# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
IN FLAMES – Foregone
| 28.02.2023

Seni bu kadar çok sevdiğimi, gittiğinde sana duyduğum nefretten anladım.

1991’den beri metal dinliyorum.
2004’ten beri albüm incelemesi yazıyorum.
2009’dan beri Pasifagresif’i idare ediyorum.
Sadece Pasifagresif için 2310 albüm incelemesi yazmışım.
Fazla tür ayırmam, metali canımdan bir parça gibi görürüm.

Zamanında söylemiştim; hayatım boyunca dinlediğim tüm grupların tüm dönemlerini düşünüp bundan sonra dinleyeceğim tek bir grubun tek bir dönemini seçmem istense, ilk 5 IN FLAMES albümü derim.

En sevdiğim iki grup PANTERA ve DEATH’tir, ancak onların manevi değeri bir yana, doyumsuzca ve sonsuza dek dinlemek isteyeceğim bir numaralı şey de daima “prime IN FLAMES” olacaktır.

Ben böyle seviyorum bu adamları.

O yüzden ki “Reroute to Remain” müzikal anlamda hayatımın en büyük hayal kırıklığıdır.
O yüzden ki 3 Temmuz 2005 IN FLAMES konseri belki binden fazla grup izlediğim hayatımın en önemli konseridir.

Ben zamanında bu adamlar eşliğinde depresyondan çıktım, sınavlara girmek yerine evde sabahlara kadar gitar çaldım, bitmez dediğim okulumu bitirdim, araba kullanmayı öğrendim, onlarca ülke gezdim, arkadaşlar edindim, Pasifagresif kadrosuna adam seçtim, en yakınlarımın ölümünü yaşadım, heyecanlandım, ağladım, âşık oldum, seviştim, uykuya daldım, yağmurun altında sırılsıklam oldum, pogo yapan insanların ayaklarının arasında yerde gözlüğümü aradım, dünyanın bir ucunda İstanbul konserinin konuşulduğuna tanık oldum, 2000 yılına dek yazdıkları tüm şarkıları kulaktan çıkarıp çaldım, stüdyoya gidip davul başında albümlerini baştan sona çaldım, Türkiye fan sitesi için sayfalar dolusu biyografisini yazdım.

Yeryüzünden kilometrelerce yüksekte de denizin dibinde de onları dinledim.

Hayata bakışımı değiştirdim, başarabileceğime inandım, umutla doldum, mutlu oldum…

Kısacası IN FLAMES’le duygunun her türlüsünü yaşadım.

Sonra aramız bozuldu, tadımız kaçtı.

Ama ilk 5 IN FLAMES albümün verdiği tat asla azalmadı. Nereden baksan son 20 yıldır onlara karşı hissettiğim kırgınlığa, hayal kırıklığına; kimi zaman kızgınlığa kimi zamansa ayıplamaya rağmen bugün bile bir “Clad in Shadows”, bir “Dead Eternity”, bir “Food for the Gods”, bir “Zombie, Inc.”, bir “Square Nothing” açıldığında bambaşka şeyler hissediyorum, pırıl pırıl oluyorum.

DEATH’te hayatın her alanında bana yol gösteren öğretmenimi, PANTERA’da her tür yol yordamı bilen bıçkın abimi, IN FLAMES’te ise bir noktadan sonra aramız açılsa da eski günlerin asla silinmeyeceği en yakın dostumu görüyorum.

Tüm bunları yazmak istedim, çünkü IN FLAMES çok uzun zamandır kendisini müzikal anlamda en iyi dostu olarak gören bu insanı çok üzüyor. O kadar üzüyor ki, bir şeyler yapılmazsa bu insan onu artık eski bir dostu olarak görmek zorunda kalmaktan korkuyor.

O yüzden bu albüm benim adıma çok önemli. “Foregone”, bu adamları çeyrek asırdır dinleyen ve artık sadece o eski güzel duygulara tutunmakla mı yetineceğim diye düşünen bu insan için bayağı, bayağı önemli…

En baştan söylemek isterim ki IN FLAMES’i avucumun içi gibi bilirim. IN FLAMES bir şeyi kolpadan mı yapıyor, samimiyetle mi yapıyor anlarım. “Foregone”a yönelik yorumlarımı da bu doğrultuda yapacağım. Hadi başlayalım.

