Sadece grup fotoğrafına bakınca bile “bu müziği bu adamlar mı yapıyor?” dedirten; bambaşka bir kafayla ortaya çıkarılmış, benzeri zor bulunacak bir albüm.
Neden, nasıl oluyor bilmiyorum ama bazı albümler size çok iyi olduklarını ilk dakikadan, ilk şarkının nakaratından hissettirebiliyor ve albüm bittiğinde de bu hissinizde ne kadar haklı olduğunuzu size gösterebiliyorlar. Ya daha önce duymadığınız bir nota dizilimine sahip bir vokal melodisi ya gitarın ya da başka türlü bir enstrümanın müziğe kattığı sıra dışı bir şey sizi böyle düşünmeye itiyor.
Bazı albümler de var ki bırakın nakaratı, bırakın ilk şarkıyı, sunduğu ilk fikirden yılın en önemli işlerinden birini dinlediğinizi anlamanızı sağlayacak düzeyde bambaşka bir boyutta oluyor. Bunu hissetmenizi değil; fark etmenizi, anlamanızı sağlıyor.
İskoç avangart/progresif black metal grubu ASHENSPIRE “Hostile Architecture” ile işte tam olarak bunu yapıyor. Grubun adını 2017’de çıkan ilk albümleri “Speak Not of the Laudanum Quandary”yle birlikte duymuş, albümü de dinlemiş ancak ne sebepten bilmem incelememiştim. Açıkçası yeni albümleri “Hostile Architecture”ın çıktığından da geçen hafta haberim oldu ve sitemizin sakinlerinden Emre Görür’ün de hemen akabinde albümden bahsetmesiyle ilk yorumlayacağım albümlerden biri olarak kritik programındaki yerini aldı.
Nasıl almasın ki zaten? ASHENSPIRE öylesine nevi şahsına münhasır bir müzik yapıyor ki beslendiği veya referans gösterebileceğimiz gruplar olmasına rağmen bunları neredeyse yok hükmünde bırakıyor ve müthiş cüretkâr bir yaklaşımla avangart black metal denen şeyin sağını solunu eğip büküyor, ortaya ciddi anlamda benzeri pek de olmayan bir şey çıkarıyor.
Bu benzersizliği sağlayan başlıca şey tartışmasız şekilde grubun hem vokalistliğini yapan hem de davullarını çalan Alasdair Dunn’ın vokalleri. Hiçbir şekilde black metale özgü bir vokal yapmayan Dunn, Birleşik Krallık’tan olduğunu hissettiren ve asla mükemmellik arayışında olmayan bir vokal anlayışıyla ASHENSPIRE’ı bambaşka bir noktaya taşıyor. Çok etkin kullanılan saksafon ve kemanın da devasa rol üstlendiği albümde gerçekten de başka herhangi bir gruptan duyamayacağınız türde fikirlerle karşılaşmanız gayet olası. Albüme şöyle bir bakıyorum da “Apathy as Arsenic Lethargy as Lead” gibi bir şarkıyı başka hangi grup yazabilir, aklıma kimse gelmiyor.
ASHENSPIRE müziğinin merkezini oluşturduğu için daha derinlemesine girmek gerekirse, Dunn’ın vokallerini BEHEMOTH’un “O Father O Satan O Sun” şarkısında Nergal’in “O Lion-Serpent Sun, The Beast that whirlest forth, a thunder- bolt, begetter of Life! Thou that flowest! Thou that goest! Thou Satan-Sun Hadith that goest without Will! Thou Air! Breath! Spirit! Thou without bound or bond! Thou Essence, Air Swift-streaming, Elasticity! Thou Wanderer, Father of All! Thou Wanderer, Spirit of All!” dediği bölümdeki konuşma vokallerine benzetebiliriz. Dunn da Nergal’in o tarz konuşmalı, vaaz vermeli kısımlardaki vurgulu, didaktik vokal karakterine yakın bir performans sunuyor.
