.
Sonuç olarak çok mutluyum. Müzik dinlemekten ciddi soğuduğum bir dönemde vakit bulsam da dinlesem der oldum. Metal dinlememin orijinini temsil eden grup yıllar sonra müzikten kopmaya başladığım dönemde yine beni kurtarıyor. O yüzden iyi ki Metallica var.
8.5/10
Uzun uzun ne düşündüğümü yazmak yerine şunu bırakayım. https://ankatozu.wordpress.com/2023/04/16/bile-bile-lades/
46 yaşında, müzik dinlemeye orta bir de dire straits,Queen gibi gruplarla başlamış daha sonra ïron Maiden’i keşfetmiş Manowar’la devam etmiş ve tabi ki o dönem okulda “Metallica”cımısın tarzı saçmalıklara maruz kalmış,daha sonra eline gitar almış ve o zamandan beri gitar çalan biri olarak albümü gayet beğendim. Albümün içine girmek zor değil ama şarkı trafiklerine alışmak biraz zaman alıyor. Genellikle çabuk beğenilen şarkılardan çabuk bıkılır yada tersidir bu noktada şarkılar dinledikçe açılıyor gibi.1 kaset için 1 hafta para biriktirip o albümü 1 ay boyunca dinlediğim (yokluk işte) ve bize piyasada bulunmayan kasetleri edinme imkanı sağlayan Eloy’un dönemlerini yaşarken eşlik eden, türü dünyaya tanıtan bir grubun günde yüzlerce albümün çıktığı ve hepsine ulaşılabilinen bu dönemde hala dinlenilebilir birşeyler yapması,buna niyet etmesi bence muazzam bir olay. İyi varsın Metallica.
Maalesef kötü. Yeni bir şeyler denemek istemeleri ne kadar takdir edilesiyle, bu yeni şeyleri hala eski bilindik ve ticari kafayla yapmaları bir o kadar üzücü. Volbeat bir Metallica taklidiyken, Metallica’nın Volbeat’i taklit etmesi neden iştah kabartsın, anlayamıyorum. Şarkıların bu kadar uzun ve bu kadar vasat soundlu olmasına ne gerek vardı cidden?
Metalika metal müziğin en büyük grubu değil, öncelikle bu yanlışı düzeltelim. “Metallica metal müziğin en popüler grubu.” Bu tartışılmaz gerçek ama en büyük tartışılır kimi iron maiden der kimi judas der kimi accept der kimi motorhead der kimi metalika der.
Konuya dönecek olursak albüm güzel fena değil güzel dinleniyor, böyle etliye sütlüye karışmadan dümdüz load ile 91 albümünün karışımı gibi. Thrash kesinlikle değil heavy de değil düz metal denilebilinecek birsey varsa o işte aynı load ve 91 albümü gibi. He şimdi gelelim acı gerçeğe metalikayı metal camiası ilk 4 albüm için seviyor dünya ise master of puppets şarkısı ve diğer albümleri için seviyor. Demiyorum ki metalciler diğer albümlerini beğenmiyor sadece sıcak bakmıyorlar.
Birde metalika en popüler olduğu için ön yargı ile bakan çok, popçuları ve diğerlerini ayiraraktan, metalcore/deathcore/numetal/alt. metal/grove/stoner tarafından bakan bu albümü çok sever kanaatimce, thrash/heavy/power/death/black tarafından bakanlardan da karmaşa var çoğu ilk 4 albüm gibi albüm beklerken cogusu metalika mi salla ya diyip geçiyor.
Özetle benim notum 10 üzerinden 6. Güzel dinleniyor
18.04.2023
@Onur, “en büyük değil en popüler” diyerek Metallica’yı değersizleştirmeye çalışmanın anlamsız olduğunu düşünüyorum.
Bir grup kendi türünün:
En çok albüm satan
En çok dinlenen
En fazla hayranı olan
En çok konser bileti satan
En çok konser veren birkaç grubundan biri
En çok tişört satan
Popüler kültürde en çok yer etmiş
Kendi türlerinin en büyük grupları tarafından en büyük ilham kaynağı olarak gösterilen
grubuysa o türün en büyük grubudur. Hepsine saygımız var ama Accept falan, rica ederim…
En popüler olmak sanki muazzam bir başarı değilmiş ve 32 yıldır bunu sürdürebilmek sanki sadece davayı satarak başarılmış gibi konuşmayalım arkadaşlar.
Kişisel beğeniler değil burada konu. Tüm istatistiklerde zirvedeysen en büyüksündür.
19.04.2023
@Ahmet Saraçoğlu, Kesinlikle en büyük grup. Hatta sadece metal değil, tüm müzik türleri içerisinde yaşayan en büyük grup bence. Yalnız benim yazının başlığına küçük bir itirazım var. Metal müzik Metallica olmasaydı da olurdu, Metallica olmasaydı da metal dinlerdik, Metallica olmasaydı da bu satırları okurduk. Belki Metallica ile daha büyük kitlelere yayıldı. Bunu kabul ediyorum. Ancak tüm metal müzik kültürünü ve türünü bir gruba bağlamak diğer gruplara haksızlık gibi geliyor bana. Misal ben mesela belki dinlediğim ilk 50 metal müzik grubundan biri Metallica değildi. Metallica’yı adam akıllı metal müzik maceramın 2. senesinde dinleyebildim. 70′lerin başından beri tonla grup var oldu. NWOBHVM grupları, Judass, Sabbath, Venom vs. Metallica’dan önce var oldu.
19.04.2023
@deadhouse, ben başlığı Ahmet’in kişisel metal macerasıyla ilgili algıladım. Metallica olmasaydı Ahmet metal müzikle tanışmayabilir, siteyi kurmayabilirdi gibi.
19.04.2023
@deadhouse, @Berca B., tamamen kendimden dolayı dedim. Berca’nın dediği gibi yani. Yoksa Metallica olmasaydı burada olmazdınız demek ne haddime.
Metallica olmasaydı metalle tanışmayabilir, siteyi kurmayabilirdim.
Her bünyeye her bütçeye hitap eden iyi bir albüm olmuş. Belli bir yaştan sonra böyle albümler yapmak asıl saygı duyulacak kısım budur.
’90′larda “Metallica tekrar thrash metal albümü yapacakmış” diye bir muhabbet dönerdi. Neredeyse kimse bunun olabileceğine inanmasa da, Napster sonrası taşlar yerinden oynadı ve “Death Magnetic” ile bu enteresan olaya tanık olma şansına eriştik. Hiç değilse nostaljik bir deneyimdi. Özellikle “All Nightmare Long”u bayağı sevmiştim. Lakin konunun müzikal tarzla pek bir alakası yok.
Günümüzde Metallica tarz olarak ne isterse onu yapabilme serbestisine sahip ve aslına bakılırsa sorunun temel unsurlarından biri bu. “Death Magnetic” ile beraber Lars rock müziğin zirvesine yürüme hedefinin nesnel koşullar gereği artık mümkün olmadığını gördü. Kılı kırk yarmalarına gerek kalmamıştı. Düşünürseniz, aslında ticari sonuç anlamında nasıl bir albüm yaptıklarının neredeyse hiçbir önemi olmadığını görürsünüz. Sonuçta kapakta o logonun varlığı yeterli olacak. Metallica bu noktadan sonra ne uzayacak, ne de kısalacak.
