Teknik death metal ortamlarında ayrıştırmak için birkaç saniyenin yeterli olacağı pek az sayıda grup var. Özellikle 2010 sonrasında ortaya çıkan tech-death gruplarının pek çoğu birbirine yakın formüller ve yöntemlerle şarkı yazıyor ve bu da birbirinin muadili bir dolu grup oluşmasını sağlıyor. Vokaller benzer, gitaristlerin ilham kaynakları ortak, modern sound arayışıyla birbirinin kopyası prodüksiyonlar gırla, karakteristik rif yazımına kafa yoran grupların sayısı ise ne yazık ki çok da yeterli değil.
GOROD, 1997’de GORGASM adıyla başladığı yolculuğuna Mathieu Pascal adlı vizyoner arkadaşımız sayesinde 1-0 önde başlayan ve ilk andan beri kendini belli eden, farkını ortaya koyan bir grup. Pascal’ın aşırı karakteristik rif ve melodi yazma becerisini akılda kalıcı beste yapılarıyla bir araya getiren dehası sayesinde GOROD, neredeyse eşi benzeri olmayan bir grup olarak hayranlarının gönlünde taht kurmuş bir isim.
Metal-Archives’daki benzer gruplar bölümüne baktığımızda OBSCURA, NECROPHAGIST, SPAWN OF POSSESSION, BEYOND CREATION, THE FACELESS, ANATA, PSYCROPTIC, FIRST FRAGMENT gibi isimleri görüyoruz. Teknik death metal yapıyor olmaları dışında bu grupların sound ve müzikal anlayış olarak birbirleriyle çok ama çok az benzerlikleri var. Teknik death metali yakından takip eden ve tanıyan bir dinleyiciyseniz, tüm bu grupların birbirlerinden çok alakasız, özgün sound’ları olduğunu zaten biliyorsunuzdur. Tüm bu grupların tek ortak yanı, tıpkı GOROD gibi aşırı karakteristik özelliklerinin olması ve bu sayede farklarını anında ortaya koyabilmeleri. Dolayısıyla bu “benzer” grupların ortak yönleri müzikleri değil, müziklerine nasıl yaklaştıkları.
GOROD bu evrende melodiyle rifleri bir araya getirmedeki becerisi, hayvanlığından ziyade zekâsını öne çıkarması ve iç içe geçmiş akışkan şarkı yazım tarzıyla ayrışıyor. Tıpkı adını andığım diğer tüm grupların da farklı birtakım özellikleriyle masaya diğer hepsinden farklı bir şeyler koyabiliyor olması gibi.
“The Orb” yine ilk saniyesinden itibaren GOROD olduğunu hissettiren gayet renkli bir teknik death metal albümü. Şarkılar GOROD kompleksliğini, akılda kalıcılığını barındırıyor ve birbirlerinden pek çok açıdan ayrışarak albümün çok yönlü olmasını sağlıyorlar. “Breeding Silence”ın 3.09’da başlayan kısmı gibi son derece melodik, “earcandy” denebilecek olaylar da var GOROD için fazlasıyla bodoslama denebilecek death metal olayları da. Zaten GOROD’u özel kılan da bu cerrahi işçilikle sertliği müthiş bir dengede sunabiliyor oluşu ve bunu bir de akılda kalıcı biçimde yapması.
Peki “The Orb” GOROD’un önceki işlerinden nasıl ayrılıyor; hangi açılardan olumlu, hangi açılardan o kadar da olumlu olmayan taraflara kayıyor… O kadar da olumlu olmadığını düşündüğüm taraftan başlayacak olursam, “The Orb” GOROD’un ve belki de sadece GOROD’un yaptığı birtakım şeyleri sunma konusunda pek de eli açık bir albüm değil. Özellikle “Process of a New Decline” albümünde zirve yapan o kıpır kıpır, oynak, “jazzy ama tam jazzy değil gibi de” olaylar “The Orb”da nispeten az.
GOROD albümlerinde “Waltz of Shades” gibi kendini uzun süre tekrarlayan ve çok da bir yere varamayan şarkılar görünce içim bir buruluyor açıkçası. Böyle durumlarda GOROD’un ışığını bizden sakındığını, başkalarının da yapabileceği şeyler yaptığını düşünerek hayıflanıyorum. Bu durum “The Orb”da yer yer karşımıza çıkıyor. Örnek vereyim; bence GOROD’un kariyeri boyunca yazdığı en iyi şarkılardan biri 2015’te çıkan ve şu an bu yazıyı yazarken de tişörtünü giymekte olduğum “A Maze of Recycled Creeds” albümünde yer alan “From Passion to Holiness”tır.
