Seksenlerin konforunu evimize getiren nispeten yeni Kanadalı heavy/speed metal grubu RIOT CITY, 2019 çıkışlı ilk albümü “Burn the Night“la büyük sükse yaratmış ve Oğuz’un da incelemesinde bahsettiği gibi seksenler ruhunu sadece sözde kalmayacak şekilde günümüze taşımıştı. Bunu yaparken 30 yıl öncesinin müzikal anlayışını çok iyi özümsediğini apaçık gösteren grup, milyonlarca insanın son derece aşina olduğu yıllanmış bir müziği taze ve heyecan verici şekilde sunmayı başararak türdeşlerinden farklı bir yere konumlanmıştı.
Grubun türüne heavy metal demiş olsam da RIOT CITY’nin müziğinde tıpkı isim kardeşi oldukları RIOT’la benzeşen türde bir power/speed metal etkisi de var. “Electric Elite”i dinlerken RIOT’ın efsane son albümü “Immortal Soul”dan veya daha da efsane başyapıtı “Thundersteel”dan fırlamış bir şeyler dinliyormuş gibi hissetmeniz gayet olası. Bunda vokalist Jordan Jacobs’ın ses renginin eski RIOT vokalisti Tony Moore’un ses rengine epey benzemesinin de payı var elbet. Esasında Jordan Jacobs’ın sesini tam olarak Moore ve Ripper Owens’ın karışımı şeklinde ifade etmek de mümkün.
“Electric Elite”le ilgili en önemli kısımsa elbette grubun beste konusuna son derece tutkulu yaklaşması. Öyle ki, adamların şarkıları bestelerken bile seksenler havasına girmelerini sağlayacak şekilde giyindiklerini; vokalistin resmen 35-40 yıl öncesini soluyarak vokal yaptığını hissediyorsunuz. Melodiler, rifler hepsi aşırı tanıdık, fazlasıyla bilindik ancak albüme de grubu da değer katan o hava, yansıtılan o tutku sayesinde ortaya ciddi anlamda samimi ve gerçekçi bir seksenler imitasyonu çıkıyor. Albümde nostaljik bir coşku var ve o dönemleri yaşayan insanların bu albümü bugün dinlediklerinde gözlerinden birkaç damla yaş akması beni zerre şaşırtmazdı.
36 dakika gibi bir sürede sizi alıp 1985-1986 zamanlarına götüren “Electric Elite”, esasında günümüzde benzerlerini sıkça gördüğümüz bir anlayışın parçalarından biri. Yukarıda vokal karakterini tanımladığım vokalist Jacobs, besteye göre zaman zaman farklı olaylara da giriyor ve peslerde Hz. Dio’ya, tizlerde ise LOST HORIZON’dan Daniel Heiman’a kadar uzanan geniş bir skalaya hükmedebiliyor. Bu dinamik vokal kullanımı albümün verdiği keyfi ve tekrar tekrar dinleme isteğini belirgin şekilde artırıyor.
Grubun ilk albümünü sevdiyseniz; yakın zamanda çıkan en iyi seksenler nostaljisi albümlerinden POUNDER’ı, MIDNIGHT SPELL’i veya seksenlerde kurulup yakın zamanda geri dönüş albümünü çıkaran GLACIER’ı seviyorsanız; dahası bu retrospektif hareketin en iyi örneklerinden birini dinlemek istiyorsanız RIOT CITY’nin peşinden gitmeniz yararınıza olacaktır.
Keşke şu an Kaan hayatta olsaydı da bu albümü onunla dinleseydik. O kadar sever, o kadar beğenirdi ki…
Kadro Jordan Jacobs: Vokal
Cale Savy: Lead gitar
Roldan Reimer: Gitar
Dustin Smith: Bas
Chad Vallie: Davul
Şarkılar 1. Eye of the Jaguar
2. Beyond the Stars
3. Tyrant
4. Ghost of Reality
5. Return of the Force
6. Paris Nights
7. Lucky Diamond
8. Severed Ties
@Merdomerdo, Yıllar yıllar önce PS1′de en sevdiğim karakter olan King ile maç yapıyor, dövüşün sonunda King’in kafasını kopartıp elime verdiler ve ben o gün King ile oynamayı bıraktım, Eddyci oldum, ama işin komik kısmı ben bunu internette arattım ama bulamadım, bu Hugo olayı gibi bir efsane mi yoksa gerçekten böyle bir olay yaşanıyor muydu oyunda?
Şahsen burning city’den daha çok sevdim daha bi coşkulu ve kendine bağlıyor şarkılar bunda. Kritikte bahsedilen albümleri (riot hariç tabiki) de dinlememiştim ama bu albüm vesilesiyle bi göz atıyım onlara da.