“Hardwired… to Self-Destruct”ta bu gevşeklik fazlasıyla göze batıyordu. Stüdyo provasını andıran, albüm olarak ciddiye alınması kolay olmayan bir işti, ama yine de içinde keyifli anlar barındırıyordu. Bu son albümdeyse ben şöyle bir tabloyla karşılaştım: Gene kendilerine telkinde bulunacak etkin bir “dış gözün” (prodüktör) varlığı reddedilmiş, kimse “Abi biz bunu niye bu kadar uzattık, bir 20-30 dakika kessek iyi olur aslında” diyememiş ve gençlik ateşini yansıtacak primitif bir albüm yapma amacı yapay zeka elinden çıkmış gibi gayet mekanik tınlayan basit bestelerle iğdiş edilmiş. Ben bu noktada salak yerine konulduğumuzu düşünüyorum. Nasıl olsa dünyanın en büyük metal grubusunuz. Metal dinleyen hemen hemen herkes sizinle duygusal bir bağa sahip. Ortaya koyduğunuz albümün o güzel günleri sadece ucundan andırması, farklı denemelere girilmemesi potansiyel kitlenin en az yarısını kazanmanız için yeterli. 2023′te eskiyi andıran bir şeyler dinledik Metallica’dan, daha ne istiyoruz, değil mi? Ben işte tam tersini görüyorum. Dandik dandik rifleri özensizce arka arkaya dizmişler, doğru düzgün tek bir nakarat yazamamışlar, Kirk’e muhtemelen “Sen de şu sololarını tamamla artık” denmiş ve o da birkaç güne kaydedip kurtulmuş o dertten… Ben buna saygı duymam. Dünyanın en büyük metal grubu da olsan, o “dağları” kendin yaratmış da olsan yaptığın işe saygı göstermen gerekir.
17.04.2023
@Emre Görür, Yılların getirdiği zenginlik, kendini kanıtlamışlık ve bunun daha fazlasına ihtiyaç duymama konforu; yaşlılık gibi bir gerçekle birleştiğinde bu durumun bütünü sanatsal dürtüye genel olarak en büyük darbeyi vurabilecek mantaliteleri yaratabiliyor. Metallica ölçeğinde bu konumda bulunan çok az grup var. Örneğin son Iron Maiden albümü “Senjutsu”nun incelemesini sen yazmıştın sitede ve grubun yeniden birleşmesi sonrası en kötü albümü olarak nitelemiştin. Ama Mainden’ın bu durumunu Steve Harris üzerinden açıkladığın “şef kültürü” olgusuyla açıklamıştın. Fakat bana kalırsa Maiden, geldiği nihai noktada Metallica’nın şu anki durumundan farklı bir yerde değildi. Maiden dinlemenin heyecanını çoktan kaybetmesi (en azından benim için), senin bu yorumunda Metallica için açıkladığın gerekçelerden hiç farklı değildi. Maiden’ın şarkıları çok mu kısa sürelerde sanki?
Yazdığın yorumun son 5-6 satırında, durumun neden böyle olduğunu anlamak için bu son albümleri çıkaran adamların artık “Disposable Heroes”, “Dyers Eve” gibi şarkılar yazan adamlar olmadığını hatırlamak aslında yeterliydi. Metallica’nın istediğini yapabilme serbestisine sahip olmasını sanki Death Magnetic sonrası meydana gelen bir durum gibi açıklamışsın ama bu vaziyet esasen “Black Albüm” ile başladı bile. O dönemki thrash gruplarının kaçı, öncesinde “…and Justice For All” gibi bir albüm yapmışken sonrasında dinlediği Mötley Crue’nun “Dr. Feelgood” albümünün etkisiyle Bob Rock gibi biriyle çalışmaya karar verebilecek özgürlüğe sahipti sence, hayran tepkisi bakımından özellikle? “Prodüktörlerini dinleseler her şey daha güzel” olacak gibi bir mantalite ile düzeltilebilecek bir durum değil Metallica’nın vaziyeti. Zamanın, Metallica gibi bir grup üzerinde yarattığı doğal bir tahribat olarak görüyorum ben bunu.
Ayrıca ben salak yerine konduğumuzu değil, adamların; yaşadıkları bu son demlerinde cidden içlerinden geldiği gibi davrandığını düşünüyorum. Sonuçlarını beğenip beğenmemek ayrı bir tartışma konusu. Ama salak yerine konmak, en basitinden Opeth’in kendi geçmişi üzerinden hayranlarına yaşattığı şeydir, Mikael’in sırf o kafadan çıktı diye geçmişteki albümlerine bok atmasıdır misal. Esas salak yerine koymak, dinleyicisiyle dalga geçmek böyle olur. Metallica hiçbir zaman yarattığı mirasın beklentilerini reddetmeye çalışan bir grup olmadı. Daha ziyade, “sizi anlıyorum, ama biz artık buyuz” dedi ve öyle devam etti. Arada da eski günlerinden işlerine referanslar vererek geçmiş beklentilerini her albümünde minimal düzeyde de olsa yansıtmaya çalıştı. Ben buna saygı duyarım. Her şeylerinden yüzde yüz memnun muyum şu an, tabii ki hayır. Ama saygı duyarım.
17.04.2023
@Emir, https://youtu.be/WmPTxrJ-kHI
17.04.2023
@Emir, ben Maiden’da Bruce ile Adrian’ın hala yaratıcı dinamizmlerini korudukları kanısındayım. Bunun ne kadar doğru olduğunu Bruce’un solo albümü çıkınca göreceğiz.
Lars/James ile Steve çok farklı yönetici profilleri tabii. Metallica ticari olarak artık sonuç alamayacağı için kafasına göre takılıyor, Steve ise grubun kendi çizgisinden sapmaması derdinde. Ortak noktaları olduğu konusunda haklısın. Bir grupta prodüktörler Lars/James, diğerinde Steve. Şöyle bir paralel evren hayal edelim: Andy Sneap, Priest’e hiç bulaşmamış olsun, Metallica ile Maiden’ın prodüktörlüğünü yapsın. Ne çıkar karşımıza? Bu durumda muhtemelen Priest, Redeemer of Souls örneğindeki gibi bocalıyor olur, diğer iki isimse gayet eli yüzü düzgün işlere imza atar. Yani o pozisyondaki insanlar için iyi albüm yapmak hiç de zor bir şey değil. Egolarını yenip yaptıkları işe saygı göstermeleri yeter.
İfade etmeye çalıştığım şey istediğini yapabilme serbestisine sahip olmaktan biraz farklı. Metallica elemanları ’91′de rock müziğin genel dönüşümüne gayet başarılı bir şekilde uyum sağladılar ve “Death Magnetic”e kadar trend değişimlerine göre pozisyonlarını belirlediler. “St. Anger” tam nu metalin zirve yıllarında yayınlanıyor mesela. “Death Magnetic” “piyasa öldü, madem öyle kafamıza göre takılalım” dönemini başlattı. Nu metal Metallica’nın ölçeğini büyütebileceği son trend idi. Metallica metalcore’la, deathcore’la falan uğraşmaz. Onun cüssesine göre ufak trendler. Bunu söylemeye çalışmıştım aslında.
