# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
LORNA SHORE – Pain Remains
| 21.10.2022

Son yıllarda metal dünyasında gördüğümüz en hızlı yükselişlerden birinin tesadüf olmadığını kanıtlıyor, deathcore’un yeni standartlarını belirlediklerini herkese duyuruyorlar.

Geçen sene çıkardıkları “…And I Returned to Nothingness” EP’lerinin incelemesinin sonunda LORNA SHORE için şöyle demiştim:

“’…And I Return To Nothingness’ büyük oranda yeni vokalistin podyuma çıkarılması amacıyla yayınlanan bir EP olsa da LORNA SHORE’un yerinde saymaya niyeti olmadığını ve deathcore temelli genişlemeci müziğini daha da ilerletmeye kararı olduğunu gösteren bir çalışma. Ben bu adamları seviyor ve güveniyorum. Bu yüzden onlardan beklentim de büyük ve bir sonraki albümlerinde kendi magnum opus’larını yaratmalarını bekliyorum. Bu EP onun bir habercisiyse, bence yeterince umut oluşmasını fazlasıyla sağlıyor.”

“Yeni vokalistin podyuma çıkarılması” kısmı önemli, zira Will Ramos sadece deathcore dünyasının değil, metal dünyasının son 1 yıl içinde en çok parlayan isimlerinden biri hâline geldi. Röportajlar, Zoom yayınları, TikTok, YouTube kanalı, başka kanallara konuk olması, performans videoları derken adam bir anda yıldızlaştı. EP’de yer alan “To the Hellfire”, özellikle son bölümündeki vokaller sayesinde YouTube’un en çok reaksiyon videosu çekilen şarkılarından birine dönüştü ve Will Ramos da bu şekilde kendisine yönelik ilgiyi katladıkça katladı.

Buna çok da şaşmamak gerek; kıvırcık sarı saçlı temiz yüzlü güleç bir oğlan ve hakikaten çok güçlü, türlü türlü vokal teknikleriyle bezediği, cehennemden fırlamışçasına bir vokal. Elbet yıllardır deathcore vokalinin de en sertini, en hayvanını, en guttural’ini, en bilmem nesini dinliyoruz; hepsine alışığız, hepsini biliyoruz ve ben Will Ramos’un da türün gördüğü en güçlü, en yetenekli vokalistlerden biri olduğunu düşünüyor ve LORNA SHORE’u 1 yıl içinde deathcore dünyasının en ünlü grubu yapan farklı bir karizması, aura’sı olduğuna inanıyorum.

Böylesi kısa sürede gerçekleşen bu sıçramanın ardından LORNA SHORE’un bir sonraki albümünde nasıl bir yöne gideceği gerçekten merak konusuydu. “Flesh Coffin”lerden itibaren geliştirilen senfonik deathcore karakteri grubun alametifarikası olmuş ve son 1 yıldaki ünlenme de gruba farklı şeyler düşündürtebilecek bir etki yaratmıştı. LORNA SHORE Will Ramos’un pazarlanabilirliğini de hesaba katıp daha geniş kitlelere de hitap eden, görece daha kolay kabul edilir bir albüm mü yapacaktı yoksa bilakis sertliğini artırıp deathcore âleminin tahtına mı oturacaktı?

Grup belli ki ilk tercihi hiç düşünmemiş bile ve sertlik dozunu daha da artırarak -bence- bugünün deathcore dünyasının en ünlü grubu olmasını sağlayacak albümü yapmış. Bunda albümdeki şarkıların yarısından fazlasına klip çekilmesini sağlayan Century Media Records desteği de var internet ve sosyal medyanın olanaklarından sonuna kadar yararlanarak oluşturulan “hype train”in altının dolu çıkmasının etkisi de.