Bana kalırsa IN FLAMES son 20 yıldır ortalamanın üstü olan ve IN FLAMES ruhunu kısmen de olsa yansıtmayı başaran 2 albüm çıkardı. Bunlar -her şarkısına bayılmasam da- “Clayman” sonrasının en özgün atmosferli işi olduğunu düşündüğüm “Sounds of a Playground Fading” ve yine “Clayman” sonrasında çıkan en iyi IN FLAMES albümü olan “Come Clarity”. Bu iki albüme baktığımızda grubun elbette ki doksanlar IN FLAMES’inden çok büyük oranda bağımsız ancak bir şekilde bu yeni yüzünü makul şekilde kabul ettirmeye gayret ettiği yaklaşımlar görüyoruz. Elbet bunların tamamı öznel yorumlar, ancak grubu bu denli içselleştirmiş bir insan olarak bendeki karşılıkları bu şekilde.

Bunun yanı sıra, IN FLAMES’in 2000 sonrasında gerçekten sallama şarkılarla birlikte gayet başarılı işler ortaya koyduğunu da görüyoruz. Bence son derece vasat bir albüm olan “A Sense of Purpose”ın ortasına “Alias” gibi bir cevher de koyabiliyorlar, “Soundtrack to Your Escape”in tüm o suniliğinin arasına “My Sweet Shadow” gibi şahane bir şey de sokuşturabiliyorlar. Hayatımda dinlediğim en kötü albümlerden biri olan “Siren Charms”ın ardından pek çoklarının gömmekten bir hâl olduğu “Battles”a dahi gayet iyi fikirler katmayı beceriyorlar.

Kolpalık/samimiyet eksenine dönersek, ben “Foregone”ın kesinlikle samimi bir albüm olduğunu, hayranların yönlendirmeleri sonucunda gerçekleşen kısmi bir köklere dönme çabası olmadığını düşünüyorum. Bunun sebebi bence grubun da 20 küsur yıllık bu “yeni” IN FLAMES’in doğal sınırlarına ulaştığını fark etmiş ve kendilerini beşinci kez tekrar etme fikrinden bir miktar utanmış olmaları. Çok uzun zamandır IN FLAMES’in istemediğimiz yüzünü gördüğümüz ve sürekli bir eskiye özlem duyduğumuzdan yayınlanan ilk single’larda tam olarak ne olup bittiğini bilemedik, bizi neyin beklediğinden emin olamadık. Sonuçta bu adamlar yakın bir zamana dek doksanlarda yaptıkları işlere çok az dönüyor ve sürekli olarak bu yeni damardan ilerliyorlardı.

Şimdiyse aynı tahmin edilebilir, beklenen, standartlaşan kalıptan ayrılarak hayranların da büyük kısmını heyecanlandıracak bir şeye evriliyorlar. Yayınlanan ilk single’lar öylesine taze bir soluk gibi geldi ki benim gibi tecrübeli dinleyiciler bile “acaba tuzak mı?” diye düşünmek durumunda kaldı. Single’lar yayınlandıkça şahsen albümün samimiyeti konusunda kafamda birtakım fikirler oluşmaya başladı ve nihayet albümü dinleyince de bu fikrimde yanılmadığımı gördüm.

Evet, bu elbette ki kişisel bir düşünce ancak bence IN FLAMES “Foregone” ile “Come Clarity”den bu yana neredeyse tamamının arkasında durulabilecek ilk albümünü yaptı. Burada beste kalitesinden, hit şarkılardan bahsetmiyorum. Burada içten şarkı yazımından, buna uygun prodüksiyondan ve IN FLAMES’in uzun zamandır esamesi okunmayan ağırlığının varlığından bahsediyorum. İşin bu durumda olmasında grubun kanaat önderi hüviyetindeki Anders’in elbette ki çok büyük payı var. Gördüğüm kadarıyla Anders uzuuun zamandır IN FLAMES albümlerini kasıp kavuran çeşitli zirzopluklara, yavşaklıklara doymuş. “A Sense of Purpose”la başlayan “çocukluk travmalarını anlatan Anders”a doymuş. “In Search for I” gibi ağza bal çalmalık suni sertliklere, “My god, I need you” gibi yarrak kürek sözlere doymuş.