Özellikle vokal performansı albüme seviye atlatıyor. Şarkılar arası yaklaşım farkıyla birden fazla vokal mi var acaba grupta diye düşünmeye bile itiyor. Öyle ki kritikte bahsedilen isimlerin dışında Ghost of Reality şarkısıyla birlikte ”Geoff Tate mi konuk olmuş albüme?” diye sordum kendi kendime.
Bu tarz kapakları görünce “dünyada her şeyin bir alıcısı var” demekten kendimi alıkoyamıyorum. Peşinen söyleyeyim, ne speed ne de heavy metal sevmediğim için albümü dinlemedim. Birileri çıkıp da “grubun müziğine baksana kardeşim. ne sığ adamsın, albüm kapağına göre yorum yapıyorsun” diye 3 paragraf yazı döşemesin söyleyeyim dedim.
@Erutururu, Adamların albüm kapakları 10 numara 80′lerden fırlamış gibi, müziğini de yansıtıyor, dinlediğin Autopsy’de de bu tarz retro albüm kapaklarının kullandığını göreceksin.
@Erutururu, Retro kapak açısından demiştim aslında, ben kapağa bakınca klasik 80′ler diyebiliyorum, o havayı çok iyi veriyor. Bunun dışında zevktir tabii ki sevilmeyebilir.
Riot City’nin müziğine 1983-1986 dönemi ABD heavy-speed-progressive metalini dahil etmesi merak ve beklenti katsayımı epey yükseltmişti. Başta “Ghost of Reality” ile aradığımı bulduğumu da düşündüm. Fakat maalesef ilerleyen turlarda albüm sönümlendi gitti. Yine de, ne olursa olsun, vokalist Jordan Jacobs müthiş bir keşif.
Kapağı görünce canım Tekken çekti.
20.10.2022
@Merdomerdo, Yıllar yıllar önce PS1′de en sevdiğim karakter olan King ile maç yapıyor, dövüşün sonunda King’in kafasını kopartıp elime verdiler ve ben o gün King ile oynamayı bıraktım, Eddyci oldum, ama işin komik kısmı ben bunu internette arattım ama bulamadım, bu Hugo olayı gibi bir efsane mi yoksa gerçekten böyle bir olay yaşanıyor muydu oyunda?
22.10.2022
@Boba Fett, Ben de hiç hatırlayamadım.
Şahsen burning city’den daha çok sevdim daha bi coşkulu ve kendine bağlıyor şarkılar bunda. Kritikte bahsedilen albümleri (riot hariç tabiki) de dinlememiştim ama bu albüm vesilesiyle bi göz atıyım onlara da.
21.10.2022
@arple, burning city nereden çıktı ya burn the night olacaktı.
Özellikle vokal performansı albüme seviye atlatıyor. Şarkılar arası yaklaşım farkıyla birden fazla vokal mi var acaba grupta diye düşünmeye bile itiyor. Öyle ki kritikte bahsedilen isimlerin dışında Ghost of Reality şarkısıyla birlikte ”Geoff Tate mi konuk olmuş albüme?” diye sordum kendi kendime.
Bu tarz kapakları görünce “dünyada her şeyin bir alıcısı var” demekten kendimi alıkoyamıyorum. Peşinen söyleyeyim, ne speed ne de heavy metal sevmediğim için albümü dinlemedim. Birileri çıkıp da “grubun müziğine baksana kardeşim. ne sığ adamsın, albüm kapağına göre yorum yapıyorsun” diye 3 paragraf yazı döşemesin söyleyeyim dedim.
Neyse, biz Autopsy’den devam.
21.10.2022
@Erutururu, Adamların albüm kapakları 10 numara 80′lerden fırlamış gibi, müziğini de yansıtıyor, dinlediğin Autopsy’de de bu tarz retro albüm kapaklarının kullandığını göreceksin.
21.10.2022
@Boba Fett, Horror temalı retro kapaklar hoşuma gidiyor, belki o yüzden seviyorumdur Autopsy’i. Bu grup benlik değilmiş deyip geçeyim ben en iyisi.
21.10.2022
@Erutururu, Retro kapak açısından demiştim aslında, ben kapağa bakınca klasik 80′ler diyebiliyorum, o havayı çok iyi veriyor. Bunun dışında zevktir tabii ki sevilmeyebilir.
21.10.2022
@Erutururu, speed ve heavy metal sevmem ama bence kapak çok güzel.
22.10.2022
@TanSolo, Böyle böyle bütün Star Wars kadrosunu toplayacağız yorum altında.
Riot City’nin müziğine 1983-1986 dönemi ABD heavy-speed-progressive metalini dahil etmesi merak ve beklenti katsayımı epey yükseltmişti. Başta “Ghost of Reality” ile aradığımı bulduğumu da düşündüm. Fakat maalesef ilerleyen turlarda albüm sönümlendi gitti. Yine de, ne olursa olsun, vokalist Jordan Jacobs müthiş bir keşif.