“Pain Remains”in kapağını ve şarkı isimlerini gördüğümde aklıma ilk olarak albümün intiharla ilgili olacağı gelmişti. Ne var ki Will Ramos, albümün temasını oluştururken bir manga’dan etkilendiğini ve oradaki konsepti geliştirerek “Pain Remains”in konseptini şekillendirdiğini ifade etti. Albümün konsepti gerçek hayatta mutlu olamayan birinin mutluluğu rüyalarda aramasını ve bu yolla lucid dreaming denen olaya girişmesini, sonra rüyalarını kontrol altına almayı başarmasına rağmen orada da mutlu olmamasını ve nihayetinde de alevler denizinde yok olup gitmesini anlatıyor. LORNA SHORE bunu yaparken ilginç şekilde benzer mantaliteye sahip şarkılarla çeşitlilik yaratmayı başarıyor. Şarkılar genel olarak ortak bir anlayışa sahipler lakin çok fazla farklı lezzetin bir arada kullanılması sonucunda farklılaşmayı başarıyorlar. Senfonik taraf ve bu senfonik unsurların melodik karakterleri zaman zaman birbirlerine yaklaşsa da bir şekilde her şarkı farklı bir kapıyı açabiliyor. “Into the Earth”ün son kısmında “To the Hellfire”a yaklaşan bir yöne kayarken, “Cursed to Die”ın ilk yarısında resmen x2 hızda dinlenen bir “’Focus’ sonrası DARK TRANQUILLITY” şarkısı dinliyoruz. Klavyeler ve rif karakteri net şekilde DARK TRANQUILLITY’yi anımsatıyor ve bu gibi tatlandırmalarla albüm renk kazanıyor.

“Pain Remains”in müzikal tarafına baktığımızda, esasında “…And I Return to Nothingness” sonrasında grubu bekleyen gayet açık bir, hatta iki tehlike vardı. Birincisi, senfonik olayların büyük rol oynadığı müzikler genel olarak bir yerden sonra ister istemez tek tipleşiyor, sıradanlaşıyor ve ortaya senfonik dokunuşlara muhtaç ama bir yandan da aynı tornadan çıkma gibi gözüken; heyecan dozu giderek azalan bir müzikal anlayış çıkıyordu. Bu da -bence- SEPTICFLESH’in son albümünde olduğu gibi “tamam beyler anladık, aynı şarkıyı yazıp durmayın artık” dedirtecek durumlara yol açıyordu. Sonuçta LORNA SHORE da olayın orkestral kısmını VST’ler ve klavye üzerinden sunduğu için yine ister istemez şarkıların birbirine benzemesi gibi bir durumun ortaya çıkma ihtimali doğuyordu.

Diğer ve bence daha büyük tehlike, grubun tanınırlığına devasa katkılar yapan “To the Hellfire” ve şarkının son kısmındaki psikopat vokalli break down kısmının LORNA SHORE’un gelecek beste süreçlerine de etki etmesi ve dinleyicinin kısa sürede kanıksayıp sıkılacağı; “bunların da fikirleri bitti” diyeceği türde benzer kalıpta şarkıların ortaya çıkmasıydı. Deathcore zaten sınırlı bir çerçevede hareket eden bir müzikti ve grupların aynı formüllerden yararlanmayı ve yenilik yapmamayı uygun görmesiyle bir anda tadının nasıl kaçtığını ve 2010 sonrasında nasıl sönümlendiğini hep birlikte görmüştük. Son 5-6 yılda at başı bazı grupların çabalarıyla tekrardan yükselen deathcore, benzer fikirlerin ısıtılıp ısıtılıp sunulması, grupların kendilerini zorlamaması durumunda gayet rahat biçimde yeniden bir duraksama devrine girebilir. Dolayısıyla LORNA SHORE’un bu özel hareketlerini, kombolarını, alametifarikalarını akıllıca, mantıklı ve en önemlisi de çeşitliliğe imkân tanıyacak şekilde kullanması gerekiyordu.

