İskandinavya’nın sanatsal olarak geniş kitlelere çekici gelen görünümünün arkasında, orada doğup büyüyen ve hep orada yaşayanlara hissettirdiği statik bir durgunluk olduğu aşikâr. Bunu bu ülkelerin filmlerinde, dizilerinde, tasarımlarında görmek mümkün.
Müzik, bu durumun kırıldığı ve İsveç başta olmak üzere İskandinav ülkelerinin bir nefes aldığı medyum olarak gözükse de bu sanat dalı içerisinde de İskandinavya’nın bu içindekinin bileceği boğuculuğunu yansıtan sanatçılar, oluşumlar yok değil.
Bizi ilgilendiren tarafından bakarsak, metalin depresif tarafının en güçlü yansıtılabildiği alt türlerden biri şüphesiz ki black metal. Son derece muhafazakâr gözükse de esasında pek çok fikri kaldırabilecek kadar da karakteristik bir özü olan bu türde en kudretli gücü yansıtmak da mümkün en sefil ruh hâllerini de.
Depresif black metal dendiğinde akıllara gelen isimlerden biri olan SHINING’in sik kafalı ve bir o kadar da yetenekli oğlanı Kvarforth ile black metal tarihinin en önemli grubu diyebileceğimiz MAYHEM’in en ruh hastası işlerinde mikrofon başında olan Maniac’ın ortak projesi SKITLIV, yani “shit life”, 2009’da çıkardığı “Skandinavisk misantropi” ile Kuzey’in insana hissettirdiği birtakım habis duyguların bir dışa vurumunu sunmuştu.
Doom metalin ağırlıkta olduğu albümde, kadrodaki isimlerden ötürü varlığı hissedilen bir black metal kimliği de mevcut ve bu %100’e yakın oranda vokaller aracılığıyla gerçekleştiriliyor. Maniac’ın yanı sıra Kvarforth’un da bir miktar vokal yaptığı “Skandinavisk misantropi”de ayrıca diğer bir MAYHEM efsanesi Attila Csihar ve sevgili dostumuz Gaahl da var.
Müziğe baktığımızda demagoji düzeyine gelmeyen bir keder ve çok baskın bir kasvetle karşılaşıyoruz. SKITLIV “Skandinavisk misantropi”de hüzün, keder gibi duygulardan ziyade kasvet, durağanlık, hissizlik, nefret gibi duyguları yansıtma yoluna gidiyor. Albüm kapağından sızan hafif militan hafif ırkçı hava, “Gökyüzünde dört güneş görüyorum” diye başlayan “Slow Pain Coming” cezalandırmasıyla farklı bir boyuta taşınıyor. SKITLIV hiç acele etmiyor, hiç sempatik görünmüyor, hiç yardımcı olmuyor.
69 dakika gibi bezdirici bir süresi olan albümün introsunun bile 5,5 dakika olduğunu söylersem SKITLIV’in ne düzeyde yıpratıcı bir iş yaptığı daha rahat anlaşılacaktır. Albümdeki müziğin başlaması için bile 5,5 dakika süren fısıltı ve efekt bulamacını dinlemeniz gerekiyor. Burada “Skandinavisk misantropi”nin aşırı yavaş tempolu oluşundan, funeral doom’a yaklaşmasından bahsetmiyorum. Albüm o kadar da, misal bir THERGOTHON düzeyinde ızdırap değil. Ancak adamlar coğrafyalarının bireyselliği yücelten ve insanı hakir görmeye müsait iklimini hissettirmek için epey bir can sıkıyorlar, epey bastırıyorlar. Bunun sonucunda da -elbette ki- herkese göre olmayan, hatta SHINING seven DSBM kitlesinin bile tereddüt edebileceği türde sevimsiz bir iş ortaya çıkıyor.
“Skandinavisk misantropi” zor ve yıpratıcı bir albüm. Buna hazırsanız dinleyin.
Kadro Maniac: Vokal, gitar, sözler
Ingvar Magnusson: Gitar
Niklas Kvarforth: Gitar, ek vokal
Tore Moren: Bas
Dag Otto: Davul
Konuk:
Gaahl: Ek vokal (3)
Attila Csihar: Ek vokal (8)
David Tibet: Ek vokal (5)
Truls Haugen: Davul (7)
Honey Lucius: Piyano (8)
Şarkılar 1. Luciferon (Intro)
2. Slow Pain Coming
3. Hollow Devotion
4. Skandinavisk misantropi
5. Towards the Shores of Loss (Vulture Face Kain)
6. A Valley Below
7. Densetsu
8. ScumDrug
Keşke Maniac ve Kvarforth bu grupta bir şeyler yapmaya devam etse.