Teknik speed/thrash metal diye bir şey varsa bunun en kralını bundan 33 yıl önce TOXIK yapmıştı. Ben ilkokul 3’e giderken çıkan “Think This” adlı o yapıt; konseptinden müzisyenlik performanslarına, riflerinden şarkı yapılarına kadar gerçek bir klasikti ve metalin geri planda kalmış başyapıtlar okyanusundaki en güçlü yapı taşlarından biriydi.
Grupların yıllar sonra geri dönmesi sürekli olarak gördüğümüz ve yadırgamadığımız bir şey. Ne var ki 33 yıllık bir geri dönüşten, üstelik de türün en önemli işlerinden biri olarak görülen bir albümden 33 sonra geri dönüyorsanız, bunun beraberinde getirdiği bazı sorumluluklar oluyor.
Birincisi müzikal olarak net şekilde sıçmamanız lazım. Sonuçta adınızı bunca yıl sonra bile hatırlanır kılan bir veda sunmuşsunuz ve bunu bozmak istemezsiniz. Sıçmamayı geçtim, çok iyi bir şey sunmalısınız ki insanlar size olan saygılarını yitirmesinler, daha da kötüsü “Para için yapmışlar” gibi yorumlarda bulunmasınlar.
Altında kalınması gayet olası, hatta son derece doğal olan “Think This” gibi bir şeyden 33 yıl sonra geri dönmek, TOXIK’in büyük eleştiriler almasına ve kendi mirasını bok etmesine dahi yol açabilirdi. “Ne gerek var?”, “Bunu yapmak zorunda mıydınız?” gibi yorumlar havalarda uçuşabilirdi.
Kısacası bu girişimin başarılı olması ve mirasa saygısızlık etmemesi elzemdi, bir zorunluydu.
Ve bu gözlerin üzerinde olduğu o albümün çıkmasıyla birlikte herkese derin bir nefes aldıran o rahatlama…
Albümün aşırı jenerik, 1 saatte yapılacak sıradanlıktaki Photoshop kapağını gördüğümdeki “eyvah” düşüncesinin yerini “oh be, bu be”ye bırakması için albümü başlatmam yeterli oldu aslında. Sürprizi kaçmasın diye yayınlanan single’ları dinlemediğimden “Dis Morta”nın nasıl bir şey olacağına ilişkin en ufak bir fikrim yoktu. Sonuçta tam anlamıyla bir Reunion olmamıştı ve sadece grubun esas bestecisi olan Josh Christian kadrodaydı ve yanında da son 3 ila 6 yıl arasında gruba katılan/alınan müzisyenler vardı.
Sonuçta şüphelerin, endişelerin hiçbiri gerçekleşmedi. Belli ki Josh Christian kafayı kırmıştı ve TOXIK’in mirasının ne kadar değerli olduğunu biliyordu. Bu doğrultuda yazdığı şarkılara baktığımızda, “Think This”teki TOXIK karakterini anımsatan ancak çok başka kafalara da uzanan bir albümle karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Birincisi “Dis Morta”da manyak bir gitar kullanımı var. Sadece sololar bağlamında söylemiyorum; albüm bir gitar kursu, gitar dersi havası taşıyor ancak bunu bir an olsun bir gösteriş amacıyla yapmıyor. Albümde manyak bir gitar işçiliği, bipolar rifler, şizofren sololar var ancak bunlar öylesine normalmiş gibi kullanılmış ki albümün hiçbir anından bir gösteriş, yok yere şov hissiyatı almıyorsunuz.
Ron Iglesias adlı yeni vokalistin şov yaptığı “Dis Morta”da TOXIK bunca curcunaya rağmen her müzisyene yeterli alanı açtığını ve şarkılara nefes alma fırsatı verdiğini görüyoruz. Böylesi bir gitar kullanımına son derece iyi ayak uyduran zekice ve zevk sahibi davul yazımının yanı sıra, vokallerin oynadığı oyunlar da büyük önem taşıyor, etki yapıyor. Kapanış şarkısı “Judas”ı dinleyin, ne dediğimi anlayacaksınız.