Albümden çıkan ilk 4 klibin yaklaşık olarak toplam 6 milyon izlenmeye ulaştığı, yayınlanan 5 single’ın Spotify’da şimdiden 12 milyon dinlendiği düşünüldüğünde, bu kadar ekstrem müzik yapan bir grubun yeni albümüne yönelik beklenti daha iyi anlaşılacaktır. Bunca paragraf yazdıktan sonra mutlulukla (rüyalarda değil gerçek hayatta) ve memnuniyetle söyleyebilirim ki LORNA SHORE beklentileri çok net şekilde karşılıyor, önceden yaptığı her şeyin üstüne koyuyor ve 2022 deathcore ortamının zirvesine de paşalar gibi kuruluyor.

Şu ana dek 10 üstünden 8’den aşağı not aldığını ve genelde 9 bandında ilerlediğini gördüğüm “Pain Remains” bir bütün hâlinde gerçek bir dışavurumdan ibaret. Will Ramos doğal olarak öne çıksa da grubun müziğinden sorumlu esas eleman olan gitarist Adam De Micco da yazdığı rifler ve sololarla LORNA SHORE’u LORNA SHORE yapan bir numaralı etmen. Kompleks rifleri çatır çatır çalmasının yanı sıra akılda kalıcı lead’leri, melodileri ve sololarıyla da bütün hâlinde iyi bir gitarist. Misal “Into the Earth”ün solosu her anlamda ustalık, zekâ ve klas kokuyor. Mükemmel nota seçimlerinin yanı sıra De Micco ekstra bir şey daha yapıyor ve sadece bir soloyla oluşturmanın hiç de kolay olmadığı gergin bir atmosfer yaratmayı başarıyor. Davul konusunda da sınırları zorlayan LORNA SHORE’un en inanılmaz olaylarından biri de bu ruh hastası davulcunun yer alamadığı bir konserde bu davulları çalabilecek yetkinlikte davul çalabilen bir basçıya sahip olmaları. Gerçekten çok acayip. LORNA SHORE gibi aşırı efor ve teknik beceri gerektiren davulları olan bir grupta davulcu konsere çıkamıyor, ama sıkıntı yok, çünkü basçımız da bu davulları canlı olarak çalabiliyor! :D

Manyak mısınız deli misiniz divane misiniz göt müsünüz nesiniz be…

“Pain Remains”le ve dolayısıyla grubun geleceğiyle ilgili bir diğer olumlu konu da LORNA SHORE’un deathcore gibi görece sınırlı gözüken bir tür içerisinde konsept albüm yapabilmeyi başarmış olması. Konsept albüm dendiğinde doğal olarak bir varyasyon, hikâye örgüsünü destekleyecek besteler ve buna göre şekillenen müzikal iniş çıkışlar beklenir. LORNA SHORE bunu ekstremlikten zerre ödün vermeden, albüm değişken yapıda olsun diye üzerinde eğreti duracak şeylere girişip şaşalamadan, kısacası her şeye hâkim olduğunu göstererek yapıyor. Bu da grubun gelecekte beste çeşitliliği noktasında -şimdilik- sıkıntı çekmeyeceğini ve daha atacak çok mermisi olduğunu gösteriyor. Özellikle albümün kapanışını yapan üçlemedeki farklı dokunuşlar, klip çekilmeyen şarkıların dahi single potansiyeli olması gibi unsurlarla “Pain Remains” LORNA SHORE adına gerçek bir gövde gösterisine dönüşüyor ve yılın önemli albümleri arasına adını yazdırıyor.

