# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
GOD DETHRONED – Bloody Blasphemy
| 25.02.2023

Türünde bir klasik ve dinleyebileceğiniz en iyi şeylerden biri.

Emir Şekercioğlu

Hollanda’nın ekstrem metal sahnesi denildiğinde Pestilence, Sinister gibi gruplardan bahsedilirken neden bugüne dek bir God Dethroned gerçeğinin aynı derecede konuşulmadığını en haklı şekilde sorgulatabilecek albümün incelemesine hoş geldiniz. Bazıları gerçekten, hak ettiğinden daha az takdir topluyor, biliniyor. Bu bir gerçek. Daha önce de yazdığım birçok albümde bu duyguyu hissetmiştim tabii ki. Ama uzun zamandır, mevcut durum yüzüme bu denli tokat gibi çarpmamıştı.

God Dethroned’un ne çeşit nitelikte bir grup olduğuna ilişkin ilk izlenimlerimi Oğuz Sel’in incelemeleri sayesinde edinmiştim. Tabii bu, Spotify’ın ilk önce karşıma bir öneri olarak “Bloody Blasphemy” albümünü çıkarmasından sonra meydana geldi. Önce albümü dinledim, sonra Oğuz Sel’in grup üzerine yazdığı başka albümlerin incelemelerini okudum ve sonra da grubun diskografisine daldım. Deyim yerindeyse, “Bloody Blasphemy”de sunulan metal icrasına öyle vuruldum ve öyle saygı duydum ki bu yazıyı bir incelemeden ziyade tükürükler saçarak betimlemekle sınırlı kalmamak için kendimi zor tutuyorum.

1997’de çıkan ikinci albümleri “The Grand Grimoire” ile epey ses getirmeye başlamış grubun patlama yaptığı albüm, 1999’da çıkan üçüncü stüdyo albümleri “Bloody Blasphemy”. Sadece etiketler üzerinden konuştuğumuz zaman God Dethroned “blackened death metal” yapmasıyla bilinen bir grup. Bu janra nezdinde site için Marduk’tan “Those of the Unlight”, Necrophobic’ten “The Nocturnal Silence” gibi albümler kaleme almış, Dissection’ın “Storm of the Light’s Bane” albümünü ise hayatında dinlediği en iyi albümlerden biri olarak nitelemiş biri olmama karşın yine de karşıma “Bloody Blasphemy” gibi bir albümün çıkacağını düşünmezdim. “Bloody Blasphemy” bu albümlerin yanına bodoslama dalabilecek, “yer açın, canımı sıkmayın” diye onlara gerekirse böyle konuşma cüretini gösterebilecek kadar fena mı fena bir albüm arkadaşlar.

“Blackened death metal”, gerçekten nitelikli icra edildiğinde bazen olabilecek en iyi ekstrem metal alt türlerinden biri olmaya aday bir olgu. Buradaki “nitelikli icra” kısmının da altını biraz açmak gerekirse şunu diyebilirim; melez bir tür olarak black ve death metalin kendine has dinamiklerini, tamamen icracısı olan grubun tercihlerine göre değişkenlik göstererek kullanan bu alt türde yaratıcılık opsiyonu epey geniş aslında. Black metali çok daha sivri kullanmak istiyorsanız Marduk’un Legion öncesi evrelerine ya da Dissection’ın ilk iki albümündeki sulara yelken açabilecekken death metal kanadına ağırlık verirseniz ilk iki albümüyle Necrophobic’in büründüğü kimliğe bürünebilir, ya da bu death metal ve melodik alt yapıyı çok daha baskın hâle getirerek janrayı “melodik death metale” dahi evirebilirsiniz. Bu yüzden de Behemoth’u da ekleyerek diyebilirim ki mevcut janra içinde müzik yapmış grupların hiçbirisinin kimliği birbirine benzemez. Florida ve New York death sahneleri, Norveç ile Finlandiya gibi black ekollerinin sahneleri ya da Swedish death gibi duyulduğu ilk anda saptanabilecek bir karakteristiği yok blackened death metalin. Hatta denilebilir ki blackened death metal, janra saptamalarının/tartışmalarının bir noktadan sonra bokunun çıkmasına neden olacak kadar ucu açık bir alan.

Janraya ilişkin bu noktaları, “Bloody Blasphmey”nin karakteristik yanlarını daha iyi vurgulamak için açıklamayı gerekli buldum. Çünkü baktığınızda göreceğiniz şey, inanılmaz iyi derecede dengelenmiş bir çeşitliliğin sürekli kimlik değiştirerek kendini size değiştire değiştire sunması bu albümde. Misal, açılış parçası “Serpent King” death metal sound’u ile modernize edilmiş çok vurucu bir black metal rifiyle açılıyor. Fakat “Boiling Blood” parçası, neredeyse “Reign in Blood” dönemlerinin Slayer’ını çağrıştıran bazı kısımlarıyla (belki şarkı ismi de malum Slayer albümüne bir göndermedir?) tansiyonu arttırırken birden “Where the Slime Live” parçasındaki Morbid Angel’ın karakteristiğine geçiş yapıyor. Ama bunu saklamak gibi en ufak bir niyeti yok, çünkü David Vincet’ın o şarkıdaki vokal efekti bile imite edilmiş. Peki normalde böyle doğrudan bir imitasyon dinleyiciyi irite edebilecekken God Dethroned neyine güveniyor? Çok basit, çünkü bu kısımlar God Dethroned’un gitar tonundan tutun da vokal performansına, melodik ve harmonik sololardan klavye unsurlarına değin söz konusu şarkı trafiğinin altında öylesine süzgeçleniyorki “ama bu direkt Morbid Angel, Slayer vs.” diyemiyorsunuz. Bu da işin oldukça profesyonel icra edildiği bir yorumculuk hâline geliyor. Saygı duyduğu, ilham aldığı şeyi yorumluyor ve dikkat etmezseniz bu ilham kaynaklarını rahatlıkla gözden kaçırabileceğiniz kadar da şeffaf yapıyor bu işi.