Ben de tam tersi Mikael’in “benim progresif death metal için yaratıcılığım tükendi, kendi kendimi taklit etmektense içimden gelen müziği yaparım” tavrına acayip saygı duyuyorum.
17.04.2023
@Emre Görür, mikael’in tavrı prog death için yaratıcılığı biterken zamanında yaptığı işler için de kötü konuşması. Adam özellikle ilk 3 albüme öcü gözüyle bakıyor. Kendisini progdeath dönemleri için seven ve hala daha o albümlerin yüzü suyu hürmetine takip edip konserlerine gelen dinleyicisine saygısızlık ediyor. Yoksa “death metal dinlemiyorum, o konuda yaratıcılığım bitti” demesinde bir sıkıntı yok bence de.
17.04.2023
@Yiğit, Kesinlikle. Opeth’i Opeth yapan albümleri yok sayıyor. Kendini var eden eserlerine saygısı olmayan adama kimse saygı duymaz. Heritage’den itibaren yaptığı tüm albümleri topla Still Life’ın Morningrise’ın yarısı etmez.
18.04.2023
@Yiğit, Bu ve aşağıdaki yoruma istinaden merakımdan soruyorum, tam olarak hangi röportajda eski albümler hakkında kötü konuşuyor acaba? Veya Opeth’i Opeth yapan albümleri ne zaman yok saydı?
Akerfeldt’i ve röportajlarını yakından takip eden biri olarak hiç böyle bir demeç veya tavrına denk gelmedim de merak ettim açıkçası. Kaçırmış olabilirim ama bu da yüksek bir ihtimal.
Merak ettim gerçekten zira 3.5 yıl önce tam olarak bu 2 yoruma epey zıt açıklamalarda bulunmuş:
https://www.youtube.com/watch?v=Oj5IrsHzeno
17.04.2023
@Emre Görür, Mikael’in içinden gelen müzik kötü bir 70′ler prog.rock taklidi.
Bence tüm metal piyasası içerisindeki en sahte 2. adam Mikael.
17.04.2023
Opeth’in o boktan taklit 70′ler prog rockını doğru düzgün dinleyen de yok. Spotify’da Opeth’in aylık dinleyicisi 758.688 şuan. Unutulan bir grup olan Type O Negative bile aylık 1.298.109 dinleyicisi var
18.04.2023
@In White, dünyada bir yerlerde goth kızlar var olduğu sürece Type O Negative unutulmaz. Grubun aşırı popüler 5-10 tane şarkısı var, dinlenme sayılarını onlar omuzluyordur diye tahmin ediyorum.
18.04.2023
@şeyh hulud, Hocam “aşırı popüler” tanımına pek katılmıyorum, Örneğin I Dont Wanna Be Me aşırı popüler şarkı ise, Fear of the dark veya Master of puppets’a çok ayrı bir popülerlik tanımı gerek
26.04.2023
@deadhouse, +1.
Albümün tek bir kısmından bile keyif almadım. İşkence gibi birbirinin yandan yemişi 12 şarkı bitmek de bilmiyor aq. Volbeat’in son albümünü açtım şıkır şıkır, kendime geldim.
Lars dedem, bak o hi-hatin altında pedal var. Ona basıyon üstteki zil aşağı iniyor, çekiyon eski haline dönüyor. He bir de sağ taraflarında bir tane daha zil var ride deniyor, böyle tin tin ses veriyor ona da vur arada oldu mu? Dedem ya 10 numara albümün içine sıçmasan olmuyor.
17.04.2023
@Zort, Ride kullanmıyor kendisi. Kitinde yok.
19.04.2023
@Dysplasia, @Zort, çok az şarkıda kullandı diskografi boyunca. Until It Sleeps’te var en net. Bleeding Me de aynı şekilde. Birkaç şarkıda daha var.
8/10, ne eksik ne fazla.
Albümü lansmanda dinlerken bir an için Hardwired’ın daha iyi olduğunu düşünmüştüm. Günün sonunda kararım değişmişti neyse ki. Memnun eden tarafları var memnun etmeyen de. Detaylı yazmak istemiyorum şimdilik, kritikte gayet güzel bahsedilmiş. Kimse bir masterpiece beklemiyordu. Beklenen şey albümün ”Metallica” olmasıydı ve bu albüm tam bir ”Metallica”.
Cok vasat album. Ama sunu bir kere daha kesin olarak anladim ki Death Magnetic gercekten And Justice For All sonrasi cikardiklari en iyi isti. Metallica’nin mid-tempo hard rock olayini sevmiyorum, bir onceki album de o yuzden bir kac sarki haric benim icin yok hukmunde.
Youtube’da Dave Lombardo ve Joey Jordison ile olan bir konser var. Sadece suradaki Creeping Death’in bile ciktigi noktayi gorunce Lars denen kazmaya lanet etmemek mumkun degil. Metallica cok cok cok daha iyi bir grup olabilirdi, belki Metallica olamazlardi ama cok daha iyi bir grup olurlardi. Ayni sey Kirk icin de kismen gecerli, ozellikle su albumde attigi sololarin izahi yok.
04′ Donnington
https://www.youtube.com/watch?v=69afZpoOWp4&t=1792s
17.04.2023
@Godless Killing Machine, Death Magnetic bence 25 yıldır eli yüzü düzgün tek iş. Ancak onda da power rif ve sıkıntılı prodüksiyon olayı var. O hızlı rifler kulak kanatmasa, düzgün bir prodüksiyon olsa Death Magnetic gerçekten de çok iyi bir albüm olabilirdi. Besteler iyi, şarkılar hem kendi arasında hem kendi içinde kompleks bir yapıya sahip. Ama o kulak kanatan rifler ahh ahh. O albümde Kirk de iyi iş çıkarmıştı. Lars da eh işte. 9′luk albüm olacakken 15 senedir 6,5′luk albüm mü 7.5′luk mu diye düşünüyorum hala karar veremedim. Çok dengesiz bir albüm.
18.04.2023
@deadhouse, 72 Seasons’ın en eli yüzü düzgün ve akılda kalıcı şarkılarından If Darkness Had a Son’ı Death Magnetic’e koy, albümün en zayıf şarkısı olur, baya sırıtır bu ne lan der geçersin dinlerken. Başka bir şey demeye gerek yok bence. Death Magnetic bütün problemlerini göz ardı etmeye yetecek kadar iyi bi albüm.
Güzel 9.5/10
Metal müzikle tanışmamı sağlayan (Fuel ilk dinlediğim farkıydı) ve uzun bir dönem tek dinlediğim gruptu Metallica. Geçen çeyrek asırdan sonra aynı gün Overkill ile yeni albümleri çıkıyor. Ve ben gönül rahatlığı ile Overkill-Scorched > Metallica – 72 Seasons diyorum. Açıkçası “Fever” tek başına koca 72 Seasons döver.:)
Not: Overkill ilerki dönemlerde favori gruplarımdan biri oldu. O da ayrı.
