Bugün rotamızı metal haritasında yeni yeni yer etmeye başlayan, metal kültürünü içselleştirdiğini söyleyemeyeceğimiz ancak özellikle son yıllarda kayda değer projelerle karşımıza gelen Çin’e çeviriyoruz.
Çeviriyoruz çevirmesine ancak Çinli ve diğer Uzak Doğulu gruplarda sıklıkla gördüğümüz yerel motiflerdan, temalardan tamamıyla uzak bir bağlamla karşılaşıyoruz. Öyle ki, ülkemiz topraklarını da içine alan Antik Yunan’dan bahseden, grubunun adının herkes tarafından okunup okunmamasını bile umursamayacak düzeyde kendini bu konsepte adamış biri tarafından kurulan bir grupla karşı karşıyayız.
Takipçilerimizden Koralp’in yorumlardaki önerisiyle tanıştığım bir gruptan söz edeceğim bugün. Grup dememe bakmayın, tek kişilik bir proje ve tek kişilik bir proje için bile pek çok enteresan özellik barındırıyor.
Bunlardan ilki, Ὁπλίτης’i kuran Liu Zhenyang’ın 2000 doğumlu genç bir arkadaş olması. Albümdeki her şeyden sorumlu olduğu düşünüldüğünde -ki görünüşe göre buna miks, mastering falan da dâhil- bu arkadaşın değeri daha da artıyor. Zhenyang’la ilgili diğer ve esas ilginç konuysa kendisinin Ὁπλίτης’i 2020’de kurduktan sonra gerçek bir beste makinesine dönüşmesi.
Zhenyang Ὁπλίτης’in yanı sıra yine bu dönemde VITRIOLIC SAGE adlı bir diğer tek kişilik proje daha başlatmış ve 2020’den bu yana bu iki grupla toplam 3 albüm ve 2 EP yayınlamış. 22 yaşında biri için gayet süper bir üretkenlik; 3 yılda 166 dakikalık müzik yazmak herkesin harcı değil (belli ki okul mokul dışında her şeyini böyle boş işlere harcayan hayatsızın teki…).
Şimdi Ὁπλίτης’e gelelim. Adını Antik Yunan’daki elit bir savaşçı grubu olan Hoplit’lerden alan grup, tamamıyla Yunan mitolojisi ve Yunan tarihi üzerine kurulu bir oluşum. Çinli Ὁπλίτης’in bu kadar alakasız bir kültüre odaklanmış olmasından, Zhenyang’ın bu konsepti çok ilgi çekici bulduğu, Antik Yunan’ın köpeği olduğu sonucunu pekâlâ çıkarabiliriz.
Sunulan müziğe baktığımızda, Ὁπλίτης black metal ile death metalin epey yıpratıcı bir bileşimini yapıyor. ALTARAGE, PORTAL ve benzeri kaos şeytanları kadar karambol, soyut, bulanık değil ancak “Μάρτυς” gibi şarkılarda görüleceği üzere mutlak bir acımasızlık ve tavizsizlik üzerinden ilerleyen son derece azman yaklaşımlar var. Belli açılardan black metalin atonal, uyumsuz tarafını icra eden bilindik isimlere yakın duran bir hava var ancak özellikle sık sık kullanılan staccato riflerden Ὁπλίτης’in daha modern bir karakter oluşturduğu kanısındayım.
Her şeyi bir kenara bırakırsak karşımızda ilgi duyduğu bir konuyu son derece istekli, hırslı, azimli şekilde işleyen ve bunu grubunun tüm temasını üzerine kuracak kadar benimsemiş bir genç var. 22 yaşında olduğu ve her şeyini tek başına üstlendiği 2 projesiyle son 2 yılda gösterdiği üretkenlik düşünüldüğünde Liu Zhenyang ismini daha sık duymamız kimse için sürpriz olmayacaktır. Yılın ilk günlerinde genelde muazzam albümler çıkmaz ve Ὁπλίτης de şimdilik muazzam seviyesinde bir oluşum değil, ancak yazının kapanışında bu cümleyi kurmamı sağlayacak kadar da iyi, heyecan verici bir ilk albüm.