Bunun neticesinde de en azından ciddi hissettiren, grubun eski güzelliklerinden referanslar barındıran, IN FLAMES’i IN FLAMES yapan dinamiklerden izler sunan bir albüm çıkmış. Bu referansları, izleri, şunları bunları düşündüğümde ben “Foregone”ı “Sounds of a Playground Fading” ile “Come Clarity”nin karışımı bir albüm olarak görüyorum. Rifler özellikle son 3 albümdekiler kadar aynı tornadan çıkma değil, sözler zulüm olmaktan uzak (tamam, “End the Transmission”ı görmezden gelelim), lead gitar kullanımı IN FLAMES’e has unsurlara sahip ve vokaller de adını andığım iki albümdeki nakarat karakterini yansıtıyor gibiler. Ne var ki sadece eskiyi anımsatan olaylar var diye albümü sevecek değiliz elbet. Yeni ne sunuyorsun diye sorarlar adama.

Evet, soruyorum.

Bir kere “Foregone” bize daha adını bile bir önceki albümde ilk kez duyduğumuz bir davulcu ve basçı sunuyor. Bu öyle bir sunuş ki her ikisi de IN FLAMES tarihinin en iyi performansları arasına girecek işler yapıyorlar. Özellikle davul performansı çok çok iyi. Albüme adını veren şarkıda blast beat de duyuyoruz, uzun zamandır duymadığımız çeşitlilikte ataklara tanık oluyoruz. İkinci gitarda Chris Broderick da sololarıyla son bilmem kaç albüme nispet yapan katkılarda bulunuyor. Başka ne sunuyor, uzun zaman sonra ilk kez plastik kokmayan bir prodüksiyon sunuyor. IN FLAMES’in son 4-5 albümündeki sert, hızlı şarkılar bile yapay prodüksiyondan dolayı kekremsi tatlar oluşturuyordu. Bu albümdeyse şarkıların hakkını veren ve çok çok daha dinlenebilir bir prodüksiyon var.

Hepsini geçtim, albüm ÇOK uzun zamandır yolunu gözlediğimiz bir İsveç melodik death metali kokusu veriyor. Olayın samimiyet tarafı da burada yatıyor. “Foregone”daki sertleşmenin ve melodik death metal unsurlarının içtenlikle, IN FLAMES’in kadim ruhunun canlandırılması suretiyle yapıldığını düşünüyorum. Elbette ki doksanlardaki albümlerdeki klasiklerle aynı kefeye koymuyorum, ancak tüm 2000’leri büyük oranda it kopuklukla geçen IN FLAMES’in “Come Clarity” sonrasında ilk kez özünü de katarak şarkılar yazdığına inanıyorum. Diğer tüm detayları görmezden gelsek bile bu önemli bir şey. Bu adamlar bunca zaman sonra tabii ki “Coerced Coexistence”, “Morphing into Primal” yapacak değiller, ancak “Reroute to Remain”den beri çizgi ve bir önceki “I, the Mask” şebekliği sonrasında bundan daha olumlu bir adım atabileceklerini de sanmıyorum.

Tabii bu demek değil ki “Foregone” baştan sona bağırlara basılası, oha köklere döndüler diye böğürülesi bir albüm. Elbette ki son 20 yıldır devam ettirdikleri formüllerden çıkamadıkları, “Battles”a veya “I, the Mask”e konsa çok da sırıtmayacak şarkılar da var. Ama o şarkılar da “Battles”ın, “I, the Mask”in en iyisi ya da en iyilerinden olacak kalibrede şarkılar. “Siren Charms”ı falan hiç anmıyorum bile; o tür çöplüklerle aynı cümlede bile yer almayacak bir albüm “Foregone”. Eksiklik noktasında söyleyebileceğim başlıca şey, bence albüm son dört şarkısında biraz düşüşe geçiyor. İçerinde en iyisi “Cynosure” olan bu dört şarkı da albümün ilk sekiz şarkısına yaklaşsaydı albüme rahatlıkla 8 verebilirdim. Ama bu hâliyle bence 7,5’luk bir albüm ve işin güzel tarafı da IN FLAMES’in bundan sonra da bu damardan, hatta belki daha da IN FLAMES olabileceğine dair içimde yarattığı umut.

Çok kişisel bir yazı oldu ama olsun, çünkü IN FLAMES.