Konuyu Metallica ile sınırlamadan bakarsak aslında bu müziği seven her insanın,yeni bir albümden beklentileri çok farklı oluyor. Kimi insan Ahmet’in de dediği gibi konserde yardırmalık parçalar istiyor,kimisi akılda kalıcılık bekliyor.Kimimiz parçaların yazılım şemasına kadar inip,ı ııh olmamış veya çok iyi olmuş diyor.
İşin kötü tarafı ise bu camiada müzik dinleyen çoğu insana göre, albüm kendisine hitap etmiyorsa dünyanın en boktan albümü oluyor.Buna da 10-15 dakikada falan karar veriyor…
Düşünsenize,karşınızda 1 saati aşkın bir çalışma var.Adamlar bunun için rifler,sözler yazıyor,besteliyor vs vs … Ama sen bu tüketim çılgınlığı ile kısacık sürede,grubu gömüp,fikirlerinle de herkesi etkilemeye çalışıyorsun.Belki de tek amacın dikkat çekmek oluyor.
Bu sebepten ben artık kritikleri bu şekilde derli toplu,fikir beyan edeceği albümü güzelce dinlemiş ve ne dediğini bilen insanlardan okudukça daha iyi hissediyorum.
Bana göre ise Hardwire’dan daha geride ve dile dolanan melodileri daha az bir albüm gibi geldi.Henüz kayıpsız bir ses kaynağından dinlemediğim için tam bir yorumum da yok ama 2 kez çevirdikten sonra pek bana geçmeyen bir albüm olarak duruyor şu an
sabah işyerindeki spor salonunda kimse yoktu, taktım bluetooth hoparlörü albümü başlattım, 2-3 şarkı geçti, sonra kirk’ün soloları felan başladı. “bu çileyi çekmek zorunda mıyım ben” dedim ve kapatarak akabinde meshuggah – immutable albümüne geçtim. sonrasında idman aktı gitti valla, keyfim yerine geldi adeta.
bazı şeyler kesinlikle zamanında güzel.
akşam da evde pc’de kulaklıkla rotting christ – sanctus diavolos albümünü attım bir tur mis gibi.
allah’tan pa gibi siteler var da arayış içinde kaliteli müzik yapan yeni yeni gruplar keşfediyoruz. yoksa metallica, megadeth felan 2023 dünyasında çekilecek çile değil.
18.04.2023
@Ufuk Sönmez, uzun zamandır pasifagresif’te bu kadar saçma bir yorum okumamıştım.
https://www.metal-archives.com/reviews/Metallica/72_Seasons/1093489/BuriedUnborn/413614
tamamen katılıyorum
https://www.youtube.com/watch?v=QDRxn1ZVWk4
Albümü genel olarak beğenmedim. Şarkıları sakız gibi sündürmüşler, uzattıkça uzatmışlar, haliyle de ortaya 76 dakikalık bitmek bilmeyen bir albüm çıkmış. Gene sonlarda Lux Aeterna, If Darkness Had a Son, Room of Mirrors ile iyi geçior da, özellikle başlarda akmıyor, gitmiyor. Bazı parçalar birbirinin kopyası gibi. Metallica’nın bu mid tempo – Hard’n Heavy sevdasını anlayamıyorum. Bu bakımdan Death Magnetic Metallica’nın Black Album sonrası en iyi işiydi.
Bir sözüm de fanboylara. Bu albümü beğenmeyenleri sağda solda aşağılıyorsunuz. Yapmayın. Ben de Metallica’yı severim (hem de çok severim) ama her yaptığı işi de şak şaklamam. Metallica’ya en büyük zararı siz veriyorsunuz.
Albümün iyi yönleri de var tabii. Özellikle genel olarak riffler çok iyi. James’in vokal performansını da beğendim ki 60 yaşında birine göre harika performans.
Genel olarak albümü beğenmeyen taraftayım. Şu albümü 45-50 bilemedin 55 dakika yapmış olsalardı daha çok sevecektim ama şu durumda albüm pek de akmıyor.
bu kritik ve birkaç senedir ahmet saraçoğlu’nun birkaç kritiğine baktığımda çıkardığım sonuç: ahmet saraçoğlu yaşlanmış.
ayrıca bu yaşlılık meselesiyle grupların beste yapamaması, ya da eskisi gibi beste yapamdıkları üzerine düşünüyorum son zamanlarda. tartışmaya açık bu düşünce her grup için her albüm için geçerli olmayabilir. ama ilgisi olduğu aşikar.
Çok yoğun ve yollarda geçen birkaç günden dolayı yorumumu anca şimdi yazabiliyorum. Ama bu yoğunlukta arabada, yemek yaparken, giyinirken, sıçarken, duş alırken hep bu albümü dinledim. İşte bu yüzden Metallica.
Öncelikle çok çok büyük bir Metallica hayranı olmama rağmen Metallica’nın her yaptığı işi koşulsuz kabul eden biri değilim. Bunu buraya yazdığım Lulu incelemesinden de teyit edebiliriz. Çıktıkları dönemdenlerden sonra Death Magnetic’i de, Hardwired’ı da çok çok az dinledim. Beni müthiş açan albümler değil ikisi de.
Gel gelelim bu albümü aşırı sevdim ve neden sevdiğimi de, sevmeyenlerin neden burun kıvırdığını da anlayabiliyorum.
Öncelikle albüm çok net bir “southern soslu siyah albüm + Load” kırması. Bu üç elemente de ayrı ayrı bayıldığım için albümü sevmem aşırı kolay oldu. Bu kalıptan çıkan rifler o kadar bana hitap ediyor ki, rifleri basit ve üstünkörü gören arkadaşlara hiç ama hiç katılmıyorum. İlaveten albüm benim gibiler için alışması kolay olsa da dinledikçe daha da açılan bir tarafı var. Çıktığı zaman “hmm şurayı şöyle yapsalar daha iyi olurdu” dediğim Screaming Suicide’a bile öyle bir alıştım ki, şu an bir saniyesini değiştirmem. Lars’ın yıldıran “açık hihat + trampet + crash kombosu” bile rahatsız etmiyor artık. Albümün bence alışması en zor şarkılarından Chasing Light bile benim için “çalmaya başlasa da biraz delirsek” dedirtmeye başladı. Her şarkının seviyesi dinledikçe daha da artıyor, henüz zirveyi görmediklerini hissettiriyor ve bu durumdan aşırı memnunum.
Albümü sevmeyenlerin de açıkçası southern tatlara çok açık olmadığını düşünüyorum. Etrafımda ne kadar bu tarz seven insan varsa albümü sevdi, çok alakaları olmayanlar da aynı bu şekilde eleştirdi. Kimse birbirini albümü sevdi veya sevmedi diye yadırgamadan durumu bu şekilde değerlendirelim bence. Bu tarz size çok hitap etmiyor belli ki.
Ama ben 2023 yılında, 60 yaşına gelmiş bir Metallica’dan böyle bir albüm dinlediğime hem inanamıyorum, hem de inanılmaz mutluyum. Bu albümü Sikallica da yapsa aynı keyifle dinlerdim, ama gönül bağımdan dolayı Metallica’nın yapmasından da ekstra mutluyum. Şöyle bir favori şarkılarımı sıralayasım geliyor, ama bir bakmışım tüm şarkıları yazmışım zaten. Umarım bonus track falan da gelir ilerde, bu kafada yazılan şarkılara ben şahsen doyamadım.