LORNA SHORE özellikle Will Ramos’un imajından dolayı kimileri tarafından “light” bir grup olarak görülebilir, poser damgası yiyebilir, eleştirilebilir. Ne var ki müzikal anlamda bu adamlar deathcore piyasasının daha önce görmediği düzeyde görkemli ve altı dolu bir müzik yapıyorlar ve bu muazzam performans gerektiren bu ihtişamlı müziği sahnelere de taşıyarak günümüzün en revaçta gruplarından birine dönüşüyorlar. “Pain Remains”, bir önceki EP’de yaratılan beklentiyi katlayan ve LORNA SHORE’un birkaç yılda metal dünyasının en çok konuşulan gruplarından biri olmasının boşa olmadığını gösteren, gerçekten de büyük bir albüm. Gerek icra gerek konsept gerekse bunun somutlaştırılması noktasında LORNA SHORE ciddi anlamda türdeşlerinden epey ayrı bir yerde duruyor ve deathcore yapan, yapmayı planlayan gruplara çıtanın yükseldiğini; daha fazlası için kendilerini zorlamaları gerektiği haberini veriyor.

Bu kadar ekstrem olup da bu kadar popülerleşmek, öne çıkmak her grubun harcı değil. LORNA SHORE bu yüzden deathcore yapan sayısız grubun fersah fersah ötesinde, gerçekten de özel bir grup ve geleceklerini nasıl inşa edeceklerini de hep birlikte göreceğiz.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.98/10, Toplam oy: 57)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2022
Şirket
Century Media Records
Kadro
Will Ramos: Vokal
Adam De Micco: Gitar
Andrew O'Connor: Gitar
Mike Yager: Bas
Austin Archey: Davul
Şarkılar
1. Welcome Back, O'Sleeping Dreamer
2. Into the Earth
3. Sun//Eater
4. Cursed to Die
5. Soulless Existence
6. Apotheosis
7. Wrath
8. Pain Remains I: Dancing Like Flames
9. Pain Remains II: After All I've Done, I'll Dissapear
10. Pain Remains III: In a Sea of Fire
  Yorum alanı

“LORNA SHORE – Pain Remains” yazısına 18 yorum var

  1. Opethsevenbiri says:

    İnternette popülerite kaynaklı nefret görüyorum baya 4/10 tarzı notlar gördüm, manyak mısınız arkadaşlar? Sırf elemanların enstrümanlarına olan hakimiyetleri bile kafadan 7 eder. En sık karşılaştığım eleştiri de şarkıların çok formülatik olması. Kısmen katılmakla beraber bu formülün Teknik/Progresif/Melodik Death Metal, Senfonik Black Metal ve Deathcore şeklinde aşırı geniş olmasından ötürü sıkıntı etmiyorum. AC/DC muamelesi çekmenin alemi yok.

    9/10 veririm. Yılın en iyi albümlerinden biri benim için.

    deadhouse

    @Opethsevenbiri, Ekrem İmamoğlu’nu var eden aynı zamanda yok eden bir şey var. Özgüveni ve kendini beğenmişliği. Bu hem İmamoğlu denen insanın varlık nedeni hem de onun en büyük zaafı. Sanırım Will Ramos, İmamoğlu ile aynı kaderi paylaşıyor. Grubun bence varlık nedeni, popüler olması, ilerlemesi, tek neden Ramos gibi gözüküyor. Ancak aynı zamanda grubun önündeki en büyük engel de yine kendisi. Antipatik biri. İdolünün Anders Friden olması ve burada paylaşılan videoda efsane gruplar hakkında bir bok bilmemesi. Bu iki küçük şey bile antipatik durumlar. Aynı zamanda imajı, tarzı da çok antipatik.

  2. atby says:

    Yaklaşık 12-13 senedir en çok zamanımı metalcore dinleyerek bunun yanında biraz da deathcore dinleyerek geçirdim. Eski chelsea grin hariç tüm deathcore albümlerini bi anda dinleyebilmeyi hiç başaramadım. Ama bu albüm bi farklı. Bu kadar ekstrem olup bu kadar sert olup nasıl baştan sona kadar rahatlıkla dinleyebiliyorum ve sıkılmıyorum hiç bilmiyorum. Will Ramos kadar şarkılardaki sololara bayılıyorum. Soulless Existence gizli favorim. Albümdeki 1 numaram ise Dancing Like Flames. Ancak ilk şarkı ve son şarkıda müthiş benim için. Favori breakdown’um ise Wrath’ın son part’ı. Benim kendi adıma puanım net olarak 9.5

  3. Salih Çetin says:

    Deathcore müthiş soğuk baktığım bir tür oldu hep. Ama bu adamlar çok ciddi anlamda fikrimi değiştirdi. Birazdan albümü dinlemeye başlayacağım, bakalım tahmin ettiğim kadar başarılı mı?

