Bizleri Moskova’dan selamlayan tek kişilik black metal projesi MALIST’i 2019’da çıkan ilk albümü “In the Catacombs of Time”la yakalamış ve incelemesinin sonunda da şöyle demiştim:
“Tek kişilik black metal oluşumlarına özel bir ilginiz varsa bence “In the Catacombs of Time”ı dinleyin. Bu tarz projelerin bazıları sadece yapılmış olmak için yapılıyor ve rezalet kayıt, yaratıcılıktan nasibini almamış besteler ve neredeyse hiçbir değer taşımayan işlerle değerli vaktimizi çalıyor. Ama bazıları da ciddi anlamda etkileyici oluyor ve hayranlık uyandırıyor. MALIST bu etkileyici olan taraftan. Kendine de dinleyicisine de saygısını gösteren bir oluşum ve ilk albümünde de eli yüzü düzgün besteler ve kaliteli bir sunumla öne çıkıyor, dinlenmeyi, keşfedilmeyi hak ediyor.”
Bu albümün ardından ikinci albümü “To Mantle the Rising Sun”ı tam Covid-19 salgınının patladığı günlerde çıkardığından olacak, şimdi albüm kapağını gördüğümde bile albüme dair bir fikir uyanmıyor. Muhtemelen o dönemki gündemlerden dolayı bu albümün varlığından bile haberdar olmadan pas geçmişim. Neyse ki Ovfrost arkadaşımız üretim konusunda epey istekli bir insan, zira MALIST projesinin üçünü yılında üçüncü albüm “Karst Relict”i çıkararak kendisini PA sayfalarına tekrar taşımam adına bana bir şans daha vermişti.
Ne var ki ben o albümü dinlemiş olmama rağmen -neden bilmem- incelemesini yazma isteği duymamıştım. Albümü dinlediğimi ve söyleyecek farklı herhangi bir şey bulamadığımı, bu yüzden de incelemekten vazgeçtiğimi hatırlıyorum. Kötü olduğundan değil, sadece hakkında bir şeyler yazma isteği uyandırmadığından.
Ovfrost da durur mu, yapıştırmış cevabı. Evet, MALIST’in dördüncü yılındaki dördüncü albüm olan “As I Become Darkness”tan bahsedeceğiz bugün. Anlaşılacağı üzere MALIST bu kez bana kendisinden ve yeni albümünden bahsetme isteğini ve ilhamını verdi. Bunun sebebi de “As I Become Darkness”ın gerçekten de son derece değişken yapıda ve üzerinde epey uğraşılmış bir çalışma olması. MALIST’in önceki işlerini düşündüğümde “As I Become Darkness”da çok daha fazla dinamiğin bir arada kullanıldığını görüyorum. Şarkılar şeytani, aşırı kötücül olma amacı taşımıyorlar ve acılı bir karanlık ortaya koymak adına güçlerini birleştiriyorlar. Bazı rifler IMMORTAL kafasına yaklaşırken, diğer tarafta SARGEIST, HORNA benzeri bir Fin dokunuşu da hissediliyor. “Heavenly Plague”de duyulduğu üzere epey karakteristik, lezzetli rif yazımlarına tanık olduğumuz “As I Become Darkness”, bu sayede tekdüzeleşmeden şıkır şıkır akmayı başarıyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırdığı günlerde Facebook hesabından “Ülkem, gücü elinde tutan küçük bir adamın hırsları sonucunda bir kez daha uluslararası bir utanç kaynağına dönüştü. Bu ülkenin insanlarının bu ülkenin devletiyle aynı şey olmadığını lütfen unutmayın. Ben Ukrayna’ya yapılan müdahaleyi desteklemiyorum ve tanıdığım çoğu insan da bu şekilde düşünüyor. Kendimi de Malist’i de Rus yetkililerin yaptıklarından olabildiğince uzak tutmak istiyorum, çünkü onların bu ülkenin özüyle ve ruhuyla hiçbir ilgilerinin olmadığına inanıyorum” şeklinde bir açıklama yapan Ovfrost, şarkı sözleri ortalıkta olmadığından emin olmamakla birlikte, şarkı isimlerinden yaptığım çıkarımlarla albümde bu durumdan da bahsediyor diye tahmin ediyorum. Müzikteki genel havayı da hesaba katınca bu düşüncemin doğru olma ihtimali artıyor. Ama belli de olmaz, belki de Rusya’daki pancar üreticisinin dertlerinden bahsediyordur. Olur olur.
