Yakında yapacağımız ve çok iyi tek bir albüm çıkarıp dağılan grupları konu edeceğimiz podcast’imizin öncesinde, yayında anacağımız ancak henüz sitede olmayan grupları PA bünyesine kazandırmaya karar verdim. Artık alfabetik kritik bölümümüz de çalıştığına göre eksikler daha çok göze batıyor, o yüzden kulaklıklar kulağa, pamuk eller klavyeye.

Bugün kendi türünün belki de ilk başyapıtlarından birine imza atan bir gruptan söz edeceğiz. Avustralya’dan çıkan en önemli oluşumlardan biri olan diSEMBOWELMENT, 1989’da kurulan ve ilk albümü “Transcendence into the Peripheral”ı 1993 yılında çıkardıktan hemen sonra dağılan bir topluluk.

Death/doom metal türünün gizli kalmış cevherlerinden “Into Darkness”ı 1990’da yayınlayan ve sonra yavaştan ortalıktan kaybolan ABD’li grup WINTER ve funeral doom metalin mucitlerinden olan Finlandiyalı THERGOTHON’la ortak özellikler taşıyan diSEMBOWELMENT, tempoyu ölümüne düşürdüğü uğursuz anların yanı sıra blast beat’ler ve tremolo rifler eşliğinde köpürttüğü death metal tarafıyla da göz dolduran bir grup(tu). Bu anlarda bilhassa INCANTATION’ı akıllara getiren Avustralyalı topluluk, adıyla bile belli bir çekicilik oluşturan “Transcendence into the Peripheral”da o döneme göre zamanının epey ötesinde bir iş ortaya koymuştu.

diSEMBOWELMENT’la ilgili bahsedilmesi gereken başlıca şey, grupta gerçekten de sanat tarafı güçlü adamların olduğu. Grup adının ilk iki harfini küçük, kalanını büyük yazmalarından tutun da bu denli karanlık bir albüm için tercih edilen deneysel kapağa, şarkı adlarından sözlere kadar grup gerçekten de herkesin yaptığı şeyi takip etmeyen ve ayrık duran bir mizaca sahip. “Cerulean Transience of All My Imagined Shores” gibi bir şarkı ismini 1993 yılında öyle her önüne gelen veremezdi arkadaşlar. Üstelik death metal, doom metal gibi herkesin çok karanlık olmaya çalıştığı ortamlarda. Adamların hayal gücü, vizyonu, pek çok şeyi o döneme göre ileri seviyedeydi ve bu sayede bugün bile diSEMBOWELMENT dendiğinde türün meraklıları ve underground cevherlerden haberdar olanlar hemen ayağa kalkıp ceketlerini ilikliyorlar.

Albümde dönemin şartları gereği günümüz dinleyicileri tarafından kabul edilemez bulunabilecek kimi detaylar da var aslında. Kimi clean gitar tonları, davul miksi ve özellikle trampet kimi anlarda epey sırıtıyor. Ne var ki çıktığı dönem ve barındırdığı cesaret düşünüldüğünde bunlar konu bile edilmeyecek detaylar olarak kalıyor. Tıpkı yakın zamanda yayınladığımız VINTERLAND albümünde olduğu gibi bu albümde de hissedilen net bir adanmışlık ve inanmışlık var. Bu öyle kolay yansıtılabilecek bir şey değil ve diSEMBOWELMENT bunu bir saat süresince yarattığı karanlıkla dinleyiciye baskın şekilde hissettirmeyi başarıyor.

Metal tarihi kendi türü açısından büyük önem taşıyan, hiçbir zaman herkese ulaşmamış ancak değeri ilgililerce bilinen underground cevherlerle dolu. THERGOTHON’un “Stream from the Heavens”ı, WINTER’ın yakında inceleyeceğim albümü “Into Darkness”ı, DEMILICH’in “Nespithe”i, diSEMBOWELMENT’ın “Transcendence into the Peripheral”ı; bunlar çok önemli yapıtlar. Bunlar çıktıkları dönem düşünüldüğünde başka pek az grubun aklına gelmiş, pek az grubun cüret ettiği, pek az grubun yaratmayı başardığı eserler. O yüzden bunları bilelim, dinleyelim, gereken saygıyı gösterelim. Bakın işte adamlar 1989’da kurulmuş, 1993’te bunu çıkarmış ve bir daha da tek bir çivi çakmamalarına rağmen death/doom metal dendiğinde hâlâ ilk sıralarda anılıyorlar. Bunun bir sebebi olmalı.