Fakat böyle işler bir kenara, albümde son derece God Dethroned’un blackened death metal icra edişine özgü olan parçalar da var ve esasen albümün asıl büyük işleri de bu parçalar. “The Execution Protocol”, “Soul Capture 1562” ve “Firebreath”, dinlediğiniz takdirde “neymiş bakalım şu God Dethroned” diye bir sorunuz olsa ona alabileceğiniz en güzel ve en sert cevaplar. Bu üç şarkının yanına açılış şarkısı “Serpent King” ve kapanışı yapan “Bloody Blasphemy”i de eklerseniz elde edeceğiniz beş şarkı albümün en gözde şarkıları oluyor. Albümdeki müzik anlayışının ve icra edilen blackened death metal üslubunun en temel karakteristiği şöyle bir şekilde açığa çıkıyor; black ve death metal kimlikleri kendi aralarında sık sık yer değiştirirken, buna ek olarak da alt tonlarında thrash, melodik death, black/thrash gibi farklı kombiyansyonlar kullanılıyor ve clean vokal korosu, klavyenin ambiyans yaratmada bir aracı kılınması gibi ekstra dinamiklere de imkân tanınarak çok zengin bir sentez yaratılıyor. “Bloody Blasphemy”de tek biçimlilik görmenize neredeyse olanak yok diyebilirim bu yüzden.

Sound ve prodüksiyon, kaydedildiği senenin standartlarına göre epey güçlü. Mixing sayesinde her şeyi temiz bir şekilde duyabiliyorsunuz ki bu da sanırım grubun hiçbir masraftan kaçınmadığını ve yaptıkları yüksek kalitede işi de mümkün olduğunca yüksek bir kalitede piyasaya sunmak açısından titiz davrandığını gösteriyor olsa gerek.

Albüm kapağının çekiciliğine de değinmeden geçemeyeceğim. Kullanılan o lacivert ve mavi tonlarının güzelliği, İsa’nın çarmıha gerilişinin sonrasını tasvir eden o grotesk çizimler ve onların üstünde yer alan grup isminin kırmızı kenar fontlarıyla vurgulanması, böylece oluşan mavi ve kırmızı tonları arasındaki kontrast vs derken, her şey tam anlamıyla görsel bir şölen. Uzun zamandır, bir albümün şarkılarını dinlerken bir yandan da o albümün kapağını seyretmek bu derece keyif vermemişti.

Kısacası arkadaşlar; müziğiyle, müzisyenliğiyle, prodüksiyon kalitesiyle, icra edilen metal türünün sunduğu zenginliğiyle, albüm kapağıyla vs. aldığı tam puanı bu derece hak edebilecek bir albümü dinlememiştim bunca zamandır. Siz de eğer dinlemediyseniz bir an önce dinleyin ve kulaklarınızı daha fazla bu albümden mahrum etmeyin.

10/10
Albümün okur notu: 12345678910 (6.59/10, Toplam oy: 32)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
1999
Şirket
Metal Blade Records
Kadro
Henri (Henri Settler): Vokal, gitar, sözler (1, 3-6, 8, 9)
Jens (Jens Van Der Valk): Gitar
Beef (Bert Hoving): Bas, geri vokal, sözler (2, 3, 7)
Roel (Roel Sanders): Davul

Konuk:
Danny GoatLord: Klavye
Roeland Wubbs: Piyano (3)
Nienke de Jong: Vokal
Şarkılar
1) Serpent King
2) Nocturnal
3) The Execution Protocol
4) Boiling Blood
5) A View of Ages
6) Soul Capture 1562
7) Under the Golden Wings of Death
8) Firebreath
9) Bloody Blasphemy
  Yorum alanı

“GOD DETHRONED – Bloody Blasphemy” yazısına 4 yorum var

  1. Eline sağlık Emir. 10/10′u hak ettiği konusunda bence şüphe yok. Muazzam bir albüm.

    Emir

    @Ahmet Saraçoğlu, Teşekkürler Ahmet abi.

  2. Saklı says:

    Sikici albüm. Fazla söze gerek yok. Çıktığı zamanlarda dinlemiştim ve bayılmıştım. Hala çok severim.

  3. bilmez kişi says:

    Epey doyurucu bir değerlendirme olmuş, eyvallah. Böyle kıyıda köşede unutulmuş gibi duran kıymetli işlere el atılmasına ayrıca saygı duyuyorum.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.