O şarkıyı dinlerseniz grubun bastığı her notanın ne kadar kusursuz planlanmış ancak bir o kadar da planlanmışlıktan uzak olduğunu görebilirsiniz. Şarkının her anı akılda kalıcıdır ve bir yandan da hayvan gibi kafa sallatacak bir groove’u vardır. “The Orb”da bir miktar eksikliğini çektiğim şey bu “GOROD gibi GOROD” olayların az da olsa seyreltilmiş oluşu. Albüm gayet iyi, gayet GOROD ancak sadece GOROD’dan duymayacağımız türde, daha genel geçer fikirler de barındırıyor. Özellikle FIRST FRAGMENT’ın da kullandığı distortion’ı iyice kısılmış gitar bölümleri, neredeyse flamenkoya kayan pasajlar da olmayınca GOROD’un en “GOROD gibi GOROD” olmayan albümü ortaya çıkıyor.
Yine de her şey bir yana, GOROD o kadar iyi, yetenekli ve özgün bir grup ki buna rağmen “The Orb” ortalamanın epey üstünde bir albüm. Daha önce hiç GOROD dinlemediyseniz albüme bayılabilir, “bu grup neymiş böyle ya” diyebilirsiniz. Ancak diskografiye bakarsanız; “Neurotripsicks”e, “Leading Vision”a, “Process of a New Decline”a, “A Perfect Absolution” ve “A Maze of Recycled Creeds”e kulak verirseniz GOROD’un bundan da fazlası olduğunu görebilirsiniz. Bu minvalde değerlendirerek puanlıyorum, ama kendi özelinde gayet iyi bir albüm olduğunu da tekrarlıyorum.
Kadro Mathieu Pascal: Gitar, besteler
Julien "Nutz" Deyres: Vokal, sözler
Nicolas Alberny: Gitar
Benoit Claus: Bas
Karol Diers: Davul
Şarkılar 1. Chrematheism
2. We Are the Sun Gods
3. The Orb
4. Savitri
5. Breeding Silence
6. Victory
7. Waltz of Shades
8. Scale of Sorrows
9. Strange Days (THE DOORS cover'ı)
The Orb’un girişindeki gitar riffi bir tek bana mı Transcendence’in 07:30′unda giren kısmının ısıtılıp önümüze konmuş hali gibi geldi? Hatta daha da yavan hali. Son iki albüm biraz düşüşte Gorod.
Sadece Disavow Your God + Carved in the Wind + Rejoice Your Soul üçlüsü son iki albümü tokatlıyor sanki.
Umduğumdan daha iyisini buldum. Bir süre daha zevkle dinleyeceğime şüphe yok, ne kadar uzun ömürlü olur bilemem.
Albümdeki asıl problem tıpkı kritikte bahsedildiği gibi karaktersizlik. Process Of A New Decline ve AMORC birbirinden çok farklı ama hepsi kendi dünyasını yaratabiliyor. Keza Æthra’yı da Æthra yapan bu özgünlüğüydü.
Orb’da şarkıların birlikteliğini hisedemiyorum. Şarkılar çok güzel. Çok güzeller ve güzel düzenlenmişler, özellikle daha önce yakındığım Breeding Silence’ın sound’ıyla ilgili sorun albüm versiyonunda düzeltilmiş ve çok memnunum. Türün sevdalılarının ohh riffe bak diyip loopa alacağı anlar, progresifliğin sınırları, Mathieu Pascal zekası…
Yine de bunlar yetmiyor. Tür özelinde bu sene için belki büyük bir adım, ama Gorod için hayli küçük bir adım.
objektif 7′den dönmüş 7,5′tan subjektif bir 8/10
The Orb’un girişindeki gitar riffi bir tek bana mı Transcendence’in 07:30′unda giren kısmının ısıtılıp önümüze konmuş hali gibi geldi? Hatta daha da yavan hali. Son iki albüm biraz düşüşte Gorod.
Sadece Disavow Your God + Carved in the Wind + Rejoice Your Soul üçlüsü son iki albümü tokatlıyor sanki.
Umduğumdan daha iyisini buldum. Bir süre daha zevkle dinleyeceğime şüphe yok, ne kadar uzun ömürlü olur bilemem.
Albümdeki asıl problem tıpkı kritikte bahsedildiği gibi karaktersizlik. Process Of A New Decline ve AMORC birbirinden çok farklı ama hepsi kendi dünyasını yaratabiliyor. Keza Æthra’yı da Æthra yapan bu özgünlüğüydü.
Orb’da şarkıların birlikteliğini hisedemiyorum. Şarkılar çok güzel. Çok güzeller ve güzel düzenlenmişler, özellikle daha önce yakındığım Breeding Silence’ın sound’ıyla ilgili sorun albüm versiyonunda düzeltilmiş ve çok memnunum. Türün sevdalılarının ohh riffe bak diyip loopa alacağı anlar, progresifliğin sınırları, Mathieu Pascal zekası…
Yine de bunlar yetmiyor. Tür özelinde bu sene için belki büyük bir adım, ama Gorod için hayli küçük bir adım.
objektif 7′den dönmüş 7,5′tan subjektif bir 8/10