19.04.2023
@Berca B., Shadows Follow tam bir siyah albüm bridge’ine sahip (2.50). Muazzam.
19.04.2023
@Berca B., albümdeki tüm armoniler çok çok iyi. Ama Room of Mirrors’taki armoniler gerçekten zirve. Her dinleyişte “dur şunu tekrar dinleyeyim” dedirtiyor.
20.04.2023
@Berca B., bu sitede cok fazla karmasık ve derin patternli gruplar agırıklı sevildiği için de bu olumsuz yorumlar cok gozukuyor bence.Mid tempo olayına girdiler falan gibi saçma sapan yorumlar bile yapılıyor. metallicanın soundu zaten hep buydu.fade to black’i, the thing not shold be’yi, to live is to die’ı falan babam mı yaptı??? metallica bozdu falan muhabbetlerine load-reload-st anger donemi için kısmen katılabilirim ama son 3 albumdur metallica tam anlamıyla metallica gibi albumler yapıyor. seversin sevmezsin dediğin gibi bu baska bir mevzu. biz bu müziği seviyoruz. yani herseyi geçtim ben metallicadan aldıgım o gitar davul soundunu, riffler arasında yaptıkları geçişleri,yaratıcısı oldukları yaratıcı southern trash metal tarzını baska hiçbir gruptan alamıyorum.yok lars bozdu cart curt. abi lars dediğin adam bu tarzın yaratıcısı zaten. bu grubu dünyanın en büyük müik grubuna donusturen 2 adamdan biri. sikeyim vurdugu hi-hat’e, atamadığı double cross’a falan yani. kaldı ki bu adamlar 60′ı devirmiş, Hala cayır cayır fikirler sunuyorlar.
Özetle 90ları yaşamış ve metallica, slayer, iron maiden vs gibi gruplarla metal müzik dinlemeye baslayan birinin bu albumden kötü bahsetmesine imkan vermiyorum.varsa da çok azdır. begenmeyen de dinlemesin metallica falan olsun bitsin.
21.04.2023
@gXnn, Lars sikiyor zaten hi-hat’i, sana ihtiyaç yok.
Enstrümanını çal(a)mayan adamlar baş tacı yapılıyor, niye? Büyük grup.
Sonunda albümü bir kere de olsa dinleyebildim ve tekrar baştan sona dinleyeceğimi sanmıyorum. Her metalcinin olduğu gibi Metallica benim de hayatımın merkezindeki üç beş gruptan biri fakat böyle olmaları onları hep baş üstünde tutacağım anlamına gelmiyor.
Albümden bir beklentim yoktu. Metallica artık kötü olduğu için değil son iki albümde takındığı anlayış benlik olmadığı için beklenti beslemedim. Orta tempolu, cehennem azabı gibi uzun, larsın bitmek bilmeyen dum tak taklarının domine ettiği şarkılar pek ala birçok kişi tarafından beğenilebilir, beğenilmiște bayağı zaten ama ben Metallica dinlemek istersem gider Death Magnetic dinlerim ya da hiç olmadı Load/Reload atarım iki tur fakat “72 Season dinleyeyim” demem açıkçası.Kritikte her şey açıklığa kavușturulmuș zaten ama sözü edilen şeyler artık benim için “Take it or leave it”den fazlası değil maalesef.
2023 yılında albüm yapmaya devam eden dünyanın en efsane müzik grubu gözüyle baktığım zaman albümdeki şarkılar hiç de fena değil. Öbür türlü “Benim Metalikam” gözüyle baktığımda ise asla bitmeyen, dünyanın en kötü davul tonlarindan birine ev sahipliği yapan, 1 küsür saatin tek bir saniyesinde bile oha dedirtmeyen Hardwired elemelerini kaybeden şarkıların bulunduğu albümden başka bir şey göremiyorum maalesef.
James her zaman ki gibi mükemmel
Kirk solo yazmasa da olurmuş
Götünü sikeyim Lars
Ama sonuçta albüm kapağında ‘M’ yazıyor. 2023 senesinde James’in sesini duymak isteyenler için bile bu albüm bir hediyedir.
6/10
Sene sonu listemde ilk 10′da olmaması imkansız. Dinledikçe daha çok seviyorum.
Albümde en az 6,7 tane geç dönem şaheseri varken o abuk, ucuz klipler beni çıldırttı. Hayır Metallica’sın sen, osuruğunun parasıyla çektireceğin klip, hayvan gibi olur. O ışık, anime shit showları yerine adam akıllı klip çekilse +10,20 milyon dinlenme alacak şarkılar bunlar. Denizi geçip derede boğulmak resmen.
Aga bu albümü kötü bulamayız mıyız? Niye albümü kötü bulanlara bu tarz sevmiyormuş algısı yapılıyor anlamıyorum. Bunu da bir tek burada gördüm. Pasifagresif ortalamaya göre bu albümü daha iyi bulan taraf. Redditte takılıyorum en çok, metallica’nın kendi subu dışında nereye baksam ortalama olarak görülüyor. Yok burası metallica sevmiyor yok bu tarz sevmiyorlar falan saçmalık yani. Southern bilmemne demişsiniz, ben Exhorder da dinliyorum, Down da Pantera da, BLS de. Geçen sene en çok dinlediğim albümlerden biri Malevolence’ın albümü. Full prog takılmıyorum yani. Hardcore ,groove bol bol dinlediğim türler. Metallica’nın yaptığı müzik tarzıyla da hiçbir sorunum yok. Kendi adıma direkt albümü zayıf buluyorum. Ne kadar dinlesem de bir süre sonra arka plan müziğine dönüşüyor odak falan kayıyor. Bazı şarkıların bazı kısımları dışında aklımda kalan yerler yok. Gerçekten güzel bulduğum bir Inamorata var bir de Too Far Gone?
Yalnız harbiden Too Far Gone? aşırı Volbeat. Nakarat gelince vay anasını bunlar Volbeat şarkısı yapmış dedim.
20.04.2023
@Rust in Peace., 6.5 veriyorum ben. Keyifli anları olan ortalama bir albüm olarak görüyorum.
22.04.2023
@Rust in Peace., olm bunda tetiklenecek ne var? Ahmet de kritikte benzer bir tespit yapmış, ben de çevremde gördüğüm kadarıyla böyle bir tespit yapıyorum. Gördüğüm kadarıyla bu albüm belli bir tarzı seven, belli yapıdaki insanlara daha çok hitap ediyor. Sen southern da dinliyorsun diye istisnalar kaideyi bozmuyor, benim gördüğüm olay bu. Sevmeyenlere de bir şey demiyorum ki, size sadece üzülebilirim, o da benim keyif aldığım bir şeyden sizin o kadar keyif alamamanızdan dolayı. Hayata bir kez geliyoruz, ne kadar çok şeyden keyif alırsan kardır gözüyle bakıyorum olaya.
