Erhan Yiğit

Diğer müzik türlerinde durum nasıldır bilmiyorum ama sıradan olan ile bir ayrıcalığı olanı metalde ayırmak bazen çok güç olabiliyor. Dünyanın en popüler 5 müzik türü arasına bile giremeyecek kadar popülerliğini ve genel toplum üzerindeki albenisini yitireli yıllar olan metal piyasasında bile günde onlarca, yüzlerce albüm çıkıyor ve bunların arasından iyi olanını bulup çıkarmak gerçekten de hiç kolay değil. Kaliteli şey kimi zaman körün taşı gibi ansızın sizi bulurken, kimi zaman da yıllar sonra karşınıza çıkıyor ve karşılaştığınız şeyi zamanında dinleyemediğiniz için üzülüyorsunuz. Enteresan gerçekten.

Bugün siteye kazandırmakla yükümlülüğünü üzerime aldığım Çekyalı ALTARS ABLAZE ise söz konusu ilk albümüyle geçtiğimiz günlerde karşıma çıkan ve ilk dinlemeden sonra bana ”Şu ana kadar senenin en iyi Black/Death metal albümü” dedirten, yukarıda anlatmaya çalıştığım ”körün taşı” misali bomba gibi kafamda patlayan çok güzide, mutlaka takip edilmesi gereken, içerisindeki incinin ve cevherin ışıl ışıl parladığı bir grup.

Kadrosuna göz attığımızda gruptaki 5 elemanın 4′ünün aynı gruplarda daha önce birlikte çalışmış olduğunu görüp birbirlerini iyi tanıdığını ve oldukça tecrübeli olduklarını varsayıyoruz. Özellikle yine Çekyalı bir MORBID ANGEL worship grubu olan HEAVING EARTH’de mesai yapmış olduklarını da hesaba kattığımız da ALTARS ABLAZE’in az çok neye benzeyeceğini kestirebiliyoruz lakin albüme daldığımız zaman grubun sıradan bir worship grubu olmadığını, ortaya özel bir şeyler çıkarmak için çokça didindiklerini de anlayabiliyoruz.

BEHEMOTH’un son albümü ”Opvs Contra Natvram”ı dinleyip hayal kırıklığına uğramamın akabinde play tuşuna bastığım ”Life Desecration” içerisinde neler döndürülmek istendiği o kadar belli olan bir albüm ki inanın o bağnaz, kulak zarı törpüleyen sound’una ve kompleks yapısına rağmen bu müziğe gönül vermiş olanı asla baymıyor, yormuyor hatta kendisini arka arkaya dinletmeyi alnının akıyla başarıyor.

Grup elemanları her ne kadar MORBID ANGEL öğretileriyle hayat bulan işlerle uğraşmış olsalar da bu albümde gördüğümüz şeye sadece klasik, şeytani, old-school death metal demek haksızlık olur, zira ”Life Desecration” hem temposuyla, hem vokaliyle ve hem de süresi ile doğru şeylerin doğru yerde bir araya gelerek can alıcı bir bileşim sunulması olarak tanımlanacak kadar yeterli ve özel bir yapıya sahip; Albüm genel itibariyle MARDUK’vari temposunu bir an olsun elden bırakmazken, o kadar hengamenin ve can pazarının ortasında atılan rifleriyle akılda kalıcılığın da sırrını çözmüş görünüyor. Misal With Bone Crowns And Iron Scepters parçası hammer-on’lardan meydana gelen ana rifiyle sonsuza kadar aklınızda yer edecek bir hırçınlık sergiliyor ve bunu yalnızca 30 dakikalık bir süre içerisinde albümün farklı farklı noktalarında duymak, hissetmek çok mümkün.

Albüme dair çok hoşuma giden bir başka detay ise suyu çıkarılmamış olan worship meselesinin gerçek anlamda worship’e dönüştüğü yerlerde bile önceden yapılmış olan şeylerin üzerinden ekmek yemekten ziyade üzerine kaliteli şeyler koymak için uğraşılmış olması; Bu konuda üzerine düşeni sonuna dek yapan ve tam anlamıyla Vengeance Is Mine introsuyla başlayan Glorification Of The Rats albümde ön plana çıkan ve bence piyasayı takip eden her müzikseverin mutlaka göz atması gereken çok değerli bir şarkı. Fakat bana kalırsa bu albümden ne zaman bir şarkı açılmak istense albümün komple dinlenilmesi tavsiyesini vermek isterim ben.

Malumumuz Metal piyasası her zaman olduğu gibi bu sene de çok iyi şeylerle kapımızı çaldı ve halen de çok özel şeyler gelmeye devam ediyor. Bunca leş ve kemik yığının üzerinde ”Life Desecration”ın görülmesi, görülse de pür dikkat hatmedilmesi zor olsa da ben sizlere bu albümün baştan sona müthiş bir gövde gösterisi olduğunu, sevmemenin imkansız olduğunu söylemek istiyorum. Özellikle BEHEMOTH’un ufak çaplı şokunu üzerinden atamayan herkesi bu albümü dinlemeye davet ediyorum ve ”Life Desecration”ın bu yıl içinde çıkmış en iyi işlerden birisi olduğunu söylüyorum.