Ahmet abinin son paragrafta da söylediği gibi genel olarak baktığımızda unutulmazlar arasına girecek bir albüm olmadığı açık, fakat debut albüm olarak bakınca, hiç de fena bir yerde konumlanmıyor bence.
Yılın ilk ayı olması dolayısıyla kendini tekrar dinletebilecek kalitede işlerin çok fazla çıkmadığı bu dönemde güzel bir iş çıkarmış bu genç arkadaşımız. Tek kişilik grup olması, Çin menşeili olması ve Antik Yunan temasını benimsemiş olması işi daha da ilginç noktaya taşıyor.
Bence de bu albümün alması gereken puan tam olarak bu, kritik için teşekkürler Ahmet abi.
Her zaman dinlenecek bir albüm değil. Kasvetli ve zor.
Her şey tarafından terkedildikten ve kaybedecek bir şeyiniz kalmadıktan sonra puslu bir cumartesi öğleden sonrası, evde, önceki gün kalmış iki birayla yaşantıyı daha da çekilmez kılmak için dinlenebilecek bir albüm.
Eleman 377 gün içindeki 4. albümünü yayınladı. Bu kadar sık albüm çıkaran grupların incelenebilirliği, ciddiye alınırlığı düşüyor sanki biraz. Albümler arası farklılıklar, müzikal gelişim vs. noktasında, inceleyecek kişi açısından garip bir durum oluşuyor. Bilemedim.
Ahmet abinin son paragrafta da söylediği gibi genel olarak baktığımızda unutulmazlar arasına girecek bir albüm olmadığı açık, fakat debut albüm olarak bakınca, hiç de fena bir yerde konumlanmıyor bence.
Yılın ilk ayı olması dolayısıyla kendini tekrar dinletebilecek kalitede işlerin çok fazla çıkmadığı bu dönemde güzel bir iş çıkarmış bu genç arkadaşımız. Tek kişilik grup olması, Çin menşeili olması ve Antik Yunan temasını benimsemiş olması işi daha da ilginç noktaya taşıyor.
Bence de bu albümün alması gereken puan tam olarak bu, kritik için teşekkürler Ahmet abi.
Koralp’in sayesinde keşfetmiştim bu albümü.
Her zaman dinlenecek bir albüm değil. Kasvetli ve zor.
Her şey tarafından terkedildikten ve kaybedecek bir şeyiniz kalmadıktan sonra puslu bir cumartesi öğleden sonrası, evde, önceki gün kalmış iki birayla yaşantıyı daha da çekilmez kılmak için dinlenebilecek bir albüm.
Aradan 4 ay geçti yeni albüm çıkardı manyak.
10.04.2023
@Ahmet Saraçoğlu, bunu kaçırmıştım bu sefer, teşekkürler abi.
10.04.2023
@Koralp, ne demek.
10.04.2023
@Ahmet Saraçoğlu, yeni bir Esoctrilihum’tırak ruh hastalığı vakası olabilir.
15.10.2023
@Ahmet Saraçoğlu, az önce fark ettim 3. albümü salmış bu ay başında.
15.10.2023
@11jesterhead, aynen, henüz ikincisini yazmadım diye düşünürken üçüncüyü çıkardı ibiş.
16.10.2023
@Ahmet Saraçoğlu, kötü iş de yapmıyor eşşolu. 2.kez açıp dinletecek cinsten bir albüm yapmış yine.
Eleman 377 gün içindeki 4. albümünü yayınladı. Bu kadar sık albüm çıkaran grupların incelenebilirliği, ciddiye alınırlığı düşüyor sanki biraz. Albümler arası farklılıklar, müzikal gelişim vs. noktasında, inceleyecek kişi açısından garip bir durum oluşuyor. Bilemedim.
18.01.2024
@Ahmet Saraçoğlu, son albümü yine genel olarak beğenilmiş sanırım