“Foregone”, ”Come Clarity” ile birlikte IN FLAMES’in “Clayman”den bu yana çıkardığı en iyi iki albümden biri. 2000 sonrası çıkardıkları tüm albümler arasında doksanların IN FLAMES’inden en çok beslenen IN FLAMES albümü ve “Reroute to Remain”le birlikte “modern metal”, “melodik groove metal”, “metalcore” gibi tanımlarla ifade edilen grubun İsveç melodik death metaline en çok yaklaştığı albüm. Samimiyet konusu kişiden kişiye değişecektir, ancak ben yazı boyunca tarafımı belli etmeye çalıştım. Ben bu adamları 1998’den beri dinliyorsam, hayatımı değiştirdiler diyecek kadar içselleştirdiysem ve tek grup seç deseler “doksanlar IN FLAMES” diyorsam yaptıkları işin özünü de doğru tahlil edeceğimi düşünüyorum. Bu adamlar bana 20 yıldır çok çektirdi, böylesi bir yenilenmeye her türlü varım, özünden izler taşıyan IN FLAMES’i her türlü bağrıma basarım.

7,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (5.53/10, Toplam oy: 150)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
Şirket
Nuclear Blast
Kadro
Anders Fridén: Vokal, sözler, besteler
Björn Gelotte: Gitar, sözler, besteler
Chris Broderick: Gitar
Bryce Paul: Bas
Tanner Wayne: Davul

Konuk:
Örjan Örnkloo: Klavye, programlama
Joe Rickard: Klavye, programlama
Howard Benson: İlave klavye
David Werthén: Kontrbas (1)
Johannes Bergion: Çello (1)
Şarkılar
1. The Beginning of All Things That Will End
2. State of Slow Decay
3. Meet Your Maker
4. Bleeding Out
5. Foregone, Pt. 1
6. Foregone, Pt. 2
7. Pure Light of Mind
8. The Great Deceiver
9. In the Dark
10. A Dialogue in B-flat minor
11. Cynosure
12. End the Transmission
  Yorum alanı

“IN FLAMES – Foregone” yazısına 33 yorum var

  1. D says:

    Seri bir sekilde sifir verilmis yine. Bununla ugrasan bir grup mu daha acikli olurdu yoksa tek kisinin bununla ugrasmasi mi daha aciz olurdu karar veremedim..

    Berca B.

    @D, bence kimseyi böyle acizce bişi için ikna edemezsin. Biri bana böyle bişi yapalım mı diye gelse “ya bi siktir git” derim. Tek bir kişinin olayı olduğu kesin gibi.

    sakin

    @D, di mi kanka acizlik yav.

  2. Leprosy says:

    The Halo Effect’in albümünden daha çok beğendim. Karşılaştırmak ne kadar doğru bilmem

    Leprosy

    Ayrıca Anders’ın en iyi growl vokali bu albümde. Yaşlandıkça kükreyişi sertleşti adamın.

    aikawarazu

    @Leprosy, Kıyaslaman berbat olmuş ! Anders denen özenti puşt olmasa in F. başka bir boyutta olurdu ! ve the halo Effect In v ilk albümü in f 1999′dan sonraki tüm albümlerinden kaliteli. ayrıca elemanları da hak ettiği değeri görüyor ! anders’in egolamanyaklığından Björn bile 2. bebe konumunda !

    Leprosy

    @aikawarazu, Leş üslubunuzu düzeltin ki sizi ciddiye alayım.

    Albümden favori dörtlümü de yazıp bu konuyu kendimce kapatayım.

    State of slow decay, in the dark, the great deceiver, foregone pt.2

    Aikawarazu

    @Leprosy, nesi leş ? Göte gör derim.

  3. 11jesterhead says:

    Uzun zamandır bu sitede bi hesap açıp yazmak istiyordum bazı şeyleri, bu albüme nasipmiş ilk yorumum da. Eline sağlık Ahmet abi enfes yazı olmuş

  4. Frostauðn says:

    Albümün son 4 parçası gerçekten ilk 8 parçaya yakışmıyor ciddi bir düşüş var orada. Herhalde incelemeyi okuduktan sonra daha iyi bir In Flames incelemesi yazılamazdı sanırım Ahmet abi grubu özümsediğin çok belli. Özüne dönmek ya da böyle bir şey söylemek için çok erken hani belki de 2000 öncesi In Flames’a dönmek gibi bir şey hiç düşünmüyor bile olabilirler ancak ben de albümü samimi buldum ve beğendim 8 verdim.

    blackroseimmortal

    In the Dark ve End the Transmission gayet güzel şarkılar. Kritikte ilk 4 şarkı iyi değil denseydi, ilk 4 şarkı iyi değil derdiniz

  5. Ugur says:

    Kabustan uyandıran bir albüm yapmışlar çok şükür.Son 4 albüme göre baştan sonra tekrar tekrar dinlenecek seviyede.Doğru prodüksüyonun da ne kadar önemli olduğunu bu albümde bir kez daha görüyoruz.