Bu sene black metal adına makul sayıda başarılı albüm dinlediysek de geçtiğimiz birkaç yıla nazaran öyle inanılmaz bir black metal yılı olmadı kanısındayım. MALIST, tek kişilik bir proje olduğu düşünüldüğünde daha da değer kazanmasıyla birlikte yılın en iyi black metal işlerinden birine imza atmış ve uzun zamandır dinlediğim en başarılı tek kişilik black metal albümlerinden birini sunmuş. Black metal seviyorsanız ve black metalin mutlaka militan düzeyinde şeytani olması gerektiğini düşünmüyorsanız tereddütsüz dinleyin derim.
Kadro Ovfrost: Davul hariç her şey
Vladimir Udarnov: Davul
Şarkılar 1. Legions
2. The Death Bell
3. March of the Defilers
4. Misanthropic Bliss
5. Heavenly Plague
6. Existence in Ruin
7. Departure
8. One with the Void
Ahmet abi bu soru başta sana olmak üzere tüm Pa ahalisine geliyor. Tek kişilik albümleri değerlendirirken bunu göz önüne alarak mı değerlendirmemiz lazım? Tek kişilik çalışma diye değerlendirirken daha mı cömert davranmamız lazım yoksa daha cimri mi? Bu albüm özelinde sormuyorum genel bir soru aslında. Tek kişilik çalışmaları değerlendirirken kendimi hep biraz daha yakın hissediyorum ve değerlendirirken kesinlikle etkiliyor bu detay beni. Siz ne düşünüyorsunuz merak ediyorum.
@Drochshaol, ben o şekilde bakmıyorum. Yani “Tek başına neler neler yapmış, afferim sana” tarzı bir pışpışlama gütmüyorum. Necrophagist’in ilk albümü komple Muhammed’in elinden çıktı ve sayısız grubun albümünü donunda sallar. Aynı şekilde Dan Swanö’nün bir tane solo albümü var ve bin tane grup kafa kafaya verse daha iyisini yapamaz. O yüzden şahsen herhangi bir grupmuş gibi değerlendiriyorum.
Birden fazla enstrüman çalan ve vokal yapan çok insan var ancak davul çalmak farklı bir şey olduğundan bazı tek kişilik projeler araya başka kişi sokmamak veya ekstra bütçe ayırmamak için davulu programlayarak kullanıyorlar, o zaman ister istemez bir sunilik olabiliyor. Sırf drum machnine olduğu ve kötü yazılmış, kötü tonlanmış drum machine olduğu için dinleyemediğim solo projeler var. Bu yüzden sırf davul konusundan ötürü grupça çıkarılmış herhangi bir albümle boy ölçüşemeyecek solo projeler var.
”Bu tarz projelerin bazıları sadece yapılmış olmak için yapılıyor ve rezalet kayıt…” Hocam Black Metal’in olayı zaten rezalet kayıt değil mi? Billur gibi kayıtlardansa o rezalet kayıt Black Metal’i diğer türlerden ayıran şeylerden biri değil mi? Black Metal’in başlıca karakteristik özelliği üzerinden bunu yapan grupları eleştirmek ne kadar doğru? Bilmediğimden soruyorum, cahilliğime verin.
@Paul Pogba’nın Bir Kolu Uzun Bir Kolu Kısa Forma Altı Tişörtü, öyle tabii ama burada Transylvanian Hunger veya Det Som Engang Var gibi bir kötü kayıttan bahsetmiyorum. Sırf black metal kötü prodüksiyonu kaldırıyor diye evinde amfiyi teybe dayayıp kayıt yaparcasına kötü, cidden kötü, hiç olmamış kayıtlardan bahsediyorum. Yoksa ben de Deathcrush EP’sini defalarca dinledim yani.
