2021 yılının Mart ayıydı. Antalya’daki evimizde arkadaşlarımızla Monopoly oynuyor, o semt benim bu semt senin birbirimize türlü zorluklar çıkararak emlak kralı olma yolunda kıyasıya yarışıyorduk. Arkada çalsın diye de bazı albümler açmıştık. Bu albümlerden biri THE OCEAN’ın son albümü “Phanerozoic II: Mesozoic | Cenozoic”ti. Bir diğeri DARK TRANQUILLITY’nin “Moment”ıydı. Ardından da herkes sırayla istediği şarkıları açmaya başladı.

BLOODY HAMMERS son albümü “Songs of Unspeakable Terror”ı yakın zamanda çıkarmıştı ve iyi anlamda çerezlik, kolay dinlenir şarkıları olduğu için ben de o albümün açılış şarkısı “A Night to Dismember”ı açtım. Daha önce grubu duymamış olan arkadaşım bu tarz şeylerin kendisini fazla sarmadığını, çok düz geldiğini söyledi. Ben ise yılmadım, bir de önceki albümden “Let Sleeping Corpses Lie”ı açtım. Yine herhangi bir beğeni gelmedi, başka bir şeyler açıp arsalarımızı peşkeş çekmeye, rantçılığa geri döndük.

Farkında olmadığım şey ise o gece o iki şarkıyla bazı zehir tohumlarını ekmiş olduğumdu. Aradan geçen birkaç günün ardından arkadaşım mesaj attı ve o gece çalan o grubun ve şarkıların adını sordu. BLOODY HAMMERS’ın basitliği, dümdüzlüğü üzerine düşeni yapmış ve hiç fark ettirmeden, iki nakaratla, o ana dek kendisinden haberdar olmayan bir dinleyiciyi yakalamayı başarmıştı.

BLOODY HAMMERS’ın müziğini açıklamanın daha iyi bir yolu olduğunu düşünmediğimden yazıyı bu şekilde açmaya karar verdim. Evet, BLOODY HAMMERS son derece basit, tamamen rock tabanlı şarkılarla dinleyiciyi ilk andan yakalamayı amaçlayan ve genelde de bunu başaran bir grup. Bunu tasdik ettikten sonra doğrudan “Washed in the Blood”a geçebilirim. 9 şarkı barındıran ve sadece 32 dakika süren “Washed in the Blood”, BLOODY HAMMERS’ın genel karakterini aynen yansıtan, alışıldık atmosferinin bir an olsun dışına çıkmayan bir albüm. Standart rock şarkısı iskeletine sahip şarkılar, kötücül temalar ve akılda kalması amacıyla yazılan eşlik edilesi nakaratlar.

Bu minvalde düşündüğünüzde BLOODY HAMMERS’ın her albümü birbirine benziyor, orası açık. Ne var ki adamların -daha doğrusu adam ve kadının- sound’u o kadar net, Anders Manga’nın vokalleri o kadar karakteristik ki grubu bir kez sevdiniz mi neredeyse her şeylerini seviyorsunuz. Grup yüksek tempolu doom metali hard rock ve heavy metalle yoğurarak sunduğundan sürekli bir nostalji, retro havası var ve işledikleri konular da eklenince ortaya gayet özgün bir tını çıkarmayı başarıyorlar.

Bu albüm özelinde grubun yer yer gothic rock’a da temas ettiğini ve misal bir IDLE HANDS’e yaklaştığı anlar olduğunu da görüyoruz (o grubun adı ilelebet IDLE HANDS kalacak arkadaş, yeni adını en sevdiğim AT THE GATES şarkısından almış olsa da kendilerine UNTO OTHERS demeyeceğim).

Hepsini toplayıp çıkarınca elimizde yine standart bir BLOODY HAMMERS albümü kalıyor. Çok etkileyici olmak adına kendini kasmayan, bazı çok iyi şarkılar ve bir miktar da standart seviye şarkı içeren, arkada çalacak bir şeyler istediğinizde görevini yapan, eli yüzü düzgün bir albüm. “The Summoning” çok iyiydi, “Songs of Unspeakable Terror” daha light bir çalışmaydı, “Washed in the Blood” da yine aynı light’lığı devam ettiren bir albüm. Grubu seviyorsanız dinleyin, BLOODY HAMMERS’ı henüz hiç dinlemediyseniz siz de arkadaşıma dinlettiğim iki şarkıyla başlayın.