    Bir de Meet Your Maker’ın nakaratına ölüp bitiyorum.Nedenini bilmediğim bir sebepten tüylerim diken diken oluyor her dinleyişimde.

  6. Evrim Eren says:

    oy veren 20 kişinin tamamı 1 vermiş. birileri siteye siber saldırı mı gerçekleştiriyor diye düşünmeye başladım artık.

    Yiğit

    @Evrim Eren, öyle bir sıkıntı zaten var muhtemelen ama In Flames’e özel ekstradan bir toplu linç de olmuştur.

  7. riser says:

    pek sarmadı ya ilk dinleyişte. çok yorgun ve isteksiz geldi bana aksine. benim genel hissiyatım müziğe mi geçti acaba?

  8. kivoethe says:

    İnceleme harika olmuş, ellerinize sağlık. Ben de albümü çok beğendim. Yeni In Flames şarkılarını açıp açıp tekrar dinleyeceğimi hiç düşünmezdim. :)

    Yalnız puanlama konusunda naçizane bir eleştirim olacaktı. Puanı, incelemenin genelinde olan pozitif havaya göre biraz düşük buldum. Albümün sizin tarafınızdan, Battles albümünden daha çok beğenildiğini hissetmiştim. Battles’tan daha düşük bir puan vermeniz biraz garibime gitti. Ama onun dışında, noktasına virgülüne katıldığım bir kritik. :)

  9. emre says:

    Çok güzel ve yerinde tespitleri olan bir inceleme olmuş, elinize sağlık.
    Clayman’den beri ilk kez yeni bir In Flames albümünü ilk gün bir kereden fazla dinleyebildim daha doğrusu tekrar dinlemek istedim. Çıkalı neredeyse iki hafta olacak hala da düzenli dinleyebiliyorum, bence bu bile çok olumlu bir adım grup için.
    Bu albümün samimi olduğu bence de doğru, son dönem In Flames albümleri ile bunu kıyaslayacak bir cümle söylemek gerekse “bu albümde yavşaklık yok” derim.
    Albümde tempo sorunu var, ben bunu en fazla Foregone Part 2 ile Pure Light of Mind üst üste geldiği kısımda hissediyorum. Spotify versiyonunda olmayan “Become One” diye bonus bir şarkı var, gayet de güzel şarkı, araya onu koysalarmış keşke.
    Son olarak “In The Dark” çok güzel şarkı.

    blackroseimmortal

    In the Dark bencede dediğiniz gibi şahane bir şarkı. Neden sevilmemiş hiç anlamadım. Bestesi geçişleri vokaller her şey sağlam

  10. deadhouse says:

    Akp gibi grup. Öyle sadık bir kitlesi var ki üst üste 10 tane bok gibi albüm sonrasında “kanka artık pop müzik yapmayalım, köklerimize dönelim zaten seven çıkar” bile alıcısı var. Steven Spielberg’e benzetiyorum bu grubu. Tüm kahpeliğine rağmen sevenleri var.

    Albümü dinledim. In Flames’ten nefret ettiğim için değil, gerçekten objektif yaklaştım. Notum; 3/10

    Demode, samimiyetsiz ve kötü besteler.

    blackroseimmortal

    @deadhouse, 10 albüm içerisinden bok gibi olan sadece Siren Charms. Adamlar uzun yıllar sonra ilk kez melodic death bestelerine yer veriyor ona da ‘demode’ diyorsunuz. in flames ne yapsa zaten beğenmeyeceksiniz boşuna dinlemeyin

    Melkor

    @deadhouse, Müziğin inanç içinde romantik bir kitlesi denebilir. 20 sene boyunca if bir gün eski güzel albümler gibi işler yapacak diye inanarak beklediler ve her seferinde suratlarına daha boku atıldı. Artık umutlar tükenmişti ki samimiyetsiz yavşak anders köklere dönmeye karar vermiş. Yaptıkları albüm de bu ahaha. Vay ben senin kökünü sikeyim.

    ben

    @deadhouse, Tamam.