Ilk sarki girdigi andan aha sargeist dedim. bu albumu baya sevdim. sargeist sevenler kesin baksin, yer yer farkli olsa da riffler benzer. Ayrica 4 sene 4 album nedir yav helal olsun. Digerlerine de sirayla bakacagim bir sure bununla vakit gecirdikten sonra. 8\10.
Bu sene iyi “EN” “UZUN ZAMANDIR” “XXX TARİHİNDEN BERİ EN İYİ YYY ALBÜMÜ” mü yaptı cidden ya? Yoksa sorun bende mi?
15.12.2022
@owlbos, bugün paylaştığımız Rotten Tomb da “yılın en iyi ilk albümlerinden” klasmanında yeni çar olarak açıldı mesela.
Ahmet abi bu soru başta sana olmak üzere tüm Pa ahalisine geliyor. Tek kişilik albümleri değerlendirirken bunu göz önüne alarak mı değerlendirmemiz lazım? Tek kişilik çalışma diye değerlendirirken daha mı cömert davranmamız lazım yoksa daha cimri mi? Bu albüm özelinde sormuyorum genel bir soru aslında. Tek kişilik çalışmaları değerlendirirken kendimi hep biraz daha yakın hissediyorum ve değerlendirirken kesinlikle etkiliyor bu detay beni. Siz ne düşünüyorsunuz merak ediyorum.
15.12.2022
@Drochshaol, ben o şekilde bakmıyorum. Yani “Tek başına neler neler yapmış, afferim sana” tarzı bir pışpışlama gütmüyorum. Necrophagist’in ilk albümü komple Muhammed’in elinden çıktı ve sayısız grubun albümünü donunda sallar. Aynı şekilde Dan Swanö’nün bir tane solo albümü var ve bin tane grup kafa kafaya verse daha iyisini yapamaz. O yüzden şahsen herhangi bir grupmuş gibi değerlendiriyorum.
Birden fazla enstrüman çalan ve vokal yapan çok insan var ancak davul çalmak farklı bir şey olduğundan bazı tek kişilik projeler araya başka kişi sokmamak veya ekstra bütçe ayırmamak için davulu programlayarak kullanıyorlar, o zaman ister istemez bir sunilik olabiliyor. Sırf drum machnine olduğu ve kötü yazılmış, kötü tonlanmış drum machine olduğu için dinleyemediğim solo projeler var. Bu yüzden sırf davul konusundan ötürü grupça çıkarılmış herhangi bir albümle boy ölçüşemeyecek solo projeler var.
”Bu tarz projelerin bazıları sadece yapılmış olmak için yapılıyor ve rezalet kayıt…” Hocam Black Metal’in olayı zaten rezalet kayıt değil mi? Billur gibi kayıtlardansa o rezalet kayıt Black Metal’i diğer türlerden ayıran şeylerden biri değil mi? Black Metal’in başlıca karakteristik özelliği üzerinden bunu yapan grupları eleştirmek ne kadar doğru? Bilmediğimden soruyorum, cahilliğime verin.
15.12.2022
@Paul Pogba’nın Bir Kolu Uzun Bir Kolu Kısa Forma Altı Tişörtü, öyle tabii ama burada Transylvanian Hunger veya Det Som Engang Var gibi bir kötü kayıttan bahsetmiyorum. Sırf black metal kötü prodüksiyonu kaldırıyor diye evinde amfiyi teybe dayayıp kayıt yaparcasına kötü, cidden kötü, hiç olmamış kayıtlardan bahsediyorum. Yoksa ben de Deathcrush EP’sini defalarca dinledim yani.
Ilk sarki girdigi andan aha sargeist dedim. bu albumu baya sevdim. sargeist sevenler kesin baksin, yer yer farkli olsa da riffler benzer. Ayrica 4 sene 4 album nedir yav helal olsun. Digerlerine de sirayla bakacagim bir sure bununla vakit gecirdikten sonra. 8\10.