Cümleten SA. Çok büyük oranda yeni albümleri incelemeyi tercih eden, yeni albüm incelemiyorsam da geçmişin önemli değerlerini siteye kazandırmaya çalışan bir insanım. Sonuçta her gün bir dolu yeni albüm çıkıyor ve geçmiş de keşfedilmeyi bekleyen sayısız cevherle dolu. Bu yüzden yazacak bir şey bulamama diye bir sıkıntım hiç olmadı, bundan sonra da olmayacaktır. Nadir de olsa arada yakın zamanda çıkmış, gözümden kaçmış bazı albümleri de siteye kazandırma isteği duyabiliyorum. Bugün bu albümlerden biriyle birlikteyiz.
Bizleri İtalya’nın kuzeyindeki Biella’dan selamlayan O, internette bulması zor olsun diye bu ismi seçtiğine inandığım deneysel bir black metal grubu. Her ne kadar Metal-Archives’da kendilerinden black metal/grindcore diye bahsedilse de 2020 tarihli “Antropocene” albümlerinde grindcore’a gelene kadar daha başka pek çok türü önümüze seren bir tavırları var. Grup genel anlamda black metal yapsa da bunu kesinlikle kalıp dışı bir anlayışla yapıyor ve işin içine çeşitli post unsurları da katarak son derece karanlık, yabani, ancak bir o kadar da karambolden uzak bir müzik çıkarıyor.
“Antropocene”deki müziğe baktığımızda O’nun katmanlı gitarlar vasıtasıyla kaotik ancak anlaşılır bir ambiyans yarattığını, ortamı gerdiğini ve rif demeye bin şahit isteyecek yapılarla şarkıları bulanıklaştırabildiği kadar bulanıklaştırdığını görüyoruz. Bandcamp sayfalarının alt kısmına koydukları “post metal”, “post hardcore”, “post black metal”, “drone”, “noise”, “sludge” gibi kavramlar arasından black metalin yanı sıra en baskın olanı noise ve drone’a göz kırpan avangart bir yapı diyebiliriz diye düşünüyorum. Grup DEATHSPELL OMEGA, ARKHON INFAUSTUS, IMMOLATION gibi atonal, dissonant bir karanlıktan ziyade akla gelen ilk örnek olarak DODECAHEDRON’a yakın duran bir black metal icra ediyor. Her şeyden önce bu, iyi bir şey.
Grubun deneysel tarafını şarkı isimlerinden bile görmenin mümkün olduğu “Antropocene”in karakteristik tarafını oluşturan başlıca kalemlerden biri, O’nun atmosfer yaratma amacı güden, zaman zaman sadece gerginlik amaçlı tremololara girişen gitarların altında -bazen üstünde- gayet baskın olarak kullandığı bas gitar. Grup penayla çaldığı bas gitarın löngür löngür tremoloları eşliğinde epey yıpratıcı ve sevimsiz bir hava yaratmayı başarıyor. Şarkıları birbirinden ayrıştırmanın en azından ilk dinlemelerde bayağı zor olduğu albüm, muhtemelen bu amaç doğrultusunda yazılmış ve bütün hâlinde bir ses duvarı olması amaçlanarak yapılandırılmış. “Antropocene”i dinlediğinizde albümü ya seversiniz ya da sevmezsiniz kanısındayım. Aralardan belirli şarkıları sevmeniz, bazı şarkıların bazı anlarını beğenmeniz pek de olası değil diye düşünüyorum zira dediğim gibi şarkılar bulanık, belirsiz hatlara sahip ve 42 dakika boyunca devam eden bir sevimsizlik ortaya koyuyorlar.
Bu düzenli kaosun yaratılmasında rolü olan diğer bir unsur da vokaller. ENSLAVED’den Grutle’ın daha distortion’lı, sinirli ve İtalyanca hâli olarak ifade edebileceğim bu vokaller zaman zaman shriek’ler ve haykırışlarla alışıldık bir black metal vokal performansı sergilerken, kimi zaman da THIS GIFT IS A CURSE benzeri kanlı balgamlar, atardamar patlatmalar şeklinde karşımıza çıkıyorlar. Albümün süresi 42 dakika demiş olsam da bazı dinleyiciler için bu ilk andan 32’ye de inebilir, zira sonraki 10.25’lik “Era”, pek çok dinleyici için ömür törpüsü olabilecek yapıda bir noise parçası olarak albüme işkence gibi bir kapanış yapıyor. Ben sabredip bir kez dinledim ancak noise ve drone içerikli müzikler genelde sabrımı zorladıklarından açıkça söyleyebilirim ki bu tarz şeylere katlanamıyorum. Bu yüzden albümün dörtte birini oluşturan “Era”nın benim için yok hükmünde olduğunu söyleyebilirim. Sevenlere mutluluklar.
Bir dolu yeni albüm çıkarken ve yazılabilecek milyon tane eski cevher varken neden kimsenin bilmediği bir grubun 2,5 yıl önce çıkan albümü yazdım bilmiyorum ama seven birileri çıkarsa her türlü kârdır. Black metalin kuzey atmosferinden tamamıyla sıyrılmış, Polonya nihilizmiyle alakası olmayan, depresif olaylara hiç girmeyen, İskandinav karanlığına bulaşmamış, sadece Fransız deneyselliğiyle belli oranda iştigal eden bir örneğini duymak isterseniz O’ya bir göz atabilir, belki de ilginizi çekecek şeyler bulabilirsiniz.
Şahane ve görmezden gelinen bir albümdür. İyi ki yazdınız..
cok guzel album deathspell omega seven bunu da sevdi