  11. unanimated says:

    İlk 4 albümü hadi boşverin claymandaki tek 1 şarkıya yanaşabilecek hiçbir şarkı yok albümde. Ayrıca bu ‘samimi’ adımın atılması için the halo effect’in mi kurulması gerekiyordu? Son 4-5 albümdeki rezilliklere eskiden yarattıkları üst düzey müziğin sosunu boca etmişler işte ,başka da bir şey yok .

  12. enemyofgod says:

    Kritikte bahsedilen her şey yerli yerinde olmuş. In Flames’le bu atışmalar kızışmalar illa ki bir gün durulacaktı ve biz sevgimizi yeniden hissedebilecektik.
    State Of Slow Decay ilk yayınlandığında bunu hissettik, farklıydı. Albüme baktığımızda sert olmaya çalışmayan parçalarda da bu ilerlemeyi görebiliyoruz, In The Dark gayet yeni In Flames şarkısı ama çok güzel, Foregone Pt. 1 Clayman sonrasın In Flames’in yaptığı en iyi şarkılardan, Cynosure keza çok başarılı. Albüm kapağı bile In Flames’in son 5 kadar albümünden farklı tonlara sahip.
    Bir başka grup olsa köklere dönüyoruz ideası ile çabuk tüketilecek bir albüm çıkarabilirdi. In Flames böyle bir grup olmadı, o kendini evrimleşmeye açtı, daha iyi günleri görebilmek için.
    8/10

  13. enemyofgod says:

    Sitede daha önce oy kullandığım gözüküyor ancak oy kullanmadım sayfayı ilk kez açtım hatta. Neden olmuş olabilir.

  14. Wirelesson says:

    Ahmet’in IF sevgisini o kadar iyi biliyorum ki,bunu en çok sevdiği o albümler için yazdığı kritiklerin ilk cümlelerinde görmüştüm. IF için benzer hislerim var. 25 sene önce aldığım Jester Race kasedimi dinlemekten bozmuştum. Insan evladına kıyamaz ya,evladım gibi gördüğüm grubun Clayman sonrası albümlerini bir dönem metalcore yeni bir grup gibi dinledim,plaklarını almaya devam ettim. Son dönem işlerini de yeni bir rock grubu keşfetmiş gibi dinledim ve plaklarını almaya devam ettim.

    Anders e sövdüğüm kadar hiçbir müzisyene sövmemişimdir. If benim için “Eskiden bir parçanın içine bir sürü ayrı tonda melodiler koyuyorduk ve bunlar artık bizim için çöp gibi geliyor” röportajı ile bitti. Sen kimsin diyeceksiniz,haklısınız…beni im fikirlerim de Ahmet gibi çok öznel.

    Ancak ben grubun bu albümü ile büyük umut besleyenlerden olamadım. Aksine albüm bana oldukça samimiyetsiz,özensiz,yıpranmış ve eskimiş bir eşyanın restore edilmiş hali gibi geldi. İlk yayınlanan single larda sanki biz brutal de yapabiliyoruz mesajı verildi,sonrası ise önceki albümlerdeki parçaların makyajlanmış hali gibi hissettirdi…

    Bu albümün de plağını alacağım. Umarım yaptığım yorumlara neden olan o samimiyetsiz müzik,kötü streaming yayınlar sebebi iledir

  15. ben says:

    Puan çok yerinde. Birkaç şarkıyı epey döndürdüm. Ofiste güzel gidiyor. Afferim In Flames.

  16. Emre Görür says:

    Avrupa sahnesi muhtemelen ’90′lardaki en yetenekli grubunu bile ekonomik olarak tatmin edemiyor. Bu noktada onları anlıyorum, fakat 2000′lerde başarılı bir dönüşüm geçirmedikleri de ortada. Bu albümdeki tarzda daha kontrollü bir geçiş gerçekleştirseler hem onlar için daha mantıklı olabilirdi, hem de eski hayranlar böylesine nefret etmezdi gruptan. Cidden tam nefret edilecek grup In Flames. Bir grubun yeteneğini yitirdiğini falan düşünsen çok dert etmezsin, ama bu adamların paçalarından yetenek akıyor hala. “Foregone”daki şarkıları Avrupalı kafasıyla yeniden düzenle, kolayca PA gibi mecralarda yılın albümü seçilir.

