Cayır cayır heavy metal ateşiyle yanan bir grupla birlikteyiz bugün. Site ahalisinden Gökay’ın tavsiye ettiği ve şahsen -genelde- açlığını çektiğim “özgün karakterli heavy metal grubu” konusunda yüzümü güldüren bir oluşum IRON KINGDOM. İkinci memleketim Vancouver çıkışlı grubun icra ettiği tarz, heavy metalin en saf ve en ateşli hâli dersem esasında “The Blood of Creation”ı büyük oranda tarif etmiş olurum. Ancak bu siteyi açtıysak bu yazıyı da burada noktalayamayız. Öyleyse buyurun sohbete.
IRON KINGDOM, içerisinde belli oranda IRON MAIDEN’vari bir old-school’luk ile belirli oranda SUMERLANDS’vari modern old-school’luk barındıran bir grup. Bu ikisini nasıl ayrıştırdığımı sormayın; vokalinden tutun da riflerine kadar şarkılarda seksenlerde IRON MAIDEN’ın yaptıklarına benzer mükemmel noktalar da yakalayabiliyorsunuz SUMERLANDS, ETERNAL CHAMPION gibi günümüz gruplarının nostaljik alevleriyle de ısınabiliyorsunuz.
Diğer yandan IRON KINGDOM’ın “Hunter and Prey”de karşımıza çıkan türde; bu iki grup ve muadillerini hiç anımsatmayan türde atarlı olayları da olabiliyor. Burada önemli olan grubun seksenler kafasın olmasına rağmen retroluk kasmaması, epik heavy metal ayağına veya görkemli olmak uğruna ateşin altını kısmaması ve olayı hep yüksek perdede tutması. Bunlar bir araya gelince gerçekten de dinlemesi epey keyifli ve pek çok detayıyla ilgili kitleyi mesut edecek bir heavy metal albümü ortaya çıkmış.
Yüksek perde demişken vokallerden bahsedelim. “The Blood of Creation”ı dinlerken aklıma Bruce Dickinson’ın seksenlerdeki vokalleri, Dio’nun yükselmeleri ve Geoff Tate’in QUEENSRŸCHE‘ın “The Warning” dönemlerindeki vokalleri aklıma geldi. Vokalist Chris Osterman’ın ses rengi yer yer Tate’in albümde canlıda destanlar yazdığı “Take Hold of the Flame”deki vurgularına kayıyor ve çok tatlı sonuçlar ortaya çıkıyor. Bu gibi detaylar yakalayabilmek heavy metal vokalistliği içerisinde önemli diye düşünüyorum.
Bunun dışında albümde bu tarz bir albümden beklenecek makul davul performansının üstüne çıktığını düşündüğüm bir davulculuk var. Davulcu arkadaş cidden lezzetli partisyonlar yazarak albümdeki keyfi daha da artırmış. Bir davulcu yazdığı ataklarla, aralara soktuğu triplet’larla şunlarla bunlarla o albüme sanılandan çok daha fazla tat katabiliyor. Max Friesen arkadaşımız da aynen bunu yapmış ve “The Blood of Creation”ın tadına tat katmış. Gitarlara ekstra değinmeme gerek yok; zaten ateş dedim, alev dedim, cayır cayır dedim, bunu sağlayan ana faktörün gitarlar olduğunu muhtemelen ifade etmiş oldum. Davuluydu, vokaliydi, gayet güçlü duyulan basıydı üstü üste koyunca, alın size mis gibi bir heavy metal albümü.
IRON KINGDOM “The Blood of Creation”da cidden tertemiz bir iş çıkarıyor ve gümbür gümbür, alev alev bir heavy metale imza atıyor. Harika bireysel performanslar ve bunların toplamından daha büyük değer ortaya çıkaran bir sinerjiyle, bu yıl dinleyeceğiniz en iyi heavy metal albümlerinden birinden geri kalmamak için mutlaka dinleyin derim.
Kadro Chris Osterman: Vokal, lead gitar
Megan Merrick: Gitar
Leighton Holmes: Bas, geri vokal
Max Friesen: Davul
Şarkılar 1. Tides of Desolation
2. Sheathe the Sword
3. Queen of the Crystal Throne
4. Hunter and Prey
5. Witching Hour
6. In the Grip of Nightmares
7. Primordial
8. The Blood of Creation
Epey enerjik, dinamik ve pozitif. Bu haliyle Angel Witch’i hatırlattı bana. Metal camiasında böyle pozitif enerji yayan grupların neslinin tükenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Koruyalım, yaşatalım.
Çok olumlu bi yazı olmuş. Bence vasat ötesi.
Epey enerjik, dinamik ve pozitif. Bu haliyle Angel Witch’i hatırlattı bana. Metal camiasında böyle pozitif enerji yayan grupların neslinin tükenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Koruyalım, yaşatalım.