  4. Erhan says:

    Overrated olduğunu düşünüyorum. Will Ramos’un sesine diyecek söz yok, adam tam bir canavar fakat aynı şeyi grup ve albüm için söyleyemem.

    Enstrüman hakimiyeti, fikir zenginliği, kaliteli progresif altyapı albümün anahtar kelimeleri haline getirilmiş ama ben ortada doğa üstü bir şey olduğunu düşünmüyorum, dinlerken de oha diyemedim açıkçası.

    Power metal, epik metal, melodik death metal, hatta heavy metal riflerinin boca edildiği bir albüm olarak kaldı hafızamda.

    Deathcore’u bana sevdirebilecek grup olabilir gözüyle bakıyordum ama yok, ıhı, Deathcore’un kendisi sıkıntılı bir tür zaten. Dead end benim için.

  5. Erutururu says:

    Tatava yapmadan bastım geçtim 9′u. Yolunuz açık olsun çocuklar.

  6. Noumena says:

    Ben özellikle vokallere şapka çıkardım. Albümde favorim Soulless Existence olsa da tüm şarkılar kafa kafaya gibi. 9 veriyorum.

  7. enemyofgod says:

    10 vermeyi çok istiyorum. Deli gibi Apotheosis döndürürken kendimi kaybederken, Wrath nakaratı çalarken, Pain Remains III introsu başladığında, albüm bitip baştan dinlemeye başladığım zaman da. Bu albüme 9,5′tan fazla veremiyorum, ve bunun için üzgünüm. Lorna Shore, ya tarih yazıcaksın ya tarih olacaksın.
    9/10

  8. ismail vilehand says:

    Modern başyapıt.

  9. ismail vilehand says:

    Hayatımda dinlediğim en iyi senfonik metal albümü.

    Opethsevenbiri

    @ismail vilehand, Emperor açıp ağlıyorum buna.

    ismail vilehand

    @Opethsevenbiri, Tüm müzik severlerden özür dilerim. Ben Emperor sevmiyorum.

    Erutururu

    @ismail vilehand, Hacı Septicflesh?

    ismail vilehand

    @Erutururu, onu da sevmiyorum.

  10. allahınKocası says:

    Çöp oğlu çöp bir albüm, kendini kendini tekrar eden aynı mantıkla yazılmış şarkılar, hiç bir olumlu özelliği olmayan, keriz avlamak için yayınlamış bir albüm.

  11. Drochshaol says:

    Perşembe günü kritik yayınlandığından beri yorum yazamadığım için erteliyordum artık daha fazla ertelemeyeceğim. Bu albüm hakkında uzun uzun konuşmak isterdim ama yazamıyorum bu albüme dair duygularımı kelimelere dökemiyorum. Aklıma muhteşem olmuş demekten başka bir şey gelmiyor. Bu kadar teknik sert deathcore tereyağ gibi eriyip gidiyor dinlerken. Yılın albümlerinden biri kesinlikle. Yıl sonu liste yaparken listeme hangi albümleri koyacağımı hiç kestiremiyorum üstelik hala heyecanla beklediğim albümler var. Metal müzik için çok iyi bir yıldı çok iyi albümler dinledim.

  12. Koralp says:

    Modern başyapıt.

  13. Koray says:

    İsmail Vilehand Abimin yönlendirmesiyle Pain Remains Part 1 övmeye geldim.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.