  17. Main melodeath dinleyicisi olarak Ahmet’in bu tarz samimi albüm incelemelerini seviyorum.

    Albümü beğenmedim. Bu adamların çok net kafası karışık yada kimlik bunalımına girdiklerini düşünüyorum. Bu yorumu daha öncede yapmıştım. Yine yazayım. Yaptıkları işte yeri sorgulanamayacak seviye oldukları için kimsenin yorumunu kabul etmiyorlar. Hatta yaptıkları işten o kadar eminler ki kendileri ile çatışan grup üyeleri bir şekilde gruptan ayrılıyor ve başka gruplarda melodeath yapmaya devam ediyor. En sonunda zaten 2 kişi kaldılar. Kısaca, ”Bu kadar kötü müzik yaparsın da kimse seni uyarmaz mı?” sorusuna cevabım bu şekilde.
    2010 itibariyle hatta bundan sonra da iyi bir albüm yapacaklarını zannetmiyorum. Bu da dahil 4 albümdür yanılmadım. (bu arada Dark Tranquillity hakkında da bu şekilde düşünüyorum)
    Kötü albümün tarifi, bir grubun yaptığı albüm aklıma gelmiyorsa o albüm bence kötüdür. Mesela kulaklığı taktığım zaman bir Foregone albümü dinliyeyim demem hatta bu aklıma bile gelmez. Onun yerine Come Clarity dinlerim. Bu bende çok net.
    Hatta ateş püskürmeye şarkı üzerinden devam edeyim, Meet your maker albümün hit şarkısı; Gojira davul atağıyla başlıyor. Arada bir nereye gideceği belli olmayan bir solo December Flower göz kırpıyor ama sadece kırpmakla kalıyor vasatoğlu vasat bir solo. Clean vokaller, scream vokaller yeni, eski ne varsa copy paste yapmışlar. En son yine Gojira atağı ile kapanış. Hayırlı işler.
    Avrupa Yakasında Volkan karakteri kitap yazıyordu. Direk o durum kitabın adı ”Yaz diyeti imparatorluğunda aşk ve gururun karagöz oyunları” linki de koyuyorum en baştan izleyin In Flames durumu özetle budur. Yersen işte.
    https://www.youtube.com/watch?v=faDl7oyqaVA&t=919s

  18. Otenazi says:

    Türkiye siyaseti gibi bir ortam oluşuyor In Flames kritikleri söz konusu olunca. Ya nefret ya sevgi. Ortası olamaz sanki. Öyle bir gerizekalılık mevcut. ben de come clarity’den bu yana yapılam en iyi if albümü olduğuna katılıyorum. Soapf albümü de bunlardan hemen sonra gelir ona da imzamı atarım. Chris broderick ilginç bir seçim. şüphelerim vardı ama olumsuz bir yan göremedim. Deli bir katkısı var mı dersen o da yok. Ama davul cidden “nihayet!” Dedirtti.

    Ahmet müthiş bir eleştirmen. Kritikleri çok organik, çok gerçek ama kritiğe oranla verdiği puan bir tık az gibi. İyiyi kötüyle değerlendirmek ile iyiyi iyi ile değerlendirmek arasında bir denge olmalı puanlamada. Zaten yine if haterları abanmış 1 puana leş kargaları gibi.

    8/10

  19. Fungusi says:

    In Flames çok büyük grup. Bu gruba söven sayan bi arkadaşın bile spotify listesinde Foregone albümünü dinlediğini gördüm. Albüm de muazzam olmuş harika bir geri dönüş. Yeni davulcuları canavar gibi çalmış, Anders Björn herkes çok iyi…

  20. Cryosleep says:

    Tamam ya, bu albümü sevdiğime karar verdim. In Flames’in mevcut halinden hala pek hazzetmiyorum ama. Hala Anders’e küfür edeceğim. Hala Björn’e sinsi diyeceğim. Grup bir anda çıkıp geçmişe dair her şeye özür dilerse (bunu da nasıl yaparlar bilmiyorum artık) o zaman belki affedebilirim.

    7,5’dan 8/10

    Cryosleep

    @Cryosleep, Dark Tranquillity’nin son albümü açmayınca bu albüme döndüm. Garip bir sevgi besliyorum bu albüme.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.