Albümde neredeyse hiç şarkı söylenmiyor ve tamamen bu tarz bir “söylev” üzerinden ilerliyor. Ses rengi ve müziğin karanlığı açısından baktığımda ASHENSPIRE’ı belli açılardan AKECOCKE’ye, bazı açılardan A FOREST OF STARS’a, pek çok açıdansa IMPERIAL TRIUMPHANT’a yakın gördüğümü söyleyebilirim. Vokaller (“konuşmalar”, “haykırışlar” da diyebiliriz) AKERCOCKE’nin clean vokallerine yakın bir ses rengiyle sunulurken, müziğin genel yapısı da A FOREST OF STARS’vari bir özgünlük ile IMPERIAL TRIUMPHANT’vari bir şizofreni arasında konumlanıyor.
Ren & Stimpy çizgi filmini iyi bilen şanslı azınlıktaysanız, işten eve döndüğünde yaptığı çeşitli koleksiyonları Stimpy ve Alman kuzeni tarafından kırılıp dökülen Ren’in geçirdiği muazzam psikolojik değişimi, son derece korkutucu şekilde kafayı sıyırmasını da bilirsiniz. “Hostile Architecture”ın kapanışını yapan “Cable Street Again”deki vokallerde, örneğin “Desperate times call for desperate measures. A few misdirections to change how the pressure discharges; I see the forked tongue in the ear if the strained and both barrels restrained on the ones in the margins” kısmında resmen Ren’in o tırlatma sahnesi gözümün önüne geldi ve durduğu yerde deliren bir insanı dinlemekte olduğumuzu hissettim. Kendi kendine konuşan, kendi kendini dolduruşa getiren, giderek sinirlenen ve yükseldikçe yükselip mahvolan bir adamla karşılaştım. ASHENSPIRE bunu, yani psikolojiyi müziğe taşımayı acayip düzeyde iyi yapıyor ve bu sayede kimseye benzemeyen bir gruba dönüşüveriyor. Bunu öylesine söylemiyorum; ASHENSPIRE’ın bazı özellikleri muhtemelen başka hiçbir gruptan duyamayacağımız şeyler. Çok acayip şeyler.
Yılın en özel albümlerinden biri olan “Hostile Architecture”ı böyle bir şey dinlemeye hazır olan herkese öneriyorum. Eğer bu tür özgün işleri seviyorsanız grubu da albümü de aşırı sevmeniz ve yıl sonu listenize üst sıralardan sokmanız büyük olasılık. Misal ben; her türlü sokacağım, içlerine cam talaşı gizlenmiş pamuklara saracağım.
Kadro Alasdair Dunn Vokal, davul
Fraser Gordon: Gitar, vokal
James Johnson: Keman, vokal
Ben Brown: Bas
Konuk:
Amaya Lopez-Carramerro: Soprano, alto vokal
Scott McLean: Piyano
Matthew Johnson: Saksafon
Rylan Gleave: Bariton, tenor vokal
Otrebor: Hammered dulcimer
Şarkılar 1. The Law of Asbestos
2. Béton Brut
3. Plattenbau Persephone Praxis
4. How the Mighty Have Vision
5. Tragic Heroin
6. Apathy as Arsenic Lethargy as Lead
7. Palimpsest
8. Cable Street Again
Harika albüm, dinlemeye kıyamıyorum. Yalnız bence albüm black metal albümü değil hatta metal bile değil. Yoğun black metal esintileri var tabii ama bunların albümü black metal yaptığını düşünmüyorum. Açıkçası grubu daha çok son yıllarda Birleşik krallıktan çıkan deneysel gruplara yakın buldum.
Bununla pek benzerliği yok ama bu sene çıkan Chat Pile albümüne birçok kişi Sludge metal diyip durdu ki bence o da metal değildi. Varmak istediğim nokta şu ki sanırım artık metal müzik evrimsel olarak bir alt tür olmaya başlıyor. Gelecek birkaç sene içerisinde artık yenilikçi bir şey duyamayacağımızı düşünüyorum. He piyasa uzun bir süre daha canlı kalır ondan da şüphem yok.