Benim zaten asıl garibime giden bir şeyi sevmediğini bu kadar çok promote etmeye meraklı insanların olması. Sevmedim diyip hayatınıza devam edin, üst üste yorum yazma ihtiyacı nedir? Bırakın insanlar sevdiği şeyin tadını çıkarsın. “Bakın orda da beğenmemişler albümü” diye referans göstermeler falan hasta mısınız olm siz? İnsanları nerdeyse sevmemeye ikna etmeye çalışacaklar, gerçekten kafayı yemiş insanlar. Bunları da konusu açıldığı için söylüyorum, direkt seni işaret etmiyorum yanlış anlama.
Neyse bundan sonra benim söylediğim bir şeye ithafen bir şey yazacaksan direkt cevap ver butonunu kullan, yoksa tesadüfen görüp yazabiliyorum. Diğer türlü sana cevap vermemi istemiyormuşsun gibi anlaşılıyor.
23.04.2023
@Berca B., Birilerine cevap olsun diye yazmadım ki. Öyle bir niyetim olsa direkt alıntılardım zaten dediğin gibi, çocuk mu kandırıyoruz kimin kime ne dediği belli zaten. Birden fazla kişiye hitap eden ve biraz da kritik içeren bir şey olduğu için ayrı yorum olarak girdim.
Kimin neyi sevdiğiyle gerçekten bir problemim yok. Kimseye de bir şey kanıtlamaya çalışmıyorum zaten, başlıktaki ilk yorumum. Albüme getirilen eleştirilere “siz bu tarz müzik sevmiyorsunuz zaten” gibi bir tavırla yaklaşılınca insan rahatsız oluyor ve eleştirinin önünü kapatıyor. “Siz progdan ne anlarsınız” diyip karşısındakini küçümserler ya onun gibi. Küçümseme amacı olmadığının farkındayım, örnekti sadece.
23.04.2023
@Rust in Peace., okey, southern’dan bahseden ben olduğum için bana cevaben yazıyorsun diye düşündüm, sorun yok. Benim de albümü beğenmeyenlerle ilgili en ufak bir derdim yok, benim sorunum “bakın o da sevmemiş bu da sevmemiş” diye kendi beğenmeyişlerine destek bulmaya çalışanlarda. Bir insanın sevdiği bir şeyle ilgili gaza gelip konuşmak istemesi ne kadar normalse aksi durum da bana o kadar tuhaf geliyor. “Sen makarna seviyorsun ama dünyanın %80′i sevmiyor” demek ne kadar komikse bu da öyle. İnsanın sevmediği bir şeyi bu kadar gündeminde tutması absürt bi durum.
Kill ‘Em All: Sevmediğim şarkı yok.
Ride the Lightning: Tek sevmediğim şarkı “Escape”
Master of Puppets: Sevmediğim şarkı yok.
…And Justice for All: Sevmediğim şarkı yok.
Metallica (The Black Album): Sevmediğim şarkı yok.
Load: Sevmediğim şarkı yok.
Reload: “Fuel” ve “The Unforgiven II” hariç sevdiğim şarkı yok. Berbat bir albüm.
St. Anger: “Frantic” ve “St. Anger” hariç sevdiğim şarkı yok. Berbat bir albüm.
Death Magnetic: “Broken, Beat & Scarred” ve “All Nightmare Long” hariç sevdiğim şarkı yok. Berbat bir albüm.
Hardwired… to Self-Destruct: “ManUNkind” ve “Am I Savage?” hariç sevmediğim şarkı yok. Mükemmel bir albüm.
72 Seasons: Sevmediğim şarkı yok. Şimdilik “Torsofuck – Postpartum Exstasy”den sonra yılın en iyi albümü.
Bir başyapıt olmasa da Metallica nezdinde albüm gayet muntazam. Şu an için 7.5/10
Angry Metal Guy’daki 8 yazarın puan ortalaması 2/5. Kimse 2.5′tan daha yüksek bir puan vermemiş. Bu kadar garantici bir albüm için gayet kötü bir tablo.
Geleceğe dair de bir öngörü bırakayım buraya. Bana kalırsa ilerleyen yıllarda zamanında sevmiştim ama sonra açıp bir kez bile dinlemedim tarzı yorumlar göreceğiz bu sayfada.
22.04.2023
@Emre Görür, kaynak verdiğin site PA’nın tırnağı olamayacak, popüler metal müziğin en sikko mecrası. Boş yapmayı bırak artık. Sevmedim de geç. Ayrın Meydın süper grup kanka. Ordan devam.
22.04.2023
@ismail vilehand, senin derdin ne birader benimle?
22.04.2023
@Emre Görür, yaptığın yorumlar -Türkçe direkt karşılayan bir kelime olmadığı için böyle yazıyorum- pretentious’ın sözlük karşılığı olduğu için bu şekilde. Boş yapmayı bırak, hayatına devam et.
22.04.2023
@Berca B. Bence gösterişçi veya iddialı değil. Siz nasıl çok beğeniyorsanız biz de hiç beğenmedik. Ne var bunda. Bir albümü hiç beğenmediğini söylemek neden sorun oluyor ben de bunu anlamıyorum.
Defalarca dinledim bence çok kötü bir albüm.
PA’da bir albüme çok kötü diyemeyeceksek yorum yapmayalım.
23.04.2023
@deadhouse, ya deadhouse biz nerdeyiz sen nerdesin. Albümü beğenmediğiniz için böyle bir yorum yaptığımı düşünmek için ayna karşısında “albümü sevmediğimiz için böyle yapıyorlar…biliyorum bu yüzden…” diye bir saat kendini inandırmış olman lazım.
Emre’ye yazdığım şeyin albümü sevmemesiyle alakası yok. Problemin ne olduğuyla ilgili bir soru sormuş, ben de kendisini dışardan görmesi zor olduğu için problemin ne olduğunu söyledim.
Yukarda Rust in Peace’e yazdığım şeyi daha özet hale getireyim: Albümü sevmemen kadar doğal bir şey yok. Ama yağmurlu havada doğa yürüyüşü yapan bir grubun yanında 10 dakikada bir “hava çok kötü, hava çok kötü” demenin bir mantığı var mı? “Ne işin var abi git içerde otur madem” derler o zaman.
23.04.2023
@Berca B., Tam olarak bunu kastediyorum. Eleştiri sadece olumlu yapılmak zorunda değil. Sürekli hava güzel diyen biri beni rahatsız etmeyeceği gibi sürekli hava kötü diyen biri de beni rahatsız etmez. Bu albümü gömmek istiyorum belki sürekli. Biz kötüledik diye sizin gözünüzde kötü olacak değil ya. Böyle bir etkimizin olduğunu düşünmüyorum.
23.04.2023
@Berca B., Kimse durup durup albümü sevmediğini yazmıyor -ki yaza da bilir bunda da sıkıntı yok. Adamın iki yorumu var, birisi kendi albüm analizi diğeri de piyasadan gördüğü bir değerlendirme. Aksine sevenlerin damarına basıldı bu sefer nedense, ona buna salça oluyorlar. 90′ların günahını mı çıkarıyorsunuz, ezik mi hissettiniz noldu anlamıyorum ki.
23.04.2023
@Dysplasia, haber sayfasındaki yorumlarıyla birlikte değerlendirip öyle söyledim. İstediği kadar yazabilir, sadece olumsuz bir duygu beslediği bir konuda sürekli yorum yapmak bana anlamsız ve zaman kaybı geliyor. Normal olan sevdiğin şeye karşı gaza gelip yorum yapmak bence.