Albüm bu kompleks yapısına rağmen öylesine müzikal ki dinlerken aklınıza NEVERMORE, SANCTUARY, WITHERFALL gibi progresif karakterli heavy/power/groove metal gruplarının gelmesi bile gayet olası. Vokalin dramatik git gellerle dolu rengârenk motifleri ve -tekrar üstüne basa basa söylüyorum- MANYAK gitar kullanımı sayesinde “Dis Morta” üst düzey grupları dinlemeyi ve dinlediği müziğe kafa yormayı seven dinleyicilerin ilacı olacak, onları ihya edecek, uykularında ıslatacaktır.
Tüm “aman diyeyim”lerimin, “yapmasa mıydınız acaba”larımın boşa düştüğü “Dis Morta” kesinlik ÇOK ama ÇOK başarılı bir geri dönüş albümü. OTUZ ÜÇ YIL sonra gelen bir dönüş albümü. Dönüş… Hem de ne dönüş… 2022 yılında hâlâ geçerli, anlamlı, etkileyici, ilham verici bir TOXIK; gerçekten enteresan. Bu tarz şeyleri gördükçe daha da net görüyorum, daha net anlıyorum: Birtakım kekolar ara ara dillendirse de metal falan ölmez kardeşim. Metal bambaşka bir olay. Ölmez, bitmez. Baksana adam 33 yıl aradan sonra ne biçim albüm yapıyor. Metale hiçbir şey olmaz. Biz çok rahat olalım.
Ben de aksine merakla beklememe rağmen çok ısınamadım. Böyle gıcır gıcır bal dök yala prodüksiyonu hiç yakıştıramıyorum thrash albümlerine, vokal de biraz daha gömülü olsa daha iyiydi. World Circus daha benlik, genel olarak prog çok sevmiyorum ve thrash içinde olacaksa da esas thrash karakterinden çıkmadan olmasını tercih ederim. Belki dinledikçe biraz daha oturabilir ama ilk dinleyişte çok akılda kalıcı bir şey bulamadım.
Bu tarz çok tiz ve her cümlenin sonunda çığlıklı vokallere katlanamıyorum. Bence arkadaki müziğin bütün olayını ve ağırlığını bozuyor, yer yer komik bile oluyor
albümdeki müziği, gitar işçiliğini, vokali.. her şeyi çok seviyorum ama şu kapak nedir cidden? zevkler, renkler tartışılmaz tamam da, bence kötü bir kapak albümün kalitesini de düşürüyor.
Bu sıkıntılı günlerde çok iyi oldu, Halo dayı iyi döndüre döndüre dinleyeceğiz artık.
Yilin en iyilerinden biri
Ben de aksine merakla beklememe rağmen çok ısınamadım. Böyle gıcır gıcır bal dök yala prodüksiyonu hiç yakıştıramıyorum thrash albümlerine, vokal de biraz daha gömülü olsa daha iyiydi. World Circus daha benlik, genel olarak prog çok sevmiyorum ve thrash içinde olacaksa da esas thrash karakterinden çıkmadan olmasını tercih ederim. Belki dinledikçe biraz daha oturabilir ama ilk dinleyişte çok akılda kalıcı bir şey bulamadım.
Bu tarz çok tiz ve her cümlenin sonunda çığlıklı vokallere katlanamıyorum. Bence arkadaki müziğin bütün olayını ve ağırlığını bozuyor, yer yer komik bile oluyor
albümdeki müziği, gitar işçiliğini, vokali.. her şeyi çok seviyorum ama şu kapak nedir cidden? zevkler, renkler tartışılmaz tamam da, bence kötü bir kapak albümün kalitesini de düşürüyor.