Günümüzde Muğla, Aydın ve Denizli’nin bir kısmını içine alan bölgenin adı Karya’ydı. Zamanında bu bölgede akan nehre ise Maindros deniyordu ve tıpkı bir yılan gibi kıvrıla kıvrıla akıyordu. Yunan mitolojisine göre de burada aynı isimde bir nehir tanrısı vardı. İşte günümüzde menderes (meanders) adını alan coğrafi yapı da buradan gelir ve Ege Bölgesi’ndeki Büyük Menderes Nehri de adını buradan almıştır.

Bir metal bir bilgi köşemizin sonuna geldik. Şimdi konumuza geçebiliriz.

İsviçreli bir teknik death metal grubu olan ANACHRONISM 2009’da kurulmuş ve şimdiye dek 4 albüm çıkarmış. Grubun davulcusu, ülkemizin en önemli oluşumlarından CENOTAPH’ın son albümü “Precognition to Eradicate”te de baget sallayan Florent Duployer. Vokal ve gitardan sorumlu kişi ise görmeden, sadece duyarak tahmin etmenizin epey zor olduğu üzere Lisa Voisard adlı bir hanım.

Müzikal olarak ANACHRONISM açık şekilde GORGUTS ekolünü takip eden bir oluşum. Ne var ki GORGUTS kadar bulanık, soyut, şekilsiz değiller. Epey bulanık, epey soyut ve epey şekilsizler ancak o kadar uzun boylu da değiller. Kesinlikle çok iyi müzisyen oldukları her hâllerinden belli olan elemanlardan kurulu grup; AD NAUSEAM, NUCLEUS, ARTIFIAL BRAIN, GIGAN, ABHORRENT, DISKORD, ULSECT, ACAUSAL INTRUSION, PHLEBIAN GRANDSTAND gibi grupları seven sıkıntılı arkadaşlar tarafından sevilecek türde bir karaktere sahip. Rahatsız, daha doğrusu rahat etmekten ve dinleyiciyi rahat ettirmekten özellikle kaçınan besteler yapan ANACHRONISM, bu şekilsiz formsuz death metal anlayışına yürekten bağlanmış olmasına rağmen bir şekilde akılda kalıcı olma potansiyeli de olan bir mizaca sahip. Şarkılar genel olarak akıllara kazınacak yapıda değiller, bu tarz bir durumla uzaktan yakından alakaları yok, ancak hem prodüksiyona hem de beste anlayışına bağlı sebeplerle bir şekilde benzerlerinden ayrışmayı başaracak kıvılcımlar içeriyorlar. Bu değerli bir şey. Epey değerli bir şey.

Dinlediğinizde göreceğiniz üzere ANACHRONISM normalde sevilesi olmayan bir müziği -nasıl beceriyorlarsa- sevilesi bir ambalajda sunmayı başarıyor. Normalde bunun tam tersinin olması lazım. Normalde bu müziğin çok kısıtlı bir kitleye hitap etmesi, grubun da sadece “bilenin bildiği” klasmanında kalması lazım. Ama bu adamlar -ve kadın- bu bariyeri aşmayı ve genele hitap edebilecek bir kaos oluşturmayı başarmışlar. Çok da iyi yapmışlar. Yazıda bir dolu grup adı saydım, birini bile seviyorsanız ANACHRONISM’le tanışın ve “Meanders”ı da vakit kaybetmeden dinleyin.