Son cümlen o kadar alakasız ve konudan uzak ki sadece güldüm.
23.04.2023
@Berca B., “Normal olan sevdiğin şeye karşı gaza gelip yorum yapmak bence.”
Bence bunun aksi de yanlış değil be abi. Tartışmalı bir konu olumlu yönde hype yarattığında aksi yöndeki düşüncelerin kendini savunmaya geçmesi de çok doğal.
Uzaktan takip ediyorum tartışmaları, siteye bi grup terapisi şart. Öfke kontrol problemi var herkesin. Kimse karşıt görüşe laf sokmadan yorum bırakmamış.
24.04.2023
@Berca B., Sana anlamsız gelebilir, o senin sorunun. Herkes ‘Metallica beni siksin, sevmeyen ölsün, ya sev ya terk et, sikeyim enstrümanı dinle geç’ tarzı sik sok yorum yapacak diye bir şey yok. Pretentious’sa size pretentious.
24.04.2023
@Dysplasia, bence biraz sakin ol sen. Yorumlarının ayarı kaçıyor yavaş yavaş.
23.04.2023
@Berca B., “Ama yağmurlu havada doğa yürüyüşü yapan bir grubun yanında 10 dakikada bir “hava çok kötü, hava çok kötü” demenin bir mantığı var mı?”
Bilen bilir çok fazla bu tarz tartışmaların içinde olmam ama şundan daha saçma bir cümle nadiren görmüşümdür burada. Adam her dinleyişinde buraya gelip “bu dinleyişimde de beğenmedim” diye yorum yazmamış – ki yazabilir de -, yalnızca internette gördüğü kritiklerin notlarını paylaşmış ve bununla ilgili yorumunu söylemiş. İsteyen albümü itin götüne sokup çıkarır, isteyen göklere çıkarır. Kimin ne yazması gerektiğine de siz karar vermeyin be kardeşim.
24.04.2023
@Koralp, Kendi inandığı fikre “normal olan bu” deyince böyle oluyor. Sanat tarihi sonsuz olumsuz eleştiri ile dolu. Hani kendimizi bir şey sandığımız da yok. Kendi adıma konuşursam amatör bir sanat ilgilicisiyim.
Dünyanın en büyük grubu Metallica. Metallica’nın sürekli konuşulmasından, olumlu-olumsuz eleştiri almasından daha doğal bir şey yok. Bandcamp’te 500 kişinin bildiği bir grup olsa albümü neden sevmediğimi muhtemelen en fazla bir iki kez yazardım.
Açıkçası PA gibi bir sitede gruplara ileri derecede fan olan insanların bu denli çok olduğunu bilmiyordum. In Flames kötü albüm yapmış diyoruz. Dinleme kardeşim, git iyi bulduğun albümleri dinle, yorum da yazma diyorlar. Belki üç kez beş kez albümü neden kötü bulduğumu yazmak istiyorum neden rahatsız oluyorlar anlamakta güçlük çekiyorum.
Herkes gibi benim de albümlerinin büyük çoğunluğunu sevdiğim gruplar var. Biri Cattle Decapitation bok gibi albüm yapıyor yazsa ne yapayım gidip adama kaybol filan mı yazayım çok saçma.
24.04.2023
@deadhouse, bu konuda son kez yazıcam çünkü bana kalırsa siz kafanızda oluşturduğunuz fikre biraz fazla kapıldınız. Ben bir yorumumda bir şey dikte etmedim. Senin “normal olan bu” alıntının yanına eklemediğin bir “bence” var. İsteyen sayfalarca “bu albüm bok gibi” diyebilir. Ben olumsuz bir duygu beslediğin bir şeyle bu kadar vakit harcamayı ve bu olumsuzluğun içinde yaşamayı saçma buluyorum. Siz bulmuyorsunuz, bu konuda fikirlerimiz ayrışıyor, o zaman devam edin. Bu, bu albüm özelinde söylediğim bir şey değil, senin de söylediğin gibi senin beğenmemen beni etkilemez, benim sevmem sizi etkilemez. Tekrar altını çiziyorum, bu albüm değil, herhangi bir şeyi beğenmediysem ben onunla ne dinleyerek, ne de yorum yaparak vaktimi ve enerjimi harcamam. Bu benim hayat görüşüm ve karşıt görüşle de empati kuramıyorum. Ama olayı “Metallica sevmiyosanız siktirin gidin”e indirgemedim hiçbir zaman.
Emre’ye bu başlık özelinde değil, herhangi bir yorumunu gördüğümde aynı şeyi hissettiğim için o kelimeyi kullandım. Belki bu başlık bunun yeri değildi, bu biraz ortalığı karıştırdı.
24.04.2023
@Berca B., metali analiz etmek gibi bir derdim ve bu sayede ulaşmak istediğim çeşitli amaçlarım var. Eskiden felsefeyle uğraşıyordum. Ona dönük ilgimi önemli oranda yitirince elimde bu kaldı. Senin algılamak istemediğin Metallica’nın kötü albüm yapmış olması, bazı insanların albüme dair düşüncelerinin benimkilerden farklı olması zerrece umurumda değil. Ben niye böyle bir albüm yaptıklarını anlama, onu belli bir tarihsel düzleme oturtma derdindeyim. Ben sadece söyleyecek sözüm, yapılacak bir analizim varsa yorum yapıyorum. Zaten daha fazlasına vakit ayırabilecek durumda değilim.
Birden fazla kez albüme dair görüş belirtmiş olmamın sebebiyse şu: Analiz ister istemez vakit alıyor. Kafanda taşlar yerine oturana kadar yorumlar yaparak sesli düşünüyorsun. Ayrıca Metallica bu. İnsanlar beğenmese de birkaç ay albümü konuşacak haliyle.
Ben de sizin dışarıdan nasıl göründüğünüzü söyleyeyim: 15 yaşındaki Manowar fan kulüp üyeleri gibisiniz.
23.04.2023
@Berca B., kişisel bir cevap vermemi umuyorsanız çok beklersiniz. Zira her şey bir yana fikirleri değil insanları hedef alan Orta Doğu zihniyetinden kopalı çok oldu. Ben çeşitli analizler yapıyorum, sizse tek bir karşı argüman üretemeden bana kişisel olarak saldırıyorsunuz. Benim yeni Metallica albümünü eleştirmem grubun üyeleriyle ve hayranlarıyla bir sorunum olduğu anlamına gelmez. Diğer yandan, sizin bana saldırmanız da görüşlerimin doğruluğunu veya yanlışlığını zerrece etkilemez. Düşman kamplara bölünmüş toplumunuzun bir unsuru değilim ben. Kusura bakmayın ama mahalle kabadayısı tutumuyla bulunduğunuz toplumsal bok çukuruna çekemezsiniz beni.
23.04.2023
@Emre Görür, “Ben çeşitli analizler yapıyorum, sizse tek bir karşı argüman üretemeden bana kişisel olarak saldırıyorsunuz.”