Bu sene dinlediğim en iyi albümlerden. İlk dinleyişte hayran bıraktı. Boş şarkı, boş an yok albümde. Herkesin sevebileceği bir tarz olmadığı da puandan belli, vokaller bazılarına çekici gelmeyebilir. Ama sevenler için 10/10′luk albüm.
Yukarıdaki gibi bence de black metal değil, black metale kayan çok an var ama bm esintili diyebiliriz.
Favori seçmek zor olsa da Béton Brut çok iyi.
Bu arada basçıları Nsbm’ci bir müzik şirketine kayıtlı bir grupta çalıyormuş ayrıca, bu albümün sözlerine, temasına bakınca ilginç geldi
Black Country, New Road; black midi gibi isimlerin rock’ın güncel yüzünü temsil ettiği söylenebilir mi? Ashenspire bunların evrenine yakın duran bir metal grubu izlenimi veriyor. Yani bu açıdan özgün olmalarının yanında gayet modern tınladıklarını söylemek mümkün. Madalyonun diğer yüzüyse bu imajla tamamen uyumsuz şekilde gayet anakronik görünüyor ilk bakışta. Ashenspire metal tarihinin en solcu gruplarından biri. Orak çekiçli kızıl bayrakların dalgalandığı solcu bir örgütün gecesine davet etseniz sırıtmaz, o derece. Anti-faşist şarkıları da var, anti-emperyalist de, anti-kapitalist de. Lakin bunu işleyiş tarzları müzikal çizgilerine uyumlu şekilde black metal’in nihilist dünyasına yakın. Kendilerini Stalinist gelenekten net şekilde ayırıp (“No great men, only the great many”) Mark Fisher gibi modern bir yazar üzerinden geç kapitalizm döneminde “başka bir dünya”nın mümkün olup olmadığını tartışıyorlar. Konuyu mimari düzlemde ele alışları da gayet derinlikli. Kısacası, “solcu ama akıllı”…
@Emre Görür, sağ ol Emre. Çok fazla albüm incelediğim için bu tür derinlikli albümlerin temasal detaylarına, arka planlarına eğilemediğim olabiliyor. Ashenspire’ın bahsettiğin durumlarından haberdar değildim, haberdar ettiğin ve grubun yaklaşımının anlaşılmasına katkıda bulunduğun için teşekkürler.
@Ahmet Saraçoğlu, gayet normal açıkçası. Neredeyse her gün için bir kritik yazman yeterince acayip :) Başka örneği var mı bilmiyorum. Bir de oturup hepsini detaylı şekilde araştırsan herhalde hiç boş vaktin kalmaz.
Bu adamların vokalistinin A Forest Of Stars’a vokalistine bu kadar benzemesi şaka mı? Tarz olarak kesinlikle etkilenmiş tamam da ses olarak da aynı gibiler bildiğin. A Forest Of Stars dinlerken sürekli Ashenspire geliyor aklıma
Harika albüm, dinlemeye kıyamıyorum. Yalnız bence albüm black metal albümü değil hatta metal bile değil. Yoğun black metal esintileri var tabii ama bunların albümü black metal yaptığını düşünmüyorum. Açıkçası grubu daha çok son yıllarda Birleşik krallıktan çıkan deneysel gruplara yakın buldum.
Bununla pek benzerliği yok ama bu sene çıkan Chat Pile albümüne birçok kişi Sludge metal diyip durdu ki bence o da metal değildi. Varmak istediğim nokta şu ki sanırım artık metal müzik evrimsel olarak bir alt tür olmaya başlıyor. Gelecek birkaç sene içerisinde artık yenilikçi bir şey duyamayacağımızı düşünüyorum. He piyasa uzun bir süre daha canlı kalır ondan da şüphem yok.