Pretentious derken tam olarak bundan bahsediyorum işte. Müzik zevki gibi aşırı subjektif bir şey üzerinden bile “bana karşı argüman üretemiyorsunuz” gibi kendini olduğundan çok daha yukarıya konumlandırmaya çalışman insanların sinirlerini kaşıyor. Herkes tek tek albümü neden sevip neden sevmediğini anlattı zaten. Kimse ayrıca ne sana, ne de angrymetalguy kritikçilerine karşı albümü neden beğendiğime yönelik argüman üretmek zorunda değil. Zaten konu zevklerin değil de, konu bu dışardan çok zorlama olduğu belli olan şişkin tarzın.
23.04.2023
@Emre Görür, Kusura bakma Emre ama Orta Doğu zihniyeti, sizin toplumunuzdan koptum gibi sözler dünyadan bihaber olduğunu veya olayları okuyamadığını gösteriyor. Biraz insanları, toplumları, olayları, insanların olan biten karşısında olan tavrını, duruşunu incelemeni tavsiye ederim. Hangi halkları veya devletleri övüyorsun bilmiyorum ama aptallık uzun zamandır küresel bir şey. Önüne atılan her şeyi sorgulamadan kabul eden insanlar, manipülasyondan nevri dönmüş insanlar Batı toplumunda da diğer toplumlarda da fazlasıyla var.
Gerçekten aşırı klişe ve saçma bir hal almaya başladı bu Orta Doğu benzetmesi.
Dünya artık sömürgeci devletlerin geri kalan dünyadaki bölgelere ad koyduğu, o bölgedeki insanları kategorize ederek aşağılamaya çalıştığı bir yer değil. Bu sömürgeci zihniyetten kurtulun.
23.04.2023
Düşman kamplara bölünmüş toplum demişsin. Bu kesinlikle küresel bir durum. Bunu bilmiyorsan sana başka hiçbir şey denilemez zaten. Le Pen %2 ile seçimi kaybetti. İtalya, Amerika, Brezilya diğer ülkeler. Her ülkede var bu durum. Tüm dünya toplumları kutuplaşmış ve birbirine düşman.
Bir müzik albümü üzerinde vardığın yargıların neredeyse hepsini yanlış.
23.04.2023
@deadhouse, önce tekrar bi’ bakayım neler yazmışım bu sayfada.
- Metallica ’91′de rock müziğin genel dönüşümüne başarıyla uyum sağladı.
- “St. Anger” trendleri temel aldıkları son albüm oldu.
- Ama bu bir tercih değil. Sebebi müzik endüstrisindeki yapısal değişim.
- Bu sayede “Death Magnetic”te thrash metal nostaljisi dinleyebildik.
- Eğer gruba hala kendisini büyütme imkanı verebilecek trendler olsa Lars asla böyle bir işe girişmezdi.
- Nasıl bir albüm yaptıklarının artık ticari olarak pek bir önemi yok.
- Son iki albümde “boş yapmalarının” sebebi bu. Sadece stüdyoda takılıyorlar.
- Bu tarihsel arka plan ortada anti-ticari bir tavır olmadığını gösteriyor.
- Tersine “gene cın cınlamış babalar” psikolojisi yaratıp potansiyel kitlenin olabilecek en geniş kesiminin beğenisini kazanma tercihi mevcut koşullarda ellerindeki en ticari hamle.
- Bunun basit ve özensiz şekilde yapılmış olması iyi müzik derdindeki dinleyiciye saygısızlık anlamı taşıyor.
Şimdi, eğer sen bu yazdıklarımın birine veya birkaçına karşı argüman geliştirirsen tartışıyoruz demektir. Emir ile yaptığımız çok detaylı olmasa da buydu mesela. Ama yazdıklarıma “PA, AMG’yi döver”, “üslubun sebebiyle senden nefret ediyoruz” falan gibi cevaplar verirsen psikolojinin alanına girip Orta Doğu’ya varıyoruz demektir. Bu tipik Orta Doğu zihniyeti. Bunun günümüzde genelleşme eğiliminde olması bu durumu değiştirmez. Benzer şekilde bu zihniyetin sadece birkaç Orta Doğu ülkesinde yaygın olduğu iddiasında da değilim.
23.04.2023
@Emre Görür, Ben müzikle ilgili yazdıklarının hiçbirine itiraz etmedim. Müzik dışı Orta Doğu tu kaka diğer ülkeler süper anlayışına itiraz ettim. İnternet insanları tektipleştirdi. 15 yaşında yeğenim var, Orta Doğulu veya Avrupalı diyemezsin kendisine. Kuşaklar değişiyor ve benzeşiyor. Globalleşme bazı yönlerden başarısız olmuşsa da bazı yönleriyle de başarılı oldu. Gün boyu TikTok’da aynı kanaat (!) önderlerini dinleyen insanlar binbir türlü kategoriye sığdırılamaz. Bu nedenle dünya genelinde hem müthiş bir birleşme hem de müthiş bir ayrışma var. Potansiyel zeka veya manipüle edilme seviyesi hemen hemen her yerde aynı. Her yerde aynı şeylerden hoşlanan benzer şeylerden nefret eden insanlar var.
Orta Doğu, Asya, Latin Amerika, Avrupa, ABD vs.
Kategorize etmenin günümüzde bir karşılığı yok.
@Emre Görür, The Shortest Straw tek başına Hardwired ve 72 Seasons’daki tüm şarkılardan iyi.
Torsofuck’ın drum machine’in’den sonra dünyanın en mükemmel davulcusu Lars’dır.
Karı olsam Lars’ı önce üzerime işetirim, sonra arkadan veririm. Gelmiş geçmiş en büyük “Dünya sikime, minare götüme.” adamı olabilir.
Zamanında “Ben dünyanın en büyük Motörhead fanıyım.” demişiliği var. Böyle kral bir adam.
23.04.2023
@ismail vilehand, Ayrıca inanılmaz bir iş adamı ve sanat sever.
Hiç tanımayan birine anlatsan 166 boyunda, 60 yaşında, kel diye adamın düşüneceği şeyle gerçek arasındaki tezata, göt oluşa bayılıyorum.
24.04.2023
@ismail vilehand, dünyanın en siki daşağına denk adamlarından birisi. Ama yakıştıramadım, kendini siktirmeye çok meraklısın. Oysa nickini ‘davefuckmyass’ falan yapsan sorun yoktu.
Metallica albümü kritiği diye novella gibi upuzun bir kritik beklediğim için okumayı pazar gününe bırakmıştım. Beklentime nispeten kısa ve öz bir kritikle karşılaşmak mutlu etti.
“Shadows Follow”un ana rifi döner bıçaklı travesti kavgası gibi.
24.04.2023
@ismail vilehand, bu sene duyduğum en iyi 5-6 şarkıdan biri. Tek dinleyişte geçemiyorsun, albümün dengesini bozuyor it.
25.04.2023
@Berca B., aynen. Albüme girince şarkıyı minimum üç kez loop’a alıyorum.
Albümü sevmeyenlerin duyduğu :
https://youtu.be/MFWhXogy1o4
Sevenlerin duyduğu :
https://youtu.be/TOm8BUTvPQA
İlk haftasında 146.000 satmış, Billboard’a 2. sıradan girmiş.
https://metalinjection.net/news/metallicas-72-seasons-has-their-worst-first-week-sales-in-a-long-time