Bu sene dinlediğim en iyi albümlerden. İlk dinleyişte hayran bıraktı. Boş şarkı, boş an yok albümde. Herkesin sevebileceği bir tarz olmadığı da puandan belli, vokaller bazılarına çekici gelmeyebilir. Ama sevenler için 10/10′luk albüm.
Yukarıdaki gibi bence de black metal değil, black metale kayan çok an var ama bm esintili diyebiliriz.
Favori seçmek zor olsa da Béton Brut çok iyi.
Bu arada basçıları Nsbm’ci bir müzik şirketine kayıtlı bir grupta çalıyormuş ayrıca, bu albümün sözlerine, temasına bakınca ilginç geldi
You bloody wanker you fucking (foking) cunt.
10.01.2023
@ismail vilehand, glkdfytshpgşdshgıosgfsdf
Black Country, New Road; black midi gibi isimlerin rock’ın güncel yüzünü temsil ettiği söylenebilir mi? Ashenspire bunların evrenine yakın duran bir metal grubu izlenimi veriyor. Yani bu açıdan özgün olmalarının yanında gayet modern tınladıklarını söylemek mümkün. Madalyonun diğer yüzüyse bu imajla tamamen uyumsuz şekilde gayet anakronik görünüyor ilk bakışta. Ashenspire metal tarihinin en solcu gruplarından biri. Orak çekiçli kızıl bayrakların dalgalandığı solcu bir örgütün gecesine davet etseniz sırıtmaz, o derece. Anti-faşist şarkıları da var, anti-emperyalist de, anti-kapitalist de. Lakin bunu işleyiş tarzları müzikal çizgilerine uyumlu şekilde black metal’in nihilist dünyasına yakın. Kendilerini Stalinist gelenekten net şekilde ayırıp (“No great men, only the great many”) Mark Fisher gibi modern bir yazar üzerinden geç kapitalizm döneminde “başka bir dünya”nın mümkün olup olmadığını tartışıyorlar. Konuyu mimari düzlemde ele alışları da gayet derinlikli. Kısacası, “solcu ama akıllı”…
19.09.2022
@Emre Görür, sağ ol Emre. Çok fazla albüm incelediğim için bu tür derinlikli albümlerin temasal detaylarına, arka planlarına eğilemediğim olabiliyor. Ashenspire’ın bahsettiğin durumlarından haberdar değildim, haberdar ettiğin ve grubun yaklaşımının anlaşılmasına katkıda bulunduğun için teşekkürler.
20.09.2022
@Ahmet Saraçoğlu, gayet normal açıkçası. Neredeyse her gün için bir kritik yazman yeterince acayip :) Başka örneği var mı bilmiyorum. Bir de oturup hepsini detaylı şekilde araştırsan herhalde hiç boş vaktin kalmaz.
20.09.2022
@Emre Görür, Tebrik edilesi bir grupmuş.
Baya kompleks bir muzik. Bende avant-garde metal yapan Black Midi dinliyormusum hissi yaratti.
Plattenbau Persephone Praxis bu kadar kusursuz olmak zorunda mı?
Her dinleyişimde tekrardan hayran kalıyorum.
Çiçek gibi bir iş.
Albümü dinlemeye az önce başladım, ilk şarkının 6. dakikasındayım. Albüme 10 puan basmaya geldim, muhteşem gidiyor.
Bu adamların vokalistinin A Forest Of Stars’a vokalistine bu kadar benzemesi şaka mı? Tarz olarak kesinlikle etkilenmiş tamam da ses olarak da aynı gibiler bildiğin. A Forest Of Stars dinlerken sürekli Ashenspire geliyor aklıma
theneedledrop 9 vermiş.
Ne biçim bi albüm ya bu. Gene düştüm tuzağına
Bu albümü unutmayın
İlk albümlerini çok daha seviyorum. Şimdiye kadar dinlememiş olanlar ona da bi göz atabilir.